Ağustos 1937 SİYASİ İCMAL: Ablukanın yeni adı Uzak Şarkta Japonlaria Çinliler ürasında devam etmekte olan harp di- Ger devletleri alâkadar eden yeni yeni Meseleler doğurmaktadır. Bunlardan | mi ve en yenisi Çin suların» daki Japon donanması başkumanda- anın Mançuryanın Peçili körfezinde- ki hudud noktasından Cenubi Çinde Svatov limanı dahil olduğu halde altı yüz küsur mili bahri genişliğindeki se- vehilin abluka altına alındığını ilân etmesidir. Ortada harp hali olmadığından, ab- lukaya bakan Japon harp gemileri yal- nız Çinin harp gemilerini aaptedecek- ler ve ticartt gemilerinde de harp ka- Çağ: eşya olup olmadığını araştıracak- lardır. Çin limanlarına giden ecnebi bayrağını hamil gemilerin kamuleleri *e olursa olsun, bunlara Japon harp gemileri dokunmıyacaklardır. Abluka- dan maksad, harp sanayii bulunmıyan ve stokları çabuk tükenecek olan Çini hariçten silâh ve mühimmat almak- ian menetmektir. Japonya hükümeti hukuku düvelin inceliklerinden istifade ederek abluka- nin çaresini hazırlamıştır. Japon ami- ral ilân ettiği abluka harp zamanın- ! da tatbik edilen abluka olmayıp «Mfii- nakalâtın. seddin adı verilen bir mil- manaat olarak tefsir etmiştir. Böyle bir halde mümandati ne müracaat ederek kendiliklerinden harp kaçağı göndermemelerini dileye- bilir. Eğer abluka edilen devletin ev- relce harice vermiş harp malzemesi siparişleri varsa, bunlar abluka yapan devlet tarafından tazmin edilir. in eden | devlet, diğer devletlerin hüznü niyeti: İzmirde erkek öğretmen okulu Eski Amerikan kolleji binasında açılacak (Akşam) — Kızı ludaki es- erikan kolleji binasının Erkek öğrelmen okulu ittihaz edilmesi karar- | Jaştırılmıştır. Kültür Bakanlığınca, ye- ni tesis edilen bu öğretmen okulunun. İ direktörlüğüne İzmit Kültür direktörü B. Kemal, direktör muavinliğine İzmir ilk tedrisat müfettişilerinden B. Refet tayin olunmuşlardır. Mektebin tesisi için lâzım olan muhtelif ders malze- mesinin teminine başlanmıştır. Bu mektepte ayrıca köy eğitmeni yetiştirmek için bir de kurs açılacak- tır. Kursta bilhassa zira! tedrisat ve etim tayyaraya binmiyenler için bir tayyare oyunu icad ettiler Tayyareye binenler içimizde pek 22- dır. Binmek istiyenler ise herhalde bi- © Denlerden de azdır. Çünkü tayyare elân * daha yanlış bir zihniyet neti cesi olarak yarı emin bir nakliye vasıtası olarak telâkki ediliyor. Fakat binmiye cesaret edemeyip tayyarede insanın neler hissettiğini merak eden- ler herhalde pek çoktur. Şimdiye ka- dar bunların merakını gidermek için tek bir çare vardı: Korkularına galebe ederek tayyareye binip tecrübe etmek Ww ve yahud da bu merakı gidermeden ölüp gitmek. Fakat şimdi Amerikahlar, bu gibilerin meraklarını giderecek gâ- yet güzel bir vasıta bulmuşlardır. Bu, resmini gördüğünüz gibi atlı karınca- ları takliden bulunan bir tayyare oyu- Budur. Tayyareler uzun direklere rap- hareket ederler, içinde oturan kolay- Arkadaş hatırını sayan maymunlar Geçen gün İngiliz hayvanat bah- çesinden dört maymun kaçıyor. Or. mana dahyorlar. Korucular bunların peşine düşüyorlar. Fakat bir türlü ya- kalıyamıyorlar. Gece oluyor. Bekçiler, ertesi günü yakalamak niyeti ile dönü- yorlar. Ertesi sabah araştırmağa çıkmadan maymunların kafesine bakıyorlar. Bir de ne görsünler kafesin kapısı kırılmış- tır, Bir gün evvel kaçamıyan maymun- da firara kadem basmıştır. Meğerse ka- çan maymunlar . geceleyin dönmüş- ler. Kaçamıyan arkadaşlarını kaçır- mışlar. Arkadaş hatırını saymak bu kadar olur. Bu vâkıa maymunların yalnız akıllı değil hisli de olduklarını gösteriyor. Yaz em ca tayyareyi indirip kaldırır, kondura- bilir, Bu suretle hakiki tayyarelere bi- nenlerin tâbi oldukları bütün harekete lori tecrübe ederek tayyareye binme- de hiç tehlike geçirmeden. mazlar. Bunlara söz tesir etmez. An- neleri, babaları ne söylese dinlemez- ler. «Dayak cennetten çıkmadır» tar biri tam bu çocuklar içindir. Fakab bir çok anneler, babalar çocuklarını döğmeğe kıyamazlar. Amerikada bu gibiler için bir da- yak makinesi yapılmıştır. Yufka yü- rekli anne ve babalar çocuklarımı bu makinenin önüne götürecekler, ma- kine yaramaz çocukları kâfi mikdar- da döğecek imiş. Makine o suretle yapılmıştır ki, bir kolu, insan kolu gibi çocuğu ya- kalamakta, öteki kolu arkasına şa / şahilip öpme ylden aineline ii e amini mak ve bol mahsul elde etmek için yakın nehir suyundan istifade edilmesi mu- vafık görülmüştür. Yeryer kanallar açılmaktadır. Yukardaki resmimiz, müs- tahsil köylünün de işitrakile açılan bu kanallardan birini gösteriyor, İzmirde bir Çinli profesör İzmir — Türkiyede birçok tedkikler yapan Çinli profesör Pean İzmirdeki bütün modern müesseseleri gezmiştir. Çinli profesör bütün bunları gör. ziyete göre, her cihetçe Çinden 200 se- ne ileride e olduğunu söylemiş söylemiştir. .. yanlar azaldı, fakat Şimdi de köprü üstünde çivilerin haricinde karşıdan karşıya geçenler çoğaldı Tramvaydan atlıyanlar şiddetle ta- kib edilmektedir. Bu yüzden tram- vaydan atlıyanlar şaşılacak derecede bıta memurları günde 60 . 70 kişiyi tramvaydan atlarken yakalamakta idiler, Halbuki evvelki günü bütün Eminönü mıntakasında bir kişi tram- vaydan atlarken görülmüş ve yaka- lanmıştır. Kendisine ceza kesilmiştir. Bu da gösteriyor ki Belediye ceza- ları iyi bir netice vermiştir ve halk tramvaydan âllamamağa günden güne- alışmaktadır. Belediye ce salarının iyi bir tesiri de şudur: Son zamanlarda sokaklara tükürenler de azalmaktadır. Buna mukabil Köprüde çivilerin haricinde karşıdan karşıya geçenler çoğalmıştır. Evvelki gün yalnız Köp- rü üstünde çivilerin haricinden kar- şıdan karşıya geçen 30 kişi yakalan- mış ve bunlara ceza kesilmiştir. Köp- rüde çivilerin haricinden karşıdan karşıya geçenler o kadar çoğalmıştır ki artık Eminönü Belediye memurları eskiden olduğu gibi bu Belediye suç- Jularını Eminönü Emniyet memurtu- ie falan götürmekten vaz geçmiş» kir yanında küçük bir po- Mis klübesi, bu mıntakada tramvay. dan atlıyan, tüküren ve çivilerin ha» * riçinde karşıdan karşıya geçenlere ceza kesilmesi için adetâ bir «ceza merkezi» ittihaz edilmiştir. Çivilerin haricinden geçerek yaka- * Tananların çoğunun kadın olduğu gö- rülmektedir. Bazı bayanlar: — Bilmiyorduk. Çivi haricinde geç- menin suç olduğunu işitmemiştim!.. diyerek ceza vermek İstememektedir. ler, Hakikaten yapılan bütün neşriyata rağmen bir çoklarının ceza alınaca- ğını bilmiyerek Köprünün bir tara- fından öteki tarafına geçtikleri gö- rülmektedir. Merhum Ubeydullahın Afgan seferi B. Übeydullah Iran içinde ingilizlerin eline nasıl düştü ve ilk dei nasıl kurtuldu. Merhum Übeydullah hakkında ga- zetenizin 25/8/937 tarihli nüsbasın- da çıkan takdire değer yazıyı mem- nuniyetle okudum; bunun bir eksi- ğini tamamlıyacak olan şu satırları neşretmenizi saygılarımla dilerim. Sayın Ahmed İhsan Tokgöz, yazi- Sında, Übeydullahın umum! harpte cihad propagandası için fevkalâde el- çilikle Afganista hareketini anlatın ken, Bağdaddan ileri gidemediğini bil- dirmiştir. Halbuki Bağdadda kalan- Jar, elçiliğin diğer erkân ve efradıdır, Ve Übeydullah, o heyetin doktoru olan beni yanma alarak İrana geç- miş ve orada bir çok iyi ve fena gün- ler geçirmiştir. Musul - Süleymaniye yolu ile İran Kürdistanından geçerken, aşiret bey- lerine sırmalı maşlahlar ve diğer he- diyeler vererek cihad lehinde sözler açan ve konak yerlerinde bolca ha- zırlattığı yemeklerden fakir halka daima hisse ayıran Übeydullahın Hemedaha girişi, hayatının belki en mesud günü sayılabilir. O gün, onu binlerce Hemedanlı, coşkun bir sel gi- bi, şehrin birkaç saat uzağına kadar akarak, bir seyyid gibi giyinmiş olan şöhretli şeyhi karşılamış, ve kucaklı Übeydullah, Afganistan © emirine gülürmekte olduğu elmaslı kıhcı, likin Tahranda Alman sefaretine bi- rTakmiışken, biraz sonra oradan geri alıp, bitaraf Amerikan sefaretine ema- net eylemiştir. O zamanın İranı, İngiliz ve Rus nüfuz mıntakalarına, ayrılmıştı. ve halkın, bu iki yabancı devlete karşı olan hareketleri, Alman ajanları ta- rafından güdülerek, gitlikçe geniş- Yiyor ve kabarıyordu. Rus Kazakları- nın, bu tehlikeyi bastırmak için, Horasan. cjhelinden Tshrana doğru yürüyüşe başlamaları, : 'Tabrandan Afganistana varmak için en kısa, düzgün ve bayındır bir yol olan Horasan istikametince yolculuk hazırlıklarını bitirdiği bir zamana raslamıştı. Übeydullah, bu Rus İsti- lâsı karşısında, şimal yolunu bıraka- rak, Alman elçisinin tavsiye ettiği güney yoluna döndü ve Tahrandan ayrıldı. Esasen, Afganistana gilmek için daha önce yola çıkarılmış ulan Alman Zayler (Seller) heyeti de gü- ney yolunu tutmuştu. Isfahandan sonra, Yezd ve Kir- man şehirlerine uğrıyarka, orta İra- nın ıssız çöllerini aşan ve arasıra kum dalgaları altında kaybolan bu yol, kervanların binlerce yıldan. beri yürüyüp çizdiği uzun ve çorak bir izden ibarettir. Übeydullah, bu zahmetli ve emni- yetsiz yolculuğu, katırın iki yanına bağladığı çantalar arasına sıkışarak, semer üstünde geçirmiş, çölün tuzlu ve acı sularını İçmiş ve kervansaray. ların çıplak sundurmalarında gese- lemiştir. Kirmana girdiği gün bütün şehir bayram yapmış, ve sy&- ğınmn tezuile Cuma mescidinde minbere çıkarak, islâimın vazifeleri vermişti. NX Kirman, güney İranmı Afganis- tandan ayıran geniş çölün kenarına kurulmuş önemli bir beldedir. (Zay- Ter) heyeti burada bir çıkmaza sap- lanıp kalmıştı. Almanlar, çölü” geç- inek için, yerli demokratlar ise, Kir- manda Batiyari hükümetini devir- mek için, birbirlerinden yardım dile- nip dururlarken; Übeydullah ta bun- ME NN nin bu yolda esarete sürüklenmesi. ni reva görmiyerek, bir akşam ansı- zın yaptığı bir baskınla Übeydulla- hi kurtarmış ve kendi iline, dağlara kaçırmıştır. Hüseyin Han, üzerine Binda aylarca varlık göstermiştir. Ka- rargâhta para azalınca, Übeydullahın bir mektubunu götüren bir Bıçakçı, Kirmandan para getiriyordu. Nihayet elde elti altmış lira kadar bir para kalınca, Hüseyin Han İleon beş kadar atlısı, sapa yollardan gizli- ce şimel istikametine atıldlar, ve Refsencan ile Nayin civarlarında karşılarına çıkan İran jandarmaları- Bi savuşturup, Übeydullahı 18 günde Tahrana o ulaştırdılar. Fakat Übey- dullahın çilesi henüz sona ermemiş- ti: bir gece sinemadan çıkınca, İn- giliz ajanları tarafından bir otomobi- le bindirilerek Tahrandan çıkarılmış ve Bağdada götürülmüştür. Bu tafsilâttan anlaşıldığı Üzere, Übeydullahın İran macerası, Ameri- Dr. F.T. Kaçakçılar bir takib memurunu Bahçe (Akşam) — Haruniye nabi- yesine bağlı Kurtlar köyünde Mehme, din evinde kaçak eşya yakalıyan İnbi- sarlar takip memurlarından bir grup geve yakarlarken köyden beş kaçakçı tarafından taarruza uğramışlardır. Yapılan boğuşma esnasına muhafaza memru Ahmed Unel ağır surette yar giyin yi