Ahmed Cezmi senelerce Adanada giraatle meşgul oldu. Günlerini şe hirden uzak çifliğinde geçirdi. Genç- liğinden beri kendini ziraate vermiş, galon hayatına katiyen karışmamış, Adeta köylüleşmişti. Bu sefer İstanbu- la gitmek mecburiyeti âdeta canını sıktı. O öyle şık kadınlardan, smokin- Ni erkeklerden utanırdı. El öpmesini, dans etmesini, briç, poker oynaması- ni bilmezdi. İstanbulda arkadaşı Se- Mm onu karşıladı: — Dünyada bırakmam, bu gece bizdesin.. dedi. Gece, Ahmed Cezmi, Selimin Ayas- paşadaki şık apartımanına geldiği za- man evin salonunda poker partisi başlamıştı. Selim arkadaşına: — Cezmi, dedi, sen poker bilmezsin. Masaya yakın otur da bizi seyret. bem canım sıkılmaz, hem de pokere biraz aklın yatar... Ahmed Cezmi masaya çok yakın bir koltuğa ilişmek üzere iri. Fakat birdenbire kadife süvare elbisesi beli- ne kadar dekolte bir genç kadın - onu Cezmiye bayan Nuriye diye tanıtmış- lardı - kendisine: — Aman... dedi... Böyle yanıma oturunuz. Ahmed Cezmi kıpkırmızı kesildi: — Sizi rahatsız etmiyeyim... diye Nuriye sigarasından bir duman üf- Biyerek;: — Rahatsızlık mi? Ne münasebet.. bilâkis... Yanıma, şöyle tam yarıma Oturunuz, dedi, Cezmi kızardı, bozardı. Lâkin Nu- riye o derece sihirli bir kadındı ki kuzu gibi gitti, yanındaki iskemleye oturdu. Lâkin Nuriye bunu kâfi bul- madı: — Niçin o kadar uzağa oturdu- nuz. biraz sokulsanıza. Hem size pokeri öğretirim. Ahmed Cezmi fenalıklar geçiriyor- du. Nuriyeye biraz sokuldu... Lâ- kin genç kadın: — Biraz daha.. biraz daha. diye- rek onun iskemlesini tamamile ken- disine yaklaştırdı. Şimdi Ahmed Cez- mi Nuriy başdöndürücü koku sunu kokluyor, genç kadının dirseği dirseğine değiyordu. Oyuna başlar- Jarken birdenbire ayak parmaklarını ucuna bir elektrik cereyanı verilmiş gibi sarsıldı. Nuriye yılan derisi is- kürpinlerile Ahmed Cezminin ayağı- na hafifçe bastı. Genç kadın bundan sonra Cezmiye mânalı münalı baktı ve gülümsedi Cezmi Obaygınlıklar (geçiriyordu. Dünyanın en güzel kadını kendisine bu derece iltifat etsin... Şimdi çehir- den uzak, kadımsız ve Şiirsiz geçen uzun senelerine yanıyordu. Onları bomboş buluyordu. Fakat belki de bu bir tesadüftü. Nuriyenin iskarpini tesadüfen kendi ayağına değmiş ola- bilirdi. Lâkin biraz sonra ikinci oyun par- AYŞE MEYDANA ÇIKINCA.. İlk göçmen kafilesinin Mayorkaya gelişi felâketlerin başlangıcı sayılabi- Mrdi. Bundan sonra, her gün yeni bir felâket haberi gelmeğe başla- Muştu. Kemal reis Endülüsü bu halde bıra- kıp dönmeğe tahammül edemiyor.. vicdanında derin bir acı duyuyordu. Bir sabah Türk amiral güvertede dolaşırken, gemiye yanaşmak istiyen bir kayık gördü. Kayığın içinde bir kadın vardı. Kemal reis bu kadını görür gör- mez tanıdı: — Ayşe geliyor... Diye bağırdı. Gemiciler güverteye üşüştüler. — Ayşe. ta kendisi, — Nereden geliyor acaha..?! — Hüsrev reis azad etmiş olmalı. Kayık gemiye yanaşmıştı, Ayşeyi güverteye çıkardıkları za- man, Karaca da büyük topun ağzını boyamakla meşguldü. Ayşe güverteye çıkar çıkmaz Kemal reisin dizlerine atıldı: : KEMAL REİSİN İSPANYA DÖNÜŞ Yasan: İSKENDER FP. SERTELLİ tisinin başında gene Nuriye hafifçe ayağını getirdi. Cezminin iskarpini- nin üstüne bastı, Hemde bu sefer genç kadınm ayağı Cezminin iskarpi- ni üzerinde çok kald. Uzun müddet kadından ve şehirden uzak yaşayan erkekler böyle güzel bir kadın tarafından biraz iltifat gör- geler çok ateşli olurlarmış. Şimdi Cez- mi de oturduğu yerde hayallere dal- mıştı. Bu güzel kadın hayatım baş- tan başa değiştirebilirdi. Onunla ne mesut günler yaşayabilirdi. Bütün insanlardan uzak yemyeşil çifliğinde ne şairane günler, ne aylar, ne yıllar geçirebilirdi. Hayalinide âdeta Nuri- ye ile yaşıyacakları köşkün yerini bi- le tayin etmiş, müstekbel yuvanmn plânını çizmişti. Ahmed Cezmi bunları düşünürken birdenbire hayretler içinde kaldı. Ma- sada oturan şişman, uzaktan insana hürmet hissi veren bir kadın yerin- den kalktı. Aynaya yaklaştı. Kendi hayaline üç kere dilini çıkardıktan sonra döndü, tekrar yerine oturdu. Ahmed Cezmi içinden: «Ben, dedi, ziranile meşgulken adabı muaşeret usulleri değişmiş ola- cak. Her balide bu aynaya üç kere dil çıkarmamn bir mânası olsa ge- rek.» Aradan bir müddet geçti. Masada oturanlardan kerli, ferli, kelebek göz- lüklü bir bay yerinden kalktı. Salon- daki halıyı arşınlar gibi üç kere dev- yetti, sanki mühim bir”'iŞ yapmış gibi geçti, tekrar yerine oturdu. Oyu- nuna devam etmeğe başladı. Ahmed Cezmi hayretten dilini yu- tacaktı. Acaba yanlışlıkla Selimin epartımanı diye tumarhaneye mi gel- mişti? Bunların hepsi de deli mi idi- ler?. Ahmed Cezmi şehirlerde sinir ve akıl hastalıklarının pek çoğaldığı- nı gazelelerde okumuştu. Kim bilir belki de?.. Vah, vah, zavallılar. Bu düşünceleri arasında, birdenbire sersıldı. Tık, tık, tık... Nuriyenin aya- ğı üç kere İskarpinine vardu. Şüphe- siz ki bu Ahmed Cezninin en heye- canlı gecesi,idi. Nuriye gibi harikulâ- de güzel kadının üzerinde bu derece muvaffakıyet!... Ahmed Cezmi başı- ny içinde kurduğu saadet programı- nı biraz daha genişletti. Bir aralık massda oturanlardan herkesin «Üstad» dediği meşhur bir edip telâşia yerinden fırladı, Pencere- ye koştu. Dışarıya iki defa nanik yaptı, Ahmed Cezmi içinden: — Ehhhh.. dedi. iş anlaşılıyor. artık hiç şüphem kalmadı. Bunların hepsi zır deli... Gene düşüncelerini ileriye götüre- medi, Çünkü bu sefer Nuriye adam- akıllı ayağımı kendi ayağı üzerine yaslamıştı, Nihayet poker partisi bitti. Nuriye Ahmeğ Cezmiye döndü, her- kesin içinde saklamağa lüzum gör Ne 115 — Mayorkanın altın üstüne ge- tirdim.. izini bulamadım! Gökte miy- din. nereye gittin? -— Ne gökte, nede yerde idim... De- nizde mahpustum. Fakat, beni hap- seden kaptanı affedeceksiniz! Bana söz verirseniz, size başımdan geçenleri anlatırım!. Kemal reis hayret içinde kalmıştı: — Anlat bakalım, dedi, ben zaten senin kimler tarafından biliyorum amma. bunu bir kere de senin ağzından duymak isterim! Ayşe sancak direğinin dibine otur- du: — Beni Hüsrev reis kaçırtlı. Bir gün sokakta görmüş. sevmiş, Memle- ketine götürmek istemiş. Halbuki ben memleketinden ayrılamazdım. Ken- disine beni azad etmesini söyledim. dinlemedi, Xi Şubat 987 Cumartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,5 Muhtelif plâk neşriyatı. 14 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plikin dans musikisi, 19,00 Şehi: tiyatrosu komedi kısmı tarafındari bir temsil, 20,00 'Türk musiki heytti, 20,30 Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 20,45 Mü- nir Nuzettin ve arkadaşları tarafin- dan Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı. 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı, 22,35 Plâkin sololar, opera ve operet parçaları, 23,00 Son. Ecnebi İstasyonlârın Bu Akşamki En Müntahap Programi 'Triyeste (263,2) saat 22 Birer per- delik iki öpera ve bir perdelik Balet «Kuşlar; Viyana (506,8) 20,16 Leha- rin «üç kadınlı Koca» opereti. Frank- furt (251) 21,10 «Denize düşmüş bir kalb: 4 perdelik operet. Radyo Tuluz (328,6) 0,15 «Massenet» nin Mascotte operasından müntehap parçalar. Var şova (1339) 22 Bach, Wagner ve Ros- siniden pürçalar. Lüksemburg (1299) 23,15 Senfonik konser. Viyana (508,8) 23,20 Orkestra ve piyano. Peşte (5495) 23,15 'Tzigan orkestrası. Dans musikisi Praga (4702) sant 23,35 - Peşte (549,5) 0,10 - Berlin (856/7) 1 meden: — Affedersiniz. dedi, sizi rahatsız ettim. ayağımza bir kaç kere bas- tum. Ahmed Cezmi renkten renge girer- ken Nuriye devam etti: — Burada pokerde herkesin bir uğuru vardır... Meselâ bay Fuad bir kaç el üstüste kaybederse kalkar 3 kere odayı devreder, şansı döner. Ba- yan Nadide üç kere aynaya dilini çı- karırsa uğuru gelirmiş. üstad ise açık pencerelere gider iki kere dışarı- ya nanik yapar. fakat asıl uğuru tuhaf olan bayan Selmadır.. bu gece burada yok. O şansını iyiye döndür- mek için fiç kere kendi kulağını çe- ker ve «miyavls diye bağırır. şansı böyle imiş... Bayan Feride © kadar şişmandır ki doktor kendisine şeker yemesini me- netmiştir. Şekerin kendisini şişman- — Ay bu beni şişmanlatıyor amma ne yapayım. diye ağzına bir şeker atar... Uğur diye odanın içinde 3 kere do- laşanlar, avucunun içini kaşıyanlar pek çoktur. Bunlar bize o kadar ta- bil geliyor ki artık kim ne yapsa şaş- mıyoruz. Benim de uğurum şudur! Yanımda, amma çok yakınımda bir erkek bulunacak, ve ben arasıra is- karpinimle onun ayağına basacağım.. çok tecrübe ettim. Bu bana çok uğur- Ta geliyor. dedi. (Bir yıldız) Kemal reis bumundan solumağa | Ayşe devam etti; — Dün gece geminin güvertesinde bir çök sesler işittim. «Onu serbes bırakmazsan, bu işin sonu fena ola- cak!» diyorlardı. Bu sert ve yüksek konuşmalardan sonra, Hüsrev rels yanıma geldi: «Seni serbes bırakaca- Eım. Fakat, benim âleyhimde Kemal İ reise bir şey söylemiyeceksiniş dedi. — Ben ne cevap verdin? — Söz verdim: «Size amiralinizden hiç bir fenalık gelmemesini temin edeceğim!» dedim. Haydi, siz de söz veriniz bana: Hüs- rev rejse bu mesele hakkında en ufak bir ceza bile vermiyeceksiniz, değil mi? Kemal reis müşkül vaziyete düş- müştü. Fakat, adaya gelen muhacirler or- talığı heyecana verdikleri için, Ay- şenin kaçırılması hadisesi ikinel dere- cede kalmıştı. - Kemal reis; — Benim zaten şimdi böyle işlerle uğraşmağa vaktim yok. Haydi, sizi tek-| koldan da Kurtuba ve Gamataya rar Cemll Elkâsibin evine göndere- yim. Neticeyi orada bekleyiniz! Dedi. Ayşeyi Karacaya teslim etti. Ayşe amiral gemisinden aynlırken: — Mayorkada daha çok bekliyecek- miyim? Diye sordu, Istanbul 26 Şubat 1937 OR re Esbam ve Tahvilât İ erener #. dahi o 96,50fİş. B. Hamiline 10, Kuponsuz 1933 » Müessiş 83,— kükran © 99,25İT.C. Merker Ünitürk | 20,52,50| Bankası || 97,— » NÜ 1990,—İAnadolu his. 2260 » M19,90,—) Telefon 6,50 J Mümessil | 4245) Terkos 11,50 i » nu 9,20 1440 >» M İttihat değir. 10,90 İş Bankasi | 10,—| Şark O» o 110 Pura (Çek fiztleri) Paris o 17,09,50) Prağ 22,16)8 Londra 9 616—| Berlin 1,4492 Nev York: 29,35,—| Madrit © 11,90,60 Miltno © 15,07.95İ elendi © 845775 Atina 8,71,75 Cenevre | 3,4790) 20 420,— Brüksel (o 4,71,18) Perge o 438,80 Amsterdam 1,44,92) Bükreş ( 108,60,50 “— , Solya O 64,44,89| Moskova 24,90 Dişlerini e 7 . Ticaret ve zahire borsas! Radyolin 26 Şubat Tiat ve muameleleri ile temizlememenin 1 — Mbalât; Buğday 900 wn 25 3/4 cezasını çekiyor Dişleri hiç O temizlememek ne kadar munra gelişi güzel bir macunla temiz- lemek te o kadar muzırdır. Dişlerinizin minasını bozacak o macımlardan sakını- niz. Minas bozulan di #a dişsiz kalırsınız. Radyolin işleri, çizmeden, sarı hrpalamadan temizler ve parlatır, mik- | paradan, Kendir tohumu Kilosu 10 ku- roplan öldürür, diş etlerini kuvvetlen- dirir. m iel ME İ si rs i : i .. i i ik j ierkeliçei,i8 Sizle karaf er gi İFgkiz 1 in i r l ; i | : il ; i i ; | il Tl li Adalılar uzun yıllardanberi refah ve saadet içinde yaşayıp dururken, gmdi büyük Endülüs şehirlerinin düşmana geçmesile onlar da düşman boyunduruğu altına mı gireceklerdi. Ada halkı yedi sydanberi Türk do nanmasınm varlığı yüzünden hiç bir ayrılarak, bir koldan İşbiliyeye, diğer | tehlike İle karşılaşmanışt, Malka Iimanında demirlemiş olan düşman doğru yürümektedir. donanması günün birinde hiç şüphe — Emir Yusuf İşbiliye kalesini mü- | yok ki Mayorka adasını da işgal ede- dafaadan vazgeçmiş mi? cekti. Bunu türkler kadar yerliler — Vazgeçmedi amma. düşman | de biliyordu. Fakat, düşman istilğ- kuvvetli. İşbiliye kalesi biraz teehhürt | sna uğramamak için yapılacak ne le düşse bile, Garnatanın ve Kurtu- | vardı? jim bu hafta içinde düşman eline (Arkası var) a 2 am mn i # wen ekkimiy e see | 44770. Rişük YAMUR. Mi İ