gika, Hollânda bulunmaktadır. Bu memleketlerle £ aramızda endüstri münasebetleri olduğu için en ziyâde buğday ihracatı buralara yapılacak- tır. İkinci derecede Almanya gelmek- tedir. Almanyaya kilering muahede- si ile buğday vereceğiz. Bundan Dbaş- ka İsviçre de, İKİ senedenberi buğ- daylarımıza müşteri olmuştur. Bu sene İsviçreden buğday almak için Ziraat bankasına müracaatlar yapıl- maktadır, Bu sene fiat düşkünlüğü olacak mıdır? Alâkadar'ar buna hiç ihtimal vermiyorlar. Çünkü buğday bolluğu olduğu kadar o nisbette de, dışarıya ihracat yapılacaktır. Bu vaziyet kar- şısında zürral zarara düşürecek bir fiat düşkünlüğü tehlikesi hatıra ge tirmek doğru değildir. Piyasayı buğday vaziyetinden baş- ka, etraflı bir surette meşgul eden bir hadise yoktur. Son günlerde, piyasuda bir şeker darlığı zuhur etmiştir. Şekerlemeci ve çikolatacılar sanayi birliğine mü- racaat ederek, kâfi mikdarda, ve İs- tenilen zamanda şeker bulamadık- larından şikâyet etmişlerdir. Verilen malümata göre, şeker şirketi, yalmz Turhal febrikesınden buraya mal sevkettiği için piyasanın ihtiyacı talnin edemiyor. Halbuki bu mev- slın, şekerleme fabrikalarının en çok çalıştığı zamandır. Diğer taraftan geçen hafta yazdi- gırmz gibi, göztaşı ihtikârı da devam etmektedir. İzmir ticaret odası da, bu mesele hakkında iktisad vekâle- tine müracaat etmiştir. Alınan he berlere göre, piyasada bu ihtikâr va- giyeti devem ettiği takdirde, hükü- metin dışarıdan göztaşı getireceğin- den bahsetmektedirer. Henüz buna dair de resmi mslümat yoktur. İhracat maddelerimizin vaziyeti Bu hafta içinde, ihracat maddele- riwizin geçirdiği vaziyeti şu suretle izah edebiliriz, © Zütün — Geçen hafta da yazdığı: mız gbi, Türkiye - Almanya arasın” daki tütün satışları üzerine yapılan yeni anlaşma, piyasaya İyi tesir yap- mıştır. Bu tesir hâlâ devam etmekle beraber, henüz pratik bir netice yok» tur, Balmumu — Son günlerde balmu- mu üzerine iyi satışlar başlamıştır. Bulgaristandan istekler artmaktadır. iKaradeniz mıntakasından 'yeni sene İmahsulü balmumu gelmektedir. Bu seneki obâlmumuları kalite Hibarile geçen seneki mallardan daha iyidir. Tijtik — Piatlerde henüz bir deği- şiklik yoktur. Piyasa durgun gidiyor. Yapağı üzerine, yalnız yerli fabrika» ların siparişleri devam etmektedir. Deri — Fiatler düşkündür. Oğlak derileri 130 kuruşla 125 kuruş arg- #ındadır. Almanyaya ihracatın azal- ması, fiatlere tesir yapmıştır. Yumurta — Her sene olduğu gibi, bu mevsimde yumurta ihracatı 423- lırdı Fakat bu s'ne büsbütün azal muştır. Yumurta işlerile uğraşan ta- cirlerin ekserisi, taze meyva işlerile de meşgul olmaktadır. Tüze meyva üzerine kayısı, kiraz işleri olmakta- dır. Geçen haftaya kadar Filistine, Suriyeye kiraz gönderilmişti, Bu haf- ta bu durmuştur. Alâkadarlar, ka- se İhracatı İçin tecrübelere giriş- edirler. Ambalâj, sevkıyat işleri dahâ tanzim edilmediği içm kayısı #hracatı için yapılan işleri bir tecrü- jbe diye ifade etmek daha doğru olur. Haftalık piyasa Yeni rekolte için hazırlıklar TBir fincan kahvenin kırk yil hatırı var (Baş tarafı 9 uncu sahifede) bariz bir misaldir. Fransız kahvesine rağmen Fransada gene #Türk kah- vesi> meşhurdur. Ağzının tadını bilen» SARAY ve BABLÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tetrika No. 896 Gizli basılan gazeteler, talebenin fikirle- rini açmak yolunda gayretler İhracat eşyasının vaziyeti Bir iki firma, Misira taze armud göndermek üzere hazırlıklar yapmak- tadır. Fakat henüz piyasada taze ar- mud turfanda mahiyetindedir. Çilek bolluğu artık tadmı kaçıra- cak bir hal almıştır. Pazar yerlerinde 15 kuruşa kadar çilek satılmaktadır. Çilek para etmediği için Ereğliden mal gelmiyor. Memleketimizde mar- melât, konserve yapan fabrikalar ol- madığı için fazla olarak elde edilen mahsul pazar yerlerinde pek ucuza satılmaktadır. Hattâ hâlde çürüyen ve denize dökülen çileklere de tesa- düf edilmektedir. Balık — Bu hafla içinde, 3 - 4bin kilo terik, balıkçı vapurlarile İtalya- ya gönderilmiştir. Bundan başka, tu- tulani balıklar pek pahalıdır. Balk- pazarında, balık satan ekseri dük- rânlarda sebze ve meyva satılmak- tadır. Maden ihracatı Krom İhracatı artmaktadır. 988 senesindeki krom ihracatı 45 bin to- nu bulmuştu, Bu seneki ihracatın daha ziyade olacağına şüphe yok- tur. Krom en ziyade, birleşik Ame- rika, Almanya, Fransa, İsvoç tara- fından alınıyor. Romanyadan da kromlarımıza kar- $ı talepler vardır. Fakat krom, pek kiymetli Bir ihraç maddesi olduğu için döviz mukabilinde satılmakta dır. İhraç edilen kromların içinde, yüzde kırk, elli nisbetinde toprak bulunmaktadır. Bu malı, Türkiyede tasfiye edecek, toprağından ayıracak tesisat yoktur. Bu yapıldığı takdirde kromlarımızı dışarıya daha pahalıya satmak imkânlarını elde edeceğini krom ihracatı yüzünden Fethiyedeki faaliyet artmış, burası Zonguldaktan sonra Türkiyenin ikinci bir maden mıntakası haline girmiştir. H.A a Iş bulmak Için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesine bir KUÇUK ILAN koydurunuz. 3 defası 100 kuruş ler; Türk kahvesi» ararlar. Türklerin pişirdikleri kahve hayli hünere bağlı ve ince'bir zevk mah- sulüdür. Ustası tarafından pişirilmiş bir kahve önünüze fincan içinde ge tirilmiş küçük bir şaheserdir. Tiryaki kahveyi yayvan ağızlı, kulp- suz bir fincandan içer. Ve kahvesi muhakkak sadedir. Bir tiryaki asla Şekerli kahve içmez, tiryaki olmıyan bir adamın sade kahve içmesi de hayli müşküldür. Başkalarına, tiryaki ulduğunu gös termek için sade kahve içmeğe kal- kanlar bir iki saat mide bulantısm- dan kurtulamazlar. Onun için genç- ler dalma şekerli kahve içerler, Bir kahve tiryakisi için şekerli kahve içen adamın on paralık itibarı yok- tur. Yaşı istediği kadar büyük olsun tiryaki nazarında şekerli kahve içen adam bir çocuktur. Türkler misafirlerine kahve ikram ederler. Kahve dostluk nişanesidir. Onun için bir fincan kahvenin kırk yu hatırı vardır. — Ş. H.R. ninde Üçler, Üsküdar: Ahmediye, Fener: Balafta Merkez, Beyazd: Cemil, Küçükpazar: Yorgi, Sa- matya: Yedilkulede Teofilos, Alem- dar: Çemberlitaşta Sırrı Kasim, Şehremini: Ahmed Hamdi. 15,000 liraya satılık apartıman Kurtuluş tramvay Gaddesi üze. rinde ve durak (Yerinde altışar odalı üç ve üçer odalı üç yanl aj. tı daireyi ve altında bir dükkân, muhtevi güneşli, havadar iyi bir apartıman on beş bin liraya sağı. lıktır. (Akşam) ân memurli na müracaat. Telefon 24240 Sabancada çok iyi çalışan bir klüp Yeşilyurd klübü sporcuları İzmitte Atatürk heykeline çelenk koyuyorlar (Akşam) — Sabancada mite seyahatler tertib ederek üyele- Adapazarı 1932 yılında kurulan Yeşiiyurd klö- | rin! faydalandırmışlardır. bü, bu yıl seçtiği idare heyeti ile ça lışmasına büyük bir hız vermiş ve birçok işler başarmağa muvaffak ol- muştur. Klüb idarecileri, gayretlerini yalnız spora değil, içtimat sahaya da Klüb binasma yakın bir yerde bir futbol sahası hazırlanmak!n beraber, Sabunca gölünde su ve yelken spor larını inkişaf ettirecek bir program da hazırlanmıştır. Sibanca gölü teşmil eylemişler, Klüb binasını, iç- | su sporları ve yelken sporları için timal bir yuva haline koymuşlar, İş- çok mtsald bir yerdir, (Mekkeli Sabri Dey sonra Avrupa- ya kaçmışlar.) Nümunei Terakki müdürit - Hüse- yin, Ali Seydi, profesör Besim Ömer paşanın babası Ömer Şevki beyler gibi Anadolunun muhtelif semtlerine gönderilenler de çok oldu, Birinci fırka kumandanı Kâzım paşa aleyhinde biz delili Obulunama- makla beraber adı dillerde dolaştığı için gözden düşerek İskodraya vali nasbedildi. Divanı muhasebat reisi İsmail Züh- tü bey de Zor sancağı mutasarrıflığı- na tayin olundu. (7 recep 1314) Bu tayinir. sebebini vakanüvis Ab- dürrahman Şeref bey Tarih encüme- nİ mecmuasında şöyle kaydediyor: Zühtü bey ehli tarik idi; Kocamustafapaşadaki Bedevi dergâ- hı posinişini şeyh Nali efendi ile de eskidenberi âşinalığı vardı. munei Terakki müdürü Sakızlı Meh- med Nadir efendi bu zevatı Jurnal ef- ti. Cümlesinin birer suretle İstanbul» dan tebidine irade çıktı. Bu meyanda Zühtü beyin hissesine Zor mutasar- nflığı düşmüş oldu.) Bu izaha göre Nadir efendinin yu- karıda anlatılan tarzı hareketi danı- şıklı döğüş kabilinden olmek lâzım beye gelmiş inkılâbı Zülüflü İsmali paşaya ihbar ve ifşa etmekle...) Zühtü bey Zorda hayli icraata da muvaffak olmuş ise de her muamele. sini kanuna tevlik edemediğinden şi- kâyetçileri peyda olmuştu. Bu şikâ- yetler hükümetçe iptida nazarı dikka- te alınmadı. Çünkü Zühtü bey kahır tarikile Zora gönderilmiş mimli takı- mından idi; fakat sonra muhassas maaşile Halebde ikamete memur edil- di; meşrutiyelin ikinci ilânma kadar sekiz sene orada kaldı. (Neşriyatile umum? asayişi ibldl ediyor) diye Ahmed Riza bey 1 nisan 1896 da müebbed kalebendliğe mah- küm edildi; medeni hekiardan iskat olunarak mallarının müsaderesine de Karar verildi; bir müddet sönra buna da kanaat edilmiyerek idamına hük- medildi. Hafiyelerin ellerinden Kurtulanlar Misıra, Avrupaya kaçmışlardı. İstan- bul müddelumumiliği bütün bu fira- rileri on gün içinde mehkemede ha- zır bulunmağa davet ediyordu; bu on gün geçince bunlara mahkümiyetler yağıyordu. Paris büyük elçisi Münir bey (Pa- risteki talebenin zengin olmadıkları- nı, ihtilâlcilerin ellerine düştüklerini) arzeylemişti. 22 nisan 1896 tarihinde bu talebenin İstanbula iadelerine ira- de çıktı. (1) Bu felâketlere bâdi olan Nadir beye Abdülhamid tarafından nişanlar, mü- 'kâfatlar verildi; uhdesine yüksek aşi- ret mektebi müdüriyeti tevcih olun- du. Fakat Nadir bey bir müddet son- ra gözden düştü; Haleb maarif mü- dürlüğile İstanbuldan çıkarıldı. 1896 senesinde Diyanbekirli Müş- tak Vasfi Taşkışla zindanma gönde- rilmiş, uzun müddet orada pek çok işkence altında mahpus kalmış, kö- mürle intihara teşebbüs etmiş iken kurtarılmış, divanıharp kararile mü- ebbed kalebendiikle Rodos kalesine gönderilmişti. Orada da hürriyetper- verane telkinlerde bulunduğu anla- şılmasile Cezairi Bahrisefid valisi Abi- din paşanın huzuruna çikârılmış; va- IE paşa ile çatışma neticesi olarak ce- zası müebbed. küreğe tahvil olunup Bodrum kalesine sevkolunmuştu. (Bu fedakâr Tıbbiyeli o meşrutiyetin ilânından pek az zaman evrel Bodrum (I) Vietor Berard: La politiğue du bultan, 1896 Mavi kitaptan naklen. (Mirati Mektebi Tıbbiye) “Tibbiye- den Kocamustafapaşa Tatar İzzet, Tunalı Hilmi, Etem Ruhi, Rauf, Keçi Arif, Uzun Emin, İörahim Nazmi, hele Radoslu Süleyman efendilerin. bu sıralarda gösterdikleri himmet ve faaliyeti tahsin ile zikretmektedir. Bütün tazyiklere rağmen Yenişe- hirli Refet ve Arif, Sultanselimli Re- fet ile İbrahim, Hazıkadiniı Hüseyin Hüsnü, Adapazarlı Fehmi 1897 de ev- lerinde matban kurarak gizli beyan- name ve risaleler basıyor, tevzi edi. yorlardı. Bunlar da yükalanıp Taşkışla zin- danına gönderilmiş, orada bir sene kadar kalmışlardı. Hacıkadınlı Hüse- yin Hüsnü hamamda ustura ile inti- hara teşebbüs eylemekle affolundu; diğerleri uzak vilâyetlere tebid edil- dili ildüğü (Akkâ) kalesinden Avru- paya) kaçmağa muvaffak olan sabık serasker yaveri Şefik bey yeğeni olan Harbiye talebesinden Mahir Said beyle muhmbereye girişerek Harbiye mektebinde hürriyet fikirlerinin neş- ri için teşkilât vücüde getirilmesini tavsiye ettiği gibi Avrupada bulunan eski fransızca muallimi Çürüksulu Ahmed bey de muhtelif vasıtalarla talebesine bu yolda bir teşkilât yap- malari için telkinlerde bulunurdu. Damad Mahmud paşa çocuklarının hocası meşhur Hayret efendi de Har- biye talebesinden Fazlı efendi vasıta» sile Harbiye gençleri arasında bu yol- da propagandalarda himmet göster- mekte idi. Talim muallim muavini Rosinyol Hüsnü ve fransızca muallimi Muhid- din beyler de talebenin fikirlerini aç- mak yolunda az gayret sarfetmiyor» Yardı Muhtelif kaynaklardan gelen bu telkinler nihsyet semeresini vermişti, Mahir Said ve Fazlı efendilerin teş- viklerile Harbiye mektebinde biri (Hüseyin Avni paşa Kolu) ve diğeri (Süleyman paşa kolu) olmak üzere iki teşekkül vücude gelmişti. Hüseyin Avni paşa Kolu Harbiye ta- Jebesinin kanunu esasi lehine cephe almalarını temine çalışıyordu. Fazlı efendi delâletile kurulan Sü- Jeyman paşa kolu ise öskeri mektep- Jer nazırı Zeki paşanın itlâfını karar- Jaştırmışlı, Bu karorın tatbiki Res- molu Cevad efendi ile bir Kaç arka» daşıma tevdi edilm © CArkası var)