Haliç son seneler zarfında neden çok söndü ? Bir zamanlar vapurlar 10,321,141 yolcu taşırken şimdi yolcu adedi NR 35 göl düştü Haliç vapurlarından biri Köpgüdeki iskeleye yanaşıyor / Evvelki gün eski Haliç şirketi his“ | yor. Sair günler insana rastgelmek sedarlar meclisi toplanarak idare he- | müşküldür. yeti intihabı yapıldı bu sırada da şir- Haliçte büyük yangınlar da olmuş ketin Haliç nakliyatını yeniden üzeri- ne alacağı meselesi ortaya çıktı. Bu haberi. bizzat hissedarlar tekzip etti- ler. Zaten şimdi belediye tarafından i- dare edilen Haliç nakliyatı işinin bu- günkü vaziyetile kârlı bir iş olmadığı bumu bizzat tecrübe ederek faaliyetini tatil etmek mecburiyetinde kalan es- Ki şirketin tekrar bu işe girişmiyece- Hi şüphesizdir. Çünkü Haliç günden güne boşal- makta, yolcu adedi 1931 senesinden beri mütemadiyen düşmekte, bundan başka otobüs rekabeti, Haliç vapurla- rının sürat kabiliyetinin noksanlığı yüzünden Haliç nakliyatı ehemmiye- tini kaybetmektedir. HALİÇ VAPURLARI NE KADAR “YOLCU TAŞIYOR. Belediye tarafından doğrudan doğ- Tuya işletilen Haliç vapurları idaresi- nin elinde bugün on küçük vapur var- dır ki, hepsinin mecmuu tonajı 960 tır. Eski İstanbulun en mühim parça- Sını teşkil eden Haliç sahillerinde otu- ran halk eski devirlere göre hemen yarıdan fazla azalmış, bundan baş- ka Haliç ve Haliçteki eski müesseseler birer birer sönmüş olduğu için yolcu adedi de ,düşmüştür. Netekim 1913 senesinde 10,321,141, 1923 senesinde 8,072/770, 1925 sene- sinde 7,516,573 yolcu taşıyan Haliç vapurları 1931 de 4,944.101, 1932 de 4,851,093, 1933 de 4,378,600, 1934 de 4,068,449 yolcu taşımış ve nihayet bu dört inilyönluk yolcu âdedi 1935 sene- sinde 3,602,120 kişiye inince Haliç va- purları şirketi faaliyetini durdurmıya mecbur olmuş ve vapurların belediye tarafından işletilmesine devam edil- miştir. “Şimdi belediyenin elindeki on vapu- Tün #nüşterisi iste bu üç buçuk milyon yölcudan ibarettir. Bu son rakkam bundan 23 sene evvele nazaran tam yedi milyon noksandır:. — Haliç şirketinin imtiyazının alın. dığı ilk senelerde yani bundan yirmi altı sene etvel İstanbulün iktisâdi, ma- M ve içtimal vaziyeti büsbütün başka | idi. Hayat bilhassa umumi harpten sonra çok değişti, Haliç ehalisi yarı- çan fala Araklı gbi Hale de rağ alla mia nezâreti Haliçte İ- di. Burada büyük ve faal tersaneler vardı. Rumların merkezi olan Fener e$-! Ki ehemmiyetini kaybetmiştir. Müs- Yüman halkın oturduğu Eyüpsultan da tenhalaşmıştır. Kâğıthane mesire- 8i ise çoktan ölmüş senede bir defa hıdrellez günü bir kaç kişinin bu eski BELEDİYE NE YAPMALIDIR? Bütün bunlara rağmen bugün bele- diye tarafından idare edilen Haliç va- purlarmın üç buçuk milyon yolcusu vardır ki bu da ehemmiyetsiz bir rak- kam değildir. Bu nakliyatı bir âmme işi olarak üzerine almış bulunan beledi- ye eski imtiyazlı hisse seneleri sa- hiplerine bir kâr tevzi etmek gayesi- le hareket etmiyeceği için yolcu mik- tarını çoğaltmak ve Hallel yeniden uyandırmak imkânlarını daha rahat- ça düşünebilir. Bugün Haliç halkının vapurlardan | birçok şikâyetleri vardır. Evvelâ Ha- içte işliyen vapurlar'çok eskidir. Ha- reket- kabiliyetieri hemen hemen kal- mamış gibidir. Köprü ile Halicin en | son iskelesi olan Eyüb arasındaki kı- sa mesafeyi bu vapurlar, normal ola- râk iskelelere uğramak şartile, tam elli dakikada almaktadırlar ki haki- katen şikâyete değer. Çünkü otobüs- ler bu mesafeyi on beş dakikada alı- yorlar, ÜCRETLER Bugün orta halli ve nisbeten fakir halkın oturduğu Haliç sahillerinde tatbik edilen ücret tarifesi de yüksek- tir. Yolcuların otobüse geçmesinin ikinci sebebi de budur. Çünkü köprü- den Eyüb için alınan 11,5 kuruş cid- den fazla olduğu gibi köprü ile Eyüb arasındaki mesafenin tam ortasında bulunan Fener içinde ayni paranın alınması muvafık; değildir, Haliç şirketi bu tarifeyi tatbik et- tikten sonradır-ki otobüslerin reka betine meydan ağti ve Halicin en Ka labalık bir semti olan Fener halkının yarısını otobüslere kaptırdı. 'Bölediye, Haliçte tatbik edeceği üc- yet tarifesinin şirketten kalan ölçüler- le değil, kendisinin yapecağı bir ted- kik sonunda yeniden tanzim etmeli- dir. Bu, Haliç yolcularının artmasile neticelenecektir. Bunlardan başka saat 215 tan son- ra Haliçte vapur işlemez, burası ta- mamen ölmüş vaziyettedir. Halbuki Şirket ve Akay idareleri gece seferle- Ti ihdas stniiler ve fazla yolcu bul- muşlardır, Belediye, evvelâ Haliç vapurlarınm süratini arttıracak tedbirler düşün- melidir. Mevcud gemiler mazotla iş ler-bir hale ifrağ edilemez mi? Bu tak- dirde işletme masrafları da azala- caktır. Öyle zannediyoruz ki'yukanda bir kısmını işaret ettiğimiz ve Haliç hal- kının ana derdlerini teşkil eden me- seleler üzerinde Kararlar alınırsa bu- günkü 3,5 milyonluk yolcu adedi bir misli artacak, Hâliç mıntakası da şen- lenecektir. İşletme belediye üzerinde kalacaksa halkın ihtiyaçlarını düşün- mek ve tedbirler almak belediyenin esaslı. vazifelerinden biridir.» AKŞAM Okuyucularımızın sütun Dileklerinizi, şikâ- yetlerinizi, bize bildiriniz ! On aydanberi bekiğnen cevap Gümüşhanedeki (ookuyucuları- mızdan B. Bürhaneddin Fidan dan şu mektubu aldik: «İki sene evvel alıp bura nüfu- suna kaydettirdiğim soyadımın «as kütüğüme kaydedilip edil mediğini on bir ay. evvel bura nüfus müdürlüğü, Üsküdar nüfus memurluğundan sormuştu. Ora dan kaydimin bulunmadığı ve nüfus kâğıdımın gönderilmesi lü- zumu emredildi. Nüfus kâğıdım 10/V/936 tarih ve 345 No, ile Üsküdar nüfusuna gönderildi. Muhtelif tarihlerde bura müdürlüğü dört defa tekit ettiği, ben de İstanbul vilâyetine istida ile ade makbuzu mah- fuz» şikâyette bulunduğum halde şimdiye kadar müsbet veya menfi bir cevap gelmedi. Nütus kâğıdım Okuyucumuzun şiküyetine $€- bep olan hadise gayet Sa- rih ve müsbet delillere müste- nittir. Gayet basit görünen bu iş maslesef çok uzun bir zaman sü- rTüncemede kalmış, Gümüşhane nüfus müdürlüğü dört defa tekid ettiği halde Üsküdar nüfus me- murluğundan müsbet veya menfi bir cevap almak mümkün olama- mıştır. İş sahibinin taahhütlü olarak vilâyete gönderdiği şikâyet istidasından da bir netice elde edemiyen B. Bürhaneddin Fidan nihayet gazetemizin tavassutunu rica etmekte muztar kalmıştır. Alâkadar makamların biran ev- vel harekete geçmesini bekliyoruz. ... Beykozlular bir Halkevi istiyor Beykozda oturan B. Mecid Naci Dolunaydan şu mealde bir mek- tup aldık: «Her semtin gençliğini altınde himaye eden bir çatısı olduğu halde Beykozun ne bir çatısı, ve ne de derdini dinliyecek kimse yoktur. İstanbuldaki Halkevleri nin faaliyetinden istifade etmek imkânsızdır. Çünkü Beykoz mer- kezden uzaktır. Beykoz halkı ve gençliği mü- nevverdir. Bu ihtiyacı çok duyu- yor. Bu arzumuza tercüman olur- sanız Beykozlulara kıymetli bir hizmette bulunmuş olursunuz...» AKŞAM Beykozdaki okuyucumuzun bu güzel fikrini çok beğendik ve Bey- koz gençliğinin bu arzusunu alâ- kadar kimselere anlattık, fikirle- rini sorduk. - Elde ettiğimiz» ma- Jümat şundan ibarettir: Geçen seneye kadar İstanbulda yalnız bir Halkevi varken görülen lüzum üzerine şehrin kalabalık semtlerinde birer Halkevi açıl ması münasip görülerek 22 sa kevleri o açılması için omüra- caatlar vaki olmaktadır. Bu arada Beykoz da müracaat etmiştir. Fakat yeni bir Halkevi tesisi hex şeyden evvel bir bütçe meselesi olduğu için yapılan müracaatlar tedkik edilerek ihtiyaç dereceleri- ne ve mıntakanın nüfusuna gö- re sıraya konulmaktadır. Bütçe- de imkân görüldüğü takdirde ye- ni Halkevleri tesis edilecek, bu arada Beykozda da hir Halkevi açılacaktır. Beyoğlu Halkevinden Beyoğlu Halievinden: İadilama mani olmak, gelenlere yer temin edebilmek için Geleli dalnk Gibelei davetiyelerini evvelden evimizden alma e HEKİM ÖĞÜTLERİ Evlerde hasta lara yapılması lâzım gelen ihtimam Evlerde ekseriya hastaya bakmak vazfiesini anne yapar. Eğer hasta ağır ve vahim ise, o vakit diplomalı bir has- tabakıcı kendisine yardım eder. Bu iti- barla evdekilerin, hastaya yapılacak bakım hususunda etraflı ve ilmi malü- matı bulunması lâzımdır. Sırasile göz- den geçirelim: Hastanın odası ve yatağı: Kabil ol- duğu küdar mobilya, halı ve faide: eşyadan, duvar kâğıtlarından âri ol- malı. Bilhassa sari bir hastalık mevzuu bahis olduğu zaman, bu hususta daha titiz davranmalıdır. Ancak odanın, ko- kusuz çiçeklerle neşelendirilmesi has- İsya ayrıca haz vereceğinden bunda, hattâ ihmal etmemelidir. İlâçların konacağı masanın üzeri bü- yük kâğıtlarla örtülür; kolayca yıka- nan açık renkli veya beyaz ripoline ma- salar hiç şüphesiz daha iyidir, Demir Karyola ve madeni somya, tahta karyo- Ialara tercih edilmelidir. Yatak kuş tü- yü olursa, bilhassa uzunca süren has- talıklarda, hastanın daha çok rahatı temin edilir. Şiltenin kirlenmemesi için, yanları tutturulmuş, 1,5 metre uzun- luk ve yatak genişliğinde muşamba kullanmalıdır. Örtü yün olmalı ve ay- rıca, istendiği zaman atılabilen, tüylü ufak bir ayak örtüsü bulunmalıdır. Nefes darlığı ve sıkıntı ile mütera- fık hastalıklarda yastıklar, hastayı o- turur vaziyete koyacak şekle sokulma- hıdır. Göğüs ve kalb hastalıkları: Uzun de- vam etmiş hastalıkların nekahat dev- rinde de hasta bu vaziyete konur (tifo). Eğer yastıklar kâfi gelmezse, hastanın arkasına bir arkalık konur. Bir çok has- talıklarda hastanın alacağı vaziyet, yatma şekli doktorun direktifine tabi- dir. Odayı havalandırma; Kış, yaz vasis- taslarla yapılmalıdır, Eğer vasistas yok-/ sa doktorun emri üzerine, ya kapı ile veya, eğer dereceyi hararet bilâvasıta havalandırmağa müsaid değilse, mü- cavir oda vasıtasile yapılır. Hastayı muhafaza edecek bir şekilde bir para van ilâve edilerek de, eyni odanın ka» pısı açılmak suretile odanın havası de- giştirilir. Bu havalandırma bilhassa ye. mekten ve defi tabiiden sonra muhak- kak yapılmalıdır. Oda derecesi 17-18 arasında tutulma. lı ve geceleri bu hararetin değişmemesi- ne itina etmelidir. Bu da, ya ateşi ya- karak veya örtü ilâve edilerek temin eğilir. Odayı ısıtma tercihen odunla yapılmalı; ışık, bir abajurla örtülü ol- malı; gece ışığı, hastanm göremiyece- gi bir yere konmalıdır. Sari hastalıklarda hasta yalnız oda- da, ve yalnız kendisine bakan kimse ile olmalı ve bu kimsenin de dışarı ile, | evin diğer halkile münasebeti olmama- lıdır, Çocuklara odaya girmek kati su- rette yasaktır. Hasta odasında, her hangi bir gıda, süt ve su kaynatmamalıdır. Ancak içi- ne ilâç ilâve edilecek çok kaynamış su veya buna benzer bir mecburiyet müs- tesnadır. Bünun haricinde hasta ya- nında katiyen hiç bir ihzarat yapılma- malıdır. Hastanın yanmda, içinde bir az an- tiseptik suyu havi bir tükürük hokkası bulundurmak faydalıdır. Hokkanın su-| Yu olmasında büyük fayda vardır. Çün- kü kuruya tükürmek, toz olarak hava- ya karışmak suretile yeniden 'hastalı- ğın intişarına sebep olur. Tükürük hok- kası kapakla kapalı olmalı ve bu ifra- zatı hepsini doktorun görmesi için, ka- paklı hususi başka bir yere boşaltmalı- dır. Odayı katiyen süpürge ile süpürme- melidir. Çünkü mikropları taşıması muhtemel bulunan tozlarla, hem ev halkına hem de bitişik komşulara has- talık sirayet edebilir. Bunun için oda- ya, ya ıslatılmış talaş serpilir veya oda, lak bir bezle silinir ve sonra bu bez, bir saat kadar kaynatılarak temizlenir; elektrik aspiratörü varsa bu daha iyi- dir. ya, ya ıslatılmış talaş kaynatılarak temizlenir; elektrik aspiratörü varsa bu daha iyidir. Hasta bakıcının her şeyden evvel doktora mutlak itaati lâzımdır. İhti- mamlı olmalı; söylenen her şeyi saatin-! de yapmalı (ilâç, yemek, derece almak, banyo ilh..); her şey muvacehesinde tatlı sabırlı ve metin bulun Hastaların fena arrularile mücad etmekle beraber daima sakin ve sessiz bulunmalıdır. Fazla hareket, hasta yarar ve sinirlendirir. Hastaya bakmak hususunda da ma- kul davranmalıdır, anlatayım: Hasta bakıcı işini iyi görmek için rette sekiz saat uyumağa m Bu vazifeyi anne veya kardeş de bu disiplin haricine çıkmamalıd normal uykuyu uyumülıdır k hastaya daha şerek ayni aileyi daha sin. bise kolayca yıkanan cinsten ve plisiz olmalıdır. Sari hastalıklarda hasta ba- Xıcı, elbisesini (önlüğünü) içerde bıra- kıp öyle dışarı çıkmalı; yemekten ev- vel ellerini iyice su ve sabunla yıkama» dır. Hasta, yatakta tercihen sırtüstü yat- malı; eğer hastalık uzuyorsa, ree ihti- kanı veya eskardan korunmak için, bazan sağa sola dönmesi doğru olur. Hasta yatakta bir gecelik veya pijama giyecek ve çok örtü kullanmıyacaktır. Hastayı faydasız terletmek iyi değildir, Eğer hasta üşüyorsa yatağma sıcak su konur, ve bu, hastanım ayaklarının yanmaması için, kalınca bir beze, fa- nilâya sarılır, Yatağa temas eden vü- cud aksamı talk ile pudralanır ve ka» ba eline, içi hava dölu lâstik simit ko- nur. Hastanın burnu, dişleri, boynu ve el leri ılık su ile günde iki defa yıkan- malı. Hasta zayıf ise, hastaya bakan bunları yapmalıdır. Ayrıca hasta ağzı- nı, bolca maden suyu veya başkaca ans tiseptik bir madde ile çalkalamalıdır. Sari hastalıklarda çamaşırlar, evvelâ ya antiseptik bir su içine konur veya- bir torba içine konarak doğruca etüve gönderilir. Ağız ve diş temizliği hastalıkta ehem- miyetlidir. Dişler bilhassa hastalığın ilk günlerinde, giinde iki defa oğulmalıdır. Bilâhara günde bir defa da oğmak kâ- fi gelir, Vücudün esans dökaliptüs ile uğulması, odaya bunun buharının ya- yılması çok faydahdır. Bu, hastalığın sirayetine mâni olmak noktasından da mühimdir, Hasta iyi olduktan sonra bütün eş- yasının etüve gönderilmesi ve odanın da dezenfekte ettirilmesi mutlak lâzım« dır. Onam İML İffet Nem: Onu? Kütahya Halk lümila ieplakii | Kütahya (Akşam) — Kütahya me- buslarından B. Naşit Hakkı Uluğ, ve Mehmet Somer. şehrimize geldiler, Halkevinde «Zehirli kuçak» piyesinin- temsilinde bulundular, Vali B. Sedat Erim ve umumi meclis azaları, Halk fır» kası mensuplarile bir toplantı yaptılar, Öğrendiğime göre; Kütahya vilâyetinin köy kalkınma işi görüşülmüş ve fak- deli kararlar verilmiştir. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Pangaltıdi Nargileciyan, Taksim: Limonciyan, Beyoğlu: İs- tiklâl caddesinde Dellâsuda, Te- pebaşında Kinyoli, Galata: Hüse- yin Hüsnü, Kasımpaşa: Müeyyed, Hasköy: Aseo, Eminönü: Beşir Kemal, Heybeliada: Tomadis, Bü- yükada: Merkez, Fatih: Şehzade- başında Asaf, Karagümrük: Al Kemal Gün Doğdu, Bakırköy: Hi- lâl, Sarıyer: Osman, Tarabya, Ye- niköy, Emirgân, Rumelihisarında- ki eczaneler, Aksaray: Cerrahpo- şada Şeref, Beşiktaş: Süleyman Recep, Kadıköy: Söğütlüçeşmede Hulüsi Osman, İskele caddesinde Saddet, Üsküdar: İmrahor, Fe- ner: Balatta Hüsameddin, Beya- md: Asadoryan, Küçükpazar: Ne- cati, Samatya: Koca Mustafapa- şada Rıdvan, Alemdar: Ankara caddesinde Eşref Neşet, Şehremi- ni: Topkapıda Nâzım.