| Sahife 4 Denizüstü gemiler ve tayyareler “Baş tarafı 1 inci sahifede) miştir. Amiral üssülharekesini orda tesis o edecektir. Bu işe Fransızla- rın Teste tayyare gemisile Ak- deniz filosu hava kuvvetleri ve bir çok torpido ve torpldo muhripleri iş irak edecektir. Bütün bu gemilder “Tulonda harekete hazır bulunuyorlar. Bunlardan başkaca dördüncü torpi- do muhrib filosu ile dört tahtelbhir takib gemisi de devriyede kullahıla- caktır. Daha şimdiden Drest limanın» | dan dokuz harp gemisi hareket et- miştir. Atlantik filosuna mensup di- ğer iki torpido da Akdeniz kontrolü- ne iştirak edecektir. < İngilterenin düşüncesi Londra 16 (A.A.) — Reuter ajansı uhabirinden: Londrada İtalyanın Nyon itilâfına iştiraki meselesi hak- kında kapının açık olduğu söylenmek- tedir. Fransız - İngiliz davetinin bütün konferaris namına yapılmış olduğu be- yan edilmektedir. Diğer taraftan, plâna işlirakinin ne gibi şartlara muallak olduğuna dair İtalya tarafından hiç bir teklif yapil- mış değildir. ve İngilterenin bu bap- ta ilk adımı atması katiyen mevzuu- bahis olamaz. İtalyanın iştiraki dostane bir suret- te kabul edilecektir. Fakat şu bapta ilk adımı atmak İtalyaya düşer. l Şimdiye kadar hiç bir devlet, ade- mi müdahale komitesinin toplantısı- nı istememiştir ve İtalyanın davetna- meye olan cevabı komiteden bahset- memektedir. İngiliz noktai nazarı, korsanlığın bir İspanyol meselesi olmadığı ve bin- netice bu meslenin ademi müdahale komitesi tarafından tedkiki iceb et- miyeceği şeklindedir ve bu şekilde kal- maktadır, İtalya teklifte bulunmamış Roma 16 (A.A) — Reuter ajansı muhabirinden: Cenevredeki bazı ma- hafilin İtalyanın Nyon itilâfı hakkın- da yeniden bazı tekliflerde bulunaca- ğına dair olarak ileri sürdüğü müta- | lealara Romada: katiyen iştirak edil. | memektedir, | İtalyanın makamatları namına sÖZ | Söylemeğe salahiyettar bir zat, bu sa- bah Reuter ajansına şu beyanatta bulunmuştur: İtalya Nyon itilâfını kabul etmesi için Fransa ve İngiltere tarafından Yapılan daveti o kabul etmemiştir. Şimdi atılması lâzım gelen adımı, İn- giltere ve Fransanın atması lâzımdır. Paris gazetelerinin mütalâaları Paris 16 — Gazeteler Nyon konfe- Tânsının kararları ve Akdeniz mesele- #ile uzun uzadıya meşgul oluyorlar. Gazeteler umumiyetle Nyon konfe- ransında. kararlaştırılan esasların de- ğştirilemiyeceğini söylüyorlar. Petit Parisien diyor ki: | <İtilâf imza edilmiştir. Artık bu mesele mevzuubahis olamaz. İtalyaya yalnız tatbikatta bazı kolaylık göste- rilmesi düşünülebilir.» Echo de Paris diyor ki: «Akdenizde mıntakaların yeniden takmisi zane- dildiğinden güç bir iştir. Akdenizde çök mühim iki yol vardır, Cebelütta- rik - Süveş ve Fransa - Şimali Afrika yolu. Kelimenin arazi hakkındaki te- lâkkisi itibarile ihtilâfçı bir devlet o- lan İtalyaya burada bir hisse ayırmak, nüfuz ve itibarden fedakârlık etme- den nasıl mümkün olabilir? Akdenizde korsanlık İspanyol mese- | lesinin bir cüzüdür İspanyada ise mü- him bir İtalyan kuvveti vardır. Bu- nun mevcüdiyeti ihma ledilebilir mi? İspanya hükümetine giden gemilerin batırılmasının önüne geçilmesi üze- rine İtalyanın İspanyol nasyonalist- lerine yardımını arttırmasından kor- kulabilir.> Bir İngiliz vapuru taarruza uğradı. Lonâra 16 (Akşam) — İspanya sas hillerine 30 mil mesafede bir İngiliz İlcaret vapuru bir tayyarenin taarru- zuna uğramıştır. Tayyare mitralyöz «teşi açmıştır. Vapur zarara uğrama- mıştır. Kazlıçeşme yangını Fabrika sahiplerinden birinin kaçtığı doğru değil Evvelki gece Yedikulede Kazlıçeş- mede iki deri fabrikasının tamsmen ve bir fabrikanın da kısmen yanmasi- le neticelenen yangın etrafında müd- | delumumilik tahkikata devam ediyor. Müddelumumi muavinlerinden B. Sabri dün de yangın yerinde tahkikat ve istiçvaplarla meşgul olmuştur. Kasd eserine delâlet edecek en uw- fak noktalar üzerinde duruluyor, Fa- kat işin bir kasd neticesi olduğu he- müz kati olarak tesbit edilememiştir. Yanan fabrikalardan birinin sahi- binin, yangını müteakib İstanbuldan Avrupaya kaçtığı hakkında bir şayla- çıkmıştı. Dün yaptığımız tahkikata nazaran bu şayianın aslı yoktur ve yangınla alâkadar hiç kimse bir yere gitmiş değildir. Silâhların tenzili ve tahdidi (Baş tarafı 1 inci sahifede) Konsey silâhların tenzili ve tahdidi konferansı bürosunun toplantılarına. dair Tür delegesinin verdiği raporu tasvib etmiş ve bu konferans bürosu- nun toplantı tarihinin tesbitini gele- cek içtima devresine bırakmıştır. Rüznâmede İspanyanın müracaati meselesinin tedkiki bulunduğundan riyaset kürsüsüne Ekuvatör delegesi Guevedo gelmiş ve Negrin'de söz al- mıştır. Negrin bugün yalnız Akdeniz em- niyetsizliği meselesinden bahsedece- ğini ve yakında da İspanyadaki ec- nebi müdahalesini izah edeceğini söy- ledikten sonra Akdenizde gemilerin torpillenmesinirr umumi sulh için bir tehlike teşkil Geylediğini -kaydelmiş Deuschland hadisesi üzerine muka- bele bilmisil Almanyanın bitaraf tah- Kikatı reddederek açık bir şehri tah- rib ve işi gücü İle uğraşan halkı kat- üm etmeyi tercih eylemiş olduğunu ilâve ederek, gösterilen resmi karar- sızlığın ve hareketsizliğin ileride bu gibi hareketleri meşru olarak tanıla- cağı suretinde tefsir edilip edilmiye- ceğini sormuştur. Akdeniz mesele- sinin İspanyanın bulunmadığı bir konferansta görüşülüp karar altına alınmasından dolayı hayretini bildir- miş ve iki sebebten dolayı İspanyanın bu konferansta bulunmasının lâzım geldiğini bu sebeblerden biri, İspan- nın bir Akdeniz devleti olduğu ve di- geri de ilk önce bu emniyetsizliğe İs- panyol vapurlarının kurban gitmiş olduğnu söylemiştir. Negrin, İspanyol delegesi Nyon kon- feransının her nede olsa karar vermk ve süratle harket etmek bakınımdan Londra komitesine nisbetle büyük bir terakki teşkil ettiğini ancak Nyonda ittihaz edilen tedbirlerin azimle tat- bik edildikleri takdirde emniyetsizliği azaltabileceğini / söyledikten sonra İspanyol vapurlarının hususi hima- yeye mazhar olmasına itiraz eylemiş- tir. Negrine göre, Akdeniz meselesile Nyonda ittihaz edilen tarzı haller şek- lindeki kararlarla hiç bir vakıt halle- dilmiyecektir. Böyle bir tarzı halin elde edilebilmesi için yegâne çare me- seleyi bütün çıplaklığile ortaya koy- maktır. İspanya delegesi İtalyayı Ak- denizde hakiki bir tedhiş vaziyeti ih- das etmekle ittiham eylemiş ve İtalya- nın tecavüzlerdeki mesuliyetini isbat için Valensiya hükümetinin elinde bü- tün deliller mevcud olduğunu beyan etmiştir. Negrin, Akdenizde istisnai tahdidat konulmaksızın taksim kabul etmez bir emniyetin tesisini istiyerek sözlerini bitirmiştir. Delbosun sözleri Cenevre 16 (A.A.) — Milletler Ce- miyeti konseyinde Negrinden sonra söz alan Fransa Hariciye Nazırı Del- bos Nyon anlaşmasını müdafaa etmiş ve her şeyin hep birden elde edilemi- yeceğini söylemiştir. B. Litvinof, Milletler Cemiyeti a- samblesinde meselenin heyeti umumi. yesini ortaya koyacağını ve konsey. den Valensiya hükümetinin müracaa- tı hakkında vaziyet almasını istemiş- tir, AKŞAM Tarih kongresine gelen (Baş tarafı 1 inci sahifede) İ gelmiştik. Bu, seferki üçüncü siyare- timizdir... - diye söze başladılar. « 1907 senesiydi. Etnografik ted- kikler yapmağı ikimiz de zevkimize uygun Buluyorduk.> İsveç coğrafya ve antrepoloji cemiyeti: nin mümes- sili olarak bir vazife almıştım. Ana- dolunun bir çok yerlerini gezdim. Mahalli elbiseleri » ve Alât ve edevatı | topladım. Bunları, Stokholmdeki bü- yük müzenin Türklere âid kısmına koyduk, Diğer bir âlimimiz olan | Sven Hedin de, yedi sene müddetle Çinde, Moğolistanda, Şarki Türkis- tanda arkeolojik bir kolleksiyon mey- dana getirmişti. Müzemizi bunlarla zenginleştirdik «Ben bilhassa, Maraşın şark taraf- larında badem şeklinde muazzam İ supturlar. Kaç bin sene evveline ta- çakmak taşlarından yapılmış balta- lar vesair edevat buldum ki, bunlar, Anadoluda en eskiden yaşıyan insan- lara siddir, Achevlin devrine men- | alluk ettiğini dahi kati surette tayin etmek kabil olamıyor. O derece eski- dirler, «Kena, ilk seyahatimde Kadıköy taraflarında tedkikatta bulunan me- raklı bir rumla tanıştım. Bu adamca- Ez kolleksiyonumu zenginleştirmem hususunda yardım etti. Malüm oldu- ğu üzere, İstanbulda şehir namına henüz hiç birşey yokken Kadıköy mevcuddu. Boğazın bazı sahillerinde de insanlar otururdu, O rum, topra- Eın sathında bazı yerleri kardırarak, taştan yapılmış boncuklar, vazolar filân çıkartmıştı. Fakat bütün çi- karttığı eşya toprağın çok sathından elde edilmiştir. Kadıköyün altı, ilk tarih bakımından emsalsiz bir hazi- nedir. Boğeziçinin kenarları da öy- İedir. Bilhassa eski âsar, deniz kıyıla- rında suyun biraz altında bulunsa ge- rektir. Çünkü müruru zamanla İs- tanbu! sahillerinde çökmeler husule gelmiştir. Buralarını tedkik etmek, beşeriyetin eski dev çok mechülleri ortay: Ben bu ilk seyahatimin tedkiklerinin neticesini Pariste münteşir Anirepo- logie isimli mecmuâda neşrettim. Sordum: — Bu sıralarda beyan ne yapı yordu? - Bayan Arne cevap verdi: Türk el işleri — Ben de bohça, peşkir gibi mas- nusttan bir kolleksiyon yapıyordum. Bevgamadan vesair yerlerden bunları topladım. Birçok mevkilerin eserle- rinde, teknik, mı iptidai madde, Tenik başka başka, Bunların her bi- rinin tasnifini yapmak, menşelerini bulmak için çalıştım. Şimdi Ankara” | da da elişlerinin büyük bir kolleksi onu | yapıldığını öğrendim. Bunları da gö- rerek malümatımı takviye edeceğim. Bu hususta bir eser yazmağı düşünü- yoruz. Bay Arne, ikinci anlattı: Milâddan 3000 sene evvel bir Türk medeniyeti — Bundan dört sene evvel de Tür- kiyeye ikinci defa geldik. Aradaki farkı görmek istiyorduk. İstirdadın yıl- dönümü olduğu için İzmir şenlik inçin- deydi. Fakat bu seyahatimiz bir ge- çid yolculuğu oldu. Zira asıl hedefi- miz İrandı. Oraya giderek bir sene kaldık ve tetebbüatta (bulunduk. Mevzuumuz Türkmen stepi ile Ana- dolu ovasındaki İran vasıtasile mü- nasebatı tedkikti. Milâddan 3000 se- neye aid izleri buldum. O sıralarda, "Türkmenler, çok ilerlemişlerdi. Bu medeniyetleri Milâddan 1500 sene BU AKŞAM IPEK Sinemasında seyahatini şöyle Isveç profesörü anlatıyor svvele kadar devam etmiş, fakat an- laşılamıyan bir sebebten dolayı son- radan sönmüştür, Bu Türk preyistu- rma dair daha vazih bir fikir edin- mek üzere Rumiye ve Van gölleri ci- varında « araştırmalar yapmak lâ zımdır, «Tödkikatımın zemini boyalı sera- mikler olmüştur. Profesör, bir beyaz bez içlme itina ile sarılmış bir sürü kırık çanak çömlek parçaları çıkardı. — Bunlar beş bin sene evvel yapıl- mış*çanak, çömlek, testi gibi mamu- lâtın parçalarıdır. Bakınız, daha kaba ve boyalı olanların menşei İrandır. Şarka ve 'garba yayılmıştır. Kiminin ise, üzerlerinde çizgili tezyinat vardır, boyasızdırlar. Fakat daha ince ha- murdandırlar. Bunlar ayni devrin Türkmen mamulâtıdır. Hattâ yumur- ta kabuğu inceliğinde olanları vardır. Ahisahr civarında bunlardan bulun- muştur. İşle, bir tarafından Çine, bir tarafından da, Polonyaya, Galiçyaya | doğru, bu seramit kırıklarına raslan- İ maktadır. Bu da, bir medeniyetin iz- leri demektir. Türk seramitlerine İran Azerbaycanında da raslanır, Bunlar, Yunanistanın garbına kadar tesirleri- ni göstermişlerdir. «Fakat söylediğim gibi bu medeni- yet Milâddan evvelki on beşinci asır- a kaybolmuş, Milâddan sonra 700 - 800 üncü senelerde ise Çinde Tang ha» nedanı şaşaa salarken oranın tesirile Türkmen olmıyan bazı Türkler yine | boyalı çini mamulâtına başlamışlar dır, Malâm olduğu üzere, o zamanki Çinin tesiri tâ İtalyaya Kâder uza- mıştı. Memleketimize aid enteresan tafsilât Profesör bunların da nümünelerini gösterdi ve Kurultaydaki «tezinin (Türkmen stepi ile Anadolu arasında” ki münasebat) hakkında olacağını söyledi. Ve memleketimize dair diğer bazı enteresan tafsi verdi: Ordu vilâyeti dahilinde vaktile ma- bed vazifesini gören bir mağaradan, ihtimale göre, Ünyedeki (o meşhur Merdivenli dağ mağarasından çıka- rılan bazı tünç edevat ve bu me yanda büyük bir balta kismen Stok- holm müzesine, kısmen Fransızlara satılmış. Bunları İsveçliler tamamen almak iste ler, fakat paraları kâfi gelmemiş. Silifke ile Adana arasında ve Adananın garbımda (Kız Kalesi) Korgos mabedi bilhasa dikkate şayan- mış. Burada da araştırmalar yapılırsa pek çok vesikalar ele geçermiş. Meşhur Strabon, bu yeraltı nehrini Cehenne- min methali olarak tavsif etmiş. Bu- Taya daima bir kudsiyet atfedilen âlât ve edevat adanmış ve defnedilmiş. Veli Nuri EY TÜRK CUMHURİY! Ayrca iki ŞEYTAN SERSERİL Yalnız Fransanın değil, bütün JEAN GABIN Yalnız Fransanın değil, bütün Avrupanın yaptığı en güzel - en müthiş şaheser- Jer şaheseri, CEZAYIR BATAKHANELERİ AŞK — KAN — GÜZELLİK — MACERA — İHTİRAS ve SERGÜZEŞT FİLMİ ELİ KANLI BİR SERGERDENİN HEYECANLARLA DOLU AŞKI VE HAYATİ Ayrıca; 1 — FOX dünya haberleri gazetesi, 2 — Çiçekler nasıl yetişir Türkçe sözlü film, Bu gece için yerlerinizi evvelden aldırınız, Telefon; 44289 © Cibanşümul Türk ordularının bütün larını canlı ve hakiki olarak görmeğe hazırlan!. LTRAKYA MANEVRALARI) MİLLİ SİNEMADA BAŞLIYOR Sergüzeşt ve aşk #llmi, Dünyayı kahkahalara boğan LOREL ve HARDİNİN en son ve en güzel eseri (TÜRKÇE SÖZLÜ) 17 Eylği 1937 Buğday yumuşak Eu2EİF Kİ SENIRI Keten tohumu Bakla Fındık iç Yapak Anadol » o Trakya GELEN Bu GEtkelürseeel! - Keten tohumu Afyon İç badem ğday: Şikago > Vinipile Anvers Mısır: Londra Keten T.: > Fındık G. : Hamburg PFadkl.: » Yoksul çocuklar kır balosünun tehiri Kızıltoprak 6 ve 49 uncu Yk okullar yek- sul çocukları yardım kurumu menfaatine İ FENERBAHÇE Belvü gazinosunda 11 Eylül tesi akşamına bırakılmıştır. büyük sürprizi Münir Nüreddin ve arka- daşlarının kendi repertuvarlarından Yere- Balonun en cekleri konserdir. Üyesi bulundukları bü- tün vatandaşların bu hayırlı işe Iştirakle- rini tekrar dileriz. Açık teşekkür Valiğdemiz Bayan Faikenin ebedi- yete ufulü münasebetile lütfen cena- ze merasimine iştirak eden ve ayrıca taziyette bulunan dostlar ve akraba- larımza ayrı ayrı teşekkürlerimizi iblâğa ekdar ve âlâmımız imkân be rakmadığından muhterem gazeteni- zin bu hususta tavassutunu rica ede- riz, Merhumenin oğulları: Orhan Evre- nos, Âli Evrenos, Faik Evrenos. Bu gece (Heybeli) İzkele gazinosunda REVÜ ve KAYNANA 'ğ RENEE St. CYR İĞ JEAN GALLAND ve JULES BEERY ViGDAN MÜCADELESİ #llminin kahıramanlarıdır. | ET EVLÂDI dünyayı hayran eden kahramanlık- muazzam film; LI TREN ER KRALI Avrupanın en meşhur artistleri MİRFİLLE BALİN GABRİEL GABRİO