Güvercin ordusu ile leri korkutur,kaçırırmış! |" AKI GÜVERCİNLER, UNLARA BAKANLAR, TANESİ... BEYAZID GÜVERCİN HAS Beyazıddaki güvercinler, güveğinlere mısır atanlar, 35 sene güvercinl:re bakan Osman kapısı ve Biz İstanbullular, bir gün içinde yar şadığımız şu şehrin sokaklarında bir 90- hirli gibi değil de uzak memlekete İstanbulu görmeğe gelmiş gibi dolaşmış olsak hiç şüp- birçok güzelliklerin farkına varacak ve şehrimizi daha iyi tanıyacağız. tir! Bir Amerikalı seyyahın ge- mukabil yanıbaşımızda duran kulesinin önünden geçerken bile kaldırıp bakmazken içi- mizde Eyfel kulesini görmek arzuları bulun ne tarafında olduğunu bilmez- ken Paristeki esrnii merak eder, Boğaz- içine tabiatin verdiği mebzul güzelliğin yanıbaşında olduğumuz halde Tuna sa- hillerina hasret taşırız. Ve nihayöt, temas etmek İstediğim mevzua gelelim, Venedik şehrinin bil- mem hangi meydarındaki güvercin- leri gösteren kartpostal: hayran hay- ran seyrederiz de Beyazıdda binlerce güvercinin toplandığı küçük meydan | bizim için hiç de durup seyredilecek bir manzara teşkil etmez. Halbuki şehrimize gelen seyyahların dakikalarca durup hayran kaldıkları yerlerden biri de işte bu güvercin mey- danıdır, 2090 GÜVERCİN Beyazıd camiinin arka tarafında yar zın çınar ağaçlarının gölgelediği ve kı- şın bütün rüzgürlarına açık olan bu kü- çük meydanı çevreliyen eski binala- zın saçaklarında tam iki bin güvercin barınmaktadır. Bu güvercinler buraya çok eskiden, Eeyand camii yapıldıktan sonra gel- mişler, o zaman adedleri yüz kadar- mış. Yavaş yavaş çoğalmışlar, Fakat güvercinler süratle çoğalınca onlara bakmak da güçleşmiş. Güvercinlerin bulunduğu yerde, Be- Ki hasta güvercinler kafesi otururmuş. O zaman güvercinlere her gün bir çuval mısır atarak onları bes- lemek işini üzerine alan bu adam hak: kında şimdi Beyazıdda ayakkabı tamir- elliği eden yetmişlik bir ihtiyar şunları söylüyor; — Salim efendi cinlere karışırdı. Siz, dünkü çocuklar o devirleri bilmezsiniz. Dünyada bile yoktunuz. Salim efendi cinler tarafından zaptedilmiş insan- ları onların korkunç ellerinden kurta- rırdı, Hergün bilhassa kadınlar akın akın onun evine gelirler, Salim efendi- nin torbası sarı sari gitınlarla dolar, o da her akşam bu güvercinlere bir çuval mısır atarak onları beslerdi. GÜVERCİNLERLE CİNLERİ KOR- KUTURMUŞ!. O zaman söylendiğine göre Salim efendi insanlara musallat olan cinleri elindeki bu güvercin ordusile korku- tur, kaçırırmış... Herif bütün İstanbul O öldükten sonra güvercinlere Os- man İsminde biri bakmağa başladı. Ö- Rüne bir sandık koydu, mısır sattı, gü- vercinler 35 sene onu geçindirdiler. Osman yedi sekiz sene evyelki büyük kışta öldü. İşte şimdi de Karısı var, Am- ma oda ihtiyarladı artık. diller içinde birer, ikişer kilo musır koy- muşlar, gelip geçen yolcular güvercin- lere maşrapalaria mısır atıyorlardı. Güvercinler pek açlılar. İtişe, kakışa mısırları kapışıyorlar, insanlardan korkmadan ayaklarının arasına kadar sokuluyorlar, hattâ aralarından geçen — Olmaz, dedi, Allah onların nafa- kasını gönderir. Bazı günler uzak yer- lerden bunlara torbalarla mısır getiren- yönd kütüphanesinin bitişiğinde İstan.| ler bile olur. bulun en eski ahşap binalarından biri | olan ve iki sene evvel belediye tarafın- | dan yıktırılan bir ev vardı. Burada bundan elli sene belki de daha evvel Cinci Salim efendi isminde bir adam OSMANIN KARISI NE DİYOR? Güvercinlere 35 sene baklıktan son- ra büyük kışta ölen Osmanın karısı ha- rap kapının içinde, önünde bir mısır Di sövme kl sandığı olduğu halde oturuyordu. Hakikaten ihtiyarlamıştı: — Ben Osmana geldiğim zaman onu gene bu kuşlara bakarken bulmuştum. Çok meraklı idi, geceleyin yatağından kalkar, uçamıyan hasta güvercinleri toplıyarak odanın içins getirir, başının ucuna koyardı. Ölürken bile başının ucunda iki hasta güvercin vardı. Şim- di onlara ben bakıyorum. Hayatta bu güvercinlerden başka kimsem kalma- dı. Zavallılar bugünlerde soğuklardan pek hasta oluyorlar, içerdeki kafes do- lu dedi, GÜYERCİN HASTANESİ İhtiyar kadınla beraber avlunun için- de hasta güvercinlere tahsis edilen bü- yük kafesin yanına gittik, İçinde takri- ben 70-80 güvercin vardı, kimisinin gö- zü çıkınış, kimisi başından yaralanmış, sakatlanmışlı. buraya, bu güvercinler hastanesine getiriliyormuş. Güvercinler hakikaten besleniyordu. Mütemadiyen mısır atı- cin- yorlar, hattâ artık karınları doymuş o- Tanlar saçaklardan aşağıya İnmiyorlar. dı. İnsanların arasına inerek yiyecek- lerini onlardan bekliyen bu binlerce gü. vercini uzun uzun seytettik. Güvercinleri 35 sene besliyen Osma» nın karısı da öldükten sonra etrafta- ki musır satanlar de birer birer dağı- lırlarsa bu biçare güvercinlere kimin mısır getireceğini düşündüm, Belki de o zaman güvercinlerin hep- si bir tarafa dağılacaklar ve kısa bir za- man içinde İstanbulun bu güzel man- zarası da tarihe karışacak, —Ş. H.R. Ulu dağa rağbet Bu sene bayramda boş bir yer kalmadı Bursa 24 — Bu sene Uludağa pek fazla rağbet edilmekledir. Kurban bayramı için; on beş gün evvelinden gelenler olmuştur. Her gün Uludağa çıkanlar, otellerde yerlerini önce den tutmuş oldukları için sonradan gelmek istiyenler yer bulamamışlardır. Denilebilir ki bu sene Uludağın en kalabalık zamanıdır, Tefrika No, 25, «İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar iyet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı ? Yazan; Mustafa Ragıb Şehremaneti Kara Kemal beyin şirketlerini kontrol etmek istiyör Bu bareket ie anlaşılıyordu ki, ye” ni şehremini ele avuca sığmaz, Kara Kemal beyin faaliyet ve teşebbüsleri- ne şiddetle engel olan bir adamdı. Şimdi Kara Kemal bey, ciddi endi- geler içinde bulunuyordu: Canbulat Yine yaptığı bu muameleye ehemmiyei vermedi. Talât bey “yukarıda işaret et şehreminini yerinden atamıyacağını anlıyan cemiyetin İstanbul mümessi- li, Canbulat beyin kendisine karşı ta- Yukanda işaret ettiğim gibi, Kara Kemal beyin tesirile dahiliye nezare- tinden bir türlü çıkamıyan bu nizam- tı. Bu maksatla şehremaneti, şehirde ve İstanbul civarında kilerler, depolar tesis edecek, Anadoludan ve yahut Mariçten şehrin ihtiyacına alt bütün bu maddeleri bu depolara yerleştire- cek; bu maddelerin fiati etrafında ih- had ve Terakki» ye başlıca istinadgöh telâkki ettiği fktisadi teşekküllerin serbestçe hareket etmelerine imkân Katmıyacaktı. Kemal beye mukabele etmek isteme- miş, şehirde noksan gördüğü bir çok işleri de başarmağa, İstanbulun ihti- yaçlarını karşılıyacak tedbirleri de al- mağa karar vermişti. Canbulat bey, İstanbulda et kesim sandıkları, imalâthaneler tesis etmek, haltâ hariçten, dahilden gelecek mal- ii al eli