© Düsyanin en iyi atletleri Bu mevsim içinde en güzel dereceleri yapan atletler gene Amerikalılardır Atletizm mevsimi “başlıyalı beş | aydan fazla oldu. Bu müddet zer- fında muhtelif müsabakalarda dün- yanın en iyi derecelerini yapan at Jetleri şöylece sıralayabiliriz: 100 metre: 1 — Conson (Amerika) 102. 2 — Geneş (Macar) 10,4. 3 — Homberger (Alman) 10,4. 4 — Osendarp (Hollanda) 104. 5 — Pennigton (İngiliz) 104. 6 — Valker (Amerika) 104. 200 metre: 1 — Gran (Amerika) 20,5. 2 — Yenk (Amerika) 206. 3 — Karter (Amerika) 208. 4 — Mis (Amerika) 1 — Benk (Amerika) 489. 2 e Vudrof (Amerika) 47. 3 — Malot (Amerika) 47/1. 4 — Şor (Afrika) 47/1. 5 — Yank (Amerika) #71. 6 — Bileşer (Amerika) 474. 800 metre: 1 — Robinson (Amerika) 1,496. 2— Vudrof Amerika) 1/50. 3 — Lanzi (İtalyan) 1505. 4 — Harbig (Alman) 150.0. 5 — Palmson (Amerika) 1,515. 6 — Bravn (İngiliz) 14522. 1500 metre: . 1 — Romani (Amerika) 3,503. $ — Kümikham (Amerika) 2518. 6 — Zabo (Macar) 3518. 5000 metre: 1 — Maki (Finlândiya) 14,288. 2 — Askola (Finlândiya) 14,30, 3 —Letinen (Finlândiya) 14311. 4 — Kurki (Finlândiya) 14,31,4. 5 — Salminen (Finlândiya) 14,32,4. © — Zabo (Macar) 14,338. 10000 metre: 1 — Salminen (Finlândiya) 30,5,6. 2 — Murakaso (Japan) 30,32. 3 —'Tabmia (Finlândiya) 30,40,4. 4 — Lamasa (Finlândiya) 31,112, 5 — Kelen (Macar) 31,17. 6 — Zabala (Arjantin) 31382. 110 metre: 1 — Osgut (Amerika) 14. 2 — Pinley (İngiliz) 142. 3 — Harigton (Amerika) 14,3 4 — Kirpatrik (Amerika) 143. 5 — Staley (Amerika) 14,3 6 — Tolmih (Amerika) 143. İNE is seniz 1 — Beuk (Amerika) 522 2 — Gonzeba (Brezilya) 523 3 — Paterson (Amerika) 533 4 — Hobling (Almanya) 533 5 — Ruston (Afrika) 53,4 6 — Huker (Amerika) 53,8 Yüksek atlama; 1 — Walker (Amerike) 209 2 — Albitron (Amerika) 204 3 — Smit (Amerika) 2,005 4 — Truber (Amerika) 2,005 $ — Vikeri (Amerika) 2,005 6 — Conson (Amerika) 2,00 Uzun atlama: 1 — Long (Almanya) 790 2 — King (Amerika) 789 3 — Robinson (Amerika) 777 4 — Brüks (Amerika) 774 $ — Nating (Amerika) 771 © — Klark (Amerika) 763 Sırıkla atlama: 1 — Medovs (Amerika) 454 2 — Setten (Amerika) 454 3 — Varof (Amerika) 446 4 — Vormedan (Amerika) 446 $ — Mauger (Amerika) 4,37 6 — Dili (Amerika) 427 Üç adım atlama: 1 — Togami (Japon) 15,29 2 — Rajosori (Finlandiya) 15/27 | 3 — Rekis (Şili) 15,12 4 — Lonia (Finlandiya) 15,04 5 — Brown (Amerika) 15 6 — Fuleuda (Japon) 1492 Gülle atma: 1 — Fransi (Amerika) 16,31 2 — Völke (Almanya) 16,26 3 — Watson (Amerika) 16,12 4 — Renyold (Amerika) 16,06 5 — Zaitz (Amerika) 1590 6 — Baurlena (Finlandiya) 15,78 Disk atma: 1 — Prişard (Amerika) 51,40 2 — Kotkas (Finlandiya) 51,27 3 — Oberverger (İtalyan) 50,50 4 — Şroder (Almanya) 50,4 5 — Silos (Yunan) 50,34 6 — Karpanter (Amerika) 49,87 Cirit atma: 1 — Nikhanen (Finlandiya) 774,78 2 — Jorvinen (Finlandiya) 73,34 3 — İsak (Estonya) 70,48 4 — Vargezi (Macar) 70,22 5 — Teri (Amerika) 69/89 6 — Aterval (İsveç) 69,33 Çekik atma; 1 — Okalan (İrlanda) 59/78 2 — Hain (Alman) 56,68 3 — Blask (Alman) 54,66 4 — Folirti (Amerika) 5464 5 — Lutz (Alman) 54.44 6 — Grelih (Alman) 54,12 Bu istatistikten görülüyor ki bütün dünya atletleri birleşse dahi Ameri- kalıları mağlüp etmek kabil olamıya- caktır. İstatistiği, hazırlıyan Fransız mu- 'harrir Amerikan atletizminin bu mu- vaffakiyetini neye medyun olduğunu araşlırmış ve uzun bir tetkikten sonra şu neticeye varmıştır: Amerikan mekteplerinde her tale- İ be alletitir ve sik sık yapılan atletizm i il müsabakalarında yer almak mecbu- riyetindedir. Pire muhteliti üçüncü ma- çını pazar günü oynıyacak Bir müddetten beri şehrimizde bu- lunan ve futbolcülerimizle iki maç yapan Pire karışık takımı üçüncü ma» çını 5 eylül pazar günü gene İstan- bul futbolcülerile yapacaktır. Yalnız bu üçüncü maçın hangi takımla oy- nanacağı henüz tekarrür etmemiştir. hi : papi ika Galatasaray e Yunanlılar üç maç için 1900 lira almaktadırlar. Şimdiye kadar yapılan i maçlarda 3500 liradan fazla hasılat yapılmıştır. Bu da Balkan takımlarile yapaca- ı ğımız maçların ne kadar büyük bir a- lâka toplıyacağına en kuvvetli bir de- Bildir. lar ve ilk yarışlarında $ eylül pazar gü- mü yapacaklardır. Haber aldığımıza göre aletlerimiz Romanyaya kadar üçüncü mevkide seyahat edeceklerdir. Türk ekipini teşkil edecek atletler henüz katiyetle tayin edilmemişlerdir. Galatasaray denizcileri Sua- diyede bir şube açtılar Bu sene çokceiddi ve verimli bir programla çalışan Galatasaray de- nizcileri faaliyet sahalarını genişlet- mek ve deniz sporlarını memleketi. mizde yaymak düşüncesile Suadiye de bir yelken şubesi âçarak kaptanlı- ğine Bürhanı getirmişlerdir. Yugoslavlar Bükreşe gidecekler mi?.. 'Yugoslarların aralarında çıkan bir ibtilâf neticesinde sekizinci Balkan oyunlarına girmekten vas geçtiklerini yazmıştık. Rumen fe- derasyonu Yugoslavlar iştirak et- medikleri takdirde sampiyonanın Yugoslav atletlerinin de şampi- ME e Eylül sonunda Bükreşet yapılacak olan Balkan futbol şampiyonasında iyi bir netice alimamızı temin için fe- derasyon kamp hazırlıklarına başla- mıştır. Hazırlıkların birkaç gün içinde bi- kampa alınacaklardır. Yunanlılar bu seneki şampiyonaya girmekten katiyetle vazgeçmişlerdir. Yugoslarların da girmiyeceklerine na- ğunu kazanmağa muvsffak olmup tur. Bürhandan sonra Anadoluhisar- dan Şeref ikinci ve gene Galatasaray» dan İbrahim üçüncü olmuşlardır. Denlerlerimik Önül xidecekler İzmirde 12 eylülde bütün mıntaka- lara açık olmak üzere bir yüzme ve | yelken şampiyonası yapılmaktadır. | Bunun için İstanbuldan da on beş ki- şilik bir sporcu kafilesi önümüzdeki hafta içinde yola çıkarılacaktır. Vapurlar çok kalabalık olduğu için yüzücülerimiz trenle seyahat edecek- lerdir. Fakat bersberlerinde götüre- cek eşyaları bulunan yelkenciler de- niz yolile gitmek mecburiyetindedir- kimlerin götürüleceği henüz katiyet- le taayyün et olmasına rağmen Galatesaraydan Halil, Mahmud, Or- han, Şamil Beykozdan da Mekin, Safhan, Bülendin gidecekleri tahmin olunmaktadır. Beşinci Balkan güreş şampi- yonası 17 eylülde İzmirde yapılacak şampiyonaya büyük bir kıymet ver- mektedirler, Taksim tramvay caddesi üzerin- de, güneşli ve havadar, kalorifer, scak su ve asansörlü bir binada üç ve dört odalı apartımanlar 1 eylülden itibaren kiralıktır, Tak- sim Topçu caddesi 2 numaralı UYGUN aparlımanı kapıcısına müracaat. Burlardan ikisi geldi. Üçüncüsü avdet etmedi. Gelenler de bir şey söyle- miyordu. Şimdiye kadar munis, mu- nis duran mahpuslar arasında şiddet- li bir merak ile feveran ve galeyan uyandı. İsticvabın kendi önlerinde yapılmasını istemeğe, olmazsa dör- düncü kurbanı teslim etmemeğe ka- rar verdiler. Dişiek Hasan efendi tekrar gelip dördüncü bir efendiyi almakta ısrar edince hücuma uğradı; kaçtı. Muhafız asker koğuşuna sığınarak: — Silâh başına! Kapıları kapayın! Kimseyi çıkartmayın! Çikarlarsa vu- — Yaşasın hürriyet! Kahrolsun is- tibdat! Kahrolsun alçaklar, hainler, din düşmanları, vatan düşmanları! Yere geçsinler, gebersinler! Arkadaş- Jarımızı isteriz. Diye bağrışıp durdular. Hâdise üzerine gelen miralay Mus- tafa bey nasihatler ediyor, fakat te- siri görülmüyordu. Bir odada kapanmış olan menfi de çıkarak kalabalığı — Yaşasın vatan! Yaşasın bürri- yet! Allahüekber! Kidaları devam ediyordu. Elli asker süngü takmıştı. Bir zabit bunlara: — Vur! Emrini verecek oldu. Fakat Ziya ile koşup yetişerek mahpusları vur- mağa hazırlanan askere: — Dur! Ne yapıyorsunuz? Deli mi oldunuz si7? Onlar bize padişshun emanetleri! Sonra padişah hepimizi asar, kurşuna dizer! Diye bağırdı. Bu hitab askeri dur- durdu. Ziya efendi tatlı sözlerle men- filere koğuşlara dönmelerini rica etti. Bunlar da (yaşasın ve Allahüekber) nidalarını tekrar ede, ede koğuşlarına avdet ettiler. O gece kimsenin gözüne uyku girmedi. Ne yapılacağı düşünül dü; konuşuldu. Trablusa geldikleri gündenberi gen- dilerine karşı tazyikler, tahkirler ek- sik olmuyordu. En cüzi bir muhalelet ve şikâyet uzun ve üzücü tahkiklere meydan veriyordu. Buna rağmen ken- dillerinde isyası fikri olmadığını, fakat her şeyi göze alarak kanları dökülün- ciye kadar uğraşacaklarını bildirmek üzere hepsinin imzasile bir veraka ha- zırladılar, Koğuşlar bir tabur askerle muhasa- Ta edilmişti. Hiç bir ihtiyaç için, hattâ abtest al- mak için bile harice atılacak adımlar süngü veya nişan alınarak; — Davranma! Nidası ile karşılanıyordu. Ertesi günü miralay Mustafa ve Bahri beylerle - Trablus östinaf reisi Raşid bey geldiler; nasihatler ettiler. Tahkikat için celbedileceklerin bira- kılmasını istediler; reddolundu; o ge- ce yazılan varaka kendilerine verildi. Bunun üzerine bizzat müşir Arif paşa da geldi. Tehdidlerle, hiddetle menfiler üzerine bastonunu kaldırdı. Mahpuslarda müşirin üzerine bir hü- cum dalgalanması görüldü. Arif paşa- Rin arkasında duran bir zabit askere; — Vur! Kumandasını verdi. Asker bu biri- birini takib eden (Vur! Dur!) emirle- ri üzerine ne yapacağını bilemiyordu. Arif paşa bu defa bastonile bu emri veren zabite döndü. Bu baston tehdi- di altında artık kimse bir kelime bile söyliyemiyerek Arif paşa ile birlikte harice çıktılar! Pek garib, feci olmasa gülünç bir ricatti bu Biraz sonra Bahri bey tekrar geldi. İstintaka çağrılacakların mutlaka ia- de olunacağını rica tavrile vaad ve te- min etti. Mahpuslar bu teminat üzerine ar- <adaşlarını vörmeğe muvafakat etti- n: SÖLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrika No. 943 Trablustaki menfiler arasında isyan, kumandanın tehdidi ve ricatı ler. İsticvaptan sonra iade edilenler (intilak kovukları) denilen yerlerde ihtilâttan memnu bir halde bırakıldı- lar. Vakadan üç gün sonra Mustafa beyle istinaf reisi mahpusları meyda- na toplıyarak kendilerinin hayırları- ma, selâmetlerine çalıştıklarını beyan eylediler. — Dünkü mevkiinizle bugünkü va- ziyetiniz büsbütün değişmiştir. Şim- di serbestisini istiyen yapılan hareke- ti imzası altında takbih etmelidir! Dediler. Herkeste bir süküt hasıl oldu. Yalnız mahpuslardan biri sert bir cevap verdi: — Hakkımızda reva görülecek adil ve hakka mugayir muamelelere karşı kanımızı dökmeğe hazırız! İstinaf reisi — Öyle ise sen öte ta- rafa ayrı! Ben bursya ele geçen bir fırsatı kaçırmıyarak vicdanımın sev- kile size iyilik etmeğe geldim. Yoksa diğer suretle rütbeler, nişanlar kaza- nabilirdim! Yusuf Akçora — O rütbelerle ifti- har eder, o nişanları takar mıydınız? Raşid bey — O ciheti tercih etme- miş olduğum ne yapmak istediğimi ifhama kâfidir. Ben gidiyorum. Vak- timiz azdır. Çabuk ve iyi düşününüz. Düşünüldü; müzakere yapıldı; va- kanın takbih gösterecek xgüsveddeler hazırlandı. Bu müsved- Himeler aranıyordu. Nihayet (cümle- miz itiraf ederiz ki geçenki vakai gay- rimüterakkibenin esbabı zuhuru ka- bih ve vukuu gayrimakuidür) kati geklini aldı, Tahkikat ne üzerine cereyan etmiş- ti? Bu cihat meslur ve mesküt kaldı. İhtilâttan memnu olanlar arkadaşla- rına karıştı. Bundan sonra mahpuslar ikiye ayrıldılar: Aşağı hapishane, yu- karı hapishane! Yeni mahpesin kovuklarında bir çok yazılar, resimler görülüyordu. Meselâ Namık Kemalin: Ne gam pür aleşi hevl olsa da kavgayı hürriyet, Kaçar mı merd olan bir can için meydam gayretten! Beyti burada kimbilir kaç gayret ve hamiyet sahibinin kalbine teselli ve metanet vermişti. Gene kimbilir neler çekmiş olan Zeybek Ali efenin resmi altında: (Sukın korkmayınız ha!) Tavsiyesi görülüyordu! Mutlaka doktoz yüzbaşı Abdullah Cevdet bey de burada uzun günler ge- girmiş olacaktı; ki: Pür metanei, pür emeldir hâtırı rikkatzedş Bin felâket kartalı fevkimde pervaz eta) del Beytile kendisinden sonra buranın gairlerine sebat ve metanet dersi ver- möşti. Trablustan mabeyine bir jurnal mi gitmişti? Ne olumuştu? Men'ilere kar- $i insaniyetkârane hissiyatı, muame- leleri istinaf reisi Raşid beyin menkü- biyetini intac eylemişti! Raşid bey tev- kif olunmuş, evi araştırılmış, kendisi Zalim olmadığı için zulme uğramış- tv Bütün mahpusiyet sıkınlıları ara- sında menfilere karşı en insani mua- mele eden gene muhafız miralay Mus- tafa ve Bahri beylerdi. Bunlar da men- filer lehine pek az müessir olabiliyor- Vardı. Ancak isyan vakasından sonra menfiler üzerine memur olanların 'umumuna bir ürküntü ârız olmuş gi- bi idi; muamele biraz değişmişti. Mahpusların sekin, sakin vakit ge- çirmeleri için mütalen ile meşgul ol- maları muvafık görülüyordu. İstan- buldan azar,'azar gazete ve kitap ge- tirmelerine müsaade ediliyordu. Şeref kurbanları arasında Trablus kumlarına ilk gömülen teverrüm eden Tıbbiyeli Vasfi efendi olmuştu. Bu zi- ya umumi bir teessür yandırmıştı. (Arkası var)