PYPTEPEE TET A prrersteerş Uğraştım, didindim, taksit maksit istedigim otomobili satın al- Bu altı kişilik büyük bir otomo- hüldi. Zaten şoför tutmak için param Fakat eğer olsaydı bile otomo- kullanmağa o kadar meraklı Mim ki yine şoför tutmazdım, Artık İayattaki en büyük arzularımdan bi- Kİ olmuştu. Otomobilime evlâdım gibi yordum. Bir arkadaşım vardır. Salim.. vimaz olsun, bu çocuğun müthiş bir ru vardır: Dehşetli yüksek per- eden atar. Beş parası olmadığı halde , isini tanımıyanalara karşı son Üerece zenginliğinden, otomobillerin- len, apartımanlarından bahseder du- Tur, Hele kadınların karşısında hayali kuvvetlidir. Güzel ve yabancı ka- önünde bizim Salim milyoner kesilir. Onu dinleyenler Roçildin bil- Mem kaçıncı torunu, Rokfellerin oğ- , Fordun bilmem nesi sanır Bir gün işte bu Salim büyük bir İa bana geldi, dehşetli heyecan İçinde idi: — Aman kardeşim Feridciğim... Üedi, bana büyük bir iyilik edeceksin. Ocoğına düştüm, beni mahzun etme. Eğer istersen sen beni küçük bir Ka- Tarınla dünyanın en mesud adamı Yahut dünyanın en bedbaht insanı Yapabilirsin... — Nasıl?... diye sordum. © zaman anlattı. Güzel bir kadınla tanışmış, ona «ötomobilim, şoförüm Yar... demişti. Bukadına bugün şoförüm gelir, sizi otomobille alır, Taksime getirir. Ben de Taksimden Otomobile binerim, bir Büyükdere gezmesi yaparız...» diye vadetmişti. Şimdi ben gidip Beşiktaştaki evinden Bevgilisini almamı, Taksime getirme- Mİ, oradan da hep birlikte Büyükde- Teye gitmemizi istiyordu. Ben bütün bunların arasında Salimin şoförü ro- Minü oynıyacaktım. Çocuk o kadar ısrar etti ki dayana- Madım. «Peki!» demeğe mecbur Ol- &um. Yarım saat gittim. Beşiktaştaki €vi buldum. Bu küçük tahta bir evdi. İçeriden şirret, ince bir kadın sesi: — Şoför, bekle... diye bağırdı. Fa- İt arabanın içinde bekle bekle Salimin Sevgilisi gelmez, bekle bekle gelmez. Yena halde canım sıkılmıştı. Yapılar €ak işimi gücümü hatırladıkça büs- bütün kan tepeme çıkıyordu. Başla- «m korne çalmağa... İçerideki şirrel 866, bu sefer cumbadan bana bağırdı: — Ecece aman... Patlamadın ya... Bekle ayol... Anlaşılan zavalli Selimin göğnü- Mün arkadaşı pek mülhiş bir şeydi. Nihayet bir büçuk saatlik bir hazır- anmadan sonra bayan Nadide gö- Yündü. Hakikaten pek feci şeydi. Ça- Çaronluğu yüzünden akıyordu. Tam #etibayraklı> denilen cinslerdendi. Masmafin rolümü iyi oynamağı rmiştim. Hemen fırladım, kapısını açtım, bir elimde Kesketim eğilerek onun içeri girmesi- Me yardım ettim. Yanında Leman İs- Minde bir de arkadaşi vardı. Otomo- bile girer girmez iki kadın arasında Sanki bana işittirmiyorlarmış gibi fısıltı halinde bir konuşma başladı. Arkadaşımın sevgilisi arkadaşına: — Ak Lemancığım. #orma... Başıma devletkoşu kondu, devlet kuşu... kere... Herifin apartımanları, otomo- bili, şoförü, hanı, hamamı, her şeyi ... Nikâhımız yakındır inşallah... Arkadaşımm çaçaron sevgilisi bir- denbire: — Hişt şoför... diye seslendi, bana bak... Senin efendin çok çapkın mı? İçimden bir «selâmin kavle» çektim. Fakat yine belli etmedim: — Hayır efendim.. dedim. Çok çap- kın değildir. — Öyle olur olmaz kadınları otomo- bile alır gezdirir mi? — Gezdirmez efendim. Bir dakika geçti. Yine o canım s8- #ini yükseltti. Bana öyle ağız dolusu bir eşoför» deyişi vardı ki ömürdü: — Şoför... Kibritin var mı?... — Var efendim... Diyerek kibriti zattım. Aldı, sigarasını yaktı. Tak- #me geldik. Salim tramvay İstasyo- Munda dikilmiş bekliyordu, Bayanın arkadaşını 'Ta ters ters emretti: — Şoför... Çek Büyükdereye... diyordu. Hiç | Şu otomobile bak bir | sime bırak- ik, Salimi aldık, bu sefer Salim bana Başına gelen işlere yanmıyordum. Fakat şu Salimin bana gayet yüksek perdeden emretmesine fena içerliyor- dum. Akşam olmuştu, güzel bir meh- tap verdı. Tarabyadan geçerken biraz durduk. Bunlar kolkola sahilde do- laşıyorlardı. Birdenbire bir çığlık koptu, Rüzgâr bayanın kafasındaki şapkayı denize uçurmuştu. Şapka su- yun üstünde yüzüyordu. Kadın ; — Şoför... diye seslendi. Paçalarını sıva, denize gir al şu şapkayı... Ecec... Bu kadarı da olmazdı ar- tık... İçimden: «Haydi, dedim, bir ar- kadaşlık daha yapayım, işi belli et- miyeyim...> Kadına: — Aman efendim... dedim, orası derindir, bendeniz de yüzme filân bil- mem... Bu sefer Sali Eim bir edebsizliki — Be salak adam... dedi, bayanın emrini yerine getirsene... o kadar da aklın yok mu... Şuradan bir sahdal tut, şapkayı al getir... Ne budala adamlara çattık yahu. İçimden: «Dur Salim diyordum. Elbette yalnız kalırız. Ben sana gös- teririm...» Çaresiz bir sandal tutup kadının Adi şapkası yüzünden haya- tımı tehlikeye koyarak - kürek çek- mesini de pek beceremedim ya - de- nizin üstünde şapkayı alarak bayana vetdim. Ben arabada beklerken, bunlar bir gazinoda kafaları adamakıllı çekti ler. Dönmek üzere yola koyulduk. Ne- fis manzaralı bir yerden geçiyorduk. Mehtap burada ağaçların dallarından süzülerek yere ışıktan dantelâlar İş- Hiyordu. Birdenbire Salim içi — Şoför!... diye bağırdı. — Efendim!... — Olomobili durdur... Sen aşağı in, şöyle etrafta biraz dolaş... Bayan- la bazı konuşacak şeylerimiz var... Az daha çileden çikıyordum. Bak- Jayı nerede ise ağzımdan çıkaracak- tam. Yine kendimi zaptettim: — Aman efendim... Burada ben tek başıma nereleri dolaşayım? — Sana git dolaş, diyorum, be adam... Araba benim değil mi? Key- fim nasıl isterse öyle yaparım... Sana patronun emrediyor... Sen nasil 50- försün be?... Baktım, olacak gibi değil... Çaresiz otomobili durdurtup, indik. Küfür ede ede dolaşmağa başladım. Etra- fımda öyle köpekler vardı ki... Ben de köpekten çok korkarım!... «Dür be Salim, ben sana yapac: tekrar otomobile döndüm. Yola iç ümid etmedi- Ben otomobili kullana- cağım... diyordu. Salim sordu: —Ptomobil kullanmasını bilir mi- sin?... — Blimiyoruni amma, Öğrenirim Otomobili kullanacağım Salim: — Kullan şekerim. kullan nono- şum, Otomobil sana fedâ olsun... —Salim Çektiği iztıraplar bu hakikati öğreninceye kadar sürüp gidecektir. NEVROZİN Bütün ağrı, sızı ve sancıları dindirir. Baş ve diş ağrılarile nezleye, üşütmekten mütevellit iztıraplara karşı bilhassa müessirdir | musikisi, 1930 Konf Yi Erik 8: İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâk- la Türk musikisi, 1250: Havadis, 1305: Muhtelif plâk neşriyatı, 14: BON. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dans musikisi, 1930: Piyano refakatile törkçe tangolar: Feriha Tevfik tarafından, 20: Mustafa ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve balk şarkıları, 2030: Ömer Rizn tarafından araben söyler, 2045: Ne- dime ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, (Sant ayar), 2115: ORKESTRA. 2215: Ajans ve borsa haber- leri ve ertesi günün programı, 2230; At- monik solo: Tangolar, 23: SON. Ecnebi istasyonların en müntehap programı Roma (431) mat 22 «Yataklı vagon Kontrolörü operet. Hamburg (332) seat 20 Moxzari: «Don Giovanni» müntahap par- çalar. Bükreş (364) 21,15 eRigoletto> ope- Fası Monako (405) 20 orkestra ve Koro Viyana (507) 23,20 konser Varşova (1930) 3 keman konseri Peşte (540)22 orkstra Pejte (049) 24 Tzigan musikisi, Dans musikisi Lükesmburg (1293) sast 24 Cuma Türk musikisi, 1250 arad, 135: Muh- telif pilik neşriyatı, 14: SON. Akşam neşriyatı: Saat 1830 Plâkla dans Zati: Mesakin haf ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. 200 Ömer Rıza tara- fından Arabea söylev. 2045 Semahat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. (Saat ayarı). 21,15 stadından naklen: Beyoğlu Halkevinin müzik şenliği Büyük orkestra ve koro, Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün proğramı. Plükir sololar, opera ve operet parçaları, 23 SON. 16 Eylül 1997 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) ESHAM ve TAHYİLAT razı da- 9825) Türkiye Cum- 8075 buriyet Merke 1993 istikrarı 9050! Bankası Ünitürk 1 1280 Anadolu His, Z44D > 2 Hal Telefon 140 vi Terkos 740 a m 900 ği 2) Hühad değir. 1165 İş Bankası (990) menleri | > hamiline 900) Şark değir. o 080 > Müessis T5İ menleri Para (Çek fintleri) 223675) Sofya 635047 s. Prag 2256) | Berlin 787 Yadrid 14.98.40 | Belgrad nı #0225 | zziot Cenevre 34325 İ Pengo Brüksel 4942! Bükreş Amsterdam 14322: Moskova mmm Deyince kadın: — Şoför. dur... dedi. Durdum... Yanıma oturdu. İlle oto- mobili kulanmak istiyordu... Ben, otomobilimi evldâdım gibi seven ben; —Aman, dedim, Rica ederim, bir kaza çıkarırsınız... Salim içeriden: -- Şoför... Sana ne oluyor be... Ver direksiyonu bayana... Sen ne bi- çim herifsin beyahu ... Direksiyonu bayana verdik ve biraz sonra bir ağacın üstüne yüklendik. Çamurluklar parçalandı. Bayanın kâ- #ası yarıldı. Bir yandan kafasını tu- tan sarhoş kadın bana bağırıyordu: Üzüm .. faaliyetini İzmir mektupları kurumu her sene arttırıyor Üzüm fiatlerini düşmekten düşmekten korumak, piy: piyâsada istikrar temin etmek için kıymetli hizmetleri görülüyor — Ne acemi şoförmüşsün sen... Kaza olacağını önceden nasıl anla- madın... Kuzum Salimciğim, yarın- dan tezi .. Bu budalaya yol ver... Salim — Olur nonoşum.. olur, diyordu. Yarından tezi yok, kovacağım. (Bir yıldız) Baş ağrısı NEVROZİN ile geçer! lcabında günde 3 kaşe alınabilir. Tariş üzüm kurumunun ambalajlanan üzümleri vapura yüklenirken İzmir (Akşam) — İzmirde bir (üzüm kurumu) vardır. Bu müessese- nin ne İş yaptığını ve nasıl bir teşek- kül olduğunu bilmiyenler pek çoktur. Ziraat ve İş bankalarının yarımşar milyon lira sermaye koyarak kurduk- ları bir milyon lira sermayeli üzüm kurumu limited şirketi, üzüm mah- sulümüzü valörize etmek, dahil ve ha- riç piyasalarda üzüm fiatlerinin lü- zumsuz bir şekilde düşürülmesine mâ- ni olmak, piyasada üzüm satışları Üze- rinde nazımlık vazifesini görmek mak- sadile hükümet tarafından üç yıl ev- vel kurulmuştur. İlk tesis edildiği yıl, kadrosu üç, beş kişiden ibaretti. Bilhassa hariçteki s2- tış teşkilâtı hiçti. İstihsal mıntakasin- İ da panik vardı, 935 - 936 yılında üzüm mıntakalarında müstahsilin mah çu- val pazarlığı üzerinden satılıyordu. Bazı ihracatçılar, üzüm fiatini daha çok düşürmek için çeşid çeşid hileler yapıyorlardı. (Tariş üzüm kurumu) 'Tarım ve İş bankalarının ilk heceleri- ni teşkil eder (Tariş) adı altında yarı resmi bir teşekkül halinde işe başla- yınca cüretkârane bir kararla İzmir borsasında tarruza geçti, on günde 40,000 çuval üzüm satın aldı, müesse- senin bu müdahalesi üzerine piyasa- daki panik devri, fiatlerde istikrar ha- sil oldu, az bir zaman sonra da üzüm Hati yükselmeğe başladı. Mübayaat, yalnız bundan ibaret kalmadı. Mev- sim müddetince Tariş müessesesinin mübayaata devam ettiği görüldü. Fakat bu yeni teşekkül, satın aldı- ğı mahsulü satamıyordu. Bu vaziyet karşısında müessesenin başa getirilen, eski bir bankacı B, İsmail Hakkı Ve- ral, Avrupaya seyahate çıktı, bu se- yahattan maksat Avrupada, muhtelif yerlerde satış teşkilâtı vücude getir. mekti. İlk sene, müessesenin piyasa- dan aldığı mühim miktarda üzüm, anormal bir vaziyete düşmiyen bir ih- Tacat evi gibi Tariş firması tarafından dış memleketlerde vücude getirilen satış teşkilâtı vasıtasile satıldı. Tariş üzüm kurumunu, müstahsilin kalbi- ne yerleştiren ilk hareket budur. İkinei sene, normal şerait içinde teş- kilâtın genişletilmesile geçti, Tariş Üzüm kurumu, piyasada hakikaten nazımlık rolünü ifa etti, üzüm fiatle- rini düşürtmedi, bilâkis yükseltti. Bu sene ise müessesenin işleri ilk yıla nazaran on misli genişlemiştir. Çünkü incir ve üzüm mıntakalarında hükümet tarafından vücude getirilen ve müstahsil kütlesinin büyük bir kıs- mini içine alan incir ve üzüm tarım satış kooperatifleri ortaklarının incir ve üzümlerin! de kendi teşkilâtı vası- tasile dış piyasalara satmak vazifesi- ni üzerine aldı. İncir ve üzüm satış kooperatifleri birliğinin yapacağı İş- leri de şimdi üzüm kurumu yapmak- tadır, Bunun için milli bankalarımız ve hükümet tarafından, üzüm kuru- muna üç milyon liralık kredi açılmış» tır, Bu sene piyasada müdahalesine henüz lüzum hasıl olmamakla bera- ber üzüm kurumu ilk anda müdaha- leye hazır bir vaziyet almıştır. Şimdi- ye kadar yalnız 2000 çuval üzüm sa- tın alan kurum, daha ziyade tarım satış kooperatiflerinin İzmire gönder- diği incir ve üzümlerini işliyerek Tac etmektedir. Yapılan hesaplara gü- re müessese bu yıl üzüm rekoltesinin yüzde 25 ini, incir rekoltesinin de yüzde 30 unu ihrac etmek için tedbir almıştır. Müessesenin birinci kordonda vü cude getirilen İzmirin en temiz ve modern imalâthanesinde binlerce iş- çi, incir ve üzüm işlemektedir. Kurum müdürü B, Hakkı Veral, çok iyi çalış- kan ve çalıştırmağı bilen bir iktisatçı- dır. İktisat Vekilimiz B. Celâl Bayar, müessesenin başına bu zalı getirmek- le isabet etmiştir. Tariş üzüm kuru- mu, bu yıl dış piyasalara yaş üzüm ve kavun da ihrac etmiştir. Gelecek yıl yaş meyva ihracatı, daha geniş şekil- de yapılacaktır, Üzüm f#iatlerini düşmekten koru- mak, piyasada istikrar temin etmek ve her cihetçe nazımlık rolü ifa eyle- mek maksadile vücude getirilen mü- essese, kendisinden beklenen faydala- rı tamamile temin emiş ve işinde mu- vaffak olmuştur. Önümüzdeki yıllar- da Tariş firmasından daha büyük faydalar beklenebilir. Üzüm standar- dı da bu müessesenin aldığı tertibat sayesinde daha evvel emniyet altına alınmak üzeredir. İzmir Fuarındaki Kocaeli paviyonu İzmir fuarında Kocaeli paviyonu İzmit (Akşam) — Vilâyetimiz bu sene İzmir fuarına geçen senelerden daha esaslı bir şekilde iştirak etmiştir. Buraya gelen malümata nazaran ser- gide büyük bir alâka uyandıran pavi- yonumuz çok rağbet görmektedir. Bil- hassa Kandıra kazasının yerli bezleri bir çok alıcı bulmuştur. Diğer teşhir edilen mahsulât ve mamulâtımıza da her gün yeni müracaatler vardır. Tasarrufa riayet edilerek emsalleri- ne nazaran daha öz para İle yapılan bu paviyonun muvaffakıyetinde vali- miz Hâmid Oskayın yorulmak bilmez çalışması ve İzmit ticaret odası baş- kâtibi B. Hikmetin hizmeti denil ol muştur. Buradan İzmire giden bütün İzmitliler sitayişle paviyonlarının rağ- betinden bahsediyorlar ve iftihar duy- duklarını söylüyorlar,