26 Haziran 1937 İçinde, Ayasuk silesinin serseri bir oğ- lu vardı. Bu çocuğun işi gücü şık gi yinmek, içmek ve kumar oynamaktı. Her gecce kumarhanelerde ,babasının paralarını batırırdı. Bir gece kumarda, şehripi kuman- danının oğluna on beş bin Jira borç- landı. ? Kumarhaneden çıktı... Gece ortalık zifir gibi karanlıktı, kumandanın Oğlu da çıkmış, önde yürüyordu. Aga- sak tabancasını çekti: — Eğer fena bir insan olsaydım, der- hal ateş eder, onu gebertirdim, dedi, kimse de farkına varmazdı... Evet, böyle yapardım.. Maksadı ateş etmek değildi. Yalnız aklından geçiriyordu. Fakat birden- Evvel zaman içinde, kalbur saman | Gemi, o zaman kurtuluş harbi ya- pan Amerikaya Fransız gönüllülerini götürüyordu. Bahrimuhitin ortasında karşılarına bir İngiliz gemisi çıktı. Muharebeye başladı. İngiliz gemisi daha büyüktü, mürettebatı daha çoktu. Agasakın evvelâ korkudan ödü patladı, fakat kendini çabuk topladı, harbe girişti, yaralandı. Arkadaşları: — Haydi sen ambara in, dediler. Agasak indi ve orada bayıldı. Fazla kan kaybetmişti... Gemi İngilizlere esir oldu. Fransız gönüllülerini İngiliz gemisine naklet- tiler, ambarda Ağasakı görmediler... Gece, karanlık, aysız bir gece, İngi- liz gemicileri zaferlerini kutluyorlar- bire tabancası ateş aldı, kumandanın | d. Oğlu yüzü koyun yere kapandı... Agasak bir müddet afalladı, sonra tabancasını bir kuyuya attı, Ilmanın yolunu tuttu. — Nasıl yaptım bu işi!... Aklım- dan geçiyordu amma, yapmak istemi- yordum, parmağım tetiğe değmiş ola- cak.. her neyse, artık yaşıyamam, ken- dimi denize atmalıyım... Böyle söylenerek koşarken, meyha- nelerin birinden sarhoş bir tayfa çık- tı... Homurdanıyordu: — Sabaha karşı saat dörtte deni- ze açılacağım, buna rağmen meyha- neci bana içki vermiyor, olurmu bul.. Agasaki görünce sokuldu; koluna girdi ve derdini anlatmağa başladı... Agasakin aklına birşey geldi, hemen meyhaneye girdi, bir şişe rakı aldı, ten- ha bir arsada gemiciye içirdi, adam 8ı- | zınca, hemen onun elbiselerini giydi, gemiciye kendi elbiselerini “giydirdi. Gemicinin nüfus cüzdanı ile hüviyet varakasını da aldı. Adı Nikola Astruk oldu. Limana gitti, dörtte kalkacak gemiyi buldu, kaptanın karşısına çıktı: — Nikola düştü, yaralandı, gele- miyecek. Ben onun kardeşyim, adım Nikola Astruktur dedi.. Kaptan Ha o, ha sen, dedi bence mü- Arkalarına bağladıkları geminin gü- ta ile, İngiliz gemisine bağlı olan ha- latı kesti. İngiliz gemisi uzaklaştı, Su- ların cereyanı Fransız gemsini başka bir istikamete sürükledi. Ertesi sabah da Fransız gemileri vardı. Agasakın gemisine geldiler. Macerayı öğrendiler ve derhal yola çıktılar. Bir sahilde İngiliz gemisini kara- ya oturmuş buldular. Agasakın kesti- ği halat dümenine sarılmıştı. İngiliz- leri de alıp Bordoya döndüler... Fransa toprağına gelince, kuman- dan kendilerini karşıladı. Bütün tay- falar kahraman diye Agasakı takdim ettiler. Agasak, yere diz çötü: — Size teslim oluyorum, oğlunuzu ben öldürdüm? dedi, Kumandan güldü: — Merak etme, oğlum ölmedi, sa- dece yaralandı. Hem şunu da bil ki, ateş eden sen değilsin, Oradan geçen bir serseri bu işi yapmış, o da yaka- landı ve itiraf etti... dedi. Agasak yerinden fırladı, kuman- danın ellerini öptü: — Ben artık başka bir insan oldum, dedi, babama söyliyeceğim, beni bu- günden itibaren bahriye mektebine yazdırsın, gemiciliğe (çalışacağım, memlekete hizmet edeceğim. Tarihi fıkralar Lui keridisine hususi bir kâtip verdi. La Folton adındaki bu zat fevkalâde oburdu. Rişeyo onun yemek yeyişini seyret-, mek zevki için kendisini sık sık yeme- ğe davet ederdi. Yemekten sonra La Folton bir şeyler mırıldanırdı. Bir gün Rişelyo sordu — Dua mı ediyorsun?, — Evet, bu kadar tatlı yediğim ye- Mirabo'nun küçük kardeşi vard. Kahraman bir askerdi, Amma çok içi- yordu, her zaman sarhoş geziyordu. İçkiden vaz geçemiyordu. Adını Fiçı Mirabo koymuşlardı. Bir gün ağabeysi, Fiçı Miraboya çıkıştı. Sarhoşluktan vaz geçmesini söyledi, Fıçı dedi ki: — Ne yapayım, ailenin bütün ah- i rahat rahat hazım edeyim diye | Jâksızlıklarından bana ancak sarhoş- İ duğu bıraktın!,. Hayvanat bahçesi Goril Goril en korkunç ve en maymundur. Filvaki son zamanlara kadar, Go- Hi tehlikeli bir hayvan diye tanılmış- tı, Goril Afrika ormanlarında * yaşar. - Korkaktır. İnsandan kaçar, Ancâk hü- cuma uj , canını müdafaa için saldırır. , 1928 senesinde, Eerlin hayvanat bahçesine bir yavru Goril getirildi. Hayvan birkaç ay içinde 262 kilo al- du. İri Gorillerden bir tanesi de Löndra hayvanat bahçesindedir. Dişi bir Go- rildir, sıkleti 125 kilodur, kuvvetli Fare Fare, en vahşi hayvanlardan daha tehlikeli bir mahlüktur, Hesap etmişler, büyük şehirlerde mevcud farelerin yedikleri şeyleri bir araya toplıyacak olsak, yeryüzü nü- fusunun beşte birinin karnı doyarmış. Farelerin asıl tehlikesi veba hasta- lığını tevlid etmeleridir, Fareler veba- yı insanlara pirelerle aşılarlar, Fareyi sıran bir pire insanı da ısırdı mıydı, veba bulaşır... İnsanların en büyük düşmanı farelerdir. — Yarım saat- — Neye harita- tir o bekliyorum, /nın denizine siyah haydi artık çık |mürekkep Odök- ben de girip payı- /:ün? mı yiyeyimi.. — Karadeniz ol- dugunu ogösler- mek için. .——.nzn mama BiLMEC Çözümü: Tarih — 26 Haxiran 1937 1,4,3, 6, ım, «sahil» 5,2,3,4,üm «rakam» 3, 2, 5, im «matemsdir. “ Bilmecemizi doğru halledenlerden birinciye kol saati, ikinciye: Dolmaka- lem, üçüncüye: Asyadan bir güneş doğuyor, ayrıca 200 karimize muhte lif hediyeler verliecektir. zaman 30 derece sıcaktır, Zenginler Yeryüzünün zen- gin insanları Af- rikanın Kenyaka- bilesine . mensup olan vahşilerdir. O kabile halkının serveti davar sü- rüleridir. En fa- Elektrik v bir tesa cesi keşi 1791 de, Luigi Galvanl, bir k bağa ile oynar- ken, bir elekrik cihazından sıçrıyan bir kıvılcımla, kurbağanın adelâtı takallüs etti ve bu suretle, volta dediğimiz elektrik pili keşfedildi. Eski saat - 3000 sene evvel, p Mısırlıların çok garib bir saati vardı. Bu saatlerre- simde gördüğü- N — nüz saksı gibiydi. Bu saksıya su koyuyorlardı. Su sathı alçaldıkça, saksının içindeki çizgiler vakti gösteriyordu. Bir âdet ad Bazı milletlerin öyle âdetleri var- dır ki, insan oku- duğu zaman bir türlü inanmaz; halbuki pek çoğu doğrudur, Meselâ, Bulga- ristanın bazı yer- lerinde garib bir âdet vardır. Yeni evlenen koca, gerdeğe girdiğinin er- tesi günü karısını tartar. Kaynağı — Bu anlattığın fıkra çok güzel, | yazıp <Akşâmş in Çocuk dünyası sa- bifesine gönder ki... — Hiç olur mu?.. — Neden olmasın. — Ben de orada okudum.. Deniz yıldızı Deniz yıldızı denen mahlük istrid- ye ve midye ile beslenir, Bu mahlük yıldız şeklinde, yumuşacık, safi et, daha doğrusu balgam gibi bir nesne- | dir. Halbuki yıldızlarını el gibi kulla” | nır ve İstridye ile midyeleri kolaylıkla açıp yer!.. Genişlemek için 20 kibrit alınız, 10 ar kibritle iki muvazi hat yapınız. İki ucunu iki kib- Title kapatınız. Bir müstatil olur, Bu müstatilin sathını 2 fazla kibrit kul- lanarak bir misli daha genişletiniz. Yeryüzünün en sıcak evleri, Eskimoların kulübeleridir!... Eskimolar ocaklarında fok balığı yağı yakarlar ve kulübelerin içi her Deniz anası Deniz anası ve- ya deniz yıldızı denilen deniz mahlüku, büyüle denizlerde oOçok büyük, hattâ üç metre yükseklik- te olanlar bu- lunmuştur. Bu- na rağmen çok sudan mahlük- * lardır, vücutleri- nin yüzde doksan sudur. Şekerkamışı En kolay yeti- şen nebat şeker- kamışıdır. Şeker- 5 kamışı en çok Ha» vai adalarında nini yetişir. Ada sakinleri, bir kere şeker- kamışı ekerler ve bir kaç sene mah- Sul alırlar... — a 3 AK 1819 da, ilk bu- merikaya hareket edecekti. Bacasın- dan duman tütüyordu. Limanda ge- miyi seyreden halk, dumanı görünce, itfaiyeye haber gemi tutuştu sanıp İngiliz Ginesi- ne alt bir pulu Madam Hind adında bir kadın müzayedeye koy- du Bu pulon paralıktır. Fakat yeryüzünde bir eşi daha yoktur. Bu pulu bir İtalyan yüz İngilize bir kolleksiyoncudan satın almıştı. Kolleksiyoncuya pul otuz İn- gilize mâl olmuştu. Kolleksiyoncuya satan da beş İngilize bir arkadaşın- dan almıştı. Bugün pulun değeri bir milyon franktır. Bulun bakalım — 80 kuruşa bir piliç, iki pasta, üç kilo erik aldım. Üç kilo erikle iki i pastanın fiati üç pilicin fiatidir. Üç kilo erik te iki pasta flatincdir. Bir Pilicin, bir pastanın, bir kilo eriğin fi- atini bulunuz. Atlet Bütün Fenlândi- yanın nüfusu3 milyon 500 bin- dir. Buna rağ- men, oHarpten sonra Finlandi- ya olimpiyatlar- da ikinciliği mu- hafaza ediyor. Yolcu tayyaresi Resmini gördüğünüz (Amerika yolcu tayyaresi, tayyarecilik âleminin şaheser bir örneğidir. Bu tayyarenin cihazları son sistem ve çok sağlamdır, ayni zamanda da kamaraları konforludur; yolcular per- yane ve motör gürültüsünü duymaz- lar, hızı satte 340 kilometredir,