Beşiktaş ii / n Gençler- birliği ile karşılaşıyor Mimi kümede en iyi vaziyette olan , Gençlerbirliği bugün Beşiktaşla, ya, | rın da Fenerbahçe ile ikinci karşılaş- masını yapacaktır. Beşiktaşı yenen # © ve Fenerbahçeye çok çetin bir maç- “ tan sonra ancak Yir golle yenilen bu takımın İstanbuldaki karşılaşmaları iç şüphe yok Ki büyük bir alâka ile * beklenmektedir. Bilhassa Beşiktaşım Ankaradaki mağlübiyetinden sonra ayni zanjanda bir revanş mahiyetin- de olan bu karşılaşma milf kümenin en mâkalı karşılaşması halini almış. tır. Dün İstanbula gelen Ankaralıları otellerinde bulduk her iki takımla da oynamış oldukları için iki takım hak- kındaki görüşlerini ve düşüncelerini öğrenmek istedik; Aşağıya kaydede- ceğimiz düşüncelerden evvel şunu söy» liyelim ki hemen hepsi bugünkü ma” çın çok sıkı olacağından bahsediyor- lar. Ve bu maçın vereceği yorgunluk- tan sonra Fenerbahçe maçı için pek ümidli görünmiyorlar, Evvelâ karşımıza klübün umumi kaptanı Asım çıkta. Sorduk: — Fenerbahçe ve Beşiktaş takım- larile oynadınız şimdi bu iki maç hak- kında ne düşünüyorsunuz? — Fenerbaheç ve Beşiktaşın Anka- rada yaptığı maçlara nazaran Fener- f, bahçe takımını daha üstün bulduk |” Beşiktaşı oyunlarına nazaran hemen futbolü kaybetmiş bir vaziyette gör- | düm. Beşiktaş İstanbulda da Anka- radaki oyununu Oynıyacak olursa mutlak surette yenilir. Fenerbahçeye gelince: Bu takıma karşı en güzel oyunumuzu Oynamamıza rağmen Fenerbahçelilerin bizden daha bilgi- li olmaları yüzünden kazanamamış- tık, Ve burada kazanmamız ihtimali ni Beşiktaş maçı yorgunluğundan sonra imkânsız görüyorum. Takım kaptanı Rasim diyor ki: — Fenerbahçe bize daha güzel bir f 7 oyun çıkardı. Muhakkak netice ala- cağız diyemeyiz. Çünkü bu futbol- dür. Bir Beşiktaş maçından ziyade bir Fener maçından daha ümid varız. © Her iki takımla da oynadık oyun sis- temlerini gördük bize Beşiktaşı yen- mek Fenerbahçeden daha kolay gelir, Müdafi Halidin mütaleası: Fener bahçenin Ankarada yap- tığı'maçta iyi bir oyun oynadık. Fe- ner Ankarada en iyi tesir bırakan bir takımdır. Beşiktaş her iki maçta çok. fena oynadı, Eğer ktaş Ankara” daki oyunlarını oyruyacak olursa iyi bir netice alacağımızı zannederim. Fenerbahçe maçı için bir şey diye- mem, Çünkü o daha bilgili bir takım. En sonra eski İzmirli İhsanı gör“ dük evvelâ söylemek istemedi, Israr mız üzerine o da şunları söyledi: — Beşiktaşa nazaran Fenerbahçe- yi çok daha kuvvetli buldum. Maa- mafih bu oradaki göcülkiim oyun lara göredir. Diğerleri de hemen ayni fikirde idi Ir. Gençlerbirliği ağlebi ihtimal aşa» ğıdaki kadro ile çıkacaktır: Rahim - Asım, İhsan - Kadri, Ha- san, Halid - Selim, Salâhaddin, Rasim, Niyazi, İhsan. Bir maçtan mahru- miyet dolayısile Keşfi takımda oyna- muıyacaktar. Beşiktaşlıların da takım- larında bazı tadilât yapacakları söy- Tenmektedir, | M. Kemal ... İstanbul Futbol Ajanlığından: 1 — Mill kime maçlarından Beşik- taş - Gençlerbirliği (o karşılaşması 1 Mayıs 1937 Cumartesi günü Taksim stadında saat 16 dadır. Maç hakemi İzmir bölgesinden Mustafa, yan ha- kemleri Tarık, Saim Taludur. 2 — Fenerbahçe - Gençlerbirliği Karşılaşması 2 Mayıs 1937 Pazar gü- nü Fener stadında saat 16 dadır. Maç hakemi yine İzmir bölgesinden Müus- tafa, yan hakemleri Muammer, Feri- Gun Kılıçtır. $ — Fiztler; Tribün, 50, Ee 85 Kk inin Bugün Beşiktaş - Gençlerbirliği saat 16 da Taksim stadında Beşiktaş bugüne kadar dördü İstanbulda, ikisi Ankarada, ikisi İzmirde olmak üzere sekiz maç yaptı. Bu maçlardan beşini ka- zandı, birinde berabere kaldı, iki- sini kaybetti. Bu suretle aldığı 19, kaybettiği puan 5 dir. Sekiz maçta sekiz gole mukabil on dört gol attı. Ge rbirliği dördü Ankarada, ikisi İzmirde olmak öezere altı maç yaplı. Bu maçlardan dördünü kazandı, ikisini Kaybetti. Aldığı puan 14, kaybettiği puan 4 dür, Davis kupası < mİ Amerika mıntakasında idört, Avrupa mıntakasında i sekiz millet illet karşılaştılar Meşhur Davis ku; kupasının 1937 maç- ları dün muhtelif şehirlerde başladı. Bu vesile İle ,tenis meraklılarına bu seneki maçları ve takımları bildir. meği faydalı buluyoruz. Bu sene Davis kupasma yirmi dört millet iştirak etmektedir. Bu yirmi dört millet, iki muntakaya taksim edilmiştir: Amerika ve Avrupa mn- takaları. Bu militler, takımlarna girecek oyuncuları şimdiden seçmiş bulun- maktadırlar. Vakıa bunlar henüz kati değildir. Fakat büyük değişiklikler 0- lacağı da umulmaz. Amerika mıntakasına, dört millet kaydedilmiştir: Avusturalya, Birleşik Amerika, Japonya ve Meksika, Mek- sika hariç olmak üzere bu milletlerin takımları şöyledir: Avustralya Avusturalya - Meksika karşılaşma- si dün Meksiko şehrinde başlamıştır. Bugün ve yarın devam edecektir. Avusturalya takımı şu tenisçilerden mürekeptir: J. Crawlord, A, Gulet, X. Mac Grech, 3. Bromwich bu son oyuncu, Amerikada çok iyi bir intiba bırakmıştır. Birleşik Amerika Kurada Avusturalyanın Meksika gibi hafif bir rakibe İsabet etmesi ne- ticesinde Amerikanın karşısına Ja- ponya düşmüştür. Amerika - Japon- ya maçları bugün ve yârın devam et- mek üzere dün San Fransiskoda büş- lamıştır. Amerika takımı, 7. D. Bridge, F. A. Parker, G. G. Mako, R. Riggs ve 7, Hunttan mürekkeptir. Eğer Ame- rika bu maçları kazanırsa İlerideki maçlar için Graut ta takıma girecek- tir. Amerika takımını meşhur Çek te- nisçisi Kozeluh antrene etmektedir, Japonya Dünya tenisinde evvelce işgal ettiği mevkii tekrar elde etmek istiyen Ja- ponya Davis kupası tek maçları için Yamagashi ve Nakamoyu, çift için Yamağash! ile Nishimurayı seçmiştir. Bu takım Amerikaya galib geldiği takdirde bir kaç Sene değiştirilmiye- cektir, Birinci tur Belçika-Macaristan Belçika - Macaristan karşılaşmaları dün Budapeştede başlamıştır. Bugün ve yarın devam edecektir. Belçika ta- kımı A. Lacroix, L. de Borman ile son dnkikada seçilmiş olan üçüncü bir tenisçiden mürekkeptir. Macar federasyonu ise son dakika- ya kadar Szigeti, Galerovitz, Dallos ile Bano veya Freczyyi seçmek dü- şüncesinde idi. * İsviçre - Irlanda Bu karşılaşmalar da dün Montreux- e başlamıştır. Üç gün içinde netice- lenecektir. İsviçre takımında Ellmef, Fisher, Meneff Ye Steiner bulunmak- tadır, İrlanda takımı ise Rogers, Mac Veagh ve son dâkikada seçilen üçün- cü bir oyuncudan mürekkeptir. Cenup Afrikası - Hollanda Tek için Timmer ve Huglan, çift için Hughan ve Van Swolden mürek- Holanda takımı dün Amsterdam- da Cenup Afrikası ile karşılaşmıştır. Son günlere kadar sakat bulunan Timmerin yerine başka bir oyuncu konulmuş olması muhtemeldir. Ce- nup Afrikası takımı Fanguharson, Kir- by, Fannin, Eedes ve Robinsten mü- rekkeptir. Çin - Yeni Zelanda Bu karşılaşma da dün İngilterede Brighton şehrinde başladı. Yeni Ze- landa takımına Coomibe, Andrew,Mal- froy, Stedman seçilmiştir. Çin takı- mı Kho - Sin-Kle, Choyve Shudan mürekkeptir. Takım kaptanı olan Kho - Sin - Kie Atinada Akdeniz ku- pasını kazanmıştır. Kaptan icab eder- se İngiltere üniversilelerinde tahsii- de bulunan Ho ve Lo adli vatandaş- lardan da istifade edecektir. İkinci tura kalan milletlerin ta- kımları hakkında başka bir gün ma- lüâmat vereceğiz. $. Galip b Gİ ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÖLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 873 Bir şarkı yüzünden senelerce mutasarrıflık bekliyen bir şair Şair Hakkı bey - saylav B. Ali Mü- nifin babası - Adanada idare meclisi kâtibi iken Adana valisi meşhur Ziya paşanın âleyhinde tefevvühlerde ve teşebbüslerde bulunduğu için tevkif edilmiş, ancak Ziya paşanın vefatın- da başı belâdan kurtulmuştu. Hakkı bey mizacın sevkile memu- riyet hayatında arada, sırada böyle darbelere uğramış. Palasparci rendi beduş, kâse bekef Zekütu mey verilir bir diyatedek gideriz! Diyenler gibi diyar, diyar dolaş- muşta! - Hakkı bey Yanya valisi Osman pa şanın şikâyetile Yanya mektupçulu- ğundan Van mektupçuluğuna kaldı- rılmış, faket Vana gitmemişti. Rauf paşanın itimasile mensüpla- rından biri Ven mektupçuluğuna ta- yin olunur; fakat o da gitmez paşa- sının himmetile Hakkâri mutasarrıfı olur! Bunun üzerine Hakkı bey şu kıtayı irad eyler: e. Van olup ta geri a m mektupçu olup geri seve Ben dahi bir mutasamıf olamazsam er yaf Bir kulun himmeti eylerse kifayet bu işe Sendeki kudrete bir şey mi bu, ey Rabbi Rauf? Bundan cüret alan Hakkı bey ken- disinin de bir mutasarıfığa tayini- ni dahiliye nazıri Memduh paşadan istida eylemişti. Şairliğinin ve öteye beriye taş atmanın terakkisine ne ka- dar mâni olacağını hesaba katmıyor- du o. O günlerde Hakkı beyin ksmani Memduh efendiye hitaben: — Çal, Memduh, çal! Nakuratlı şarkısı bestelenmişti; bü- tün musiki meclislerinde, içtimala- rında terennlim ediliyordu. Memduh paşa bundan pek münfeli oldu. Nezaret sandalyesi ona geriçli- ğinde kendisinin de yüksek makam- Jar işgal eden devlet ricaline tariz kıta ve manzumeleri nazmeylemiş ol- duğunu unutturuyordu. Mslümdür ki elli, altmış sene evve- ne kadar müneceimler sâd ve Nahs “günlerini tayin ve yıldızlarla burcla- rın hareketlerinden insan talihlerini, tutulacak işlerin iyilik ve kötülükleri- ni istihrac eylerlerdi! Nücum ahkâ- mına meraklı onlarlar da sık sık (mel- heme) denilen Kitaplara müracaat ederlerdi. (1) Akreb burcu, ismi üstünde, kötülü- ğe alâmet idi! Abdülâziz devrinde Memduh bey âmedi kalemi hulefasın- dan iken rüsumat eminliğinden mali- ye nazını olan Kâni paşa için böyle hükümlere istinad ile: Çok değildir nazırı maliye Kâninin eğer Nasbi tarihi müsadif olsa hükmi akrebe! Mâr veş çünkim soğukluktan bakılmaz veçhine, Eyler elbet âleme akreble arzı kevkebel Kıtasını inşad eylemişti. Fakat O zamanlarda müstaid gençler için ha- miler bulmak ve terakkiden mahrum kalmamak daha kolaydı. Abdülbamidin istibdad mesleği ise büyüklerin infiallerinden küçüklerin zarar görmesine pek müsaiddi. Memduh paşa işlerini, müracaatle- rini tervie etmiyeceği kimselere karşı bile nazikâne muamele ederdi; akra- nı olmıyanlara 'mfislini ve garezini izhar gitmezdi. Hakkı beye de zahiren memulünün fevkinde iltifatlar ediyor, mesulünü is'af etmeğe çalışacağı hakkında vaad- lerde bulunuyordu. Fakat aradan se- neler geçti (2) Hakkı beyin Armavut İsmail Ke- mal beye mensubiyeti mahrümiyeti- nin zahir! sebebi oldu. Şair bey bu şarkısı yüzünden muta- sarrıflığı meşruliyete kadar bekledi. 33 sene saltanat ! Abdülhamid başmabeyinciliğe çi- kardığı Hacı Ali paşayı valideliği Pe- restu kadının Maçkadaki konağında tanımıştı. (1) Bunların en meşhuru Cevri mel hemesidir, (2) Mahmud Kemal; Son asır Türk şairleri, “Tahta cülüsunda gerek valideliği- nin, gerek kız kardeşi Cemile sulta- nn konaklarındaki emektarlardan bazılarını kendi sarayına alirken Ha cı Adil ağayı da odun anbarı emini tayin etmişti. Hâcı Ali ağanın ilmi ve fikri terbi- yesi yoktu; ancak sadakat ve muta- vaati vardı, Padişahın itimadını ka- zanarak ikinci mabeyinci, sonra Şiş- Mide koca bir semte namını bırakan Osman beyin vefatında başmabeyin- ci, daha sonra vezir olmuştu. Muras- sa Mecidi, murassa Osmani, murassa, iftihar nişanlarım, altın ve gümüş imtiyaz madalyasını almıştı. Mabe- yinciler arasında mülkiye mektebinin parlak mezunlarından seçilmiş ilmen ve fikren değerli zatlar bulunduğu halde Abdülhamid Hacı Ali ağaya emektarlığına ve mfcerreb olan sada» katine binden saray memuriyetleri- nin en yükseği olan bu mansıbı tey- cihte hiç tereddüt etmemişti. Yalnız hünkâr Hacı Ali paşayı dev- Jetin mühim resmi işlerinde kullan- mazdı, Mabeyin başkâtibi Tahsin pa- şa hatıratında Hacı Ali paşa hakkın- da şu Iki hâdiseyi anlatıyor: (Verilen bir Jurnal üzerine bir ara Abdülhamid Hacı Ali paşadan şüphe- lenmeğe başlar; Tahsin paşa bu eski emektar hakkında şefaatte bulunur, Bunun üzerine Abdülhamid de şöyle bir vaka anlatır: — Amcam sultan Azizin Ziver bey isminde bir başmabeyincisi vardı. Zi- ver beyin amcamdan aldığı ihsan. ların haddi, hesabı yoktu. Böyle iken bir akşam Murad efendinin Kurba- galıderedeki oköşküne gelmişti. Ben de orada bulunuyordum. Sultan Aziz tarafından bir vazife ile geldiğini san- dım; odadan çıkmak istedim, Efendi bırakmadı. Ziver bey içeriye alındı. Oturur, oturmaz Murad efendi müs- tehziyane bir tebessümle: — Anlat bakalım, Ziverbey ne var, ne yok? Bizim amca bugün ne- ler yaptı? Dedi. Ziver bey de Murad efendi. nin hoşuna gidecek şeyler anlattı. Bu hareket nankörlük değil mi? Dünya» da böyle adamlar da yardır, Bundan ibret almalıdır. Bir aralık Haci Ali paşa hastalanır. Sefaret baştercümanları sarayın de- yamlı ziyaretçilerinden idiler, Bunla» rın tercüman paşa ile mabeyin baş- kitabetine müracaatleri mutad idi. Sefaretler Yıldız sarayile bazan Ba biâliden ziyade temas ederlerdi. Te- benlarına nişan taleb etmek gibi Adi işlerden diplomasi" nieselelerinin en mühimlerine kadar her işi Yıldız ka- nâlından geçirirlerdi. Bunun için se- faret baştercümanları saraydan ek- sik olmazlardı. Bu yolda işler için sık sık saraya gelen İngiltere sefareti baştercümanı Adam B'ok - Düyunu umumiye İn- giliz dayinler vekili - bir gün Tahsin paşa ile başkitabet dairesinde konu- şurken söz Hacı Ali paşaya intikal eder, Tahsin paşa başmabeyinci hak- kında hoşa gitmiyecek sözler söyler; muhatabı sıkılır ve: — Yooo... O bizimdir! Diye tesahübe kalkar.) Hacı Ali paşa son senelerde padişa- hın ve halin gidişini iyi görmemeğe başlamıştı. Abdülhamid de artık bu 17 senelik başmabeyincisine (1308-1326) eskisi gibi teveccüh ve itimad göstermiyor- du. Haci Ali paşa ehlikeşfe, kâhinlere ve falcilara mutekitti. Bunlardan kaç tanesi cülüşsundanberi (Abdülhamid için (33 sene saltanat sürecek!) diye keşiflerde bulunmuşlardı. Uzun sakalı, renkli sarığı, bol cüb- besi ilg halkın gözünü dolduran, he- men her gün devlet ricalini ziyaret eden ve büyük konaklara girip çıkan, istiyenlerin avucuna bakıp talihini söyliyen, istikbalden haber veren meşhur haham Bohor Levi, Abdülha- midin saltanat senelerini böyle tesbi eylediği için İzmire nefyedilmişti. (Arkası var),