19 Eylül 1987 ÂKŞAM SIYASI İCMAL: Çinin Milletler Cemiyetine müra- caatı galiba netice vermiyecek Çin hükümeti Mançurinin Japon Orduzu tarafından zapt ve işgaline mani olmak için 1931 de Milletler ce- miyetine müracaat etmişti. Lâkin yap- İğ bu teşebbüs Amerika tarafından teyid edildiği halde müsbet bir netice Vermemişiti, Milletler cemiyetinin Du Gezi karşısında Çin bu müessesenin Gzalığımı bile terletmeğe hazırlanmıştı. Maahaza Çin murahhas Milletler Cemiyeti büyük meclisinin bu defaki toplantısında Japon ordusunun bu Heja Şimali Çinde ve hükümetin mer- kezi Nankinin 150 mil şarkında Şang- Rayda yaptığı harekâta ve bahusus Dütün Çin sahillerinin Japon donan- Ması tarafından abioka edilmesine karşı Milletler cemiyetinden tekrar 'mizaheret istedi, Hâttâ Japon ordularının harekâf karşısında Çini kurtaracak yegâne Çare Milletler cemiyetinin yardımı olacağını ve aksi takdirde Çinin mu- Kavemeti kırılıp teslim olacağını ihtar etti. Milletler cemiyeti meclisi 1933 sene- İ$inde Çinin istimdadına karşı bu mi- Essesenin yegâne yaptığı eser olan Çin işlerinin inkişafını takibe memur is- #işare komitesini içtimaa davet ede- rek Çinin:yeni müracaafını eski bir komisyona havale etmek ile iktija ey- ledi, Çin hükümetinin, Milletler cemiye- dinden büyük ümidi olmadığı tekrar müracaate mecbur olması askeri har rekâtın kendini için fena gitmekle bulunmasından ileri gelmiştir. Şöyle Kt Asyanın karasındaki merkezi Port Arthür'ün kâin olduğu yarımadada bu- Tunan Japon ordsu iç Mogolislanın ortasını teşkil eden Çahar eyaletini kömilen işgal etmiştir. Tlençin ile Pe- kini zaptederek buraların: üssülhare- ke yapan Şimali Çindeki büyük Japon ordusu gerp cenehı Şansi eyaletinden aşağıya sarkmıştır. Şark cenahıda Tiençin - Nankin demiryolu Rattın- henan Çin ordusunun merkezi çökmüş ve geriye dönmüştür. Şanghayda Dey- nelmitet mıntakadaki Japon bahriye silâhendaz kuvvetleri ie Vangpu v9 Mavi nehir kıyılarına çıkan Japon as- kert kuvvetleri nihayet birleşip taar- ruza geçtiklerinde buradaki Çin or- dılsunu Nankine doğru v9 yeni bir hat tesis-etmeğe icbar etmiş- Terdir. Bu vaziyet karşısında Çin hü- kömeti paytaktını ve diğer eyaletleri işgalden kurtarmak için Milletler ce- miyetinden istimdad eylemiştir. Çin hükümeti en ziyade ablokanın kaldı- rılması hususunda Milletler cemiye- Hinin yardımını istemiştir. Çünkü ha- riçten silâh ve mühimmat almağa muhtaç bulunan Çin gayri resmi olan bu ablukadan çok müteessir olmuştur. Mületter cemiyetinin Çine yardım edip edemiyeceği mezkür komiteye iş- #rak eden devletlerin politikalarına Dağlı bulunuyor. Feyrullah Kazan Ziraat mektepleri lise derecesine çıkarılacak Bu mekteplerden mezun olanlar ziraat kalkın- ması İÇİN Ankara 18 (Telefon) — Ziraat Ve- kâleti üzüm işl içinlizim olani ele Mmanları yetiştirmek için yeni bir kar Tar almıştır. Bu karara göre, Ziraat mektepleri Wse derecesine çıkarılacak, umumi malümallan başka ayrıca &meli, nazari ziraat dersleri gösteri lecektir. Bu Hselerden çıkanlar büyük giraat kalkınmasının icab eltirdiği elemanları yetiştirmek üzere köy mek- teplerine ve halk ziraat kurslarına musllinz olacaklardır. Orta Anadolu bağcılığı için toplar nan komisyonun verdiği kararın tat bikine geçilmiştir. Ankara, Eskişehir, Çankırı vilâyetleri dahiline mütehas- Dil kurultayının 5 inci yıldönümü 26 eylülde yurdun bir surette kutlânaca Ankara 18 (A.A) — 26 eylülde ya. | 1 üzerinde yapılan çalışmaların her pılacak beşinci dil bayramı kutlama İöreni proğramı aşağıdadır: i — İkTürk Dil kurultayınm toplandığı 26 eylül dit bayramı, bun- dan önceki yıllarda olduğu gibi, Türk dil kurumu üyeleri, Halkevleri, gaze- teler ve yurdun bütün dil sevenleri a» rasında kutlanacaktır. 2 — 26 eylül 1937 pazar günü saat 18 de Ankara ve İstanbul radyoları birleştirilecek ve Türk dil kurumu a- dına bir söylev verilecektir. Bu söylev bütün Halkevlerinde radyo ile dinle- necektir. 3 — Halkevleri, söylev saatinden önce veya sorıra, kendi bölgelerindeki imkâna göre, dil hakkında konferans- lar vermek, şiirler okutmak ve türlü tezahürlede bulunmak © suretile dil bayramını kutluyacaklardır. Halkev- lerinde verilen konferansların, söylev- Jerin birer kopyası Türk Di kurumu genel sekreterliğine gönderilecektir. 4 — Türkiye gazeteleri, (26 eylül 1937 sayılarında dil bayramını kutlu- yacaklar ve Türkiyede dil çalışmaları üzerine yazılar yazılacaktır, 6 — Bütün kutlama ve tezahürlerde gu noktaların tebarüz ettirilmesine ça- lışılacaktır: a — Ulu önder Atatürkün yüksek himaye ve irşadları alında Türk dik icap eden elemanlar yetiştirecekler sıslar gönderilmiştir. Bunlar şimdiye kadar dört yüz köyde tetkikat yap- mışlardır. Gelecek üy sonuna kadar bu köy sayısı bin olacaktır. Mütehassislar Köylerin nüfusunu arazinin miktarını tesbit etmek suretile köyün hüviyetini meydana çıkarmaktadırlar. İlkbaharda 60 ili 100 köyde halkın ikişer dönüm bağ, birer dönüm mey- vahk, birer dönüm orman Teri mecburi olacak, fidanları Vekâlet parasız dağıtacak, bunlardan alınan neticelere güre orla Anadolunun kal- kınma proğramı hazırlanarak kısa bir zamanda tatbikine geçilecektir. her tarafında canlı gün daha çok genişliyen yüksek bir İasliyet göstermekte olduğu, b — Anna dilimizin geniş varlıkları- ni duymak üzere yapılmakta olan ör Taştırmaların, yalnız Türk dili Jehçe- lerini değil, bütün kültür dillerini ve genel dil bilgisini ilgilendiren yüksek bir buluşa, yani «Güneş - Di teorisb adını alan Türk dil tezine vardığı, e — Yeni Türk Dİl teorisinin üçün- cü Türk dil kurultayına iştirak eden dil bilginleri tarafından kabul edildi- &i gibi, bir eylül 1937 de Bükreşte top- lojik ve antrepolojik kongreye ve 20 eylül 1937 de İstanbulda toplanan ikinci tarih kurultayına da tebliğ edir lerek her ikisinde iyi karşılanmak su- retile bir kat daha kuvvetlendiği, d — Türk kültürü prehistorie'in en eski yüksek kültürü olub neolitik ve maden medeniyetleri orta Asyadaki Türk ana yurdundan yer yüzüne yar yıldığı gibi Türk dilinin bütün kültür dillerinin ana kaynağı olduğu da «Gü- neş - Dil> teorisinin verimlerile inkâr kabul etmez bir surette sabit olmakta Konyada bir kız erkek oldu Leylâ, kızlardan kaçar, daima erkek çocuklarla gezerdi Konya (Akşam) — Memleket has- tanesinde bir kız ameliyatla erkek ol- muş! Bu haberi duyar duymaz hemen hastaneye koştum. Nöbetçi doktoru B, Şevketin delâletile erkek olan Leylâ- nın kovuşuna girdik. Esmer, küçük yapılı bir çocuk. — Geçmiş olsun, bay Leylâ? dedim. O, iyiyim anlamına başını öne iğerek Leylâlarını görmiye gelmiş. Ninesine çocukta eskiden bir gayritabillik olup olmadığını sordum. Ninesi, uzun uzun anlattı. Leylâ da şaşkın şaşkın bakı- yor, — Leylâmız küçüktenberi erkek ço- cuklarla oynar, eline bir iş versek İş- lemez, çorap örmezdi. Asıl araba, dü- ğen sürmekten haşlanır; sığır güderdi, Kız, diyenleri de taşa tutardı.. Son zamanlarda bir gün kollarına baktım; — Leylâ, dedim kollarında erkek gibi kıllar var, kız sen erkek olmıya- sın?.. Fakat işin neticeye varacağını liyeyim: Karamanın İlisira köyünde- niz, annesi de var, babası da; üç tane de kendisinden küçük kız kardeşi. İş- te artık sevinsinler bir de üstelik en | büyükleri... 12 yaşında, Bu çocuğun erkek olacağını bilip te nasıl getirdiklerini sordum, ninesi an- lattı: : Küy muhtarı ve büyükleri çocuğun hallerinden. şüphelenmişler, Bir ilmü- haber yaptırarak 15 gün önce Konya doğumevine göndermişler. Doğum- evinde muayene olur olmaz memickek hastanesine yatırılmış. Nihayet konsültasyon neticesinde erkek olmıya pek çok istidadı olduğu teşhisi konulmuş. ve ilk ameliyat ge- çen cumartesi günü yapılmış, iki ame- liyatlan sonra tam bir erkek olarak ceket, pantalon giyerek köyüne döne- cekmiş, İngiliz heyetinin Egede tedkikleri İncir için de anlaşma yapacağı anlaşılıyor İzmir (Akşam) — Londra Sitesi taptancılar kooperatifleri umum mü- dürü Mister Bravn'ın riyasetinde bu- Yunan altı kişilik İngiliz kooperatifçi- ratif heyeti, Aydın havalisine giderek orada da tedkikler yapmış, incir bah- çelerini gezmiş ve incirlerin nasıl is- tihsal edildiğini görmüştür. Bu seya- hatlerinde kendilerine İzmir Üzüm ku- rumu umum müdürü B. Hakkı Veral İngiltereye dönecektir. Sahibinin Sesi artistlerinden Meştur FİKRİYE Her akşam en yeni ve modern şarkılarını bulunduğu, 6 — Halka hitab söylev, konferana, şiir ve yazılarda elden geldiği kadar herkesin anlıyabileceği açık, & sade, düzgün, pürüssüz ve güzel bir Türkçe kullanılmıya çalışılacaktır. NOVOTMDE Fiyatlarda değişiklik yoktur, Tarihçi profesörlerle mülâkatlar Yeni Türkiye Osmanlılığın devamı değildir Böyle söyliyen Alman profesörü Fatihten sonra Osmanlı devletinin Türk karakterini kaybettiğini fakat şimdi tekrar ona kavuştuğunu anlatıyor şar höyük (künbed) hafriyatında bu- bulundum. Ben bilhassa Ön Asya (kü- çü Asya) arkeolojisile meşgul bulunu- yorum. Kongre için (Anatdolu bronz ör sarının ehemmiyeti) hakkında Al manca bir tez hazırladım. Bu tez bil- hassa Eti devrindeki madencilik hak- kında hazırlamakta olduğum bir ki- tabın hülâsasıdır. Eti devrine aid ma» dencilik, Ön Asya medeniyetini ay- dınlatacak mahiyettedir. Lehistanda Türkiye ile uğraşan profesörlerimiz pek çoktur. Fakat bunların ekseriye- ti diteldir. Türk tarih cemiyetinin me- saisi ilim sahasında büyük alâka ve tekdir uyandırmıştır. San zamanlar- Ahlatlıbel ve Alaca Höyük Türk tarih kurumu tarafından mevkilerin- de yapılan hafriyat İsadan evvel üç bininci yıldaki küçük Asya medeniyo- üni aydmietmaları itibarile büyük ehemmiyeti hsözdir. Alman profesörü Hartımann, Ber- lin üniversitesi Arab ve İslâm dünyası tarih profesörüdür. Türk tarihile de hususi surette alâkadar olmuştur. A- nadolunun muhtelif yerlerinde gez miştir. Türkçede konuşuyor. Fakat sekiz seneden beri memleketimizi zi- yaret etmediği için pratikini kaybet tiğini (o söylemektedir. e Maamafih, Türkçe olarak şunları anlattı: —'Tezim veni ve eski Türkiye ara- sında bir alâkanın bulunub bulunma” dığı etrafındadır. Osmandan F'atihe ka- dar bugünkünden başka manada bir Türkiye mevcuttu. Türk (kavimleri mevcuttu. Fakat millet teşekkül et- memişti. Yavuz Selimden sonra ise, Osmanlı imparatorluğu hilâfet olub Osmanlı memleketi bir islâm memle- keti haline geldi. Atatürk eski Türk- Profesör dokter Rypka, orta Avrü- panın en eski, yüksek ilim müessese- si olan Prag üniversitesinin türkçe ve farisi prolesörüdür. Kendisi pek mükemmel türkçe konuşuyor. on beş sene evvel bir seneden fazla İstan- tanbulda kalmıştır. Şehrimize bir kaç kere daha gelmiştir. Profesörün şair Baki, Sabit hakkın- da eserleri vardır, Türkiyenin muhte- lif memleketlere, meselâ Hindistan- la, Ukranya ile, Romanya ile, Macar ristanla ih. münasebatına dalrbir çok eserleri vardır. Kendisi Ukranya» Ve Çek akademisi Azasındandır, Bir sene de İranda » Firdev- sinin bininci yıl dönümü münasebo- Macar profesörü Altöldi «Şimal Türk- lerinde çift krallıklar usulün ismile bir tez okuyacağını söylemiştir. Fehim Bayrakdaroviç bu profesör demiştir ki: — Belgrad üniversitesi şark lisan- ları profesörüyüm. Tezim (Türkiye ile Yugoslavya ile tarihi münasebat) et- Arab, Fars ve Türk âsarına taallük eder. Ebubekir isminde cahili devrine aid bir kitabını neşir ve haşiyelerle tabettim, Bu Pariste iki kere çıktı, Nasrattın hoca meselesine dalr sırp- ca bir kitab yazdım. Belki de Nasrat- tarı hoca hiç mevcud olmamıştır; meye humdur. Zira, ne zamanı ne yeri bak- kile bellidir. O, Türk milletinin haya» linde yaşamıştır, müşterek bir mizahın mahsulü olabilir. — Türbesi var, — Dünyanın birçok yerlerinde ken- dileri mevcud: olmayıp da mezarları olan meşahir vardır. Till Bulensplege- in de mezarı vardır. O da Almanların Nasrattın hocaşıdır ve kendisile ayni devirlerde yaşadığı icidia edilir. Lâkin mevcud bulunmadığına dair de iddia lar olmuştur. Gerçi Köprülüzade bir va» kıfnameye istinad ettirip bir Nasrat- tan hocanın şahid sıfatile mevcud bu- lunmasını ileri sürmüştür. Fakat Nas- raltın hoca bir değildir. Bakalım meş- hur fıkraları olan Nasrattın hoca mu Şahadet ekmiş? Hülâsa, ben bir şüphe ifade ettim. Sırbıstandaki mevlidler ve umu- miyetle mevlidler hakkında da bir eses yazdım. Süleyman Çelebinin bize te- sirini anlattım. Şehnamenin de en gür zel kısmını nazmen tercüme eltim ki üç bin mısralıktır. Şah Mah- mud aleyhindeki hicivnameyi de ter» cüme ettim. Firdevsi hakkındaki bu esere bir de 80 sahifelik mukaddeme ilâve ettim, Diğer profesörler Bu beş profesörden başka şehrimize Fetih isimli Yugoslav ve Dorpfeld İsim» U Alman profesörleri gelmişlerdir.