13 Mart 1937 AKŞAM Meşhediye taş çıkaranlar Amerikada büyük bir yalancılar klübü kuruldu, binlerce âzası var Bu klübe kabul edilebilmek için işitilmemiş büyük bir yalan uydurmak şarttır ! Yalancılar kulübü reisi Otis Kulet kulübde iş başında Amerika klüp memleketidir. Ayui ke») fada birkaç kişi bir araya geldi mi der- hal bir klüp kurar, Bu klüpler içinde kı- hbıklar klübü, boşanmışlar klübü kay- nanalar klübü gibi çok garip olanları vardır. Fakat en tuhafı yalancılar klü- büdür. Amerikada birkaç seneden beri teşek- kül etmiş bir yalancılar klübü vardır. Klübün binlerce azası, birçok şubeleri mevcuttur, Klübe aza olabilmek için akla gelmiyen bir yalan uydurmak ve klübe göndermek lâzımdır. Klüp aza- sının toplantısında reis bu yalanı okur. Muvafık görülürse müracaatçı aza ya- zilir. Aksi takdirde müracaatı reddedi- tir, Yalancılar klübünün merkezi Bur- lington'dadır. Her sene burada, şubeler- dön gelen murahhasların iştirakile bir kongre aktedilir, O sene en büyük ya- Misşisipi nehri okadar çabuk akar ki gölgeyi de beraber götürür! Janı uyduranlara mükâfatlar verilir. Bunlar yalancılık şampiyonu olurlar!. MÜKÂFAT KAZANAN YALANLAR Bu sene mükâfat kazanan yalanları eşağıya kaydediyoruz. Mişigan eyale- tinden misis Barnhouse yazıyor: — Mişigan'da dünyanın en büyük sivri sinekleri vardır. Geçen yaz bize musallat olan bir sivrisinek evvelâ civ- civlerimizi yedi. Sonra kocanıan ördek- lerimizi bitirdi. Sıra hindilere geldi. Bunlar da bitince üç dana ve iki inek yuttu. Fakat şükür ki, artık kurtulduk. Geçen hafta aç kalıp katıra hücum et- ti. Ağzını açtığı gibi katırı yuttu. Sine- ğin ağzının kapandığını görünce gözüm yaşla doldu: «İşte son emektar hayva- nımız da gitti. Allahım bizi koru; de- dim. Fakat emektar katır öyle çabuk yenir yutulur şeylerden değilmiş, Da- ha sineğin boğazından geçmeden bir | çifte atmış boğazını deşmiş. Hem ken- | di kurtuldu Hem de bizi kurtardı! > ÜÇ TONLUK KAYA NE OLMUŞ? | Filipinli bir ihtiyarın anlattığına gö re: Oturdukları köyün ortasında tâ eski samanlardan kalma iki üç ton sıkletin. de bir kaya varmış bir gün müthiş bir fırtına olmuş. Bir de bakmışlar ki,bu kaya ortadan kaybolmuş. Kilometreler- ce etrafı aramışlar bir türlü kayayı bulamamışlar. Bir gün köy delikan- lılarından biri ava çıkmış. Yüksek bir ağacsın dalında vahşi bir güvercine nişan alırken ağacın öbür dalında bir cismin kurşunun yoluna mâni olduğu- nu görmüş. Yaklaşınca bir de ne gör- sün?... Köyün kaybolan #ki üç tonluk kayası bir örümcek ağının içinden sar- kıyar... BİR KARPUZ YALANI!, Amerikada büyük karpuzlar vardır. Bir köylü de bir karpuz yalanı uydur- muştur: — Bir gün rençberin biri tarlasının kenarında oturmuş, karpuz yemiş ve ertesi günü çalışmak için gelince yerde ne görsün, bir gün evvelki karpuzun çekirdiklerinden biri büyümüş, karpuz vermiş. Karpuz o kadar büyük ki, yolu kapatmış. Kamyonlar geçmek için sıra- lanmışlardır. Karpuzu yerinden oynatamıyacakla- rını anlayınca altını delmişler, bir tü- nel açmışlar. Fakat karpuzun suyun- dan etrafı sel basmış, kamyonlar gene geçememişler. Bunun üzerine köylü bir| gal yaptırmış, her kamyonu 25 sente bu| sal ile geçirmek suretile yarı yarıya kes- tiği karpuzun parasını çıkarmış!... LONDRALI BİR İNGİLİZİN HİKÂYESİ — Malüm a Londra sis diyarıdır. Gün geçmez ki, şehre kalın bir sis tabakası | çökmesin, gündüzü geceye çevirmesin. | Bundan iki sene evveldi, kış ortasın- da bahçede yakmak için büyük bir çam deviriyordum. Birdenbire sis bastı. Or- talık karanlık oldu. Ağacın kökünü tamamile kesmiştim. Fakat masle- sef bir türlü çam devrilmiyordu. Sis o kudar kalın idi ki, devrilmesine müsa- ade etmiyor. Koskoca çamı dimdik tu- tuyordu. Sis kalktıktan sonra gelir alırım di- yerek ayrıldım. Birkaç saat sonra ha- va berraklaşmıştı. Çamı almak için bahçeye çıktım. Yerinde yeller esiyor- du. Sağa, sola baktım, öne baktım âr- kaya baktım yok. Sis kalkarken çamı; alıp beraber götürmesin mi?.. YILANI DEĞNEK SANMIŞI Birleşik Amerika deyletlerinin mer- kez eyaletlerinde kuru soğuk pek ya mandır. Bundan mülhem olmak üzere Dakota'lı bir köylü aşağıdaki yalanı kıyırıvermiş: Bir gün soğuk o kadar çokmuş ki, fasulya fidanları için değnek aramak üzere sağa sola koşan bir bahçıvan 80- Zuğa dayanamıyarak yerde donup ka» Jan bir yılanı değnek yerine fidana'sar- mış, ve kaçıp soba başına gitmiş. Erte- si gün aksine o kadar sıcak olmuş ki, fasulya fidanı büyümüş, hattâ mahsul bile vermiş. Ayni zamanda donan yılan da kendine gelerek kurtulmak için sil- kinmiye başlamış, Yılan silkindikçe fa“ sulyalar düşmüş ve köylünün karısı fasulyaları çanağın içine toplamış. Bu yalanı işiten diğer bir köylü ga- leyana gelmiş. dört öksüzün grup halinde almış resmi, Karpuzun altından otomobiller nasıl geçiyorlar? — Bu bir şey.değil, diye başlamış. Fasulyayı bir günde olgunlaştıran 8ı- cağa ben sıcak mı derim ya!.. Benim çocukluğumda öyle bir sıcak olmuştu ki, tavuklar, kaynamış yumur-İduğu yerde ormanlardan bir adamın ta doğurmağa başlamışlardı. .. BUHRANDA GEÇİRDİĞİ SIKINTI Bir Nev-Yorklu tacir ise buhran za- manında geçirdiği sıkmtıları şöyle izah etmiştir: — Buhranda o kadar çok sıkıntı ge- çirdim ki, yüzüm buruştu, Hattâ şim- di rüzgârlı havada şapkamın uçmasına mâni olmak için alnımdaki çizgilere burgu gibi vidalıyorum, Katiyen uçmu- yor.» GÖLGEYİ DE GÖTÜREN NEHİR Bu yalanlar içinden en artistiği şüp- hesiz Mississippi nehri sahillerinde ya- şıyan bir köylünün yalanıdır. Bu köy- lü demiştir ki: — Mississippi nehri o kadar çabuk akar ki, gölgeyi de beraber alır götü- rürl.. Şayed kendinize emniyetiniz varsa, kendinizi bü Amerikalı meşhiedilere faik! addediyorsanız işte yalancılar Klübü- nün adresi: Champun Lar Club Burlington, Wiscinsin U. 8. America Hiç tereddüd etmeden yazın. Belki 1937 senesi yalancılık şampiyonu olur- Kadınlar yüzvermedikleri: için kadın düşmanı olmuş! Sofyada, uzun araştırmalardan sonra kadınlara taarruz eden biri yakalandı Sofya (Hususi muhabirimizden) — Sofyanın Lozenets mahallesinde bir kaç senedenberi geceleri meçhul bazı kimseler kadınlara ve genç kızlara ta- arruz ediyorlar ve onları dövüyorlardı. Bunlardan ikisi yakalanarak bir kaç sene hapse mahküm edildikten sonra bir aralık vukuat durmuştur. Hristo Nedelkof namımdaki üçüncü bir mütaarnız da yakalanarak Bela timarhanesine sevkedildikten sonra | artık Sofya kadınlarının bunların şer- rinden kurtuldukları şamlıyordu. Fa- | kat bir kaç ay evvel gene Lozenets ma- | hallesinde mütaarrızlar türemiş ve | bu hal halk arasında endişe uyandır- | mişt Polisin geceleri kurduğu bütün pu- | sulara rağmen mütaarrızlar yakalana- | mamış, bunlar kadınlara, kızlara te cavüzlerine devam etmişlerdir. Kanıları ve kızları taarruza uğrıyan- lardan bir grup 3-4 gece pusu kurmuş- larsa da bir netice elde edememişler- dir. Fakat son gece, bu grup pusu kur». geldiğini görmüşler ve kadınların ta- rifine göre bunun muhakkak müta- arrız olduğunu sanarak geleni kovalı- yarak yakalamışlar ve öldüresiye döv- dükten sonra polise teslim etmişlerdir. Fakat yapılan tahkikat neticesinde bu zavallının Kabahatsız ve namuslu bir genç olduğu anlaşılmış ve kendisi ser- best bırakılmıştır. Genç, poliste kendisini kovalıyan- ların hırsız olduklarını sanarak kor- kudan kaçtığını söylemiştir. Bu hadi- seden bir kaç gece sonra ayni semtte akşam karanlığında beliren bir genç, iki yaşlı kadını yakalıyarak merha- metsizce dövmüştür. Nihayet polisin ayaklanması üzerine) geçen akşam bu mütasırız yakalan- mıştır. Bunun 27 yaşında Hristo Ne- delkof namında ve Patleyna sokağında 8 numaralı evde oturan biri olduğu meydana çıkmıştır. Tahkikat neticesinde bunün bir çak defalar kadınlara bü şekilde hücum- larda bulunmasından dolayı tevkif edildiği ve hapse mahküm olduğu an- laşılmıştır. Hâttâ bir aralık kendisi Beladaki timarhaneye de gönderilmiş, fakat buradan ve hapisten çıktıktan sonra kadınlara karşı tecavüzlerde bu- lunmağa devam etniijtir . Nedelkof, poliste işlediği suçlarını şu suretle itiraf etmiştir; — Daha gençken güzel bir kadma aşık olmuştum. Sevdiğim kadın banâ yüz vermedi. İkinci defa sevdiğim ka- dın da bana ajni şekilde muameled bulundu. Bunun üzerine kadın düş- manı kesildim ve o zamandanberi ka- dımlardan bu Şekilde intikam almakta devam ettim. Fakat intikamımı daha alamadım. Kadın düşmanı adliyeye teslim edilmişti; İTrabzonda tütün ve fındık satışları Trabzon 11 (Akşam) — Akçeabadda tülün satışlarına devam ediliyor, Fiat ler 18-75 kuruştur. Tütün inhisar ida 0 bin, tütün tüccarı 60 bin kilo n mübayaa edeceklerdir. Fındık dan 50 bin kile borsada satıldı. Yu- murtanın çifti 60 paradır, İhracat yok- tur. Trabzon belediyesinde teftişler Trabzon li (Akşam) — Belediye mu- hascbecisi Osman, mezbaha memuru Asım, tahsildat Hasan, Nedim, Kâzım, Salih, Besim, muhasebe ikinci kâtibi Fuad haklarında zimmet ve ihtilâs su- çundan dolayı. takibata başlanmıştır. Mülkiye müfettişleri belediyede teftiş- Tere devam ediyorlar. Manisada ağaç be ağaç bayramı Manisa (Akşam) — Pazar günü bu- rada ağaç bayramı oldu, Manisa dağı eteğinde yangın yeri olan eski Musevi mahailesinde 4 bin çukur kazılmış, İs- tanbul, İzmir ve Torgutludan getiril- miş olan ağaçlar vali ve binlerce halk tarafından dikilmiştir. Bu yer orman haline konacaktır, Resmi Devaâirin nazarı dikkatine Avrupaya fazla döviz vermeğe sebeb olan fazla kâğıd sarfiyatını tahdid edebilmek için şimdiye ka- dar büyük puntolarla dizilen ilân- lar, «Ulus» ve «Cumhuriyets re- fiklerimiz. gibi; -16: mart tarihin- den itibaren küçük puntolarla di- zilecektir. Puntoların yani huru- fat eb'adınm küçülmesinden do- layı resmi ilânların gazetede İs- tiab ettiği yer nazarı dikkate alı- narak bu nisbet duiresinde tesbit edilen ücretler netice itibarile es- ki ücretin ayni olup hiç bir faz- lalığı havi bulunmadığını ilân ederiz. İzmir Atlıspor klübü tarafından veten balo çok muvaffakıyetli olmuştur, Erbaa çocuk esirgeme kurumu tarafından, lke ve okalan seksen | Yukardaki resimler balodan üç sahreji gösteriyor. Ortada Hollandalı kadın “kıyafetine giren üyelerden bir kısmı görünmektedir. — —