ni Evlerde ve apartmanlarda portakal nasıl yetiştirilir? İstanbul mw hitimiz bahçeleri, limon, — portakal, mandarin ilâh gi: bi hoş kokulu, za- rif ağaçlart yetiş- tirmeğe müsaid olmamakla bera ber, bunların sak- iğ sılarda © yetiştiril. Çin mesi pek âlâ ka |“ 8 bildir. Şu halde, saksı işlerinde yetişti- yeceğimiz o İlmen, portakal © ağaçla. riza, yazın sonba- hara kadar, bah- gelerde bırakarak, o badehu donlardan biraz evvel içeriye alarak derecei hara- yeti pek yüksek olmıyan yerlere koymak suretile muhafaza ve idareleri lâzımdır. Bu gibi limon, portakal, mandarin sak- larının, kasın çok sıcak yerlere konma- w doğru olmadığı gibi fazla solumak ta <siz değildir. Fazla ve sik sulanan limon, portakal Yarın yaprakları daima sararır, hattâ dö- külür; bununla beraber çiçek zamanın- da da çiçeklerini kâmilen dökerler. Bu gibi fidanların sonbaharda pek seyrek, yazın da on beş günde bir sulanması kâ- fidir. Saksı içerisinde (yetiştirilecek li mon, portakal, munderin gibi narenciye- Teri öç suretle Şetiştirmek, teksir etinek kabildir. 1 — Tohum, çekirdekleri ile, 2 — Çelik ve daldırmalarile, 3 — As ile teksir gibi, üç muhtelif süretle üretme kabildir. Tohumları, o çekirdekleri ile yetiştiri- en narenciyelerin meyvalar pek ufak ve İezetsizdir. Onun için tohumdan ye- tiştirilen Bdanları anaç olarak kullanılıp bunlar üzerine ehilleri aşılanmalıdır. Narenciyeler için üç yapraklı Kimon, turunç iyi bir yabani anaçtır, bunlar üze- sine makbul cinsler aşılanabilir. Turunç üzerine aşılanan Bmon ve portakallar da ha bereketli daha büyük olurlar. üç yap- yakı İimon üzerine aşlamrların o kadar çok — büyümezler, ki, tam istediğimiz tarzda bir salon narenciyesi olur.. Yalnız, turunç — üzerine aşılanan na- yewciyeler eken meyva verirler. Tur vunç üzerine aşılanan narenciyeler, soğu- ğa o kadar mukuvemet edemezler, sıfır- dan aşağı 4 - 5 derecede mutlak donar- Jar. Üç yaprakh limon üzerine aşılanan portakallar nakıs 2 dereceye kadar da- yanabilirler. Turunç üzerine aşılanmış olun portakalların meyvaları geç kema- le gelir ve o kadar lezzetli olmazlar. Bu- na mukabil üç yapraklı İimon üzerine ayılananların meyvaları daha erken ke- male gelir ve duha lezzetli olur, Narenciye tohumları, O çekirdekleri, İntaş kuvvetlerini çok çabuk kaybeder- ler, onun için tohumları alınacak meyva» ları ağaç üzerinde uzun müddet bıra- Meyva ağaçlarmı, fidanlarını aşılama zamanı yaklaşıyor, aşı yapmada muvaf- fakıyet ve aşılanan kısmın — iyi tutması için, onun mükemmelen hava almıyacak bir şekilde macunlanmasile kabildir. Bu- nunla beraber le o kısımın behemehal macunlanması za- raridir. Anda kullanılacak aşı macunları gu tarzda yapılır: 30 — Gram Zik 30— » Çam sakın, W— > Balmumu, 10— » İşeğ, 10— » İnce elenmiş Kavlen top- sağı veya kil, kül de olabilir. Bu kısım ların karışmasile macun teşekkül eder, Bu nisbet dahilinde az veya çok yapda- bilir. Yapınak için: Evvelâ, kabı hafif bir | ateş üzerine konar, içine evvelâ, zift, çamsakızı, balmumu ve içyağı veya don yağı atılır; bunlar tamamile eritildikten sonra azar azar kil veya kaolen veya kül atılır ve iyice karıştırılır, ondan sonra kap ateşten indirilir. Bu seretle aşı ma cunu elde edilmiş olur. Bu macun soğu- duğu zaman donar ve isındığı zaman tekrar yumuşar ve erir; binsensaleyh kullanılacağı zaman hafif bir tarzda mıti- larak eritilir ve ibik bir hale getirilir. Bir fırça veya yassılandırılınış bir tahta par- çasile macun aşının açık yerlerine sürü- lör. Parmak ile sütülecek olursa parma- ğr evvelâ suya batırarak ıslatmak İkzım- dır. İşte bu tertip macunla as yapılacak olursa aşı mutlaka tutar ———— m e ——— saniye kadar ağaçlar üzerinde meyva- lar kalır, ondan sonra bu meyvaların to- hurmları çıkanlarak hemen yerlerine ve- ya tohum tavalarını ekilirler.. bu tavzda Bi şubat veysi mart, hisana kadar ekile- cekleri yerlere ekilmelidir. Tohumların ekilecekleri tavalar veya tahtaların top rağı güzelce hazırlanması, gübrelenmesi ve tohumlar muntazam saçılmatı ile be- raber üzerlerine 2 - 3 santim toprak ve birmiktar çürümüş gübre konması, 4 - $ santim derinliğinde, & - PO santim fam- lalarla ekilmesi lâzımdır. Tohumlar ekil. il ri kılır ve teşrinisani, kânunuevvel veya alm KIRILAN BEBEKLER Tefrika: No. 33 —8— Dün sabahtan akşama kadar yar gan yağmur kışı sanki tekrar getirdi. Sobamı yakmak için gelen bizmetçi- nin elinde bir mektup vardı. İçini açmadan üzerindeki dik yazıdan Şu- şuttan olduğunu anladım, Mavi cey- lânım yalnızlıktan epice şikâyet et- tikten sonra İstanbula ait mânasız, mânasız havadisler veriyordu. Üç haf- ta zarfında İstanbulu, arkadaşlarımı tamamile unutmuş, bu sessiz, yekna- Sak hayata alışmıştım. Şimdi arkam- da bıraktığım çehreleri hatırlamak için bir gayret sarfedecektim. Dal- Mış düşünürken, kuzinlerimin me Takla, el çantamdaki pudra kutusunu, dudak boyasını karıştırdıklarını. gör- düm. Her halde sevgili mühendisleri bugün babalarını ziyarete gelecek. — Güzelleşmek ister misin Aliye? — Otur şuraya bakalım. önüme oturdu. Yüzünde bir kaç defa ponponumu gezdirdikten sonra İki elban Dedi. Bir sual sormak istiyor, fakat pa ketsizlik yapmış olmaktan çekiniyor- du. Nihayet: — Ablacığım... Dedi, çok bilmek isterdim Sizin de bir sevgiliniz var — Zannetmiştim ki... Fransiz ma- hailesinde oturan o genç adam... Aliyenin tereddüdünden Necdetle gezintilerim bu küçük muhitte dedi- koduya sebebiyet verdiğini anladım, SEBZECİLİK: Bahçelerde nöbetle sebze yetiştirmelidir Bir mahalle, Ber sene, biribiri arkan- na ayni sebzeyi dikmeyip başka başka sebzeleri dikmeğe münavebe deriz. Mü- navebeye niçin mecburuz? 1 — Her bir sebze, topraktan, gıda İmaddelerini ayni cinsten ve eyni şekilde almazlar, Muhtelif sebzelerin topraktan aldığı gıda maddeleri başka başkadır. Meselâ; Bazı sebzeler topraktan, en zi- yade azotlu gıdaları aldığı halde diğer bazı sebzeler de en ziyade fosforu, ba- ları da potası alırlar. Binmensleyb biz bir mahalle daima ayni sebzeyi dikersek, o sebze daima en çok sevdiği gıdayı top- raktan en ziyade alacağından, toprak © maddece gittikçe fekirleşir ve netice iti- İ barile o sebre toprakta o gıdayı bula mayınca, iyi yetişemez bozulmağa mah- İ küm kalır. İ © Bu mahzurun önüne geçmek için eyni mahalle gıda ihtiyacı başka başka olan sebzeleri dikmek mecburiyeti hasl olur. İ Her ne kadar kimyevi gübrelerle bu mahzur izale edilebilirse de münavebe- yı icab ettiren diğer daha mühim sebep- ler de vardır. 2 — Sebze köklerinin şekli. Sebzelerin bazılarının kökleri derine gider, bazılarının da dağınık olarak top- Tak yüzünden istifade eder. Binmenaleyh, biz, daima kökleri topmk yüzünden gi- den, sathi köklü sebzeleri ekersek top- vak yüzündeki gıdadan istifade eder, alt tabokalardan istifade edemezler. Buna mukabil bu gibi toprağa kökü derin gi- den sebzeleri ertesi sene dikersek top- rağın «İt tabakasındaki gıdadan da isti- fade etmiş okunur. 3 — Köklerdeki bakterilerin i#frazatı, Her sebze kökünün kendine mahsus mu- ayyen ilfvazatı vardır. Bundan başka, köklerde yaşıyan bakterilerin de hususi ifrazatı vardır. Eğer biz, uzun zaman, ayni yere, her sene ayni sebzeyi ekersek, gerek köklerinin ve gerek ona civar olan bakterilerin ifrazatı bir mahalle toplar narak ayni nebata zehir gibi tesir eder. Hanâ büyümesine mâni olur, a kadar ki, sebzeler tam çiçek zamanında, bütün çiçeklerini döker, Burdan dölayıdır ki ilk sene bol sebze veren bir sebze, ertesi sene âyni yere dikilirse 2 ci sene bundan 4 — Haşere ve emraz hastalıkları — Her sebzenin, her nebatın kendine mah- sas emraz ve befeylâtı vardır. Eğer top- rağa mütemadiyen ayni nebat dikilirse, © sebzenin haşere ve hastalıkları, mez- kür mahalde pek çok tekestür ederek sebzeyi mahvederler, > — Sebzelerin yetişme tarzları — ” İYmamiyetle sebzelerin bir kısmı. toprağı temizleyici diğer bir kısmı da kirletici dir. Meselâ: Lâhna, domates, patates ilâh.. gibi sebze temizleyicidir; halbuki ispa- nak, semizotu, ve #aire sebzeler ise kir- letcidir. Binsenslevh sebze yetiştirme- de ba cihet mutlak nazarı itibare alım” malı, temizleyici bir sebzeden sonra kirletici bir sebzeyi münavebe sırasına 'Tabiate susamış iki çılgın, fenalık dü- şünmiyen iki dürüst arkadaş oldu- Kumuzu kime anlatacak, kimi inan- dıracaktım. Kahkaha ile gülmeğe başladım, o kadar çök güldüm ki ku- zinlerim fazla ısrar ödemediler. Bugün öğle yemeğini Fazilette ye- dim. Esasen düzelen iştaham, benim için hazırladığı enfes yemeklerle büs- bütün açılmıştı. Necdetin sık sık: «Sihhate iyidir, diye bardağıma dol- durduğu şarapla başım epice dön- müş, vücudüme tatlı bir gevşeklik gelmiş, sessiz bir saadet düyüyor- dum. Her şeye rağmen ben şehirlerin gürültüsünden tiksinen, sakin köy hayatı, güller, güneş için yaratı. ym$ bir insanım diye düşündüm. Hâyır, bayır bütün bunlar iki üç kadeh şarabın doğurduğu çai- Tane hâyallerden başka bir şey değil. Necdetle ikimiz, içimizde büyük şe- hirler için yüksek hisler taşıyoruz. Daussılamızın . coşacağı gün artık yaklaştı, Bizi İstanbula kavuşturacak vapurun içine atladığımız zaman se- vincimizi anlıyacağız. Bugün Fazilet, beni şaşırtan, hem güzel hem ağır kelimelerle konuşuyor. Sesi, bana şefkatle tahakküm etmek hissini veriyor. Sebebini uzun uzun araşlırırken o ince elinin içerisine elimi almış arasıra okşuyor, Yemekten sonra hizmetçinin elinde İya hiç alınmaz veya daha az mahsul alınır. BAĞ: Yeni dikilmiş olan asma- lardan mahsul alıncıya kadar yapılacak ihtimam Genç asmalara - yenicelere - yapıla- cak taksyyüdatın en mühimmi, genç 2s- maların toprak üstünde kalan kısımları. nın kuvvetli olarak büyümelerini temin- dir. bu maksatla yapılacak timar sreli- yatı şunlardır: Birinci sene — Toprak yüzünde ka- lemden çıkan filizlerin üzerinde, toprak kaymaklanmış ise, bu hal filizlerin fışkır- manaa mâni olacağından, bir çöple top- vak kaymağı kırılır. Bu ameliyat esnasın- da genç filizlerin kınlmamasna dikkat etmek lâzımdır. Mildiyö, küllemeye karşı da yazın, yenicelere yüzde bir bordo bu- lamacı ve kükürt atmalıdır. Yeni filizlerin o rüzgârlardan kırılma- ması için yanlarına herkler konur. Top- rak yüzü bir kaç defn sathi olarak ile nir ve arasıra sulanır. Aşı mahallini örten toprak dikkatle açılır ve aşı kaleminden çıkan kökler ke- silir ve tekrar toprakla örtülür, Bu ame- yat, ağustos başlangıcında yapılır. Ey- üst kısmından hani olan kökler tamami- İc kesilir ve tutmıyan aşı fidanları yer. lerine kuvvetli, köklü aşılı fidanlar, son- baharda erken dikilirler. Bunlar dikilir. lerken yalnız kökler üzerinde budama yapılır, filizlerine dokunulmaz. Donlar- dan, bunlar müteessir olmamak için, üç dört gözü samanlı toprakla örtü İlkbahar geldiğinde bu fidanların filiz- leri birer sağlam göz üzerine budanır. Boş kalan, tatmıyan fidanların yerlerine ilkbaharda yeniden fidanlar dikilerek doldurulur. İkinci sene — Genç asmanın kuvvetli bir süryünü bir göz üzerinden budanır. diğer zayıf filizler tamamile kesilir, bun- dan başka kalemden çıkmış kökler varsa bunlar da tamamile kesilir. Filizler herk” lere bağlanır, yazın, diğer asmalar gibi bir kaç defa bordo bulamacı ve kükürt atılır, toprak sathi olarak işlenir. Zayıf kalırız sonbaharda bir de gübre verilir. Üçüncü sene — İlk yapılacak ameli- yat, ilkbaharda budamaktır. Kevvetli fi- Ezler iki göz üzerinden budamı, diğer zayıf filizler ise birer göz üzerinden bu- danır. Kalemden çıkan kökler tamamile hazfedilir. Evvelce dikilip te tutmamış, bos kalmış yerlere eski köklü çubuklar dikilir. Üçüncü sene artık asmaler Uzüm ver- meğe başlarlar, bu sene genç asmalar, &iliz ve yapraklarile yekdiğerlerine göl &e yapmağa başlarlar. Asmalar üzerinde, Zaid addedilip yan taraflara doğru bü- yüyen zayıf Gilizler, mayıs, haziran ayın» da koparılır, şayet asmalara alçak şekil | verilecek ise bunlar üzerinde 3 - 4 tane İ eervetli Hilizler bırakılır. koymak lâzamdır. layısile sebzecilikte münavebeye riayet mecburiyeti vardır ki bu cihet büyük seb- zecilikte daha ziyade nazarı itibare alın- ması lâzımdır. kahve fincanlarını görünce, sigara iç: | mek arzusunu gözliyemedim. Fazilet Fakat Necdet itiraz edip bugünün kadınlara verdiği haklardan canla başla bahsederek kendi sigaralarından uzattı. — Necdet! — Efendim? — Süziye «Mesut ada» nı okumak istemez misin? — Şimdi olmaz. Bir çeyrek, yarım saat yalvardık- tan sonra şairim nihayet razı oldu. Yanında duran bir kâğıt yığınını eli- ff bir rüzgârla çırpınan yapraklar- dan daha hoş bir sada çıkarıyordu. Bu odada üçümüz başbaşa şehirler- den uzak, Necdetin nefret ettiği har yöttan uzak, yepyeni bir âlemde ya- şiyorduk. Hikâyesi acıklı idi. Bir çap- kın şehirliye gönül kaptıran saf bir köylü kızı önüne çıkan her mânlayı sevgisinin doğurduğu ezmile yenerek, sonsuz fedakârlıklarda o bulunarak velhasıl bir çok mücadelelerden sonra sevgilisini yola getiriyor ve kendisine bağlıyor, fakat ruhu kadar beyaz du- vaklar taktığı gün saadetinden ölü- yordu. İşte yukarıda saydığımız sebepler do- | LE ağaçlar budama ile nasıl se ? Tam budama mevsimindeyiz, a- İÂ. ğaçlerm O budan bu suretle siya ve güneşin tesirime mâni ola- cak wk dallarla, hastalıkh, © bereli dalların kesilmesi icab eder. Bunun- la beraber, sekiz on senedenberi hiç budanmamış veya gayrimuntazam bir şekilde budanarak şekillerini kaybetmiş olan ağaçları, budama sayesinde genç- İeştirmek, o muntazam bir şekil verdir- mek kabildir. Bu tarzdaki budamada nazarı itibare alınacak cihet, ağacın ber tarafıma güne- gin tesir ve nüfuzunu temin ile beraber, ağacın taç kısmının muntazam teşekkü- üne yardım edecek bir tarzda budamak ve bunun için de ağaçların orta kısımla- rındaki fazla gölge yapan zayıf ve has- tahıklı dallarla, ağacın şeklini bozan dal- lann en kuvvetlilerini bırakarak diğerini kesmek, hazfetmek lâzımdır. ve arasıra bolca sulamak İizimdir.. Resmimiz, ihtiyar fakat sağlam bir ağscm budandıktan sonra ne şekil aldı- İni göstermektedir. Bundan sonra ağacın gövde kısmın. da zuhur etmiş ve halihazırda sarı bir renk almış olan mantarı ve yosun kısım- mek, ağaç kabukları arasına iltica etmiş tofeyli haşerelerin. sürfe, ve yumurtala- mma, mantari hastalıkların sporlarını im- ha maksndile ağaçların gözünşl: sönmüş kireçle yapılmış o mahlülile badanalan- ması, bilhassa meyvalı ağaçlarda buna dikkat ve ehemmiyet verilmesi zaruri- dir. AKŞAM'ın Ziraat mütehassısı karilerimizin suallerine cevap verecek (AKŞAM) ım ziraat mütehassısı her nevi zirasi bahislerine dair sorulacak #uallere cevap verme ğe hazırdır. Gönderilecek mek- tupların üzerine (Ziraat muhar- riri için) kelimelerinin Wâvesi lâ- aımdır. Ziraat sahifemiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda ziraate ait müteaddit yazlar ve mülehassısımıza s0r- dukları meselelerin cevaplarını . — ne sade, ne temiz bir lisanla anlatıyor- kapadı. «Çok güzel, dedikten sonra müş, ne bir yıldız ne de soluk bir ay vardı. Vaktile ağaçların gölgelerin- den korktuğum geceleri hatırladım. 'Bu saatte semadan #anki derin inilti- ler duyuluyordu. Geçmiş hatıraları- mi tezelemek için zihnimi istediğim kadar altüst edeyim, şu anda vücu- dümde hissettiğim hafifliği hiç birile mukayese edemiyorum. Bu hafiflik, bu heyecanın sandet olduğunu zân- etmiyorum, çünkü saadet gözle gö- rülen, aldatmıyan bir histir. Halbuki benim saadetim açık bir avuçta du- ran bir mikdar küle benziyor, en ehemmiyetsiz bir rüzgârla dağılıp gi decek, işte bunün için üzülüyorum, imiş, gene bir gece bile kalmadan İs- keleden beni hemen alacakmış. (Arkası var)