Sahife 10 26 Haziran 1937 Yarın ılaşmalar klü taraftarlarını heyecandan bunal- tacak bir vaziyete sokacaktır Yarın Milli küme şampiyonasının gi diyebiliriz ki senelerdenberi yaşadığı- mız en hararetli ve klüp taraftarları- nı heyecandan bunaltacak bir gün yaşayacağız. Bu öyle bir gün ki oynıyacak dört takımı da şampiyon yapabilecek, en ümidi vaziyetten dördüncülüğe bile diişürecek neticeler verebilir. Hiç şüp- he yok ki en hararetli karşılaşma Fenerbahçe - Galatsaray arasnda ola» ; caktır, , Galatsarayın Fenerbahçeden şim- diki halde bir puvan ileride, Fenerbah- çenin şampiyon olabilmesi için maçı muhakkak kazanmak mecburiyetinde olması bu maç üzerinde tabiidir ki pek büyük bir alâka uyandırır, Galatsaraylıların (Fenerbahçeliler karşısındaki enerjilerini biliriz. Fe- nerbahçelilerin Galatsaraylılara na- zaran daha teknik olmalarına rağmen Fenerbahçe lehine gözüken bir çok maçlar onların mağlübiyetile neti- celenmiştir. Yani enerji tekniğe gale- be çalmıştır. Şimdi yarın karşı karşıya gelecek bu iki ezeli rakibin vaziyetlerini na- zarı itibara alarak bir tahmin yürüt meğe çalışalım. Galatasaray: Fenerbâhçeden bir puvan ileride bulunmakta beraber lik dahionun ümidlerini o kadar kımıyacaktır. Bir puvanlık avantajı vardır. Fenerbahçe karşısında şam- piyonluğu kaçırmamak için elindeki bütün enerjileri ( sarfedeceklerdir. Yalnız düşünülecek bir mokta var kuvvetli muavin hatı önünde oyna- yan Fenerbahçe muhacimleri hücum hattına nazaran hafif olan Galata- saray müdafaasını öyle zannediyoruz ki bir parça şuurlu ve enerji ile oy- narlarsa geçmekte hiçte müşkülâğ çekmezler. Buna mukabil Galatasar ray muhacimleri bakalım Sarılâci- civertlilerin muavin hattını ve müda» faasını da yarabilecekler mi? Galata- saray muavin hattı bugün için hafif- tir. Müdafileri de bu hafif hattın ar- kasında tabii bocalıyor. Fenerbahçeye gelince: Sarılâciveri- lilerin nasıl bir kadro ile çıkacakları belli değildir. Onların Galatsaray mu- hacim hattının kuvvetini iş görme ka- biliyetini, muavin ve müdafaa hatla rının zafını göz önünde tutarak takım yapmaları lâzım gelir. Şu halde da- ha ziyade defaszlarını kuvvetli tut mg” icab eder. Sanlâcivertliler Pik- reti muavin hatında oynatırlarsa da» ha iyi hareket etmiş olurlar. Reşad sağ muavin ve Fikret de sol muavin oynatılırsa bugün için formunda en iyi vaziyette olan Mehmed Reşad Ga latasaray hücum hafında en iş göre cek ve en tehlikeli tarafı Haşim ve Bülende iş gördürmez, ve busu- retle Fenerbahçenin kazanma ihti- maileri kuvvet bulur. Hücum hattında da Orhan iş göre- bilir ve aksamaz. Çünkü Fikret hü cum hattında oynadığı takdirde ba- şıns gölge gibi birisinin dikilerek tu» tulduğu ve bu vaziyette onun da si- nirlenerek oynıyamadığını iş görmek şöyle dursun hücum hattının onun bu vaziyete düşmesile tamamlile bo- zulduğunu kabul etmek lâzımdır. Fikret muavin hattında oynarsa Or- han onun önünde daha çok muvaffak olabilir. Çünkü Fikret muavin hat- tında da ayrı bir muhacim vazifesini görebilir, Ve Orhanı daha iyi oy- natır. Böyle bir muavin hattı önünde de Fenerbahçenin hücum hattının go! çıkarabileceği bizce pek tabildir, Hülâsatan şunu kaydedelim ki Fik- retin muavin hattında oynatılma- dı o Fenerbahçenin kazanma şansını fazlalaştırır. Hakem: Nuri Bosutun çok dikatii hareket etmsel lâzımdır. Sahada oyuncular üzerinde disiplini tesis in çok dikkat etmelidir. Dürüstlğ- günden ve bu işi bir heves olarak ndan şühemiz olmıyan Nuri Bos için bu maç ayni zamanda bir imti- handır. Güneş Beşiktaş Fenerbahçenin Fikreti dan ehemmiyetsiz değildi. Şampiyo- na üzerinde büyük bir rol oynıyacak- tır, İlk tur maçını Güneşliler en son dakikada yedikleri bir golle kaybet- mişlerdi, Güneş bugün Paristen gele- . rek takımındaki yerini alacak Rasi- hin iltihakile bir misli kuvvetli bir şekle giriyor. Bir buçuk aydır oyunu olmıyan Siyahbeyazlılar son haftalarda maç olarak bizim bildiğimiz Beykozdâ Beykoz takımile karşılaştılar, Böyle devamlı maçlardan sonrs bir | buçuk aylık bir istirahat bir takımı dinlenmek neticesinde ye daha iyi veyahut da maç yapmamakla büsü- tün fena bir vaziyete sokar. Beşikta» şın bu maçını gördük. Görünüşte Si- yahbeyazlılar yukarıda kaydettiğimiz ikinci vaziyete düşmüşlerdir. Netekim yalnız bir Şereften ve Hakkıdan mah- rum olarak oynadıkları bu maçı kay- betmişlerdir . Maamafih böyle antre- neman maçlarını bu gibi karşılaş malara esas tutmak ta doğru olmax. Amerikadaki son maçın galip ve ği 4 2 Jİ Futbolcü Bekir İstanbula geldi Türk takımının ve Fenerli çenin eski meşhur muhacimi Bekir senelerdenberi Almanyada bulunmak» ta idi. Almanyada da senelerce oynıyarak şöhret bulan Bekir son senelerde ar- tak futbolü terketmiş futbol federas- yonuna müracsatle anirenörlük iste- mişti. Bekirin bu müracaatine de federasyon biç bir cevap vermedi. Dün geç vakit Bekirin artık bir daha avdet etmemek üzere İstanbula gek diğini duyduk. Renklerimizi futbol sahasında sene- lerce müdafaa etmiş bu fotbolcumuza hoş geldin deriz. Fethi Tahsin ne için isitfa etti İstanbul bölgesi başkanı Fethi Tahsin Başaranın bölge başkanlığın- dan umumi merkezle arada çıkan bir ihtilâf yüzünden isifa ettiği malüm- | dur. Bu ihtilâf disiplin divanının teş- kili meselesinden doğmuştur. Dün kendisi bir muharrirmize: — Nizamname disiplin divanını seçmek hakkını klüplere veriyor. Halbuki bu böyle yapılmadı. Bu vazi- yet karşısında çekilmek mecburiye- tinde kaldım. demiştir. Yarınki maçlar B. İ.T. O. K.tan: 27 Haziran 1937 Pazar günü Şeref stadında yapılacak maçlar şunlardır: 1 — Saat 15 de Güneş - Beşiktaş genç takımları. 2 — Sant 16 da, Galatasaray» Fenerbahçe. Hakem Nuri Bosut, 3 — Saat 17,45 de Güneş - Beşiktaş. Hakem Sait Salâhaddin. 4 — Pazar günü gişe ve kapılar sr at 12 den itiharen açıktır. 5 — Bilet satışını kolaylaştırmak için 26 Hazirar 937 Cumartesi günü, saat 14 den 20 yo, Pazar günü saat 9 dan 12 ye kadar biletler Taksim stadı gişelerinden de salılacaktar. Biletler: Tribün 100, Duhuliye 50 kuruştur. | / savi olan bu iki takım karşılaşmaları bize zevkli bir oyun seyrettirecektir, Hakem: Sald Salâhnddin hiç şüp- he yoki ki en iyi hakemlerimizdendir. ditir ki bize bu maçın zevkli olacağı ümidini veriyor. M. Kemal Zümüz çok enteresan bir resmi dercediyoruz. Bu resim, Braddok'u zenci bok- Bu.karşılaşmada brinci karşılama» | görü, Sehmeling'le karşılaşmasından evvel teşet ederken göstermektedir, Oyuncular üzerinde disiplini tesis ede- Çürüksülü Ahmed bey merkez Şefik, Şerif, Ali Kemal beyler kontrol heyetine girdiler; doktor Nâzım bey de veznedarlıkta ipka edildi. Fakat on gün sonra gene ihtilâflar meydan al- dı. Ahmed Rıza bey Jön 'Türk fikirle- rinin resmi naşiri efkârı sayılan Meş- veret gazetesinin başına cemiyetin (Terakki ve İttihad) namı yerine pozitivistliğin düsturu olan (intizam ve terakki) tabirini geçirmişti. Böyle- ce gazeteye bir Pozitivist gazetesi Tengini vererek Pozitivistlerin yardı- mını ide edeceğine kani bulunuyor- du. Halbuki Ahmed Rıza bey bu guze- tenin ilk bendinde cemiyetin parasile neşrolunduğunu, cemiyetin malı ve fikirlerinin mürevvici bulunduğunu ilân etmişti. Konlrol heyeti gazeteden Poziti- vistiik şıarının kaldırılmasını istiyor, Ahmed Rıza bey ise ne buna, ne ya yıların kontrolüne muvafakat göster- miyordu. Şerafeddin Mağmuminin (Hakika- ti hal) risalesinden naklen kayma- Kam İsmail Hakkı bey (Cidal yakut Makesi hakikat) risalesinde şu sözleri yazıyor: (On yedi kişilik cemiyet âza- sının reislerinden - Ahmed Rıza bey- den - şikâyetleri üzerine Murad beyin müahezekârane bir sualine verdiği cevap aynen şu olmuştu: — Mesleğimde devam ve sebatım İ yüzünden mülk ve millet mahvolsa İ dikrimden dönmem) (1) Pozitivist Ahmed Rıza beyin fikirle. rinde sebatı inad derecesine kadar vardırdığı malüm bulunmakla bera- ber söylediği sözün aynen böyle oldu- una doğrusu ihtimal veremiyoruz. Onun fikren tâbi olduğu prensiplerin ifadesi yanlış anlaşılmış olmalıdır. Bir içtimada Ahmed Rıza beyin Meşvere- ti hususi malı gibi sayması ve bu hu- susta gösterdiği ısrar üzerine ihtilâf çıkmaza girmiş göründü. Murad bey Tiyasetten çekilmek istedi. Ancak isti- fasının resmen ilân edilmesi mahzur- Tu olacaktı. İlân edilmemesine mu- vafakati alındı. Ahmed Rıza beyin Pozitivizm umde- lerinden otorite prensibini pek benim- semiş olmasına arkadaşları taham- mül edemiyorlardı. Büyük bir itimad. lâ Ahmed Rıza beyle teşriki mesai eden Çürüksülü Ahmed bey böyle müfehakkimane tavırlarından hid- detlendiği Ahmed Rıza beyi bir defa Pariste Kafe Soufletde tokalamıştı. (2) Jön Türkler arasındaki bu ihtilâf tabii Abdülhamidi pek memnun ede- cekti. Ne yapıp yaparak buna bir ça- Te bulunmalıydı. Cemiyet merkezinin Cenevreye nak- ledilmesine, Ahmed Rıza beyin Paris- te şube relsi sıfatile kalmasına, türk- çe Meşveret yerine Mizanın Cenevre- de çıkarılmasına karar verildi. Yunan muharebesi esnasında Meş- veretin Osmanlı haklarını iyi müda- faa ekmiyen yazıları Ahmed Rıza be- yin muhaliflerini coşturuyordu. İhti- 1Af şahsiyata dokülüyordu. olan istifasmı ilân etti. (81 mayıs 1897) yalnız (esasen cemiyet tarafın- dan memuren Avrupaya gelmemiş olmasile bundan sonra da kendisince deruhde ettiği vazifeyi münferiden ifaya devam edeceğini) bildirdi. Bugünlerde Ahmed Rıza bey Patrle gazetesine vaki olan beyanatında bie kısım Jön Türklerin, Cenevrede türk. çe Meşvereti Osmanlı müslüman anasırı arasında hristiyan. Jar aleyhinde uyanmış fikirlere mua- rız olmadıklarını, kendisinin ise müg- lümanlarla müsaratı SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur' Tefrika No. 905 > | Ahmed Rıza bey Cemiyetten çıkarılıyor, ihtilâf büyüyor müdürü oldu; Şerafeddin Mağmumi, | fikrini müdafaa eyleğiğini ilân eyle- mişti, Halbuki Murad bey iki senedenb& ri Misırda, Avrupada bütün Osmanlı tebaası için sivil ve askeri vazifelerde olduğu gibi hukuken de müsavat ka- idesinin tatbikini istediğini neşredi- yordu. Meşveret gazetesince 23 nunuevvel 1896 tarihinde tertib e miş olan bir ziyafette irad eylediği nutukta da: (Jön Türk partisi esasın- da Osmanlıdır. En yüksek vazifesi de cins ve mezhep farkına bakmıyarak bütün Osmanlıların menfaatlerile im- paratorluğun mevcudiyetini muhafa- zayı temin eylemektir.) demişti. Gerek bu beyanat, gerek diğer neş- riyatı Murad beyin ve arkadaşlarınm, Ahmed Rıza beyin iddiası gibi, Os- manlı hristiyanlarını müslümanlar- dan aşağı bir siyasi seviyede tutmak fikrinde olmadıklarını gösteriyordu. Zaten istirdadı için bu kadar uğraşı” lan Mithat paşa kanunu esasisi de bütün tebaaya kanunen müsevat te- min etmiyor mu idi?. Mizan, Ahmed Rıza beyin bu iddiasmı şiddetle vd- deti (5 temmuz 1897 nüshası) ve (bu yalnız bir yalan değil, bir iftira- dır da.) diyerek Jön Türklerin hristi- yanlara karşı husumetkârane fikirler beslemediğini temin etti Böyle ihtilâflar içinde Jön Türkler Kuvvet ve ehemmiyetlerini kendileri darbelemekte iken Osmanlı - Yunan muharebesinde Türk ordusunun ga- lebesi sayesinde Abdülhamid kendini bir kat daha kuvvetli görmeğe başlar mıştı, Ben vali maiyet memuru iken 1897 senesinin ilk aylarında cemiye- tin Selânikteki teşkilâtına dahil ol- muşlum. Yunan harbinin başlıyacağı günlerde cemiyetin Avrupada neşri- yatı pek şiddetlenmişti. Bu neşriyat Avrupada bulunan âza arasındaki ihtilâflardan haberi olmıyan bizler- de cemiyetçe o günlerde Abdülhamld aleyhinde mühim bir hareket yapıla- cağı ümidini uyandırmıştı. Yıldızla Jön Türklerin mücadelelerini göster- meğe başlarken Fransız muharrirle- rinden Joseph Denaisnin La Turgule 'nouvelle eserinde beşinci sultan Muradı kurtarmak ve Avrupaya götürmek yolunda bir teşebbüsten bahsettiğini yazmıştım. Acaba Jön Türklerin bu ateşin neşriyatı bu teşebbüs ile ilgil miydi? Ayni günlere tesadüf eden bu neşriyat ile o teşebbüs arasında bir münasebet olabileceği hatıra gelir ise de elde bir vesika bulunmayışı şimdi bizi bunu ancak bir ihti mal olmak üzere kabule sevkediyor. Ancak o günlerde bu mühim hare- ket ümidinin tahakkuk etmemesi ve hükümet aleyhindeki yazıların lâf- tan ibaret kalması hepimizde hayali) inkisarı uyandırmıştı. Hele bir müd- del sonra Murad beyin İstanbula av- deti haberinin şuyuu cemiyetin inhi- Jâle uğradığı zannını bile hasıl et mişti. Avrupada Jön Türk hareketine fl- gi gösteren bazı muharrirler Jön Türklerin takib ettikleri mesleği şöy- le tenkid ederler; (Bu gençler başkaları gibi dalka- vukluk etmek istemiyerek vatanları» ni terkediyorlar bu firar bir korkak- lıktır. Bunlar ıztırap çeken Osmanlı eşyayı toplayıp savuşmak ve onü meydanın sahibi bırakmakla maksat» larına bir veçhile natl olamazlar. Arkası var) (1) CPerisse le monde, sauf le principej m "mall SAM ME yalak Makesi ç : Cldal t Hakikat; Sw ği Albert Fua: La comitâ unlern et pfogreg contre la Constitutlon. (3) Albert Fua: Le comit4 VU. P, contağ la Constitution. (4) Murad bey: Tatlı emeller ve açı he kikatler; Mücahedel mılliya, :