> VR... 'Bahife $ © Yeni bir kıta keşfedildi. Avrupa mektupları kaplıcal Dünya beş kıtadan değilaltı | pala e p,0 O eker imi tedavi ve istirahat yerleri ıtad m p ım i Eml e J ide pansiyon ücreti kaplıca Bir ingiliz heyetinin cenub kutbundaki Mi : suyu akan banyosile beraber günde beş liradır 24 Ağustos 1937 amaaa Solda heyetin tayyaresi bir keşif seyahatinden dönüşte, sağda heyetin karargâht Cenubi Hutup havalisini keşfiçin Üç senedenberi tedkikat yapan İngi- Jiz ilmi heyeti Pevola gemisi ile avdet etmiştir. Heyetin çalışması mühim semereler vermiş ve büyük bir yeni dünya keşfedilmiştir. Tedkikat sahası cenubi Kutup ha valisinin garb tarafıdır. İngiliz heyeti şimdiye kadar muhtelif büyük ada- lardan « mürekkeb bir yer sanılan Grahâmlandın yekpare bir yarım ada ölup cenubi Kulbun teşkil ettiği şimdi anlaşılan küreiarzın yeni bir kıtasının mütemmemi olduğu mey- dana çıkmıştır. Gene şimdiye kadar birçok küçük adalardan müteşekkil bir müctemi Cezair sanılan Alexnderlan'ın dahi şimalden cenuba doğru © uzanan ve 250 mil tutan yekpare bir kara par- çası olduğu tahakkuk etmiştir. İngiliz heyeti cenup kutbu kısatı- nın 1000 millik sevahilini tedkik ede- rek haritasını yaptığı gibi tabakatül- arz ve biyoloji noktasından dahi bir çok tedkikat yapmıştır. Heyet ilmi cevvi hava noktasından tebeddülâtı iki sene mütemadiyen ve muntazamen kaydetmiştir. Bura- da muhtelif limanların bulunduğu nu tesbit eylemiştir. İngiliz heyeti 16 kişiden mürekkeptir. Yirmi sene- denberi ilk defa milli bir İngiliz heye- ti cenup kutbunun tedkik eylemiştir. Bu heyetin masrafı için İngiltere- deki krallık coğrafiye cemiyeti ve müstemlekâtı Nezareti ve muhtelif dim muhibleri ve müesseseler azim teberrülerde bulunmuşlardır. Heye- tin reisi Rymili elindeki parayı sar- federken tasarrufa çok dikkat ettiğin- den bu heyetin seyahati omeşhur Shackleton ve Scott o heyetlerinden daha az paraya mal olmuştur. tetkikleri mühim neticeler verdi Gi 4 Jar bu yere büyük alâka göstermiş- | törü nakil vasıtalarını tamamlamış» lerdi. Fakat bu arazinin . hudud ve | tır. mahiyetini keşfetmek Rymili heyetine Heyeti Kutba götüren gemi 140 nasib olmuştur. 1928 senesinde İngiliz kâşifi sir Wilkins tayyare ile Grahamland üze- rinde uçmuş ve burasının aralarında geniş kanallar bulunan büyük adar ların teşkil ettiği bir küme olduğuna hükmetmişti. Sir Wilkins bu havelinin hakiki mahiyetini öğrenmemekle beraber havadan yaptığı keşifler ile Rymill heyetinin denizden ve karadan yap- tığı tedkikatı kolaylaştırmıştı, Grahamland arazisinin şarkındaki Weddel denizinin tehlikeli olup içine giren gemileri büyük buz kütlelerinin yeti yarım adanm garbinde bir üssül- hareke tesis etmiş ve buradan kara üzerinden kızaklar ile keşif ve tedkik- te bulunmuştur. Alexanderland ve Charcotland yer- lerinin keşfi Wiikins'in havadan yap- tağı tedkikat neticesi kolay olmuştur. Heyeti teşkil eden 16 kişiden yedisi heyete tahsis edilen Pauola gemisin- de vazife yapmıştır. Kalan dokuz ki- şi mütemadiyen : sahilde ve karada çalışmıştır. Heyetin Azasından her biri bir ilim ve fende mütehassıs ol- duğundan cümlesi elbirliği ile çalış- mıştır. Meselâ heyetin reisi Rymill ihtiyat hava pilotu ve haritacı vazifesini gör- müştür. Operatör kaymakam Bing- ham dabiblik ve köpeklere nezaret vazifesini üzerine almıştır. Heyetin başlıca seyahat vasıtası köpekler ile çekilen kısaklardı. Hava keştiyatı için dört adam alan Havil- land sistemi hafif bir tayyare kullar nılmıştır, 19 kadem uzunluğunda bir motörbot've küçük bir bristol trak- çiz ton eşya alan bir yelkenli balıkçı ge- misidir. İhtiyat bir istim makinesi de vardır. Heyet yüze yakın köpek tedarik etmiştir. Bu köpeklerden bazılârı şimal Kut- bundaki Grocnland arazisinden ve bazıları da Amerikanın;Kutüb hava- sindeki Labradordan demin edilmiş- tir. Dünyanın dört bir tarafından toplanan köpeklerin bir kısmı uzun deniz seferlerinde ölmüştür. > Heyetin köpeklerinden birinin doğurduğu yavru Heyeti hâmil gemi Amerika kıta- sının cenubunda İngiltereye aid Falk- land adasından kalkarak cenub Kut- buna gitmiştir. Üç sene içinde yapı- lan tedkikat neticesinde kürelarzın cenub kutbu koca bir arz kıtası Ool- duğu çıkmıştır. Artık kü- reiarz'beş değil altı kıtsya ayrılır di- Balıkesir (Akşam) — Şehrin bazı mahallerinde tek tük tifo vakaları gö- Tülmüştür. Şimdiye kadar 4 vaka tes- bit edilmiştir. Sıhhat müdürlüğü ti- fo çıkan evlere aşı tatbik etmekte ve işi ehemmiyetle takib eylemektedir. Balıkesirin suları temiz olduğu için hastalığın hariçten geldiği anlaşıl- maktadır, Kuru üzüm ihracatını murakabe işi Ankara 23 (Akşam) — Çekirdek- siz kuru üzüm ihracatının mürüka- besine dair nizamnamenin 15 oğus- tos tarihinden itibaren mireyete ko- nulduğu yazıİmıştı. 21 Ağustos tarihli resmi gazetede çıkan bir düzeltmeye göre, 17 tarihli resmi gazetede çıkan nizamname asıl nizamname olmayıp İktisad Ve- kâletince hazırlanan ve yanlışlıkla gazeteye dercedilmiş bulunan nizam- name projesidir. Devlet şürasınca tadil edilip Vekil- ler heyetinin fedkik ve tasvibine İktiran eden ve metni 21 ağustos ta- rihli resmi gazete ile neşredilmiş bu- Tunan asıl nizamnanıenin bir madde» sine göre, nizamname hükümleri res- mİ gazetede hamldığı günden 15 gün sonre meriyete girecektir, Wiesbaden 15 Ağustos "Almanyada Wiesbaden kaplıcaları- na gitmeğe beni teşvik edenleri her gün yürekten kutluyorum. Geçen yıl da Almanyayı gördüm, fakat bu, €s- ki tabirle, ateş alır gibi üç günde yu- kardan aşağıya bu memleketten geçmekten ibaret idi. Bu yıl öyle de- ğü. Meşhur Rhin nehri mıntakasın- daki tarihi Wiesbaden kaplıcalarında ye bildiğim muhitlerden ve tanıdık- lardan uzak olarak, tam sükün ve rahat içinde, sarsılan sağlığımı doğ- Tültmağa, yani kür yapmağa gel dim. Lâtince , «Afiyet aras mânasında olan Guisisana otâline indim: Otel Yüz yaşını doldurmuş meşe, çam, çi- narlar ve daha bin türlü ağaçlârdan Müteşekkil bir park içindedir. Çok“ büyük bir sahayı dolduran parkın ortasındaki açıklıkta sıcak su kay- nakları var. Kaynağın mükemmel bi- naları, kolonlar üstüne oturtulmuş gezme galerileri, şelâleli büyük ha- vuzları, zümrüd gibi çayırları göze ve ruba rahat veriyor. Benim otel gi- bi belki iki yüz tane daha var. Ya park etrafında ve yeşillik içine gö- mülmüştür, yahud zarif caddeler üs- tündedir. Hepsinin alt kat bodrum- larında ya kendine mahsus sıcak su kaynağı var, yahud umumi kaynak- tan İzole borularla gelen sıcak suyu alıyor. Otellerde banyosu olan odalara kaplıca suyunu bağlamışlardır. Ya- tağınızın yanındaki banyo odasında kaplıcayı buluyorsunuz, Otellerin hepsinde ve her tarafta, tedaviye ge- lenleri rahatsız etmemek için süküt tavsiye olunuyor. Her otel sahibi müşterisinin yemek ve banyo rejimini dikkatle tatbik edi- yor. Parktaki zarif çayırları, çok sevimli çiçek parterlerinin arasında» ki büyük ağaçların koyu gölgeleri al- tına saklanmış sevimli yolların ke- narlarına kanepeler dizilmiş; parkın muhtelif yerlerinde, muhtelif saat- lerde tatlı orkestralar çalıyor; kolon- Jar altına alınmış olan üstü örtülü kâgir gezinti yerlerinde sıcak, ılık, soğuk maden suları bardak bârdak istiyenlere bedava sunuluyor, Bir kenarda taze üzüm şırasile te- davi masaları var, Öbür kenarda buzlu yahud sıcak süt satan genç kız- lar bardak doldurmak üzere müşte- rilerin işaretini bekliyor. Sonra hep- sinde en mükemmel konfor, en temiz ve revnaklı şekiller mevcuddur. Otel- derde dahi bütün bu mükemmel ha- zirlıklara rağmen fiatler çok ehven- dir. İyi otellerin birisinde bir adam odası yanındaki kaplıca suyu banyo- sile, yemeğile, kahvealtısile günde een çok beş Türk lirası veriyor. 'Teşkilâttaki bu intizamla otelleri dolduran halkın belki yüzde sekseni yerli Alman idi. Hepsi sade giyinmiş, külfetsiz hayat ve tedavi arıyan Al- man aileleri idi ve herkes diğerine karşı âzami saygı göstererek geziyor, hava alıyor, yahud iskemlelere yan gelip rahat ediyordu. Bir takımları da günde beş kuruşa kiraladıkları şez- longları, çayırlar ortasındaki mey- danlığa koyup onun üstünde güneş Ye temiz hava banyosu yapıyordu. Ço- cuklar koşuşup oynaşıyordu, amma gürültü yapmıyorlardı. Bir kanepeye yerleşip bütün bu manzaralara alıcı gözle, saygı saçari yürekle bakıyordum. Otelde odamın kapısı önünde postacının bıraktığı mübarek yurd gazetelerimizi açmış okuyordum. Gördüğüm manzaraların thermal bir tedavi merkezindeki mü- kemmeliyet ve intizamın akışını gıp- ta İle incelerken gazetelerimizde tam bu mevzu etrafında yazılmış satırla- ra rasladım. Tedavi ve istirahat için yurd dışına gitmek istiyenlerin çok olmasına şaşıyorlar. Sonra döviz ve kara borsa fasıllarına geçiyorlar, Dok- torlardan mütalâalar soruyorlar, on» ların cevaplarını da dikkatle oku- dum. Ben bu yıl tam mânasile tedavi için ve mühim bir operasyondan son- ra kür yapmak için Avrupada bulu nuyorum. Çekoslovakyayı, Avusturya” yı, İsviçreyi gördüm. İsviçrede bas- tanede uzun müddet kaldım, şimdi dediğim gibi Wiesbaden'de kür yapı- yorum. Bana öyle yor ki yurd dışına gidenlerin meyillerile ihtiyaçları hak kında daha. bilgili *söz söyl ek halde bulunuyorum. Düşündüklerimi sırasile söyliyeyim 1 — Yurd dışı gezip, oralardaki in- tizamı, teşkilâtçılığı, belediyeciliği ve sağlık kurumlarını görmek, bilgi arttırmak noktasından gençliğimizin kültür sahiplerine çok Jüzumlu bir şeydir. Bu âdeta bir mekteptir. Do- laşanların bir takımı eğlence ve keyf peşinden koşsa ve israf etse bile mut- laka bir takımı öğrenir, öğrendiği- ni yurda getirir, ve bir gün tatbik sa- hasına, geçirir. . Onun için yurd dışı gezmesinin taraftarıyım. Amma pa- ramız dışarı çıkarmış, bunun çaresi çok basittir; turizmi tanzim etmeli ve yabancı zairi arttırmalı, onların getirdiği para mutlaka bizim çıkara- cağımızın derhal beş on katına çi kar. İş teşkilât yapmaktan. anlayışla çalışmaktan ibarettir. 2 — Tedavi işi öyle zannolunduğu kadar basit değildir. Elbette bizde yetişmiş çok yüksek doktorlar, cer- rTahlar ve mütehassıslar vardır. Fa- kat bu kıymetli zatların seyısile, yi- ne bu zatlerin çalışfıkları tatbikat niz, tedavi arayanlarla tedavi yapıla cak yerlerin ve yatakların sayısı arâ- sındaki büyük açıklığı çabuk anlar- sınız. Burada tedavi müesseselerinin sağlık kaidelerine uygunluk nokta- sından kabiliyetlerini ölçmke tarafı- nâ geçmiyorum. Bu bir zaman ve maddi kuvvet meselesidir. Yalnız biz- de tedavi muhtaçların sayısile tedavi yapacak müesseselerdeki yerlerin ve yatakların sayısından bahsediyorum. Geçen kış kendim acı ile gördüm! Cerrahpaşa hastanesindeki göz teda- Yi kliniğinde bir ecnebi profesör ve bir kaç çalışkan Türk muavin dokto- Tu, kliniğin kapısı önünü dolduran yüzlerce hastanın dertlerine çare bul. 'mağa yetişemiyorlardı. Bu şifa mü- esseselerinin bir tanesidir. 3 — Tebdili hava ve kür yerlerine ve kaplıcalara gelince, bizde şimdilik oldukça bir Yalova ve bir de Bursa vardır, Bursayı çocukluğumdanberi bilirim. “ Üç sene önce bir daha git- tim. Sıcak sular yine bol idi, fakat kür yeri olmak için daha çok eksiği vardı. Yalovayı da son defa yakında gördüm. Cumhuriyet hükümetinin yardımile ve teşvikile Yalovada epey canlılık hareketleri olmuştur. Yalnız İstanbulun deği, bütün Türk yurdu- nun kaplıcada tedavi ihtiyaçlarını düşünürseniz bu da koca denizde bir damlaya döner. Bu mektubu yazar. ken bütün teşkilâtını seyrettiğim Wiesbaden kaplıcası gibi Almanyada belki yüzden çok fazla tabii kaplıca müessesesi var; sonra tebdili hava merkezleri ve sanatoryomlar odolü- dur, Hepsinde konfor ve sağlık şart- ları mükemmeldir ve hepsi bu mev- simde mükemmel çalışır, Fiatler dahi herkesin cebine uygundur ve nihayet can her şeyden azizdir. : Şu üç noktadan yazdığım mütalâa» ları toplayınca bilgilenmek ve sağ- lık aramak, bulmak noktalarından 'Türklerin yurd dışı gezmelerinde ve tedavi aramalarında çok fayda ve ihtiyaç olduğuna kanaat gelir. İkti- sadi bakımdan ileri sürülen mahzu- Tun dahi turizmde ufak himmetle te. Tâfi olunacağına eminim. Almanyada, gelen yabancılara Almanya haricinde satın alınacak demiryol biletlerinden (Devamı 12 nel sahifede) Ahmed İhsan Tokgöz