arni arm onra uzum olur, alip 1. de air essüf ndan uza“ fazla icar 18 Mayıs 1937 pm AKŞAM Sahile 7 Türk gençliğinin her şubesini alâkadar eden büyük bir anket “Gençlik nasıl yetişiyor ? Kczaci mektebinde kız talebe çokluğu göze çarpıyor Tuvalet, otomobil yerine Anadoluda açacağı eczaneyi düşünen genç kızlar DERİELEM TE yrıyan renk terik ilâçlar... Kü- Çük bir potanın içinde en şiddetli bir hazırlıyan genç bir kız... cezaların k müthiş bir koku yayı! boratu- varlar... Fen fakültesinin eczacı kıs- mi Şimdi cozacı mektebinin başında bulunan ordinaryüs profesör Roden- dort bize Tâboratuvarları “geztiriyor. Etrafıma bakıyorum. “Kız talebenin çokluğu gözüme çarpıyor... Potasm- Ür kırmızı bir ecza kıynatan genç Kıza yükltuşmp soruyorum: — Ricin'bu mesleği seçtiniz? — Büyük babam “eczacı imiş, ba- bam eczacı. şimdi 'bübem eozanesin- de yatrız.. ben bu “mesleği asSA seç bsbamla ayni dükkânda ça- İışmük az büyük zevk mi?. Bübam semtinin “en meşur <ozacısıdır. Ben Onun şöhretini 'söndürmemeğe (çalı- Şacağım... Eczacılık bizim ailenin öz sanatıdır. Bu sanatı devam “ettirmek Jâzım Lâboratuvar tezgâhı 'başında çalı- şan bir genç kız daha gözüme ilişti, İncecik.cam boruler avasından geçen yemyeşil bi ya o kadar “dalmış, o kadar kendinden geçmişti ki önüne düşen küçük bir demet buğday başa- $ı gibi altın sarısı kâküllerinin far- kında bile değildi, Onu, bir dakika çalışmasından sla- koydum — Gayeniz nedir?... diye sordum, mrktehi "bitirince ne yapacaksınız?.. Yorgun gözlerini tahlil ettiği müt- iş zetürden kaldırarak yüzüme çe- vidi — Öğle romantik, uçsuz bucaksız hülyâlarım yök.. mekiebi "Bitirince "Anadolunun Küçük bir şöhrinde, hat- tâ bir kazasmda kü kutu gibi bir 'ecrsme, “yeri boyanmış bir dükkün... 'Bir eamekününa 'kırımzı bir cam Üs- türde «şiddetli zehirler» yazıyor, öte- kinde yeşil Bir cam, hafif zehirler. ve ben cczanemin yanındaki miri mini Tüboratuvarımda derâli insanlar için İlâç hazırtıyorum.. iste 'benim bütün Mü'yam.. siz belki bunu biraz fazla şairame bulacaksınız. fakat bu benim tihakinik ettirmeğe çalışacağım ve Yapacağım bir huiya.. Genç imz karşımda emeklerinden bahsederisem düşünüyarum. Bu pota- Mar, cam #bersilur, türlü türlü zehirler aşım genç kızm “ulya- leriötekilerinden ne ksdar farklı. Bugünün genç kız hulyası denince akla güzel “svaletler, otomobil, sine- Ma artisilerinin efstnevi hayatı gibi bi yaşayış, düny seyehatleri, dans, Çılgınlık yetiyor. İşte birgenç tuz ki bunların Hiç bi- Tile lükmüer değil. o yalnız ilerideki senderür Anadolunun bir köşesinile Açacağı mini mini eczanesini düşünü- yar. Bu eenutla etrafı ağır bir ecza ko- Kuzu sarğı, ÖL ne'tensi kolu! dedim. rahatsızrediyor mu? Bir. | | | | aa Eczacı mektebinde muhtelif zehirlerin tahlil eğildiği Jâboratuvarda.. Bize sorarsanız bu koku dün- yarın en nefis Jâvantalarına tercih edilir..'ben en güzel ko- kuya bunu tercih ederim. s.. Bir lâboratuvara girdik... Burada bir çök zehirler tahlil ediliyordu. Reliberim bana izahat verdi: — Burası adl? tahkikat için çökTü- zurilu bir Tâboratuvardır. Burada bil- tün şüpheli ölümler tetkik, muhtelif şeylerden zehirlenen i barsakları tahlil eğili hangi zehirden ileri gölğiği tesbit ediliyor. Bir talebe: — Asti Diyor. bir zil sesi... Zehirli gazlar dersi başlıy 'Bir.erkek talebe zehirli gazlar lâbo- ıstuvarına giderken: — Bizim bayan arkadaşlara asker- Mik hakkındaki lkirlerini sorumuz. eozacılik bayanların askeri teşkilâtta çalışmaları için gök müsulâdir... dedi. Birafımızdnki #aiebe bayanlara sordum: — Mesleğinizden icab gğince vatan müdafaasında, askerlik işlerinde isti- lis teşkilâtı için böyle bir | İ Tâboratuvara çok lüzum vardır, den cevap verdiler: İ dibette.. biz daha şimdi- | den hastanelerde ıçalışmağı öğreni- yoruz. Bizim için harp zamanında cephenin “biraz ;gerisinde, hattâ 'cep- hede pek çok yapılacak işler var. Bir eczacı kadm için muharebe -esnasın- da bir asker kadar vazife vardır. Bana bir &sistan bayan takdim et- diler, Gayet nazik bir ilim kadını. konuşuyoruz: — Kızlarımız eczacılık mesleğinde muvaffak oluyorlar mı? — Son derece. hattâ diyebilirim ki bazı kere erkeklerden fazla. elleri bu işe son derece yatkın. bizim Türk ka- dınları nefis yemek pişirdikleri gibi, potada da istediği ilâcı istediği suret- te hazırlıyabiliyor. Bütün in lâboratuvarlarda geçliğini görünce yanımda yürüyen bir profesöre sordum: — Lâboratuvar derslerine çok ehem- miyet veriyorsunuz galiba.. — Son derece.. diyebilirim ki bura- da nazariyeden ziyade lâboratuvar bilgilerine, Jâboratuvar derslerine (Devamı 11 nci sihifede ) "Hikmet Feridun Es Zâboratuvar faaliyetine çok ehemmiyet verilen eczacı mektebinde talebe çalışıyor. “İttihad ve Terakki,, Tefrika No. 99, Beşinci Mehmedi intikam hislerile Suikasdlar ve entrikalar nin son devirlerinde Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı n ölümü üzerine çırpınan altıncı Mehmed tahta geçmişti. Bundan başka hatbin bidayetinden beri kanal üzerine yapılan seferlerin de muvaffakıyetde neticelenmemesi, buna muksbi| Mekke emiri Hüseynin isyam, Arabistanın mühim bir kısmı- nın İngilizler tarafından işgeli gibi muküs neticeler,'Cemsi paşayı büsbü- tün ümidsizliğe sevketmişti. “Cemal paşa Ahsır almak külyalarma riha- yet verdikten sonra, Suriyeden ayrıldı- ğı güne kadar, Alrunların harbi &a- zanacağını ve crgeç istilâ edilen Os- manlı topraklarının devlete geçeve- ğini ümid ederek Suriyede kenili he- sabına bir idare kurmak emelleri pe- İ şinde “di. Şu “takdirde Cemal paşa- | mın böyle bir tasavrurundan yalnız | Enver paşa değil, Talât paşa da “yalnız | Enver paşa ile aralarını açmak mak- £adile değii- hakikaten enüişe etmek- te haklı idi. Cemal paşanın asıl endişesine idi? Diğer taraftan Cemal paşa, öteden- beri Talât ve Enver paşaların kendi eleyhinde birleşmeleri ihtimalini her vakit düşünüyordu. “Onun “tahminine göre ilk'müsaid fırsatta, bihassa sulh zaferle nihayet bulursa, ya Talât ve Enver paşaların müştereken, yahud da ikisinden birinin eleyhine olmak üzere bunlarğan birinin 'münferid ola» rak vaziyete tamamile "hâkim “olaca- ğından korkuyordu. Bu takdirde ilk önce kendisini mevkiinden uzaklaştı- raraklardı. Nitekim, herhalde kendi- | sile hiç de kıyas edilmiyecek derece- de uysal bir mizaçta olan, Said 'Helim paşayı ileriğe Mısıra Hidiy “yapmak istemelerile de'bu, sabit oluyordu. Bi- naensleyh o, istikbelde böyle bir üki- bete uğramamak, muvazeneyi “kendi 1ehinde tutmak için gerek Suriyede kendisine bir istikbal 'hazırlamek, gerek İstanbulda kendisine merbut bir muhit vücude gelirmek üzere çülışı- yordu. Fakat çök geçmeden 'bu karşılıklı endişeler, emöller ve ihtisasların hensi ortadan kalkmış, <İttihnü ve Terâkki»- nin biribirini çekemiyen, fakat siya- £i mukadderat ilibarile ayrü yolda yü- Tümeğe mecbur olan bu rakipleri müş- terek tehlike karşısında tekrar bir- leşmeği zaruri görmüşlerdi", ... Temmuz, 1918: Kendisinden öze gelen üç hüküm- derm ölmeden evvel saltanat maka- mından ayritmağa mecbur ölüükla- rTımi gören beşinci Sultan Mehmed, on yila yakm süren 'pağişatilığında sik sık zyairet ettiği Topkapı sarayın- dnki (Hıvkai sazüet) üniresinde tit- Tek ve İhtiyar avuçlarım açardk, 'başı bükük bir tavırla: — Yarâbbi'bana hal” Yeliketini gös- termel, Diye dua eder, uhdesinde padişatlık ve halifelik sıfatı olduğu halde kaza- sız, kedersiz ölüm düşeğine yatmak için niyaz ve tazarru ederdi. Sultan Reşadın bu duası (müstecap olalı) henüz birkaç gün olmuş, Os- mmanlı tahtmın ihtiyar ve mübevekkil padişahı yerine, hırsı, muhitine kar- şı emmiyetsizliği, İş başında bulunan» dar helikında kin ve gayızı ile'tanmalış yeni bir hükümünr tihta geçmüştü: Altıncı Sultan Mehmed. "Harbin en ümidsiz ve kara günile- rinde, bilhassa vukuatın itilâf devlei- leri Jehine inkişat ettiği bir zamanda Osmarih padişahı ölan Mehmed Veli. .deddin, 'cülüs ettiği andanberi, kendi hükümdarlığını hiç de iyimazarla gör miyen dttihnd ve"Terakki: ricalinin nüfuzunu baltalamak, hükümet ricdli tarafından kendi varlığına bir kat da- ha ehemmiyet verdirmek istiyordu. Maamafih yeni padişah, o günkü şera- ite göre, elinde hiç bir kudret ve nü- fuz bülunmadığını bildiğinden zaman ve fırsat kendisine elverişli safha- ya gelinceye Kadar ittihatçı hüküme- tile hoş geçinmeğe mecbur olduğunu anlamıştı. Yeni padişah, intikam hisleri içinde çırpınıyordu.. Fekat bu ilk fırsat, altıncı Mehreğ çin çök reihim bir an olacaktı: O ga- yeğ, imkiin bulursa, büyük ağabeye ikinci #bdülhamidin saltanatını ve tattım yıkan cemiyet ricalini bir ka- $ik suda boğmakta tereddüd etmiye- cekti. Mehmed Vahideddin, bu dü- şüncesinde muvaffak olduğu gün, dört seneden fazla devam eden har- bin bin türlü musibet ve felâketlerin- den perişan «lan halktan büyük bir müzaheret göreceğini, herkesin ken- . disini hararetle alkışlıyacağını sanıyor. du!... Bu, herşeyden evvel ittihatçılar- dan bir inilkam ulmaklan başka bir #ey olmuyacaktı. Yeni padişahın bu intikam hissi, meşrutiyetin ilk günle rinden başlıyarâk, Mahmud Şevket paşanın katli hâdisesi üzerine şiddet- Tenmişti. <İttihad ve Terakki» hükümeti, Mah- mud Şevket puşa wleyhinde hazırla- nan suikasd tertibatının başmâa bu- dunanlarla o zaman ikinci veliahd 0- Jan Mehmed Vahideddin efendinin çok sıkı 'münasebetlerde bulunduğu- na kari idi. O sıralarda İstanbul mmu- hufızı olan “Cemal paşa, bu hususta çok sarih “malümat almış. ikinci ve dMlahdın Çengelköyündeki köşkü etra- imda tarassud “tertibatı “aldırmıştı. Gerek bu tertibat, gerek İstanbul 'mu- hafızının Serkldoryan klübünde ken- disi ve hanedan aleyhine söylediği çok şiddetli sözler, yeni padişahm © Za- mandan beri kulağında küpe olmuş- tu O, Kanaat getirmişti ki, Cemal pa- şa ile arkadaşları imkân ve fırsat bu- laydılar, kendisi şimdi bu dakikada Osmanlı tahtına oturmuş bir hüküm- dar değil, Osmanlı tarihinde yüzlerce misali gibi, toprikta kemikleri çürü- müş bir şehzade sıfatile tarihin silik bir siması olacaktı, Ve muhakkakti ki «İttihad ve Terakki» muhalefetinin en büyük mürevvici, Mahmud Şevket paşanın Katlinde ismi çok karışmış Mehmed Vahideddin efendi, ikinci ve- liahd sıfatile Sultan Reşadın en yakın haleflerinden biri ölmyaydı ken- disi de damad Salih paşnın yanıbaşın- da bir darağacına yükselmekle ölüm yolculuğuna çıkarılacaktı. Altıncı Mehmed, istediği gibi serbesçe hareket edemezdi. Sultan Reşadım ihtiyarlığı, veliahd. Yusuf İzzedâin efendinin şuuruna mâlik bulunmaması gibi söbeplerden dolayı kısa bir zamanda Osmanlı saltanatı nöbeti, bu, İttihatçı düşma- nı, şehzadeye gelecekti. * <İttihad ve "Terakkis htikümeti yakn bir istikbal- “de padişah diye başlarına geçirevek- leri bir nawzeği, © zaman, düha faz- Ja hırpülamak istemediler, Çünkü pek âlâ biliyorlardı ki, Mehmed Vehidnd- âin karakterinde bir hükümdar, Sul- tan Reşad gibi ittihatçıların “elinde yumuşak bir balmumu gibi istenilen şekle giremezdi. Yeni. padişah ilk fn- satta -cittihad ve Terakki» için- bir «demir leblebiş olabilirdi.. Maamafih «İttihad ve Terakki» ile aralarında bu kadar derin bir uça- rum olan yeni padişahın tahta ge;- diği 1918 temmuzunda memleketin umumi vaziyeti, hususile hükümetin harp münasecbetile bütün kuvvetleri si, altıncı Mehmedin bu gizli düşün- etmesine mâni olar sebeplerdi. cak, bu takdirde büsbütün zıd bir po- litika takip edemiyecekti. Yeni padi- şah, harbin sonunu beklemeğe me0- bur olduğunu anlıyordu. Diğer ta- taftan harbin günden güne fena neti- celer vermesi, zafer ihtimallerinin İm. .kânsız bir şekle girmeğe yüz tutmasın- dan dolayı «İttihad ve Terakki» artık mevkiini eskisi kadar sağlam ve istik- balini parlak bulmuyordu. Henüz or-