1 Mayıs 1937 Istanbul i içecek ka Taksi nında araba meler in etrafında çömelen ihtiyar ninenin hali de acıklıdır olan bebek kadar abiren berbat gün Buğun ve rüzgârın İu köşelerde, saangal başında, sbs etrafında geçiren çocuklsr, gençler, açık havaya, y© ihtiyarlar baharın şil kırlara davet eden aydınlık gün- lerile beraber 5” 5 Artık ev kış mel e sıkın talıdır. Hele çocuklar İlkbaharla apn ea yakın münasebeti için da dolaşınız Onların babarin nasl Maşır neşir olduğunu, pahsrn O ları nasl kucakladığı göre niz. Fakat çocuklar baharın yalnız güneşinden istifade Çünkü koşmak oynamak için bir bah» çe, bir park yoktur. Beyoğlu, Taksim, Maçka, Şişli (5 raflarında dolaşırsanıs caddelerde, kaldırımlarda beyaz önlüklü, beye$ başlıklı genç kızların zerif arabalar içinde pamuk gibi bebekler gezdirdi” lerini, annelerinin elinden tulmuş kıvırcık saçlı ufacık kızların kolları mın altında kocaman toplarla dolaş” tıklarını, kısa pantalonlu körpe ç0“ cukların o yaya kaldırımı üzerinde tahtadan arabalarının ipinden çek8- rek koşuştuklarını göreceksiniz. Fatih semtine, Aksaray havalisine, Şehremini taraflarına, Beşiktaşa 8 diniz. Mahalle aralarında ufak #”- salarda toplanmış, oyunisr pe meşgul yüzlerce çocuğa tesadüf eki küçük 43“ çizgiler çise- ufak bir to kimisi Kimisi evlerin önünü! İalt kaldırıma tebeşirle Tek zıplamakta, kimisi pun arkasından sz mp yuvarlamaktadır. A müğrü sokakların die içinde birikmiş mülevves SU ğıddan beyaz gemiler yüzdüren, pının önüne bırakılmış GöP teni ne ip bağlıyarak bi) ile araba gibi çeken PA ra, saf oyunlara rasgek kaçtığı İçi pu komşunun bah Dd ağlıyen çocukları gÖrÜP m n oynarken a cam için. komşudan olmaktan Kszar: ; dayak yiyen, fakat 0 kabahati olm mak, v miyen bu bir sürü $ hallerini me duydukları büyük lerin fe bir aykaya yatıp unutulan büyük bir derdi vardır: Park ve mi ü» Medeni bir en 18 bir tane park vardır: kı. O da muayyen bir Sani, karşılar. Sul nında, Baraşhanabaşındaki par*' da iyi birer dinlenme yenii”... Fakat muhtelif istikamete” * narak yayılan geniş rim Enik semtlerinin çe ih vag karşılamak için bu bir kaç PA" Mi midir? ; ” Şehrin muhtelif semtlerinde ku Tacağımız park ve bahgeler s0) veri arsalarda, yays kaldırım! pi yaşan çocukları LOplyai E tiyarlarımız ve gene” âsüde hir dinlenme yeri olneeklir. Geçen sene bazi semllerde 09“ 0 bahçeleri ve parklar yapınis! içini Yeni bir harekete girişli! Bali? AKŞAM ver çin park ve bahçe yiyecek dar lüzumlu bir ihtiyaçtır sı içinde uyurken tramvay gürültülerile rahatsız 4 ; j —— Ez” “ BE laram Şei Yukarıda stcak bir ünde Gülhane parkından bir görünüş, aşağıda la ie sokakta eğlenmeğe çalışan çocuklar yanmıştı bile. Fükst bun- sıhhatile alâkadar bir emri yerine bazılarına baş! lardan Çarşambada çocuk bahçesi | getirmektir. alarak yapılmasına başlanan boş bir | (Güneşli havalarda Taksim meyda» duvarla çevrii- | nında arabası içinde uyumak ister- arsanın etrafı sadec? di, Hâlâ içerisinin tanzim için hiç bir faaliyet görülmüyor, kapıları çocuklara henüz açılama” ken tramvay gürültülerile rahaisız olan bebek, mahalle arasında birik- miş pis sularda kayık yüzdüren £9 cuk kadar, Taksim âbidesinin etrs- eğilmesi ve mıştır, | v ile | İndaki alçak demir parmaklıklara Bazı balıçelere de ancak para — z gömelen ihtiyar ninenin hali de acik- gidilebiliyor. Se İstanbulun her semtinde bir bah- çök lüzumlu bir ihtiya- Çocuklarımızı yaya kaldırımlar. ir Gan, ihtiyari, caddelerden çekip ir pii- , İhtiyarlarımizı > m) mak Pr içerisine toplıyacak olan güzel park- ce küçük bir ormanlık, Giham- lar, rahat bahçeler, bu şehride ye i - | cek, içecek kadar lüzumlu bir iht girde büyük bir park yapacağı ha gli; fakat ne zaman? ber veriliyor, iğ e ağ anları park ve . . . fee en, a3 ali getirmek, Yalvaç itfaiyesi hattâ etrafları duvarla esnsen çevri- | , z larını bahçe ha- miş olan cami avi Yine koymak, çiçek ve fikri bü Ga y k kısa bir yoldur. “ erohlğe Cemil paşa; «Yarınki İs- tanbul> isimli kitabında bu fikri ile. ri sürdükten sonra diyor ki arasında bulu- ağaç dikmek i arıya azalta- i temiz hava alıyorlardı, sebeple evkaf DUraya gir- meyi menetii. i Teşvikiye, Nişantaşı, hattâ suklardan zengin kuruş anire vere- erindeki kahv elerin vak biraz temiz hs- etli Yalvaç itfaiyesi “e yakti hali olm- | © Yalvaş (Akşam) — Belediye reisi rsi Elanı tenin, çazmür- | B tam islifa etmiş ve yerine intihab yan anların Ti sürünüyorlar.» olunan tüccardan Mutafoğlu B. Se yu sokak mrelar İstanbul şehrinin | GK yeni vazifesine başlamıştır. Bahçe gti yi sarpmaktadır. Ye | Beledi e illalye teşkilâtı Yalvaçta her semiirö” li yahut mev- i gitmiş, motörlü tulumbalar niden bahç-ler ©. Sana çevirerek iş ve denemesi muvaffakiyetle cut meydi emek şehrin uninent neticelenmiştir. i Aleyhinde yeni bir “Ittihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Telrika No. Bim Yazan: Mustafa Ragıb Sahife 7 suikasd plânı daha hazırlandığı Enver paşaya ihbar edildi Şayed, kati bir delil elde ot miş olaydı, O zaman bu delille mutim. ka harekete geçteek, hayatına kasde- den kim olursa olsun onunla behe- mehal kozunu paylaşmağa teşebbüs atan şahıs, ortada hiç bir iz bırak- madan ortadan savuşmuş ve birda- ha meydana çıkmamıştı. Maamafih bu adamın - ortada iz bırakmıyacak surette - savuşması ve tahkikatın Aâkametle neticelenmesi, Merkez ku- mandanlığının iğfal edildiğini ve tahkikatın yanlış şekilde yapıldığını, bu takdirde mütecavizin kuvvetli bir himaye gördüğünü isbat ediyordu. Bu bakımdan da Enver paşa, hadise- yi çok münalı buluyordu. Maamafih bütün bu düşünceler ve ihtimallere rağmen hadisedeki €5. rar perdesi hâlâ sıyrılamıyordu. En- ver paşa bu vaziyet karşısında biraz daha sabretmeğe karar verdi: Her halde başka bir sahada orta- ya çıkacak bir delil, bir iz, bu hadi- seyi tenvir edecekti, Bunun için Bn- ver paşa müteyakkız davranmakla beraber bu meseleyi unutmuş” gibi hareket etmeği tercih etdi. Harbiye nazırı tahmininde aldan- mamıştı. Aradan çok saman geçme. den kendisine yapılan bir ihbar, ye- ni bir tehlike karşısında bulunduğu- nu iddia ediyordu: « ini; üstünde bir suikasd tertip edilmiştir» Yaverlerin bindikleri otomobilin ca. mına kurşun isabet ettiğinden bir bu- çuk ay sonra Enver paşanın itimadını celbeden bir muhbir, bir gün Harbiye nazırını mahrem olarak ziyaret etti ve şöyle bir haber verdi: — Sizin hakkınızda tertibatı vardır, Bu suikad, İs da, şehi geçeceğiniz ye dnn birinde p ed tir. yerini ve gününü tayin edemem, An- cak şu muhakkatır ki bu teşebbüsten sadrüzam Talât paşa da haberdardır. Gerçi Talât paşa, bunu tertip etmiş değildir, fakat kendisinin malümaeti vardır, Enver paşa, muhbirin bu sözü Üüze- rine asabiyetle mukabele etti: — Böyle birşey katiyen olamaz, Talât paşa böyle bir şeyden haberdar olsa derhal bana majümat verirdi. Muhbir israr ediyordu: — Sözüme itimad ediniz, tahkikat yaptırınız, göreceksiniz ki, asılsız ve boş değildir. Aksi takdirde her türlü cezama razıyım. Enver paşa, muhatabının israrı kar- şısında derin derin düşünmeğe daldı. Fakat o, kendisine verilen bu habere inanmaz gibi davranıyordu. Muhbir, bu söz Üzerine Harbiye nazırının ya- nından ayrıldı ve Enver paşa da bu haberin doğru olup olmadığını anla- mak için nasıl bir yol tutacağını dü- şünmeğe başladı. Ne polisten, ne de merkez kuman- danlığı teşkilâtından bir fayda vardı.. Bu adamın sözüne inanmak caiz- di. Çünkü o, kendisinin itimadını ka- zanmış, kulağı gayet delik olanlardan biriydi. Bundan başka Enver paşanın muarızları da bu şahsın Enver paşa- ya karşı rabıtasını ve yakınlığını bil- miyorlardı. Binaenaleyh Harbiye ra arı aleyhinde söylenen sözlerden, ya- pılan dedikodulardan -Enver paşanın bütün yakınlarından evvel- bu adam malümat alabilirdi. Muhbirin hiç asıl ve esası olmıyan böyle tehlikeli birşey tasni etmesine de imkân yoktu. «İtti- bad ve Terakki; erkânını, hususile Ta- lât paşa le Enver paşayı biribirine düşürebilecek böyle bir vaziyeti ha- sırlamak çok büyük bir mesuliyeti mucipti. Buna teşebbüs edecek kimse- nin ya çok cüretli, yahud çok akılsız olması lAsımdı. Halbuki Enver paşa- nın, şahsiyetini yakından tanığığı bu muhbir, uydurma bir haber verecek d I kadar ihtiyatsız ve böyle bir şeyin aki- İ betini düşünemiyecek kadar düşün- cesiz değildi. Enver paşa, bu haberin tabkikini gene Merkez kumandanlığına vermek istedi, fakat olomobil camına isabet eden kurşun hâdisesi etrafında âciz mevkie düşen Merkez kumandanlığı- nın bu ihbar üzerine de pek büyük birşey yapamıyacağını biliyordu. Har biye nazırı, polis teşkilâtınm yardı. runı ve polis delâletile tahkikat yapıl masını da doğru bulmuyordu, O, kur- şun hâdisesini bile polise vermeği dü- günmediği halde, şimdi 'Talât paşam nın da ismi karıştığı bu ihbarı polis9 nasıl havale ederdi? Hakikaten iddia edildiği gibi bir sulkasd tertibatı var du bu teribatla da Talât paşanın şu veya bu şekilde alâka veya malüma *varsa polis tahkikatının herhalde kendisine faideli olmıyacağını, belki de bir iğfal karşısında kalacağını dü- şündü. Muhbirle sadrâzamı yüzleştirmek istedi, fakat... Enver paşa bir aralık, İşi açıkçası- na halletmek yani mubbir ile Talât paşayı yüzleştirmek ve bu suretle hâ- Hikate nüfuz etmek İstedi, Ancak bu da mahzurlu idi Uzak bir ihtimal ie muhbirin göstereceği kati deliller karşısında Talât paşa itiraf edici bir vaziyete düşse bile muhbirin hayal tehlikeye girmiş olur, hiç değilse bir daha hiç kimse -ele verir korkusile- kendisine böyle birşey ihbar elmek, cesaretinde bulunamazdı. Muhbirin hüvyietini saklıyarak doğ- rudan doğruya Talât paşaya açmak ve maksadının ne olduğunu açıkça- sına sormak suretile sadrazamla aleni bir münakaşaya girmek şıkkı vardı, Fakat bundan da iyi bir netice alamı- yacağı muhakkaktı, Çünkü o, Talât paşanın ne kadar kurnaz, hissiyatını suklamağa ne kadar muktedir olduğu- nu bilmez değildi. Sadrazam, binbir. dereden get su ile kendisini dırmağa çalışacak, müşterek mu- halif ve hasımlarının; aralarım açmak için böyle hilelere saparak kendisine iftira ettiklerini iddia edecek, hiç bir gizli ve karanlık maksad takip etme- diğini de temin edecekti, Enver paşa bütün bu tedbirleri be- yenmiyerek nihayet bir taraftan bususi bir teşkilât ile meseleyi tahkik ettir. mek, diğer taraftan bizzat Talât pa şayı gizlice tecrübe etmek bu ihbarın doğruluğunu meydana çıkarmak için en makul bir çare olduğuna karar ver- di. Kendisine yapılan ihbara göre yol da yapılacak bu sulkasd için müteşeb- bisler bir tarih tesbit etmiş değillerdi. Aleyhindeki pusu, geceli, gündüzlü İnaliyetle bulunacak surette tertip edilmişti. Şu takdirde günün hangi sa- atinde olürsa olsun, fırsat ve İmkân bulunduğu an, kendisine ateş edile- cekti.. o halde o, her zaman için müte- yakkız ve tedbirli davranmak mecbu- riyetinde idi. Talât paşanın ahvali ruhiyesini tedkik edecekti... Muhbir, ayni zamanda bu pusunun kurulduğu yeri de tayin edememişti. Belki her vakit geçtiği yol üstünde kendisine tecavüz edilecek, belki de mukabli tedbir almaması için. hiç ümid etmediği bir yerde kendisine ateş edilecekti. Harbiye nazırı, elde maddi bir delil olmadığına göre ilk önce Ta- Mt paşanın ahvali ruhiyesini yokla- mak ve alacağı intiba üzerine yaptı. racağı tahkikatı ona göre idare etme- gi münasip gördü. Harbin ilk gününden beri devlete sid birçok mühim meseleleri- meclisi vükelâda müzakereye koymadan- Talâğ paşa İle aralarında görüşmeği usul ittihaz etmişlerdi. Bu ihtiyacı, her iki- si de hissederlerdi. Harb hâdiselerinin tesirile görüşülecek o kadar çok çey vardı ki, Eriver paşanın Talât paşa ile görüşmesi için bir bahane icad etme- ge de ihtiyacı yoktu. Harbiye nazırı, yapılan ihbarın doğru olup olmadığı nı Talât paşanın ahval ve harekâtını tedkik etmek suretile anlıyacaktı. (arkası var)