YASİ İCMAL ingiliz -talyan Büğün İtalya kendisi için en büyük hasım olarak Fransayı görmektedir. Akdenizde İngiltere ile anlaşan İtalya bu denizin üçüncü büyük devleti Fran-| sa ile anlaşmağa hiç yanaşmamıştır. | Fransa ancak İngilterenin verdiği hu- susi teminata dayanarak Akdenizdeki mevkiinden emin bulunuyor. Moahaza İtalya Akdeniz anlaşması- nın tahakkukundan sonra da İnyilte- yeden pek memnun görünmemektedir. İngilterenin beş senede bir buçuk mil- yar İngiliz lirası sarfederek donanma- sını dünyanın en büyük deniz kuvve- ti haline getirmeğe karar vermiş olma- sı İlalyayı kuşkulandırmıştır. Bahusus bu fevkalâde teslihat için gerek beyaz kitapta, gerek İngiliz devlet adamları- sun sözlerinde gösterilen sebepler ve maksadlar İtalyayı tahrik ve iğzap edi- yor. Bu sebepler arasında Milletler cemi- yeti müessesesinin söz ve otoritesinin kuvvetlendirilmesi vardır. İtalya ise artık faaliyetine iştirak etmediği Mül- letler cemiyetinin nüfuzunu arttıra- cak her türlü hal ve hareketi dolayısile kendisinin aleyhinde saymaktadır. İngilterenin kuvvetini arttırmasına diğer bir sebep olarak demokrasinin AŞK VE KANSER Berlinde Kayzer Vilhelm enstitüsü profesörleri kanserin esrarını bulmuş- lar. Bu doktorların iddiasına göre, kansere yakalananların çokluğu, cin- siyet hislerini kaybedenlermiş... Bu iddiaya inanmak pek kolay de- ğildir, çünkü sözün tam manasile dinç va gürbüz oldukları halde kanserden ölen kadın ve erkekleri biliyoruz. Ancak, meşhur profesör Saterbruc- h'ün son yaptığı tecrübeler dikkate şayandır. , Bu doktor müşahedeleri sonunda, cinsiyet hislerini kaybetmiş olan ka- dın ve erkeklerin kansere yâkalanan- lar arasında çokluğu teşkil ettiklerini anlamıştır ve şu neticelere varmıştır: 1 —- Cinsiyet hislerinin azalmasile kansere yakalanmak tehlikesi çoğalı- siyet hisleri kanser tehlike- bilvasıta veya bilâvasıta, en- gel oluyor, Bu neticeler üzerine âlim profesör şu tecrübeyi yapıyor: Lâboratuvarda mevcud kırk muhtelif hayvanı-hadım ediyor. Ondan sonra da bunlara kan- ser aşılıyor. Birkaç gün sonra kırk hayvandan yedi tanesi kansere yaka- Tanıyor. Ayni zamanda âlim profesör kırk muhtelif hayvana, hadım etme- den, kanser aşılıyor. Cinsiyet. hisleri sağlam bu kırk hayvandan ancak bir tanesi kansere yakalanıyor. Her halde cinsiyet hislerinin kansere karşı müdafan oldukları pek yalan ; Kayzer Vilhelm enstitüsü pro- fesörlerinin iddialarında biraz da ha- kikat var, YANGIN MI VAR? Viyanada bir genç erkekle bir genç kız geziyorlar, Tenha bir yolda erkek kızı öpmek istiyor. Kız erkeğe bir t0- kat atıyor. Amma öyle bir tokat ki erkek 'sendeliyor, başı yangın haber veren bir zilin düğmesine rastlıyor. Beş dakika sonra ilfaiye geliyor. Genç erkeği merkeze götürüyorlar, Genç iki cezaya birden — çarpılıyor: Yalan yere yangın düğmesine basmak ve bir genç kıza tacrruz... Kıza gelince, komiser kendisini teb- Tik ediyor. İma ile a Birinin bir ar- kadaşından ala- cağı vardı. Bir türlü alamıyor- du. Nihayet ta- vassuf edip pa rayı (istemesi için Nasreddin Hocaya rica etti: — Kuzum Hoca, git te şu denim parayı iste, münasebat! kuvvetlendirilmesi gayesi (gösteril- ktedir. İtalya ise demokrasinin kuv- vetlendirilmesini mutlak otorite esüst- na dayanan rejimlere ve bahusus faşist rejimine karşı bir husumet telâkki et- mektedir. İngilterenin başka devletlere örnek olmak maksadile umumi harpten sonra deniz ve diğer silâhlarını azalt- muş olduğuna da İtalya inanmıyor. İtalyan gazeteleri şimdi “İngilterenin mildafaa kuvvetleri 1914 senesine nd- zaran yüzde elli daha ziyade olduğu kanaatinde bulunuyorlar. İngilterenin silâhlanması için veriler; manalardan dolayı zaten gayri mem- nun bulunan İtalyanlar şimdi de Ha- beşistan imparatorunun hüküm ve ara-| dsi büftü mevcud devletlerden birinin şefi gibi İngiliz kralının taç giyme me- rasimine mümessil göndermeğe davet edilmesinden büsbütün müteessir ol- muşlardır. Halbuki İtalyanlar Habeşis- tanın Mületler cemiyelinden büsbütün uzaklaştırılacağını bekliyorlardı. Şu- rası da kayda şayandır ki, İtalyanlar İngiliz politikasından. ne kadar göyri memnun olsalar İngütere tle ciddi düş- man olmağı asla hatırlarına getirmi- yorlar. Feyzullah Kazan umman CÜZZAM VE KAN Bütün Arjantin tüyler ürperten bir facia, daha doğrusu işlenememiş bir facia ile çalkanıyor. Vaka şudur: On iki yaşında bir çocuk, bundan birkaç hafta evvel, mektepten evine dönerken, haydudlar tarafından ka- çırılıyor. Sekiz on gün çocuğu bulamı- yorlar, Sekiz on gün sonra çocuk evi- ne geliyor. Haydudların elinden kur- tulmuş ve yürüye yürüye evine gel- miş. Çocuk kaçırıldığı evde konuşulan- ları anlatıyor, evin nerede olduğunu tarif ediyor. Haydudlar yakalanıyor. Bunlar büyük bir çiftliğin müstah- dimleridir. Çiftlik sahibi de cüzzamlı bir adamdır. Patron adamlarına em- retmiş, demiş ki: — Bana kız veya erkek, temiz kanlı bir çocuk bulup getiriniz... Kızıl derilirde bir batıl itikad var- dır. Onlar sanırlar ki, bir cüzzamlıya, temiz bir kan zerkedilirse, hastalık iyileşir. İşte bu itikadı besliyen asrt cüzzamlı bunun için bir çocuk iste- miş, çiftlik müstahdimleri de bu ço- cuğu yakalamışlar. Çocuk, tali eseri, kanını ve canını vermeden kaçmış... Arjantinin yerii kabilelerinin bazı- larında hâlâ bu batıl itikad vardır amma, medeni bir çiftlik sahibinin ayni itikadı beslemesine herkes şaşi- yor. KONUŞMA HASTALIĞI Floridalı Stilman 18 gün ve 18 gece ce durub dinlenmeden konuştu, ağzı na geleni söyledi, şiirler okudu, dua- lar etti, politikaya, dine dair nutuk- lar verdi ve 18 inci gece nihayet öldü. Doktorlar Stilmanın beyninde, söz kontrol guddelerinde iltihap yaptığı- ni söylüyorlar, ÇİNDE SAYIM Çin hükümeti eyaletlerindön birin- de sayım yaptırdı. Bu sayıma göre alacağı verginin mikdarını ve sefer- berlikte çınkaracağı askerin sayısını tesbit etti. O ayaletin nüfusu 35,000 çıkmıştı. Altı ay sonra hükümet aynı eyalet- te fakirlere yardım etmek, onlara pa- Ta ve arazi dağıtmak için bir sayım daha yaptırdı ve bu sefer nüfusu 135 bini buldu! nlatmış Hoca gitti ve geldi. Alacaklı telâşla sordu: — Parayı getirdin mi? — Hayır. — Vermedi mi? — Hayır. — Vermiyeceğim mi dedi? — Hayır, böyle söylemedi amma ima ile anlattı. — Ne yaptı? — Beni kap dışan etti! İngiltere ile Italyanın-arası yeniden açılıyor mu ? iKİ TARAF GAZETELERİ TEKRAR HUCUMLARA BAŞLADI İngilterenin teslihat için 400 milyon sterlinlik (bizim paramızla iki milyar 480 mliyon lira) fevkalâde tahsisat kabul etmesi İngiltere ile İtalya arasında yeni hâdisele- re sebep . olacak gibi görünüyor. İngiltere bu tahsisatı kabul ederken müşterek emniyetin sarsıldığından bahset- mişti. Bazı İngiliz gâzsteleri bu emniyeti faşist devlet lerin tehdid ettiğini eri sürmüştü. İtalya başvekilinin “fikirlerine tercüman olan Virginio Gayda, Voce d'İtalia' gazetesinde yazdığı bir makalede bu ithamları şiddetle reddetmiş, faşist devletlerin ko- münizme karşı tedafül bir vaziyet almakla iktifa ettik- lerini, demokratik devletlere karşı hücum etmeği asla âkıllarından geçirmediklerini söylemiştir. Times, Morning Post, Daily Telegraph gibi mühim İngiliz gazeteleri, Voce d'İtalianın bu tenkidlerine şld- detle mukabele edince Giornale d'İtalia gazetesi de münakaşaya karışmıştır. Bu gazete faşist İtalyanın hiç bir devletin silâhlanmak hakkını inkâr etmediğini, fakat bu teslihatın maksat ve hedefini anlamakta mu- sır bulunduğunu söyledikten sonra İngiltere ile Fran- sa tarafından yapılan muazzam teslihatın mânasıni sorarak diyor ki: «1 - İtalya, Şarki Afrikanın fethi üzerine memnun devletler sırasına geçtiğini, 2 - Hitler Almanyası muhik ve mantık! bir Avrupa teşriki mesaisi plânı teklif etti- gini, 3 - İngiltere ile Fransa Sovyet Rusyada hüsust bir tehlike görmediklerini “beyan ettikleri bir sırada İngil tere ile Fransanın silâhlanmalarına şiddet vermeleri, bazı tavzihlere ihtiyaç gösterir.» Temps gazetesinin Roma muhabiri bu neşriyattan bahsederek diyor ki; «Bu makaleyi okuyan bir İtalyan karlin aklına derhal şu sual gelir: İtalyayı yeni bir teh- like mi tehdid ediyor? Ayni okuyucu Tribuna gazetesi nin Londradan alıp neşrettiği ve İngiliz teslihatını Ak- denizdeki vaziyetle alâkadar gösteren telgrafı okuya- cak olursa bu zannı kuvvetlenecektir. Bu telgrafa naza- ran seksen İngiliz harp gemisi yakında manevralar için Akdenizde toplanacaktır. Ayni belgrafa göre İngiliz kralının tac giyme merasimi münasebetile Londrada toplanacak olan Dominyonlar konferansı fevkalâde bir ehemmiyeti haiz olacaktır. İngiliz - İtalyan centilmen anlaşmasının, Akdeniz meselesini halletmese bile burada bir sükünet tesis cde- ceği zannediliyordu. Halbuki İtalyanın itimadsızlığı ta- mamile zall olmamıştır. Herhalde İngiliz - İtalyan an- laşmasının imzalandığı 2 kânunusanidenberi ilk defa- dır ki, İtalya matbuatı İngiltereye bu derece şiddetli hücumlarda bulunuyor. Bugüne kadar faşist hüküme ti Londra ile iyi münasebetlerin idame ve İnkişafına engel olacak her hareketten çekinmişti. İngiliz - İtalyan matbuatı arasındaki bu şiddetli mü- nakaşa, yeni bir vaziyet doğuruyor. İngiltere ile İtalya arasında aktedilmiş olan anlaşma Londra İle Romada başka başka surette mi tefsir ediliyor? Bu anlaşmanın ehemmiyet ve vüsati, zannedildiğinden daha az mıdır? Zahirt ve kısa bir müsalâha karşısında mi bulunuyoruz? Bülün bu münakaşalarda üzerinde teyakkuf edilme: si lâzımgelen bir nokta varsa o da Voce d'İtalla gazete- sinin ebüyük demokrasiler tarafından başlanan tesli- hat yarışına diğer büyük devletlerin de mukabelede bu- Tunacakları> hakkındaki fıkrasıdır. İlk nazarda İtalya ile Almanyanın İngilterenin bu muazzam teslihat masraflarına nasıl mukabele edecek- leri sorulabilir. Malt bakımdan İtalya ile Almanyanın buna kudretleri yoktur. İtalya kendi mali kudreti daf- resinde teslihatına devam edecektir. İtalyan yüksek müdafaa meclisi bir çok defalar gizli surette toplanmış- tır. Diğer taraftan önümüzdeki aylar zarfında 1900, 1901, 1902, 1903, 1904 sınıflarının seferberlik tecrübele- ri yapılacaktır. En nihayet büyük faşist meclisi, askeri vaziyeti tetkik ve müzakere için 1 martta toplanacaktır. Müzakereleri- nin en ehemmiyetli noktasını İngiliz teslihatı teşkil etmesi muhtemeldir. Bu suretle büyük faşist meclisinin kararı, fevkalâde bir ehemmiyeti haiz olacaktır. ile iktifa ederse İtalyanın her şeyi göze alması muhte meldir. İtalya, kendi imparatorluğunu tehlikede görür- se, onu kurtarmak için Avrupada en büyük fedakârlık. larda bulunması ihtimali vardır.» Yeni 18 şilep yaptırılacak Cüce bir kadın Bayan Hafızanın boyu Azgın mandanın yaptıkları Ihracat mallarımız kendi | : 85 santimi geçmiyor İp., miri öldürdü, bir kaç vesaitimizle nakledilecek İhracat mallarımızın kendi vasıtala- rımızla nakli için tedkikler yapıldığını leceğini yazmıştık. Yaptırılacak şilep- ler 18 dir. Ayrıca İskenderiye hattı için her biri 7000 tonluk seri iki vapur 18- marlanacaktır. Bu 20 geminin hacmı 100 bin ton olacaktır. Geçen hafta 10 vapur inşası muka- yelesi imza edilmişti. Yeni yaptırılacak 20 vapurla birlikte 30 yeni vapurdan mürekkep bir ticaret filomus olacaktır, Şilepler inş& edilinceye kadar ihracat İnönü, Tan ve Vatan vapurları tara- imdan yapılacaktır. Bir taraftan yeni vapurlar smarla- nırken diğer taraftan havuzlarda esas- lı surette ıslah edilecektir. Havuzlarda icabında vapurlar tamir edileceği gibi yeni vapur da yapılacaktır. /4. Proste martın ilk haftasında geliyor Pariste bulunan şehircilik müte- kişiyi yaraladı Pakılı (Akşam) — Boğazlıyan kaza- sının Horan köyünde azgın bir manda bir kişinin ölümüne, birçok kimselerin da köy halkından Yahyanındır. Yahya diğer hayvanlarla birlikte bunu da su- lamağa götürmüştür. Dönerken hay- van sürüden ayrılmış, koşmağa başla- mıştır. Yahya, akşam olduğu için man. danın mandraya gittiğini zannetmiştir, Manda, akşam üzeri sürüden ayrıl dıktan sanra bir çobana raslıyarak hü- cum etmiş ve çobanı yaralamıştır. Bun- ler köyüne gelince kapısını açık bul duğu bir evden içeriye girmiş, yatakta yatan bir ihtiyar kadını çiğniyerek öl dürmüştür, hassısı M. Proste'un mart sonunda şehrimize geleceğini yazmıştık. İstan- bulun imar plânı hazırlıklarına bir an evvel başlamak üzere mütehassısın da ha evvel şehrimize dönmesi ve işe tek- rar başlaması lâzım geldiğinden ken- disine yapılan tebligat üzerine martın ilk haftası İstanbula geleceğini beledi- yeye bildirmiştir. M. Proste şehrimize gelir gelmez bil- hassa şehrin müstakbel liman işlerile Mangal üzerindeki suyu devirdiler Kartalda oturan Talât isminde 6 yaş» larında bir çocuk,, evinde kardeşi Or- han ile oynamakta iken mangalda kay» namakta olan bir tencere suyu devirmiş Talât, bu sıcak su ile muhtelif yerle- rinden haşlanmıştır. Anaları bayan Emine, odaya girince vaziyeti görmüş ve Talâtı derhal Nümune hastanesi- ne kaldırmıştır. Zabıta tahkikat yap- maktadır, —« yu 35 santim olan bayan Hafıza tam teşekküllüdür. Evvelce sarayda bulun» muş Abdülhamidin cücelerindendir. Bayan Hafıza son senelerde evlen- mişti, Kocası misafirliğe giderken sırt- | Sır? hamallığı bir aya kadar kalkıyos lamakta veya kucağında götürmekte Sırt hamallığının kaldırılması etra- idi, Bayan Hafiza, son zamanlarda ko- casından boşanmıştır. FAKILI MEKTEBİNDE BİR ÖĞRET- MEN KALDI Fakılı — Köyümüzün beş sınıflı bir okulu vardır, Okulun iki öğretmeni varken biri İnce su kazasına nakledil- miş, aradan dört ay geçtiği halde ye- rine başka bir öğretmen tayin edilme- miştir. Şimdi okulumuz bir öğretmenle! idare edilmektedir. Alâkadarların na- zarı dikkatini celbeder öğretmenin bir an evvel gönderilmesini dileriz, Vakayı haber alan jandarmalar hay Ancak arkasında küfe taşıyan gezi- ci satıcıların da bu emrin hududu içik- ne girip girmiyecekleri henüz tedkike muhtaç görülüyor. Bu gezici esnaf hak kında nasıl bir karar verileceği yakın- da belli olacaktır,