Perşembe “akşamı saat 22 de eks- presle Sirkeciden hareket etmiş olan futbolcülerimiz, yarın Belgradda ilk Maçlarını oynıyacaklardır. Bu maç Türkiye - Yugoslavya milli karşılaş- masıdır. Hareket esnasında federasyon rel- Riza Hasan M.Reşat * Niyazi Sait Rasih Fikret (Rebii, Biz bu takımı, sadece Belgrad se- yahatine iştirak eden on altı futbol- cüye göre mütalca edeceğiz. Malüm- dur ki, kafilede yukarıdaki on 'bir futbolcüden başka kaleci Hüsamed- din, müdafi Yaşar ve Adnan, sağ açık Belim, soliç Niyazi bulunmaktadır. Cihadın, henüz pek genç olmasına rağmen, bugünün en iyi veen çevik kalecisi olduğuna şüphe yoktur. Esa- sen okuyucularımızdan aldığınız bir çok mektuplarda da hemen ittifakla mevkilerini muhafaza eden iki oyun- cu vardır: Kaleci “Cihad ve merkez muhacim Rasih, şu halde kıymeti umumun malümu ölan Cihadın kale- ye konulmuş olmasında isabetsizlik yoktur. Faruk, Hüsnü, Yaşar ve Adnan, fe- derasyon reisi Faruk ile. Hüsnüyü ter- cih etmiştir. Bu dört oyuncudan birkaç türlü müdafaa hattı tertib ve münakaşa etmek imkânı vardır. Fakat biz bu münakaşalara girişmeğe lüzum gör- meksizin federasyon relsinin Farukla Hüsnüyü intihab etmekle ne düşiln- müş olduğunu keşfe çalışalım: Farukla Yaşarı, Hüsnü ile Adnanı birlikte oynatmak doğru değil ve bel- ki de imkânsızdır. Çünkü İlk ikisi sağ, son ikisi sol müdafidirler. Şu halde iki sağ ve iki sol müdafilerden bireri- ni tercih etmek lâzımdır, Yaşar, şüphesiz ki, çok iyi ve boy- lu boslu güçlü kuvvetli olması itiba» rile oluraklı bir müdatidir. Fakat mil Xi küme maçlarında bir aralık sakat- lanip oynıyamaması yüzünden son maçlarda tam formünü bulmuş va- ziyette değildi. Netekim son oynadığı maçların İlk devresini snükemmel çi- kardığı halde Ikinci devrede zayıfla dığı, ilk devredeki gibi kolay aşılmaz “ bir mami olmak vasfını kaybettiği görülüyördu. Bundan başka, Faruğun kısa mesafeli tehlikeler karşısında en seri ve'en çevik-müdali olduğu da dü- şünülünce bugün için Faruğun sağ müdafi mevkiine konulnruş olması makul görülebilir. Sol müdalilerderi Adnan, milli kü- 'me maçlarında görülen “futbolcüler arasında uzun ve düzgün vuruşlarile hemen göze çarpıvermiş bir müdafi- dir. Ancak kabul etmek lâzımdır ki Adnanın tecrübesi bilhassa milli bir maç oynıyacak kadar ileri değildir ve gene şüphe yoktur ki Hüsnünün ( Muavin hattına gelince, “mazereti Yüzünden Esadır. gidememesi netice- kafilede başka muavin olmadı. Rıza, Hasan ve Mehmed Re- igaddan yapılması pek tabiidir. Geri- bu oyuncuların bu hattaki mevki- İlm tayin kalır. M. Reşadın sağda Yarın Belgradda milli maç var Giden futbolcülerimiz arasından en muvafık takım yapılmış gibidir muhtelif müsabakalarla başlıya- caktır. İ Bugün Taksim stadında yapıla- câk müsabakalar, Atinadan gelen atletlerle atletlerimiz arasında seç- melerden, açik havada basket ve volelybol müsabakalarından ve ge- ne Yunanlı <güreşçilerle Galata- saray ve “Kasımpaşa güreşçileri arasında yapılacak maçlardan rettir. Galatasarayın bebekteki deniz- cilik kısmında ise muhtelif deniz yarışları yapılacaktır. Taksimdeki atletizm, voley ve basketbol saat 14 den 18 e kadar devam edecek ondan sonra da güreşler yapıla- caktır. Deniz müsabakaları da öğleden sonra yapılacaktır. Yarınki pazar günü de saat 14 de başlıyacak geçid resminden son- ra atletizm müsabakaları, “Gala- tasaray - Matbuat mütekaidleri futbol maçı ve Galatasaray - Ad- mira maçı yapılacaktır. veya soldaki muvaffakıyet “dereceleri aynıdır. Buna “mukabil Rıza “solda oynıyamaz. Şu halde Hasanla Rıza- dan birinin sağ muavin, birinin mer- | kez muavin oynaması getektir. Fede- rasyon relsi merkez muavin olarak Hasanı muvafık bulmuştur. Hasan hücuma yardım eden, Rıza ise İngi- Bizlerin sistemine uygun ve «Po- | lis» adını verdikleri daha fazla üçün- cü müdafi olarak oynıyan bir merkez | müavindir, Demek oluyor ki federas- yon reisi, Hasanı ortaya koymakla daha ziyade, netice üzerinde mües- | İ İ sir olacak hücum hattının randımanı- nı arttırmağı “düşünmüştür. Fazla olarak, oyun içinde dehi ve icabında, Hasanla Rızanın yerini değiştirmek imkânı her zaman mevcuddur. Hücum hatlına gelince, Selâhad- dinle İzmirli ve Beşiktaşlı Hakkıların mazeretleri dolayısile seyahate işti- Tak edememeleri neticesinde kafilede yedi muhacim vardır. 4 Sağaçıkta Niyaziyi görüyoruz. Se-” Um, milli küme maçlarında en iyi sağaçıklardan biri olduğunu göster- miş olmakla beraber Niyazinin gerek sürat ve gerek bilhassa milli maçlar- daki yüksek enerjisi itibarile takım için daha faydalı görülmüş olmasını kabul “etmeliyiz. “Meselâ biz Niyazi- nin, Sofyada yapılan Balkanıyatta Yugoslav milli takımına karşı temin ettiğimiz 2-0 lık galebede sürati, ener- jisi ve fırsatculuğu ile en başlıca âmillerden biri olduğunu pek iyi ha- tırlayoruz. Sağiç mevkii için, geri kalan altı oyuncudan -en lâyıkı hiç şüphesiz, İİ hiç olmazsa şimdilik, rakipsiz gibidir. 'Solaçık ve soliç mevkilerine gelince bunun için ikişşekli düşünülebilir: Fikretle Rebiiden birinin solaçık ve 'Niyazinin soliç, yahud da Fikretle Rebiiden birinin Sölaçık ve diğerinin söliç oynatılması. En büyük meziyeti iyi şüt çekmek ölan 'Niyazinin topa hâkimiyet ve kontrolü, ne Fikretin ve ne de Rebii- nin bu husustaki kabiliyetlerile kı- yas edilemez. Netekim, milli küme maçlarında yaptığı çok güzel gollere mukabil en kolây fırsatlarıda bu kontrol noksanından (kaçırdığını gördük, Bu takdirde de Fikret kadar Halkın şikâyet ve temennileri Artık ekmek ticareti Adanadan Kâmil Aladı yazıyor: İstanbuldaki tifo salgını üzerine bir hatıram uyandı: Dilenciler evlerden -€k- mek'parçaları toplarlar, bunları fakir hal- Ka “satarlar. Hattâ orada bulunduğum #i- rada Baraçhanebaşında bir leyli mekto- bin, yemek ve ekmek artıklarını bir ada- ma verdiğini, mütcahhldin do bunları medrese köşelerile yangın yerlerindeki fi- Karaya sattığını bilirim. Bu da “tifonun salgın bale gelmesindeki mühim Âmliler- den biri değil midir? Sağlık direktörlüğü- nün dikkat.gözüne sererim. Gişede memur bulunmuyor 25 Temmuz pazar günü Anadolukavağı- na gittim. Dönüş muhakkak olmadığı için yakmaz ilme bilet almıştım. Paket yolda fikrimi değiştirmek mecburiyetinde kalın- ca iskeleye çıkar çıkmaz derhal dönüş bi- Jetini alarak ayni vapura girmek istedim. Lâkin Şişeyi kapalı buldum. Meğer gişe memuru, gelen yolcuların biletlerini top- Yuyormuş. “Oradaki polis memuruna vazi- yeti gösterdim de vapurdaki kontrole. söy- ledi we “böylelikle ceza vermekten “kur- taldum. Mazeretimi görmeselerdi, cezayı iste istemez ödiyeçektim. Ödiyenlerin de bu- Tanduğuna şüphem yoktur. Böyle kalaba- lik zamanlarda gişe ve bilet toplama işini bir adama vererek halkı zarara sokmak doğru mudur? «j Nişantaşı Kodaman caddesi Nişantaşı Kodaman caddesi ismini ta- #iyan sokağımızdaki apartıman ve evlerin bazıları tarafından dökülen yemek aetık- ları ve meyva süprüntülerile, ölü hayvan leşlerinin “atıldıkları ve aptesbane maka- mında kullanılan boş arsaları, belediye Telsvekilimiz bir kere görseler her halde bü- yük tedbirler ittihaz edeceklerinde pöphe bu yirmi metrelik cadde ne- den sulanmıyor? Halkın iztırabını teskin ve binsenaleyh , bu mahzuzların ortadan defi için mezkür caddenin günde bir kaç defa muntazaman sulanmasını belediye rels vekilinin yüksek dirayet ve bekleriz. Kadıköylü okuyucumuz Kâzım “Tuncel: Kadıköyünde, , Çuhadar- ağa denilen sokağın pisliğinden bahsedi- yor. Gübreler, tavuklar, ne ararsanız bu- bu sokağa .iki günde Burasının temi tutul yazıyor: Çorlu muhasebecisi bay “Emin çok hid- delili bir zattır. Bana kızdı ve müşkülüt or. Bu müşkü'âtı da bir seneden- beri devam ediyor. Ne yapayım? (Cevabımız: “Kendisine gazetemizin bu daha mülâyemetie hareket etsin. Kendisi- nin aslen iyi kalbi bir zat olduğunu biz tahkik ottik. Karanlık bir sokak Feride, İsmali, Vahide, Zehra imzalı bir mektup aldık. Bunda deniliyor ki: «Kumkapıdan “Tiyarto caddesine çikın- ca köşebaşında bir cami yardır. Bunun yanındaki, Tatlıkuyu sokağı Çarşıkapıya, Gedikpaşa caddesine ve tramvay çıkan işlek bir sokaktır. lambası için geceleri sifir ka Tanlık oluyor. Bu sokağa bir iâmba kon- ması için. belediyenin ve elekrik girketi nin nazarı dikkatini eelbetmenizi ederiz.» Asri mezarlık e Hüsnü Ri immasile ! İ ta. Saraya hulül için yeni bir teşeb- hiç bir şeyi beklemez. Her gey- ddem ve meseli konservatuara Fistanın bir an evvel irşa ve itmamına gayret edilmesi muvafık değil midir? Hü SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ vüzi İ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdor. Tefrika No. 925 İstanbulda ittihad ve Terakki merkezi kurmak için bir teşebbüs getiğin (esbak mektebi Harbiye talebesinden, onun sağındaki sakallı Derviş Hima (Arnavud) Mektebin dahiliye müdürü Ali paşa da bu hususta az himaye ve müsa- mâha göstermiyordu. İdarece bu İş- gusile bu genci himaye ediyordu. Gün geçtikçe komitede cüret artıyor- du. O kadar ki âzası arasında Ab- dülhamidi öldürmek tasavvurları bi- le meydan alıyordu. Bu tehlikeli (tasavvuru İlle koy- mak için çareler aranıyordu. Buna imkân hazırlamak ancak Abdülhami- de yanaşmakla olabilirdi. Bu vazifeyi deruhde edecek bir fedai “bülmâk Tâ- zımdı. Erzincanlı Şevki efendi bu Tiz- meti deruhde etti. İşe girişildi. Yapı- lan tertibe 'tevfikan Erzincanlı Şevki Soğukçeşme telgrafhanesinden Ab- dülhamide bir telgraf çekerek hünkâ- rın hayatına sit maruzatı olduğu be- yanile huzura kabulünü istedi. Talebi isaf olundu. Ahmed Bedevinin Abdülhamidin ha- yatı hakkında iyi tabir edilmeğe pek müsaid olarak uydurduğu rüyayı Şev- ki efendi zahiri bir safiyetle anlattı. Bu o kadar mahzuziyeti celbetti ki Erzincanlı Şevki efendi hemen yaver- ler silkine alındı. Ancak Şevki efendi deruhde ettiği vazifeyi yaver olduktan sonra ya icra- sı gayrikabi! veya şahsı için muzır gör- müş olacak ki unutmuş göründü. Bu muvaffakıyetsizlik ümldleri kırmadı. Program dahilinde çalışılmakin bera- ber «mühim maksate için başka bir çare aranıyordu. 1905 senesinde Ahmed Bedevi arka- daşlarından Kırşehirli Rıza ile anlaş- büste bulunmağa karar verdiler. Bu defâ'cuma selâmliğında Yıldız camiin- de bir arzuhal' verilecekti. Bu teşeb- büs Ermeni ihtilâl komitesinin Abdül- hamidi bomba ile berhava etmek te- şebbüsü gününe tesadüf etti. O gün Rıza efendi camide namazdan sonra Bu hâdisede şeyhislâm Cemaleddin efendi bir çok iltifatlara, ihsanlara na- 41 olduğu halde Kırşehirli Riza efendi. nin hissesine mektepben alâkası kesi- lerek memleketine tebid edilmek düş- tü. Aylar geçtikçe Kuleli komitesi men- supları çoğalıyordu. Muhabere için bir temas etmek, eldeki evrak ve risaleleri teksir ederek avdet eylemek üzere memleketine gitmeğe Bosnalı Veliyi memuretti. Veli efendi bir Avusturya mıyarak vapur ile Dalmaçya sahiline doğru yola devam edecekti. yiz eylediği anlaşılan Nişancalı Maz- har da Taşkışlaya gölürüldü İki fedakâr gı arkadaşlarından kimseyi ele vermediler; ikisi de asker- likten tardolunarak ikişer sene hapis 'Bu darbeden müteessir olmakla be- raber komite faaliyetinde devam edip durdu. (1) Bu on yedi, on sekiz yaşlarında genç- lerin müstebid padişah aleyhinde duy dukları suikast arzuları ve verdikleri kararlar tertipçe ne kadar zayıf ve ne- ticesiz kulmağa ne kadar çok mahküm görünse de birer hamiyet hamlesi ol- mak itibarile Jön Türklik tarihinde kayde şayan bir hâdise teşkil eder. Taşkışla divanıharbinin meşrutiyet- ten sonra meydana çikan (27'nisan 321) tarihli bir mazbatasında Harbiye mektebi muallimlerinden ve fahri ya- verlerden Muhiddin beyin şiddetle aleyhinde bulunulduğu görül- müştür. Divanıharp Muhiddin beyi müebbed kürek cezasına mahküm et- mişti, Bunun sebebi bu mazbatadan anlaşılıyor. deniliyor Wi: (Siuhiddin beyin evrakı arasında meşrutiyete'dalyazılar görülmüştür. Muhiddin bey mektepte tedrisatı si- rasında idare ve dolayısile hünkâr &leyhinde hemen aleni telkinlerde bu- Junuyordu. Bu suretle sekiz, on senedenberi tes» mim etmiş olduğu zabitler ordulara memur-edilmişti. (Tabii bu zabitlerin de etrafındakileri bu suretle tesmim eylemiş olacakları anlatılmak isteni- yor.) “Reşad efendi dairesine mensubiyet- bi sözler askeri ve mülki talebe arasın- da söyleniyordu. (Arkası var) (1) Ahmed Bedevi; (Emel Peşinde) ba» sılmamış notlar, SHBABUM. Di 3 SPJEBSİNEKMEEFEU DNRESESES BAL MRE Ba “emo .- ans