21 Mayıs 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

21 Mayıs 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ve xe vas” ayıs 1937 AKŞAM , ARADA SIRADA: ———— Molyeri dilimize çevirmeliyiz Yazımızın o serlevhasını okuyunca rkilecekler çoktur: Ahmed Vefik pa- şanın mükemmel tercümeleri varken, bu tercümeler sahnelerimizde oynan- makta iken, yeniden Molyeri dilimize çevirmeğe ne lüzum var? diyecekler ,Pulunacaktır. Evvelâ şanu itiraf edelim ki, Ah- med Vefik paşa bizde emsalsiz bir Molyer nakilidir; fakat gene itiraf €delim ki, Ahmed Vefik paşa Molyer mütercimi sayılamaz. * Ahmed Vefik paşa Molyeri sadece lisanımıza nakletmekle kalmamıştır, tipleri de mahallileştirmiştir. Ancak mahallileşen © beynelmilel tipler asıl karakterlerinden birazını kaybetmiş- lerdir. Meselâ Vefik paşa adaptasyo- munda «meraki» nin karakteri, tum- tiraklı kelime oyunlarına kurban git- MİŞ, palavracı hekim esere hâkim ol Muştur. Daha esaslı incelenecek olur- sa, daha bazılarında da Molyerin tes- bit ettiği karakterlerin zâafa uğradı- Zi meydana çıkar, Bugüne kadar bi- #im sahnelerimizde Molyer değil, Ah- Med Vefik paşa temsil edildiği için, Mmukayeseye lüzum £ görülmemiş, ve Paşanın üslübu beğenilmiştir. Esasen İyer adaptasyonlarının en güzel tarafı da lisaniydi. Ancak görülüyor ki bugün bu W- Sandan konuşurken «idi» demek mec- İyetinde kalıyoruz. Dün beğenilen © dil bugün beğeniliyor, beğenile- mez de, çünkü anlıyanı - kalmamış- tir diyemez isek de - pek azalmıştır. Bugünkü nesil paşanın bol izafetli, bol terkipli cinaslarını, teşbih ve isti- Aarelerini, nükteli sözlerini kavrıya- Maz, kavrıyamayınca da zevkine va- Tamaz. Bir zamanlar Darülbedayie büyük muvaffakıyet temin eden «Meraki> «Yorgaki Dandini» «Zor Nikâh» eser- leri artık rağbet görmediği için tem- Sİİ edilmiyor. Bu rağbetsizlik te, Halkevleri ve mektep sahnelerindeki Vefik paşa temsillerinde söylenen cümlelerin yüzde doksan dokuzunun, Yüz doksan dokuz kişi tarafından an- laşılmadığına kuvvetli bir delildir. Ahmed Vefik paşanın Molyer adap- telerini temsilde devam ettirmenin iki büyük mahzuru vardır. Bir kere ci- hanın tanıdığı, sevdiği, takdir ettiği, Fransanın övündüğü Molyeri mem- İeketimizde tam o manasile bir türlü tanıtmış olmuyoruz; sonra ölen 0s- Mmanlıcayı zorla hortlatıp gençliğe Yayıyoruz. Ahmed Vefik paşanın Molyer kül liyalı kütüphanemizin değerli eserle- Tİ olarak gütüphanelerimizde kalma- lıdır. İsteyenler okur, yüksek tahsil gençliğine okutulur, ama temsil edil- mez. Öz ve sade türkçe uğruna mağ- di, manevi. her fedakârlığa katlan- dığımız, öz türkçeye doğru kavi adım- larla ilerilediğimiz bir devirde, genç- İiğe eski tumtıraklı üslüb sunmanın doğru olmadığını kabul etmeliyiz. Bize Molyerin güzel türkçe ile ter- “ümesi lâzımdır ve sahnelerimizde Ancak güzel türkçe ile tercüme edil Miş Molver oynamalıyız, Selâmi İzzet Sedes arenasına Zabıta âmirleri için zehirli gazdan korunma kursu açıldı Zabıta Amirleri için açılan «zehir- Wi Eazdan korunma» kursunda ted- Tİsat dün başlamıştır, Dersler Fatih ediye doktoru tarafından Halk- &Yİ binasında verilmektedir, | Bazi köprüsü Ayaklar hakkın- | da dün tedkiklere başlandı Gazi köprüsü ayaklarının ne suret- le yapılması lâzım geleceğini tedkik ederek bir karar vermek üzere şehri- mize gelen Fransız köprü mütehassı- s1 B. Pijue dün belediye fen müdürü Hüsnü, köprüler ve yollar müdürü Galib ile Unkapanına giderek sondaj yapılan sahayı tedkik etmiş, bundan sonra da hep birlikte vali ve belediye relsi Muhiddin Üstündağ ziyaret ©- derek yapılan tedkikat etrafında iza- hat vermişlerdir. Ayakların ne suretle yapılması l1â- zım geldiği ve projede ne gibi tadil- lere ihtiyaç görüldüğü hakkında kati surette karar vermek üzere nafia ve- kâleti köprüler baş mühendisi Kema- lin de bu tedkikatta bulunması lâ- zımdır. B. Kemal dün belediye tara- fından İstanbula davet edilmiştir. Yarın şehrimize gelmesi beklenmek- tedir. B. Kemal geldikten sonra kati bir karar verilecektir. B. Pijue bura- daki işini on gün içinde bitirerek Pa- rise dönecektir, Peygamberimizin doğduğu gece İstanbul müftülüğünden: 23 mayıs 937 pazar günü rebiülevvelin on iki- sine müsadif olmakla önümüzdeki cumartesi akşamı (pazar gecesi) pey- gamberimizin doğduğu gece olduğu ilân olunur. Bekçi teşkilâtı Yeni bir talimatname yapılması kararlaştırıldı Sıhhi muayene neticesinde yaşı pek geçkin olduğu ve işe yaramıyacak bir vaziyette bulunduğu tesbit edilen bekçilerin tasfiyeye tabi tutulmaları esas itibarile kararlaştırılmışlır. Ka- rTar hazirandan itibaren tatbik edile- cektir. Umumi bekçilik teşkilâtı em- niyet müdürlüğü üçüncü şubesince bir rapor hazırlanmakta olduğunu ge- çende kaydetmiştik. Bu rapor ikmal edilmiştir. Bekçilik işi için bir çok maddeleri havi yeni bir talimatname yapılacak ve bekçilik te bir meslek haline soku- lacaktır. Bir ihtilâs suçlusunun muhakemesi Belediye tahsildarlarından Sadi Ah- medin ihtilâs suçundan dolayı mu- hakemesine dün ağır ceza mahkeme- sinde bakılmıştır, Geçen celsede ih- tilâs suçunu tesbit elmek üzere be- lediyeden bazı evrak istenilmişti. Bu defa gelen evrakın istenilen şeyler ol- madığı görülmüştür. Mahmeke, bu evrakın celbi için ye- niden müzekkere yazılmasına ve er- rakın gönderilmesinin gecikmesinde kabahatleri görülen memurlar hak- kında kanuni takibat yapılmasına ka- rar vererek muhakemeyi başka güne bırakmıştır. EHİR HABERLERİ Bir aile faciası muhakemesi Suçlu koca karısını baş- kasile gördüğü için öldürdüğünü söylüyor Eyüpte Kralkızı mezarlığında karı- sı Ayşe Dilberi bıçakla öldürmekten suçlu Azizin muhakemesine dün ağır ceza mahkemesinde devam ediimiş- tir. Aziz mahkemede, karısını mezar- lıkta başka bir adamla beraber gör- düğü için öldürdüğünü iddia etmek- tedir. Dün dinlenen şahidlerin Azizle Ay- şe Dilberin vaka esnasında nikâhla evli bulunduklarını, Ayşe Dilberin bavkalarile münasebette bulunduğuna. dair birçok dedikodular duydukları- ni ve vakanın ertesi günü de cinayeti haber aldıklarını söylemişlerdir. Bunlardan Hayri adında biri de: — Ayşe Dilber bir gün banada i- lânı aşk etti buluşup eğlenmek üze- re randevü verdi. Fakat ben sonra- dan kendisinin Azizle evli olduğunu öğrendim ve randevuya gittiğim Za» man kendisine böyle şeyler yapma ması için nasihat ederek evine yolla- dım.. Demiştir. Muhakeme başka güne bırakılmıştır. Bir dam yıkıldı Iki erkekle, üç kadın yaralandı Evvelki gün idman şenlikleri yapıl- dığı sırada Üsküdarda bir kaza Ool- muştur: Şemsipaşa * hasında yapılmakta i daha iyi seyredebil- mek için beş kişi bir kayıkhane üzeri» ne çıkmışlardır. Şenliklerin tam en heyecanlı bir za- manında, kayıkhanenin damı, âni bir çatırdı ile yıkılmış ve üzerinde bu- lunanlar da yere düşmüşlerdir. Bu düşme neticesinde Tahir ve Mi- gırdiç isimlerinde iki erkek, Refika, Handan ve Remziye isimlerinde üç kadın muhtelif yerlerinden yaralan- mişler ve Nümune hastanesine nak- ledilerek tedavi altına alınmışlardır. Sandal kullananların imtihan edilmesine başlandı Deniz kazalarına mani olmak üzere kayık ve sandal kullananlar hakkın- da bazı evsaf aranılması için şehir meclisince bir talimatname kabul e- dilmişti. Bu talimatnameye göre te- nezzüh sandalları da dahil olduğu halde bütün sandalcıların on sekiz yaşını doldurmaları, yüzme bilmeleri lâzımdır. Tenezzüh için hususi san- .dal kullananların da bizzat bu şartı haiz olmaları, yahud ehliyetli bir sandalcı kullanmaları şarttır. Talimatnameye göre sandal kulla» nanların imtihanlarına başlanmıştır. İmtihanlar mayıs sonuna kadar bi- tecek ve hazirandan itibaren ehliyeti olmıyan hiç kimse sandal kullanmı- yacaklardır. o Bay Amcaya göre... “ — Musiki merakı bende yaratılış- bay Amca... Gi Küçüklüğümde bayram davulu» nun peşinde sokak sokak dolaştığımı bilirim... «. Büyüyünce merakım arttı. Zur- nadan tut da tâ harpa kadar bütün çalgıları çalarım... Kuyruk meraklısı! Bir balıkçı beygi- rin kuyruğunu ke- serken yakalandı Dün belediye çöp arabalarının bey- girlerinin kuyruklarını keserek balık oltası yapan balıkçı İlyas adında bi- ri yakalanmıştır. Vaka şöyle olmuştur: Son zamanlarda Kumkapı civa" rında belediye çöp arabalarının top- la'ndıkları yerde sık sık araba beygir- lerinin kuyruklarının kesildiği görül- müş, tanzifat o murakıplarından İb- rahim tahkikata girişerek beygirlerin kuyruklarını kimin kestiğini meyda- na çıkarmak üzere bir köşeye saklar nıp beklemeğe başlamıştır. Öğleye doğru Raşid adında ihtiyar bir çöpçü arabasını meydanlıktaki köşeye çekerek ötesini berisini tamit etmeğe başlamıştır. O sırada bir a- Gam da Raşidin arkasından yavaşça araba beygirlerinin yanına sokulmuş ve elindeki bıçakla hayvanın kuyru- ğunu kesmeğe başlamıştır . Köşede saklanmış olan İbrahim derhal yerin- den fırlıyarak koşup bu adamı yaka» lamiş ve polise teslim etmiştir. Bunun İlyas adında bir balıkçı olduğu anlar şılmıştır. Dün Sultanahmed üçüncü sulh ceza mahkemesinde İsyasın mu- hakemesi yapılmıştır. Suçlu İlyas beygirlerin kuyruklarını kestiğini in- kâr etmişse de dinlenen şahidlerle bu suç sabit olduğundan muhakeme, beygirlerin kuyruklarını kesmek Su- retile izrar suçundan İlyanın 20lira para cezası ödemesine karar vermiş- tir. Kadın hırsızlar Bir dükkândan mal çalarken yakalandılar Zabıta memurları, Elif ve Naciye isimlerinde iki kadın yakalamışlardır. Bunlar, bir müddettenberi şehrin muh- telif semtlerindeki tuhafiye mağazalar rına müşteri sıfatile girerek, pazarlık esnasında gözüne kestirdikleri şeyle- ri çarşaf altına saklıyarak savuş- makta, bilâhare ötede beride sat- makta idiler. Bu suretle bir hayli dük- kâncının canını yakmışlardır. İki kadın, evvelki gün gene Sultan- hamamında bir dükkânda ayni usulü tatbik etmeğe kalkıştıkları bir sırada, kendilerini takip etmekte olan memur- lar tarafından (oyakalanmışlardır. Haklarındaki tahkikat derinleştirik- mektedir. Fatih civarında bir hırsızlık Evvelki gece Fatih civarında bir hırsızlık vakası olmuştur. Kıztaşı sem- tinde oturan bay Hayrinin evine gi- ren meçhul hırsız, evde yükte hafif pahada ağır ne varsa almış, savuş- muştur. Ev sahibi, gerek bulunduğu mıntaka zabıtasma, gerek emniyet müdürlüğü ikinci şubesine müracaat etmiştir. İkinci şubenin alâkadar memurları meçhul hırsızın hüviyetini tesbite ça- lışmaktadırlar, ... Fakat şu keman yok mu, bunu çalmak bana hepsinden güç geldi!... Sahite $ İSTANBUL HAYATI: Adada çay içenler Havalar yavaş yavaş düzeldikçe İstanbulun eğlence çenberi de geniş- liyor, Pazar sabahları Boğaz, Akay is- keleleri, tren istasyonları erkenden doluyor. Bilet gişelerinde sıra kavgası yapanların, kalabalık arasında biri- birlerini kaybedenlerin bağrışmaları ortalığı gürültüye boğuyor. Geçen pazar Köprüden kalabalığa karışarak güç halle vapura girdim. Adaya kadar ayak üstü çektiğimi ben bilirim. Vapurun içi Babil kulesinden farksız. Her dilden şarkılar, marşlar, her perdeden kahkahalar, çığlıklar biribirine karışıyor. £ Etraftakilerin neşesi yol sıkınlısını epice hafifleti- yor. Şehrin dört bucağından gelenler vapura doluyorlar. Biribirlerine"has- ret çekenler orada buluşuyorlar, kırk yıllık maceralar naklediliyor. Gelin, kaynana dedikoduları, komşu çekiş- tirmeleri, daha neler, neler anlatı yorlar. Bir buçuk saatlik seyahatten son- ra yine silindirden geçer gibi ezile büzüle Heybeliye çıkabildim. Burada vaziyet birdenbire değişiyor. Al, yeşil boyalı köşklerin önünden döner dön- mez uyuşturucu bir çam kokusu gö- Züsleri dolduruyor, kulaklarda, biras evelki gürültünün boğuk uğultula çınlıyor. Yeşil kadifeli ormanın ka- ranlık köşelerinde inceli, kalınlı ses- ler çınlıyor: — Cici. Guguk. Ta uzaklardan gür bir ses: — Bay Eteesececem.. — Mimi... Bllmi Guguuuk. — Bay Etem neredesiniz?. Eteccem.. Kuytu köşelere doğru ilerlerken sağdan, soldan ürkek ayak pıtırtıları, mırıldanmalar duyuluyor: —Aa,birdaha böyle yaparsan Seninle bir yere gitmem. — Rahat dur, Rahat dur diyorum. Bak, biris geliyor. Kırmızı, mor etekler dağınık saçlı başlar, masallardaki periler gibi sıç- raşarak, oynaşarak ormanın daha Arasıra bekçinin sesi duyuluyor. yasaktır, Cezası Bay doğru iniyoruz. Çamların yeşil şemsi- yeleri altında zümrüd çayırlara sof- ralar kurulmuş. Yemek atıştıranlar, gramofon çalanlar, dans edenler, 5- kambil oynayanlar grup grup ayrıl mışlar. Pardesülerini başlarına çekip uykuya dalanların sadece göğüsleri. nin hareketi farkediliyor. Ta ileri- de kıvrıla, kıvrıla yükselen hafif bir düman görünüyor. Burada nasıl ateş kapamış. Kahkahalar atarak şarkı söylüyor, etrafı boş bulunca da der- hal gazetenin arasını açarak sema- veri çıkarıyor, bardaklara çay del durup yanındakilere dağıtıyor. Ben, (Devamı 4 üncü suhifede) C.R. güçtür... —Yu B. A. — Kimseyi rahatsız etmemeyi bilmek lâzım!... at

Bu sayıdan diğer sayfalar: