(Baş tarafı 1 inci sahifede) ta kısımlarında ve 94 numara taşıyan küçükçe, iki katlı bir ev vardır. İlk mal sahibi bir Rum olar bu ev 25 sene kadar evvel, madam Diruhi isminde bir Ermeni kadını tarafından satın alınmıştır. Diruhi ve çocukları o zaman, Rusyadan Türkiyeye gelmiş- lerdir, Madam Diruhi şimdi 67 yaşın- dadır ve biri 45, biri de 40 yaşlarında Hayganuş ve Maryam isimlerinde iki kızı yardır. Madam Diruhi duldur. Büyük kizi Hayganuş 8 sene evveline kadar bir doktorla evli bulunmakta idi. Dok- torun ölümü üzerine o da dul kalmış- tır. Maryama gelince; bu kız 3 defa nis şalanmış, fakat üçünde de evlenmek nasip olmamıştır?. NASIL GEÇİNİYORLARDI? Diruhi kocasının ve damadının za- manında hayli rahat etmiş ve bir mik- tar da eski altınlardan biriktirmeğe | muvaffak olmuştur. Fakat onların ölü- münden sonra iki kızile beraber, hayat- larını kendileri kazanmak mecburiye- tine düşünce; oldukça pahalı satılan balik ağları yapıp bunları Haydarpaşa» Kâdıköy ve Üsküdar civarındaki balık- | çılara satarak geçinmeğe koyulmuşlar- dır, Ekseriyetle 'Türk ailelerinin otur- düğü bu mahallede bu Ermeni ailesi- nin relsesi olan Diruhi, son zamanlar- da bir taraftan yaşının İlerlemesi, bir taraftarı yaşamanın yükü altında he- men hemen bunama derecesine gelmiş, bu şekilde öteki berikile kavga ötmeye başlamıştır. İKİ AY EVVELKİ KAVG Mahalle konu komşusunun temin ettiklerine göre, bu eve erkek nami- na hiç bir kimse girmemekte ve ana ile kızları âdeta bir manastırda imişler gi- bi itikâfı hayat geçirmektedirler. İşte bu iç sıkıntılarının verdiği tesirle Di- ruhi komşularla ufak tefek kavgalar da yapmış bulunmaktadır. Son olarak bundan iki ay kadar evvel gene bir komşu ile bu ana kızların bir kavga- ları olmuş ve üçü de Türklük aleyhin- de bazı tefevvuhatta bulunmuşlardır. O zaman, vaki olan şikâyet üzerine zabiı- ta işe el koymuş ve haklarında tanzim edilen tahkikat evrakı adliyeye verik miştir, Binnetice bu kadınlar, Türklü- ğü hakaret suçundan dolayı mahkeme- ye verilmişlerdir. İHZARİ TEBLİĞE GİDEN MEMURLAR İlk muhakemeye celp ile çağınlan bu kadınlar mahkemeye gitmemişler» dir. Bunun üzerine haklarında bir ih- zar kesilmiş ve ihzaren celpleri karar» daşmıştır. Bundan başka bu sırada bu evde ka- çak eşya bulunduğu hakkında da bir Mibar vaki olmuş ve arama emri ve- rildiğinden “Yeldeğirmeni karakolun- dan polis Fethi ve diğer memurlar ara- ma yapmak üzere eve gitmişlerdir. Evdekiler, bu vaziyetten korkmuş- lar ve'yaptıkları tefevvuhat suçunun ce») ei e Yukarıda emniyet müdürü, Kadıköy kaymakamı ve çıkarılan eşyayı tetkik ediyorlar, aşağda bir Hfaiye Haydarpaşada yanan evde dün araştır yerl güsteriyor zai akibetlerini gözlerinde büyülterek ani bir takım kararlar vermişlerdir. Bu kararlardan birisi, eve ateş vermek hep birden evde yanmaktır. EV YAKILIYOR Diruhi, bu kararla iki kutu kadar kibriti, boş bir konserve kutusuna dol- durmuş ve buna gaz dökerek ateş ver- miş ve kutuyu çabuk futuşacak eşya» nın arasına yerleştirmiştir. Alevler bir- denbire büyüyünce, yaşlı kız Maryam, anasının yaptığı bü işten tedehhüş ete miş ve ani bir cinnet getirerek eline ge- çirdiği bir bıçakla sağa sola saldırma- ğa başlamıştır. Kapıdaki polis, evin içinde birdenbi- re yangın çıktığını görünce, zaten ince bir tahtadan ibaret olan kapıyı itip içeri girmiş ve odada, Maryamın boğazından kesik cesedile karşılaşmış- tır. Polis memuru Diruhi ve Haygonu- şu, yakalıyarak dışarı çıkarmış, diğer taraftan itfaiyeye haber verilmiş, Üs- küdar ve Kadıköy itfaiyeleri müştere- ken yangın yerine gelerek, civar evler için büyük bir tehlike gösteren ateşi evtamamen yandıktan sonra söndür- müşlerdir, TAHKİKAT BAŞLIYOR Yangının bu şekilde cereyanı; etraf- Tefrika: No. 39 Babam Süheylâyı çoktan unutmuş, bütün samimiyeti ile Adnana acıyor, hak veriyordu. Söz arasında talihsiz- lik, mukadderat, uğursuzluk gibi şa- irsne kelimeler kullanıyor, annemi yatıştırmak için sonsuz bir gayret sar fediyordu. “Nihayet kararını vermiş bir hâkim tavrı ile: -— Bu hususta Süheylâ ile konuşa- cağım, dedi. s—'Hayır hayır, katiyyen olamaz. Ekseriyetle sakin duran annemin bu derece katiyetle söz söylemesi ba- 'bamı şaşırttı, Esasen birdenbire fazla Meriye gittiğini anlıyan annem mah- ama tavırla babamın ellerini tuta- — Biraz zaman geçsin de öyle ko- Düşursun. demek istedim, diyerek hem biraz evvelki otaşkınlığını tevil etti, hem de babamı müşkül vaziyet- ten kurtardı. Ertesi sabah erkenden Süheylâ ile gezintiye çıktık. Dönüşte, eve yaklaştığımız sırada yolun Üzerinde, küçüklüğümde arka- daşlık ettiğim erkek çocuklarını ha- | yarak: KIRILAN BEBEKLER Nakleder : Zeyneb İdül tarlatan on beş on altı yaşlarında bir çocuk duruyordu. Beni görür görmez ellerini kollarını sallıyarak serbest bir tavırla yanıma yaklaştı: — Affedersiniz efendim, bayan Jü- İidenin evde olup olmadığını sormak istiyorum, dedi, Bayan Jülida' mi? Demek artık kı- $a çorap, arsızlık devri geçmiş te kar- deşim flört etmeğe başlamış, Şaşkın bir halde: — Jülideyi mi . görmek İstiyordu- nuz? diye sordum. O aynı lâkayıt sesle: — Dilde bir piknik yapıyoruz. Jüli- deyi oraya kadar ben götüreceğim, de- di Yürümeğe - başladık, arkamızdan ıslık çalarak geliyordu. Bahçeye gi- rince kardeşime (seslendim, Pusuda bekliyen kediler gibi bir anda pence- resini açtı, kurdelâsını düzelterek gü- ler bir yüzle: — Sen misin Ali? Geç mi kaldım? diye sordu. Ali elleri cebinde, bize hiç aldırmı- | Kardeşim sert bir bukışla beni süzdük- | ra e Yaralı polis Fethi hastanede ta bir takım şayiaları mucip olmuş, zabıta ve adliye, işe ehemmiyetle el koymuş, Üsküdar müddelumumisi Tah- sin, Üsküdar ve Kadıköy kaymakam- ları, Emniyet direktörü Salih, ikinci şube direktörü ve muavini vaka ma- hallinde bizzat tahkikatla meşgul ol- muşlardır, Dün de akşama kadar Üs- küdar müddelumumisi Tahsinin hu- zurile, Diruhi ye Hayganuşun polis ka- rakolunda isticvapları yapılmış ve ne- tce, yazdığımız şekilde olarak tesbit edilmiştir. Zabıta; dün yanan evin içindeki €ş- yayı tamamen çıkartmış ve baştan aşâ- ğa kontroldan geçirmiştir. Şimdi Diruhi ile Hayganuş kasden yangın çıkarmak, ölüme sebebiyet suç- larile mevkuf bulunmaktadırlar. MÜDDEİUMUMİNİN VERDİĞİ MALÜMAT Yangın etrafında müddejumumilik tahkikata devam etmektedir, Yangın esnasında yaralanan polis Fethinin Üst katlan düşen bir camla yaralandığı tesbit edilmiştir. Fakat bu camın poli- sin üzerine kazaen mi düştüğü yoksa yukarıdan pencereden birisi tarafından kasden mi atıldığı henüz tesbit edile- memiştir. Bu cihet de tahkik ediliyor. Yangın etrafında müddelumumi bay Hikmet Onat dün bir muharririmize şu izahatı vermiştir: — Hâdise sabah gazetelerinden biri- nin yazdığı şekilde olmamıştır. Bu hu- susta çıkarılan şaylalar asılsızdır. Yan- gın çıkan evin sahibi Diruhi o civarda bir kadınla kavga et- miştir. Bunun üzerine 6 kadın da po- is karakoluna müracaat ederek Diru- hin hakaret mahiyetinde bazı sözler söylediğini ve bu kadının evinde bâzı memnu eşya da bulunduğunu söyle- miştir, Karakolda evrak tanzim olun- muş ve kadının evinde araştırma yas pılması için de arama emri alınmıştır. Bundan sonra dün akşam üzeri saat beş buçuk siralarında memurlar araş- tırma yapmak üzere eve gitmişler, ka- pıyı çalmışlar, fakat içeriden kapıyı açmamışlardır. Bunun üzerine memur- lardan bir kısmı arka tarafından eve girmek istemişler, bir kısım memurlar da ön tarafı beklemişlerdir. O sırada evin alt katından birdenbire bir yan- gın başlamıştır. Polisler ateşi görün- ce daha fazla beklemiyerek evin kapı" sını kırıp içeri girmişlerdir. Ateş birdenbire genişlemiş, polisler alevler arasında eve girerek üst kata çıkmışlar ve orüda bulunan ev sahibi Diruhi ile kızı 45 yaşlarında Hayga- nuşu yakalayıp sokağa çıkarmışlardır. Bu suretle bu iki kadını yanmaktan kurtarmışlardır, Gene üst katta bir odada Diruhinin küçük kızı 40 yaşla- rında Mariyi de boğazındaki bir yara tesirile ölmüş olarak bulmuşlardır. İt- faiyenin gayretile yangının etrafa si- Tayetine meydan verilmemiştir. Bu ev hemen tamamile denilecek şekilde yan- mıştır. Yalnız alt katta bir kısım yan- madan söndürülebilmiştir. Yangın bir gaz parlamâsile çıktı. ğı ilk tahkikatta tesbit edilmiştir, Fa- kat bu gazın ne suretle parladığı he- nüz anlaşılamamıştır. Yangını mütea- kip orada lâzım gelen tertibat alınmış ve yangın vaziyetinin bozulmaması ci- heti temin. edilmiştir. Vakayı müte- akip Üsküdar müddeiumumisi B. Tah»! sinle muavini B. Orhan ve Kadıköy müddetumumi muavini B. . Şekipten ma ypıldı müteşekkil bir heyet tahkikata el Ko” İNFİLÂK HABERİ ASILSIZ «Bir gazetenin yazdığı şekilde yaf” gın esnasında infilâk ve buna müms” mesil hiç bir şey duyulmamıştır, At€f arasında bomba veya bunun gibi bii şeyler patladığı hakkındaki sözler MX sızdır. Yangın yerinde enkaz ari da ehemmiyetli araştırma yapılmış, G8 bomba ve silâha aid ve nede kani takibatı mucip bir suç teşkil edece bir mühim emare bulunamamış” Yalnız enkaz arasında birkaç desiö sigara kâğıdı parçası bulunmuşsa dâ bunun mühim bir kaçakçılık eseri 0” duğu tahmin edilmiyor. Maamafih bü hususta henüz tahkikat bitmemişti MARİNİN ÖLÜMÜ «Yangın esnasında üst katta bir © dada ölü olarak bulunan Marinin bo“ ğazı bir aleti kata ile soldan sağa dOğ" ru kesilmiş ve bu derin yara ölümü 9” taç etmiştir. Derhal mahalline adliye doktoru B. Enver Karan cesedi muayene etmiştir. Marinin boğazında” ki bıçakyaresının başka birisi taraf” dan yapılmamış olduğu fennen edilmiştir. Bunun ölümünde hariçte fiilen kimsenin alâkası yoktur, ÖLÜM hadisenin mahiyeti de henüz tesbit edilememiştir. Evin sahibi Dirubi 48 kızı Haygânuş sorgu altına alınmışlar” dır. Bunlar yangının kazaen gaz pa” Ismasından çıktığını iddia etmektedi” ler; Bunlardan Diruhinin koynuddf muhtelif devletlere ald altmış tane kA dar altın meskükât bulunmuştur, BU” ların nasıl eline geçtiği araştırılıyo”” Tahkikatın birkaç gün içinde gitirimö | si muhakkaktır.» Osmanlı bankası 5 lira par8 cezasına mahküm edildi Osmanlı bankası, hafta tatiline MW halif hareketten dolayı beş hira paf$ cezasına mahküm edilmiştir. Kanu? mucibince bankanın cumartesi günü saat birde muamelesini . tatil etmesi lâzımdı. Geçen cumartesi günü biri çeyrek geçe bankanın Yenici şubesi veznedarının elân İşle mu olduğu görülmüş ve bir zabıt tu! muştur, Sultanahmed sulh ceza maf” kemesi bankaya rucu etmek üzere VE nedari beş lira para cezasına etmiştir. ? Vemedarın vekili, bankanın S8Af birde kapılarını kapadığını ve muf” meleyi tatil ettiğini, veznedarın pari” ları kasaya yerleştirerek hesabını #8“ patmak üzere bir müddet kalmağ$ mecbur olduğunu, gelen polisin kal çalarak içeriye girdiğini söylemişti” Seat birde müessesede her türlü fa” liyetin tatil edilmesi icab ettiğinde” bu müdafaa varıd görülmemiştir. Banka, emsal teşkil etmesi ni sından temyiz mahkemesine mürati etmeğe karar vermiştir , — Beni fazla bekletme, dedi, Yüksek ' sesle gülmeğe başladım. ten sonra; — Süzi gideceğimi apnem biliyor. du ama sen yine hatırlat olmaz mı? Sonra, Şeyda beni plâjda bekliyecek- ti, bugün pikniği unutup ona söz ver- miş bulundum, artık sen gider ona da gelmiyeceğimi haber verirsin, dedi, Bu talimata All de gülmeğe başla- dı. Saat on bire doğru Süheylâ ile bir. Ukte plâja gittik, Şeydayı da orada bulduk. Sonra Dile gittik. Şeydanın da canı sıkılıyordu. 5 Güneş: batıncıya kadar onları gez- dirdim. Eğlendifmek, kederlerini unut- turmak için şarkılar söyledim, hikâ- yeler anlattım. Elimden geleni esirge- medim, güldüm, güldürdüm. Bugün ikisini de kendini gibi neşeli görmek İstiyorum. Ben mesudum 'çünkü 3a- bahleyin —Necdetten mektup aldim, yarın Adaya gelecekmiş, İnsan mesud olduğu zaman Tierkesi, her şeyi mesud görmek, mesud etmek için sonsuz bir sabırla çalışıyor, çabalıyor... —21— — Ne fevkalâde bir eser! Şimdiye kadar böylesi ne görülmüş, ne işitil- miş! z Locanın kenarlarına o yelpazesile vururken bir yandan < takdirkârane kelimeler söyleyen Sait paşanın ka- nsunın sesini ömrüm oldukça unuta- mıyacâğım. Evvelce file benzettiğim başını bugün delicesine seviyorum. Mukaddes kadın! Seninle birlikte bi- tetçileri, ilâncıları, Necdeti çilgnea alkışlıyan bütün bir salon halkını s9- viyorum, Ne güzel bir gece yarabbi! Sanat için daima lâkayıt duran ba bam, bu akşam herhesten fazla ateş- X, durmadan onun bunun kolunu çe- kip, ağzı sulanarak, gözleri parlıyarak fikirlerini söylüyor. Piyes bittiği zâ- man boynuma, sarıldı; — Sen ne dersin Süzi? diye sordu. Doğrusu aferin çocuğa... Bu yaşta böyle bir eser! oGarb edebiyatçıları gelsin de örnek alsınlar, Ben mi.ne derim? Biç, hiç bir şey diyemem. Biliyordum, Sanatını al kışlamağa koşan bütün İstanbul hal- kından önce onun satırları benim ku- laklarımda hoş-bir musiki yaratmıştı. Mesudum Allahım, mesudum, Bu ca» na yakın kalabalığın alkışları saadet- ten başımı döndürüyor. Hepsi .birleş- miş bana «hakkın varmış, Onu sev, bütün varlığına, hislerinin sonsuz ateşile onu sev» diyorlar, Yaşadığım müddet zarfında gururumun bir de fa daha bu derece okşandığını göre- cek miyim?.. Gece yattığım andan tanyeri ağa- rıncıya kadar yatağımda durmadan döndüm, Bazı kendimden geçtiği” anlar hep tiyetroyu, alkışları, or s#hneye çıkan Necdeti görüyo! Necdet yavaş yavaş merdivenleri ipi yor, 'locamıza : geliyor, beni elimde tutarak kendisinin şeref kazan sahneye çıkarıyordu. Ben - gü yaşlaria dolu, halka, onu çılgınca kışıyan halka: <Alkışladığınız dÖPİ böhim malım, kendi eserims diyor ra başımı göğsüne yaslıyarak sevi?€ ten ağlıyordum. Üzerimize yağan gi çek yağmurlarının arsamda. hiribiri” mize sarılıyor ve ebödiyete kavoği”, yorduk. Gözlerimi açtığım zaman yastığı yanaklarım ıslaktı, Şimdiye kadar NİS duymadığım bir acı ile kalbim çif” yordu. Zaaflarımı düşünmeğe dım. Ben Mithatı da sevdim z miştim, Necdet için de buna beni bir hisle gendimi avutmıyayım e i Hayır, hayır! Mithat belki etimin, on cudümün istediği bir erkekti. düşünürken dalmı hakiki : çıkarır kendime göre bir. Miths' gi par ve ondan sonra severdim. ki Necdet beynimin içerisinde, kep de lerimde, gözlerimde, her, her y© o” yaşıyan bir sevgili. Şimdiye kadar suz nasıl yaşadığıma, nasil yayalls” f zevk aldığıma hayret e