AKŞAM Bir kısım insanlar neden uzun boylu, hir kısım da neden kısadır ? Saçların dökülmesine sebeb nedir? kireç ve iyodun hayattaki tesiri Bazı kavimler uzun boylu, iri ke- mikli oldukları halde bazı kavimler neden kısa boylu, ufak tefektirler? Afrikada bazı kabilelerin cüce dene- cek kadar kısa boylu olmalarının 86- bebi nedir? İngiliz âlimlerinden B. Malett buna merak etmiş ve dünyanm muhtelif noktalarında senelerce tedkikati yap- mıştır. Bu tedkikler neticesinde yazdı- ğı kitapta yukarıdaki susllere cevab vermektedir. İngiliz âlimi diyor ki: «Kireçli topraklar üzerinde yaşıyan muhlüklar daima iri kemikli, büyük vücutlu olurlar. Bundan binlerce &€- ne evvel yaşıyan ve bugünkü fillerden dört beş defa büyük olan Dinosaur'lar Çok kireçli toprak üzerinde yaşadıkla- rından o kadar iri olmuşlardı. Fakat bunların yaşadıkları yerler, fasılâlı yağmurlar yüzünden bataklık halini alınca ve seller toprağın üstündeki kireç tabakasını süpürünce Dinosaur- arın nesli kurumuştur. İnsanların geçirdikleri tehlike Dinosaur'lardan birkaç bin sene son- Ta az kaldı insanlar da ayni akibete uğrıyacaklardı. İlk insanlar kireçli yerlerde yaşadıklarından uzun boylu, iri yarı idiler. Bu kireçli yerler dünya- ruhi şimalinde kutuplara yakın yerler- di. Burnları soğudukça insanlar kireç- li toprakları bırakarak Akdenizin su- lak, ormanlı kıyılarına indiler. Burada yiyecek, içecek boldu, Fa- kat kireç yoktu. Bu yüzden insanların nesillerinin kuruması lâzımdı. Fakat insanlar kendilerini kireçli yiyecek- lerden feragate alıştırdılar, bu sayede insan nesli münkariz olmadı. Fakat dev gibi güçlü kuvvetli şimellilerin yerine bugünkü ufak tefek insanlar Kaim oldu. Değişiklik yalnız boydan ibaret kal- madı. Milvonlarca sene evvel şimalde yaşıyası in> ların yüzü daha uzun, vücutları kıllı idi. Çene yok gibi idi Ağız at nalı şeklinde ve çok büyüktü. Dişler de tabii bu ağza göre idi. O za- manki insanlar bu hallerile maymuna daha çok benziyorlardı. Zaman geçtikçe boy küçüldüğü gi- bi çehre de ufaldı. Ağız, dişler bunun- la mütenasib bir şekil aldı. Ağzın alt kısmi çene gibi fırladı. Toprak yemek âdeti Birçok seyyahlar Afrika, Avust- rTalyada, hattâ Hindistanın bazı yer- lerinde yerlilerin toprak yediklerini görmüşlerdir. Bu, kireç azlığına kar- şi gelmek için tevessül edilen iptidai çaredir. Hindistanın birçok yerlerin- de kireç azdır. Bu gibi yerlerde ke- mik hastalığına maruz kalan çocukla» rın badanalanmış dutarları yaladık- Yarı görülmüştür. 'Bazı vahşiler vücutlarını muhtelif madeni boyalarla, meselâ kırmızı aşı boyasile boyarlar. Buna sebep, ağız- dan alamadıkları madenleri derile- rinden vücutlarına almak arzusudur, Afrikada tedkikler Afrikada yapılan araştırmalar ki- reç azlığının veya çokluğunun insan Yücudunun teşekkülü üzerinde haki- kalen çok müessir olduğunu göster“ Yukarıda sağda orta boydan bir beyaz kadınla kireçsizlik yüzünden cüce kalan bir Afrikalı, solda vücüdü kıl içinde bir maymun ve yavrusu, Aşağıda sağda bugünkü kılsız insan vücudü, solda yukarıda Nil havalişinde bol kireç. li toprakta yaşadıkları için boyları Iki metreyi geçen Dınka kabilesi efradından bir muharib miştir. Nil nehrinin membalarında Oturan kabileler halkı hep dev cüsseli, iri kemikli insanlardır. O civarın su ve toprakları muayeneye tabi tutu- Tunca kireç nisbetinin çok olduğu gö- rülmüş, kabileler halkının uzun boy- Tu olmalarının sebebi anlaşılmıştır, Cenubi Afrikada bazı kabileler ise cüce denecek kadar kısa boylu insan- lardan mürekkeptir. Bunların yaşa» dıkları yerlerde tedkikler yapılınca kireç nisbetinin fevkalâde sz olduğu görülmüştür. Demek ki kireç, insanla rın boyu ile oynamak için tablatin elinde elân bir silâhtır. Tüyler neden döküldü? İlk insanlar çok kulı idiler. Vücut- Birecin bol olduğu milyonlarca sene evvel yaşıyan bir Dinosaurun bir insan iskeleti ile mukayesesi larını baştan başa, bir kıl tabaka kaplardı. Zaman geçtikçe kıllar azal dı. Bunun sebebi nedir? Bunun sebebi, insanların çoğaldık- ça dağlara, yüksek yerlere doğru ya- İ yılmaları, bu suretle deniz kenarın- dan uzaklaşmalarıdır. Vücuttaki kıl- lar büyümek, sıklaşmak için İyoda muhtaçtırlar. Deniz kenarında İyod çoktur, dağlarda yoktur. Deniz ke- narından uzaklaşan insanlar kâfi miktarda İyod bulamadıklarından, kıl- ları döküldü. Bugün birçok insanların saçlarının dökülmesine sebep te iyo- dun azlığıdır. Domuz zannile arkadaşını yaraladi Karaisalinin Maraşlı köyünde bir Av esnasında Mehmed, arkadaşı Ham- zayı domuz zannile ağır yaralamıştır, Mehmed yakalanmış, tahkikala baş- lanmıştır. Eskişehirde AKŞAM neşriyatı «Ses - Işık» müessesesinde satı- hr. «Akşam: gazetesine abone olanlara hususi tenzilât yapılır. 1 Haziran 1937 Sancak statü ve anayasası Milletler cemiyeti konseyine verilen metinleri aynen neşrediyoruz Üçüncü fasıl — Adliye kuvveti Madde 25 — Adliye kuvveti, San- cak halkı namına kanunen tesis edil- miş mahkemeler tarafından icra olu- nur, Azası Sancak reisi tarafından tayin edilecek bir temyiz divanı bu- lunacaktır. Diğer temyiz âzası İle is- tişare edildikten sonra kanunla mu- ayyen usul ve şerait altında Sancak reisi tarafından azledilebileceklerdir. Madde 26 — Temyiz divanı kanu- nün kendisime bahşettiği hususat ve Sancağın bütün mahkemelerinin ka- rarları hakkında nakz ve iadei mü- | hakeme salâhiyetini istimal eder, İc- ra heyeti, divanı temiyiz ile mahkeme- lerin karar ve hükümlerini infaza mecburdur. Kuvvel adliyenin karar- ları, diğer bir kuvvet tarafından ıslah ve tadil edilemezler, .Madde 27 — 'Temyiz divanile mah- kemeler, kanınlarin ana yasaya mu- yafık ölüp olmadığını tedkik etmeğe salâhiyettar değillerdir. C — Hukuku esasiye Madde 28 — Kanunun tayin ve tes- bit etmiş olduğu usul ve şerait hari- cinde hiç bir ferd tevkir, isticvab, hür- riyetinden mahrum ve mahküm edi- lemez. a Madde 29 — Mesken taarruzdan masundur. Kanunun tayin ettiği ah- val haricinde meksenlerde taharriyat veya tahkikat yapılamaz. Madde 30 — Vicdan hürriyeti mut- Jaktır. Vatandaşlar, arzu ettikleri di- ni seçmekte serbestirler. Sancağın resmi dini yoktur. Diğerinin zararına olarak bir din veya mezhebe hiç bir imtiyaz verilemez. Madde 31 — Mezahib nazırları va- şifeleri esnasında otoritelerini siyasi gayelerde kullanamazlar, Madde 32 — Bir müracaate muha- tab olan her makam makul bir mü det zarfında cevap vermeğe mecbür- dur, Madde 33 — İlk tahsil mecburidir. Resmi veya hususi mekteplerde veri- lebilir, Resmi mekteplerde din dersle- | ri ihtiyarldir ve ebeveyin ile velilerin arzularına ve kendi mezheblerine gö- re verilir. Madde 34 — Matbuat ve neşir hür- riyeti, içtima ve cemiyet teşkili hür- riyeti, kahunca müsârrah şartlar da- hilinde müemmendirler, Madde 45 — Umumun menafii için ve kanunun tayin e şehiller ve haller altında, hiç bir ferd evvelce muhik bir tazminat almadıkça mül- künden mahrum edilemez. Bu tazmi- nat miktarı hakkında ihtiâf çıktığı takdirde adliye yolu açıktır. Madde 36 — Hidematı âmme me- murları ve yahut mahalli idareler ta- İ rafından bir vatandaşın şahsına veya malına zârar vermiş olan her sulistimal, oalâkadare hiyettar mahkemeye müracaat hakkını verir, Madde 37 — Vahim karyaşalıklar veya isyan çıktığı takdirde meclis, bir kanunu mahsusla Sancak arazisi- nin bir kısmında ve yahut tamamın- da şahsi hürriyelleri muvakkaten te cil veya tahdid edebilir. Müstaceliyet halinde Sancak reisi, buna mümasil tedbirler emredebilir, Bu takdirde en kısa müddet zarfında meclisi içtimaa davete mecburdur. — SON — Fransadaki Amerikan ölülerinin | mezarları başında merasim yapıldi | Paris 31 (A.A) — Dün Amerikanın |<Ölüler günür münasebetile Fransa da merasim yapılmıştır. Harbiye na- zırı Daladier, Suresues'daki Amerikan İmmezarlığında bir nutuk söyliyerek bü- yük harpte Amerikan ordusunun oy- Jmadığı rolden sitayişle bahsetmiş ve Fransanın sulh istediğini kaydetmiş- tir, Fransada bulunan bütün Ameri- | kanmezarlıklarında da buna benzer | merasim yapılmıştır. General Pershing, Mont Fancon mezarlığında yapılan merasimde bu- Tunmuştur, Paristeki Amerika sefiri Bullitt'in iştirakile de bazı merasim yapılmıştır. Trabzonda dikiş ve şapkacılık sergisi ve Trabzon Kız sanat okulu sergisinin açılış resminde bulunanlardan bir grup, 1 - Umumi müfettiş Tahsin Uzer, 2 - Müşavir Nizameddin, 3 » Vali vekili Yahya Sezai, 4 - Kültür müşaviri Reşid Tarakçı oğlu, 5 - Kültür direktörü Rifat Necdet Övirmer, 6 - Okul direktörü Melâhat Tırnakçı, ? 7 - Şapka öğretmeni Muzalfer 'Trabzon (Akşam) — Trabzon Kız sanat okulu, 180 talebesinin beş bu- çuk aylık mesailerini gösteren çok güzel bir biçki dikiş ve şapka sergisi açmıştır. Sergi, okul direktörü bayan Melâhat Tımakçının güzel bir nut- * kile açılmış, üçüncü umumi müfettiş B. Tahsin Uzer bu nutka cevap vere- ; rek kadınlığımızın yüksek kabiliyet © ve küdretlerini arttırmak ve genç ka» din ve kızlarımızı medeni memleket» ler kadınları gibi yetiştirmek için biri Trabzonda ötekisi Erzurumda olmak üzere şarkta iki kız sanat okulu açıl- dığını söylemiş ve 'Trabzondakini ile- ride bir sanat enstitüsü haline getir- mek için tekrar teşebbüste bulunaca- ğını vaadetmiştir. Davetifer sergiyi takdirle gezmişler, okul direktörü ba- yan Melâhat Tımakçı ile şapkacılık öğrelmeni bayan Muzafferi bu mu- Şapkacılık öğret. meni Bn, Muzaffer Okul direktörü. “Tırnakçı vaffakıyetlerinden dolayı. harare tebrik etmişlerdir.