5 Mayıs 1937 Türk gençliğinin her şubesini alâkadar eden büyük bir anket Gençlik nasıl yetişiyor ? Güzel sanatlar akademisinde yeni yeni atölyeler var Ressamlık, heykel, mimari şubelerinden başka halı modelleri mobilya modelleri, Çinicilik modelleri yapanl Yaşlı bir talebe: “M Çam ağaçları ve eski Yunan hey- kelleri arasından geçtik. Şimdi her Salonunda. güzel sanatlardan biri memleket çocuklarına öğretilen eski Fındıklı sarayındayız, Avrupa güzel sanatlar (oakademilerindeki lâübeli hayata dair işittiklerim, okudukla- nm aklıma geliyor. nedi Güzel sanatlar akademisi denilince aklıma dersten ziyade talebenin cğ- lenmek için gittiği bir muhit geliyor. Avrupadaki li hayatları- SİT aZ Şey Lâkin Fındıklı bu düşün- e girdiğim zeman şaşırıyorum.. lir Havası mektebin her köşesi ji Beyaz gömlekli he ç ve faal direktörü sarayının loş koridörla- geçerek atöly amlığı kadar hocalığı da alının atğlyesinde- nce akla TUZ, eski «Çallının ekolü tc talebe üstadların atölye- ei Kimi senelerce Çal- l anatı ondan çin modellik yapan genç şartına kırmızı kimonosunu giyri nisan olmasına Yağmen çı lerin kocaman salonlarda üşümemesi yük çini sobanın başına â ıda dolaşırken gözü- Yae bir genç kızla, bir genç erkek tale- benin tabloları ilişti. Bunlar hiç de öteki arkadaşları gibi çalışmıyorlardı. 'Tablolarında müthiş bir fütürizm gö- ze çarpıyordu. Model genç kızın vü- cudu onların önlerine gerili muşam- ba üzerinde gayet hususi bir şekil al mıştı., : İ zin kendi üslübunuza sizin r.. çünkü mekteb- | resme ütekaidim, sanata çok düşkün i olduğumdan kendimi verdim ,, diyor Güzel Sanatlar akademisinin muhtelif Şubelerinde çalışan talebeler Çallıya. bun- ları göstererek gordum: — Bu talebe lerinin üslübunu, resim tarzlarını si- kendi tarzınıza göre değiştirmez misiniz?. Çallı bana güzel bir cevab verdi: — Bir sanat adamının üslübunu çevirmek kadar fena bir şey olamaz. Bunca senelik hocayım.. Hiç bir ta- Jebeyi kendi üslübundan döndürme- dim ve döndüremem. Talebemi ken- di üslübu, kendi tarzı dahilinde ça” uştirtmak ve yükseltmek emelimdir. Çalışma zamanı gelmişti. Model kırmızı kimonosunu çıkardı. Evvelce Yendisinin bulunduğu yeri tesbit için tebeşirle çizilen ayak izlerine küçük ayaklarını soktu. Eline testiyi ald. Heykel gibi durdu. Heykel atölyesinde genç kız ellerinde çamurlar bir genç kadın heykeli yapıyorlar.. ikisinin de | seri fevkalâde... Beni atölyelerde dolaştıran kıymet- li rehberi: 7 - 8 senedenberi heykel kısmı mezun vermiyordu. Bu sene heykel- den de mezun alacağız. Resim atölyelerinde gençlerle be- raber oldukça yaşlı zatlara da Tast geliyorum.. resme karşı memlekette rağbet gün geçtikçe artıyor. Yaşlı bir talebe ile konuştum: — Mütekaidim, diyor, benim gibi mütekaidler bahçelerinde çiçek ye- tiştirirler, halbuki ben sanata çok düşkünüm.. buraya devam ediyorum. o kadar istifade ettim ki.. çocuğum yok, çoluğum verdim, yok, kendimi resme Mimarlar arasında Mimarların çalıştığı bir atölyeye girdik., bir plânın önüne eğilmiş bir genç kız... Direktör soruyor; — Ne yapıyorsunuz.. — Bir apartıman plânı... Uzun saçlı, gözlerinden hülyalı bir genç olduğu anlaşılan bir delikanlıya sordu: i < — Ya siz?, Tuyorlar, - e Bir heykel atölyesine girdik... İki | . — Bir dağ'evi... Genç kızın 'apartımanına baktım... Bol pencereler, yerden gömme banyo- Tar, geniş traslar... Halı modelleri Bir atölyede halı işlerile meşgul olan bir talebe grubuna (yaklaşıyo TüZ. Genç kızlar, delikanlılar hali modelleri yapıyor. soruyoruz: — Yaptığınız model hangi devre aittir? — Eski bir'Türk halısı. — Ya siz. — Bir İran halısı um., Modellere bakıyorum. Eğer bu mo- dellerle halılar dokunsa hakikaten halıcılığımız büyük bir İstikbale doğru gider. Buradaki genç sanat- kârlar yalnız yeni ve güzel model bu- Halıcılığın teknik işlerile meşgul değiller... Halbüki asil hal- cılarımız © meşhur halılarımızı tâ dedelerinden gördükleri şekilde hiç bir değişiklik ve hiç bir yenilik gös- termeden hep aynı modellerle yapı yorlar. Anadoludaki halıcılık, çinicilik ve Şehirdeki o mobilyecilik, cevahirellik, zinet taşları üzerinde yapılan işler bu sanatkârların buldukları yeni mo- dellerle birleştirilse memleketin sa- hayli nefise hayatında büyük bir in- kilâb olacak... Zira bugün halıcı ha- lisini kendi bildiği gibi dokuyor, çini- «i çinisini kendi bildiği gibi yapıyor, mobilyeci mobil i akım Ay- rupa mecmualarında gördüğü şekil lerde yapıyor, mücevherci zinet €ş- yasını eskidenberi yapıldığı şekilde meydana çıkarıyor. Halbuki güzel sanatlar akademi- sinde yüzlerce genç halı için, çini için, mobilye için, zinet eşyası için yeni modeller arıyorlar, buluyorlar. Fakat ne yazıktır ki onların yap- tikları harikülâde halı modeileri, fev- kalâde nefis çini modelleri, güzel mo- bilyeler, güzel zinet eşyaları yalnız kâğld üzerinde model olarak kalma- ga mahküm., modeli yapiyo Hikmet Feridun Es (Devamı 9 uncu sahifede) AKŞAM Bahife 7 “Ittihad ve .Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Tefrika No. 88, Yazan: Mustafa Ragıb B. Şerif merkez kumandan muavinliğini kabul etmek istemiyordu fakat. 'B, Şerif, bu bakımdan da Talât pa- şanın ve arkadaşlarının şüphe veya şikâyeti davet edecek bir vaziyette değildi. Ancak, bundan bir müddet evvel, tabur kumandanı Sıfatile Ça- nakkale harbine iştirak eden B. Şeri- f6 Merkez kumandanlığı muavinliği teklif edildiği halde o zaman kendisi bu ziemuriyeti kabul etmemiş ve Ça- nakkaleden Kafkasyaya nakledilen birinci fırka ile Çapakçur mıntakası- na oradan dördüncü orduya gitmişti. B. Şerifin yeniden bu memuriyeti ka- bül edeceği şüpheli idi, Şu takdirde evvelâ Tevfik bey B. Şerife bir mektub yazacak, muvafakati istihsal edilecek, bundan sonra muavinliğe tayin edile- cekti, Filhakika "Tevfik bey B. Şerife «Merkez kumandanlığı muavinliğini kabul eder misiniz7, tarzında bir mek- tub yazdı. 'B. Şerif, ikinci defa yapılan bu tek- Mf karşısında açıkçasıns red cevabı vermeği nezakete muhalif gördü ve müsbet bir cevab da vermiyerek cep- hede çalışmağı tercih ettiğini, maa- mafih asker olmak itibarile verilen her vazileyi ifa edebileceğini bildirdi. Fon Kres itiraz ediyordu B. Şerifi, vabı Enver paşa müsbet yordu. Bunun üzerine baş vekili, dördüncü ordu kum mal paşaya şifreli bir telgra! #Güzzede bulüna mandan veki oraca ilişiğinin katile süratle İstanbula izamını rici etti. Cemal'paşa, baş kumandan vekâ- letinden gelen bu emri Sina cephesi kumandanı olar fon Krese bildirdi, Fon Kres, B. ii fırkasının başın- dan uzaklaştır kü B. Şerif kısa bir zaman içinde bu- Tunduğu vazifelerde temayüz cimiş bir askerdi. Çanakkaleden Kafkasya- ya fırkasile geçtiği zaman bir müddet sonra birinci fırkadan 53 ncü fırkaya nakletmiş ve burada alay kumandanlığına tayin edilmişti. Fa- kat kış münasebetile Kafkas cephe- sinde askeri harekât çok güçleştiği için B. Şerif 83 ncü fırka ile Halebe, bundan sonra Birüssebi mevkiine gelmiş ve bilâhare bu fırkaya kuman- da eden B. Refet (şimdi İstanbul say- Javi general Refet) kol ordu kuman- danlığına tayin edilir edilmez, fon Eresin işarile B. Şerif de 53 ncü fırka kumandan vekâletine getirilmişti. B. Şerif, ikinci Gazze harbine fırka kumandan vekili sıfalile iştirak et- mişti, Başkumandan vekili B. Şerifin süratle İstanbula gelmesi için kat'i emir veriyor.. n Tevfik beğe verdiği bu co- telâkki edi- kumandan ndanı Ce- 5$ncüfh Şerif Bu son harpte B. Şerif gösterdiği faaliyetle cephe kumandanının büs- bütün Itimadını kazanmış oluyordu. Binaenaleyh fon Kres, taraftan Cemal paşadan B. Şerifin vağifesi için ricada bulunur- tan pek yakın dostu ver paşa nezdinde tavassutta bulun- masını ve B, Şerifin İstanbula çağrıl- masından vazgeçilmesini rica elinişti. Filhakika fon Bronzar da Enver Paşaya müracaat etmiş, B. Şerifin cephe için çok Jüzumlu olduğunu ve vazifesinden ayrılması doğru ol- madığını söylemişti. Fakat bir'mild- det sonra erkânıhari i umumiye reisinden fon oKrese gelen bi tupta Enver paşayı kandırama, ve B. Şerifin mutlaka İstanbula ge- tirilmesinde israr ettiğini bildiriyor- du. Diğer taraftan B. Şerifin biran €v- vel İstanbula gelmesini şiddetle ar- zu eden Enver paşa, Almanlatın bu müdahalesine sinirlenmiş ve bunu biraz da B, Şerifin tesirine atfederek bu sefer daha kati ve şiddetli bir emir ile Cemal paşaya bir telgraf çe 53 üncü fırka kumandan vekilinin teehhür etmeksizin hemen yola çı- karılmasını ve süratle İstanbula gel- mesini bildirmişti. k istemiyordu. Çün- | Harbiye mazırının bu kati emri üzerine Cemal paşa, fon Kresin iti- razlarımı tekrar Enver paşaya bildi- Temezdi: B.“Şerifin hemen ilişiğinin kesilerek süratle İstanbula bareket etmesini emretti, B. Şerif ematini alır almaz İstanbula hareket etti Fakat fon Kres, baş kumandan vekâletinin'bu kati emrine rağmen B. Şerifi bırakmak istemiyordu. Şon bir çare olgrak tekrar Cemal paşaya müracaatla dedi ki; — En çok itimad ettiğim bir fırka kumandanını vermemek sarih bak- kınızdır. Bu hakkınızı tekrar kullan- manızı rica ederim; Cemal paşa, En- ver paşanm kati emri üzerine başka bir şey yapılamıyacağını pek iyi bili- yordu, fon 'Krese şu cevabı verdi: — Enver paşa verdiği emirde israr ediyor, itirazlarımızı kabul etmiyor. Şerit beyin orduda İktisab ettiği u- kuk uhdesinde baki kalmak üzere İs- tabula hemen gönderilmesini şiddet- le emretti. Artık benim yapacağım başka bir şey yoktur. Kendisine he- men tebliğat yapınız, derhal il kessi Istanbula hareket Fon Kres, gerek Cemal paşa, gerek erkânıharbiyei umumiye reisi Bron- Hayır, 1 Kres, B. Şerifin bn cevabını an sonra hakkında geçen mu- eleri gnlattı ve İstanbula dave- ti hakkında baş kumandanlık vekâ- lelinden gelen emri gösterdi. Filha- kika o dakikaya kadar B. Şerif ken- disi hakkmda yapılan muhabereden ve fon Kresin kendisini bırakmak is- temediğinden haberdar değildi. Onun, eski dostu olan nezaret umuru cene- biye şubesi müdürü Tevfik beyden al- dığı mektuptan başka hiç bir şeyden malümatı yoktu. Maamafih B, Şerif kendisine âkinci defa olarak teklif edilen Merkez kumandanlığı mug vinliğini pek de arzu etmediğini ima ederek cevab verdiği için kendisinin bu memuriyete tayininden vaz geçik- diğini tahmin etmişti Bu mektu- ba cevab verdiğindenberi bayli za« man geçtiğine göre bu sefer tekrar İstanbula çağrılmasını hayretle te- lâkki ediyordu. Bilhassa kendisinin gösterdiği isteksizliğe ve fon Kresin itirazına rağmen baş kumandan v& kâletinin bu ismarındaki sebebi anlas mıyordu. Fon Kres, bu pek itimad ettiği si- iâh arkadaşına veda ederken çök Sâ- mimi bir Msanla; inle bâşka bir vazifede buluş mağı çok arzu ederim, dedi, «Yoksa suikasdeilerle beraber misin?» B. Şerif yol hazırlığını yaptı ve mümkün olduğu kadar acele olarak İstanbula geldi. B. Şerif, aldığı emir üzerine alâkadar makama müracaat etmeden evvel vaziyeti anlamak Üze- re umuru ecnebiye şubesi müdürü Tevfik beyi gördü. Tevfik bey, bu €s- ki arkadaşını karşısında görünce çok memnun oldu ve Enver paşanın ken- disini Merkez kumandanlığı muâvin- liğine tayin etmek üzere İstanbula getirttiğini söyledi. B. Şerif, bu ba- berden hiç memnun olmamıştı dedi ki: — Ben bu vâzifeyi yapamam, beni affetsinler, gene cepheye göndersin- ler. vfik bey, o zamana kadar bir yüzbaşı tarafından işgal edilen bu memuriyeti, fırka kumandanlığına kadar yükselen B. Şerifin küçük gö- Terek reddettiğini sandı ve şu sözleri dâve etti: — Ordudaki müktesep hukukunuz beki kalacaktır, (Arkası var)