,mer dersi veri- 26 Şubat 1937 SİYASİ İCMAL Çekoslovakya ,a, umumi harpten son ni baştan tesis edilen devletlerden un yarısı yabancı milliyet ve n müteşekkildir. Çekoslovakya bni eki etler yüzünden daima kom- şularının husumetini üzerine celbet- Almanya ve Avusturya efkârı eri Çekoslovakyadaki üç bu- çuk n Alman ekalliyetinin mu- kadderatından dalma endişe ve infial göstermektedir. Macaristan Çekoslovakyanın hudud- ları içinde kalan bir milyona yakın Macarın akibetinden daima şikâyet et- möktedir. Lehistan ise Çekoslovakya daki mühim Leh ekalliyetinin uğradı- ğı muamelelerden dolayı cenup komşu- su bulunan bu devlete karşı daima küs- | ekalliyetlerine ve bahusus Almanlara kün bulunuyor. Bu suretle Çekoslovak- | yadaki ekalliyetlerin vaziyeti dahült bir | mesele ve gerginlik sebebi olduktan baş-| ka bu devletin komşularını da çok ya- kından alâkadar eden çok nazik bir iş | teşkil ediyor. Avrupanın politikası ve bahusus Or- | ta ve Şarki Avrupadaki siyasi vaziyet daima bu meselenin tesiri altında bu- lunmakladır. Çekoslovakyadaki ekalli- yetlerden. birinin meselâ iktisadi va- | ziyeti fenalaşacak olsa bu trka mensup İ komşu devletin efkârı umumiyesi der- DEVLET ADAMLARININ YAŞLARI Bir Amerikan gazetesi şayanı dik- kât bir istatistik neşretti. Bu istatis- tikte devlet adamlarının yaşları yazılı. Amerika reisicumhuru Rüzvelt 55 yaşında, İngiliz başvekili Baldyin 70 yaşında, İngiliz hariciye vekili Eden 40 yaşında, Fransiz 'başvekili Blum 65 yaşında, Fransız rgeclis reisi Her- riot 65 yaşında, Çekoslovak başvekili Benes 53 yaşında. Bunlar demokrat devletlerin reis- leridir. Diktatörlükle idare edilen dev- let reislerine gelince: Musolini 54 yaşında, Ciano 40 yaşın- da, Hitler 48 yaşında, Göbels 40 ya- şında, Slalin 58 yaşında, Voroşelaf 56 yaşında, Franko 45 yaşında, Birinci serinin vasati yaşı alınacak olursa 65 çıkar, İkinci serinin vasati yaşı ise sadece 50, Gazele bundan şu- nu istidlâl ediyor: Demokrat bir mem- lekette devlet reisi olmak daha büyük bir gayreti istilzam ettidiği için ih- | tiyar yaşta ancak gayeye erişiliyor, halbuki daha faal olması lâzım gelen diklatörler daha genç iken devletin | başına geliyorlar. 1 i DİKKENS VE SOVYETLER | Meşhur İngiliz muharriri Şarl Dik- | | l | kensin 125 inci yılını kutlayan Sovyet Rusya, bu maharrir için sütun sütun yazılar yazdı. Şarl Dikkens İngiltereden fazla Sov- | yet Rusyada okunur. İnkilâptanberi | Ruscaya tercüme edilen eserleri bir inilyon yüz yirmi bin basıldı ve satıldı. | POLİS REKORU Kırk sene hizmetten sonra tekaüd edilen bir İngiliz polis memuru mu- | hakkak bir rekor kırdı. Bu polis kırk senelik hizmeti müd- detince bir tek defa bile bir zabıt tut- mamış, bir tek kişinin bile ifadesini almamış, kimseyi tevkif etmemş kim- seye ceza kesmemiş... Bu zat diyor ki; — Tatlı söz dünyayı fetheder. Ben her meseleyi tatlılıkia idare ettim. İşin asıl gâribi doğru söylediğidir. Bu polis her zaman tatlı sözle her İşi halletmiş ve tatlılıkla en azıli haydud- ları bile yola getirmiş. “ “Güzel rekor değil mi? Öğretmen gr Biri atıldı; Çocuk uslu oturuyor! — Merin, ve komşuları İ hem de harici münasebafında çoktan amasra ma İ durması için bir değneğe sarmakla- AKŞAM hal heyecana gelir. Bu yüzden iki kom- şu devlet arasındaki münasebatta sık sık çok tehlikeli gerginlikler peyda © Tur, Bu halden en ziyade Almanya ile Çe- koslovükya arasındaki münasebat mü- teessir olmaktadır. Aradaki gerginlik o derecededir ki, iki komşu devlet ara- sında herân bir harbin çıkmasına her zaman intizar edilmektedir. * Böylece Avrupanın sulhü daima tehlike karşı- sında kalmasına Avrupa sinirlenmek» tedir, Çekoslovakya Sovyetlerle karşı- ukle yardım misakı akteylediğinden be- ri Almanyanın kendi komşusuna karşı husumet ve kini büsbütün şiddet bul- muştur. Şimdi Çekoslovakya hükümeti kendi karşı iktisadi sıkıntılarını tahfif edecek isan, maarif mali ve memuri- yet işlerine aid ihtiyaç ve dileklerini tatmin edecek mühim tedbirler almış ve bu suretle hem dahildeki vaziyette beri devam eden gerginliği azaltacak yeni bir yol tutmuştur. Almanya ve diğer komşu devletler bu tedbirlerin ciddiyetine henüz inanmış değildirler. Maahaza salaha doğru mühim bir adım atılmıştır. Feyzullah Kazan İnsanın yüzünde vasati olarak 25,000 tane kıl vardır. Bu kıllar gün- de bir pusun yüzde biri nisbetinde büyürler. Her sakallı adamın yüzün- de günde 250 pus sakal büyür. Şimdi İngilterede tıraş olan 15 milyon kişi olduğuna göre İngilterede günde 50 Boğazlıyanda Bir koca “ustra ile karısının kârnını deşti Fakılı (Akşam) — Boğazlıyanın Kadılı köyünde tüyler ürpertici bir cinayet olmuş, Hasan Hüseyin &dın- da biri karısı Sultanı, ustura İle kar- mını deşerek öldürmüştür. Vaka gu şekilde cereyan etmiştir: Hasan Hüseyin fakşam neşeli bir Sürette evine gelniiş, karisile birlik- te yemek yemiştir. Yemeği müteakib epice konuşmuşlari've sonra birlikte yatmışlardır. Bir ahalık Hasan Hüse- yin karısını kaldıtıp ustura ile vü- cudundaki kılları tıraş etmek iste- miş, fakat bu sırada kadının karnı- ni deşmiş, barsaklârının dışarıya çık- masına sebeb olmuştur, Bunun üzerine kadını yatağına yatırmış ve delinen yerleri dikmek istemiştir. Bu işi beceremeyince ka- rısına bir şey söylememesi için teh- did ederek vakayi Hamam polis karako- Tuna haber vermiştir. Kadın iptida kendi kendisini yar raladığını söylemişse de bir Insanın kendi kendini bu tarzda muıyacağı görülmüştür. Bu aralık ka» dının hali fenalaşmış ve kadın koca- sının kendisini bu hale koyduğunu söyliyerek ölmüştür. Hasan Hüseyin tevkif edilmiştir. Erbaa civarında eski eserler bulundu Erbaa (Akşam) -— Kasabamız civa- rında Horoztepe mevkiinde Hüseyin şerbetçloğlu tarlasını tesviye ederken bazı eski eserlere vastlamış ve hükü- mete haber vermiştir. Derhal alâkadar memurlar tarlaya giderek bir buçuk metre derinlikte hafriyat yaptırmış- lar. Eski zamanlara ald bir sürahi, iki İbrik, bir güveç, ve bir de toprak- bin mil uzunluğunda sakal büyümek- | muşlardır. Kazılara devam edilecektir. tedir. Bu rakkamları Londra belediye rei- si bir tıraş biçağı fabrikasının açılış töreninde nutkunda. söylemiştir. Be- lediye reisi daha enteresan bir haber daha verdi: Dünyanın uzun sakal rekoru Avus- turyada Braunau şehrinde 1567 sene- sinde belediye reisliği etmiş olan Hans Stelnigere aitmiş, Bu zatın sakalı bir buçuk metreden daha uzunmuş. Bu uzun sakal şehrin müzesinde du- Tüyormuş. DUMANSIZ ŞEHİR Tiverpul civarında yepyeni, baştan başa yeni bir şehir kuruluyor. Bir çırpıda beş bin temel atıldı, beş | bin binanın çatısı yükseliyor. İki mil- yon İngiliz lirasına mal olacak. Üç klise, bir sinema, yedi mekteb, Iki büyük mağaza ve bir stadyom için boş saha bırakılıyor. Bu şehrin etrafına duvar çekilecek ve binalar elektrikle ısıtılacak, çünkü bu şehirde duman olmuyacakmışi.. BIYIK Con Kontra isminde 81 yaşında bir Macar celebi dünyanın en uzun biyik- li adamı olduğunu İddia ediyor. Biyı- ğının uzunluğu 28 pustur. Con bıyığını günde iki defa yağla- makta ve yattığı zaman da kıvrık dır. - 1933 senesinde ölen Japon generali Nagaoka dünyanın en uzun bıyıklısı olduğu iddiasında idi. Nagaokanm bıyığı ancak 20 pustu. EL SIKMAK YASAK! — Faşizmin şanından değildir! Faşizmin şarından olmıyan şey el sıkışmaktır. Artık sokakta veya salön- da birbirlerine rast gelen ahbaplar birbirlerinin ellerini sıkmıyacaklar, cedleri gibi, skollarını kaldırarak bir- birlerini selâmlıyacaklardır. Çocuk nerede? Başka biri de söyledi: Çocuk gez meğe gitti. — Aferin... Bir cümle de sen söyle Afacan, Afacan ayağa kalkti: — Kuzkardeşim evlendi, — Olmadı. Hani çocuk? — Acele etmeyiniz, daha evleneli bir haftadır, hele dokuz ay on gün ol- sun!,, Japon elçisi vapurile geliyor Yeni Japon büyük © elçisi | M. Toshihiko “ Taketomi, bu- gün o öğleden sonra Romania vapurile İsken- j deriyeden şeh- rimize gelecek- | tir. Yeni sefir, 1884 ilkkânu- nunda Türkiye de doğmuştur. Kendisi hukuk tahsilini Tokio hukuk O fakük tesinde yapmış ve 1910 temmu- zunda lisansını almıştır, 1915 te Meksiko elçitiğinde üçüncü KÂlib olan M, Taketomi, 1922 de Wa- shington sefareti ikinci kâtibi, ayni senenin eylülünde birinci kâtibi, 1929 da San Fransisko general konsolosu, 1932 de Washington sefareti müste- şarı olmuş ve 1933 de Lâhaye orta el- çiliğine tayin edilmiştir. Yeni sefir, 1936 ilkkânunda Ankara büyük elçiliğine tayin edilmiştir. Akhisarda modern bir Halkevi yapılacak Akhisar 20 (Akşam) — Şehrin ye güne noksanlarından biri de modern bir Halkevi binası bulunmasıdır. Bu- nu göz önüne alan Akhisar halki yeni bir Halkevi yaptırmak için istihsal ey- lediği tütün mahsulünün beher kilo- sundan on para gibi cüzi bir para te- berrü etmişlerdir. Kaza ve mülhaka- tında (6,000,000) kiloyu” mütecâviz tütün elde edilmiştir. Buna nazaran oldukça mühim bir para toplanmış olacâktır.. Bu kararı * köylerimiz de memnuniyetle kabul ederek on para- yı seve seve vermişlerdir. Bu yaz, İnşa- sına başlanacak olan Halkevi binası, bütün konforu havi modern bir bina olacaktır. Bu sayede Akhisar gençliği kendisini barındıracak ve faaliyetleri- ni kolaylaştıracak bir çalı bulacak- tır, korkunç bir| hadise :Makedonyalı Vasil -- Bizans kıyafetleri: İmparator Aleksi sağında anası, solunda karsı neticeleneceğine dası ortadan kaldırmak için onu ev- velâ Bizanstan uzaklaştırmak lâzım- dı. Vasil onu da yaptı. İmparatorun araplara karşı harp ilân etmesine ve Anadoluya geçmesine karar verildi. Bardas da, tabil, imparatorla beraber gidecek, orada artık düşmanlarının elinden kurtulmasına imkân olamı- yacaktı. Bardas bu tedbirlerin hepsini ha- ber aldı. Hattâ arkadaşları da impa- tan bir ayı heykeli meydana çikar- ratorla gitmemesini söylediler. Fakat imparatorla beraber Vasil, Bardasa karşı o kadar hürmetkâr davrandılar ki, Bardasın aklı kendisine karşı böy- le bir ihanetin yapılacağına bir türlü ermedi. İmparator ve saray erkünile Yeni elçi bugün Romanya) beraber Anadoluya geçti. Vasil, imparatorun tek bir işaretini bekliyordu. Kardeşleri, akrabası ve bütün dostlarile beraber Bardası öl- dürmeğe hazırdı. Vasil, bu işin biran evvel olmasını istedi. Bir bahane ara- dı. Bardasın çadırını imparatorun ça- dırına hâkim bir tepeye kurdurmuş olduğunu ileri sürdü. Halbuki Bardas bunun farkında bile değildi. Kendi zekâsına çok güvândiği için düşman- larının böyle bir şeye cesaret edemi- yeceklerini zannediyordu. Bir sabah, giyindi, kuşandı. Atına bindi. İmparatorun çadırına gitti. Va- sil, çadırın önünde bekliyordu. İmpa- Tatorun mabeyincisi olduğu için, Bar- dası karşılamak ve imparatorun hu- zuruna çıkarmak onun vazifesi idi. Bardas çadıra girdi. İmparatorun M. Taketomi yanıbaşına oturdu. Konuşmağa baş- ladı, İmparator Mihal, işin tam 28- manı olduğunu anladı. Ufak bir işs- ret etti. Bardasın damadı çadırdan dışarı çıktı. Katillere bir haç işareti yaparak hepsini içeri aldı. Bardas kurtuluş imkânı olmadığını anladı. Mihalin ayaklarına kapandı. Kendisi- ni kurtarmasını rica elti, Vasil elini kılıcına koydu. Bu işaret üzerine Bar- dasa öyle bir hücum ettiler ki, vücu- dünü imparatorun gözüönünde, par- ça parça doğradılar, İmparatorun anası Teodoranın çekildiği manastı- rın mezarlığına götürüp gömdüler, Patrik Photius, raüthiş bir düşman- dan kurtulduğu için imparatoru teb- rik etti. Fakat halk, imparator Bizan- sa döndüğü zaman, yolunda toplana- rak: — Vasilevs! Ne güzel bir seyahat ettin, Dayını öldürdün ve akrabanın kanını döktün! Yazık sana, yazık! Diye bağırdılar. Davayı gene Vasil kazandı. İmpa- ratorun çocuğu yoktu. Vasili evlâd edindi. Nihayet kendisine saltanat şe- riki de yapmağa karar verdi, 866. Bir yortu günü halk Ayasofya kilisesine doldu. Papazlar iki taht kurmakla meşgullerdi. Halk, ne oldu- gunu anlıyamadı. Tam saat geldi. İm- paratorun alayı kiliseden içeri girdi. Önde sarhoş Mihal, arkasında Make- donyalı Vasl sırmalı esvaplarile leri» | lediler, İmparator tahtına oturdu. Vasil aşağıda durdu. Başkâtip, saray nazırı, memurlar hep dizlldiler. Bâş- kâtip ayağa kalktı. Bütün halka kar- şi imparatorun beyannamesini oku- du. Herkes hayretle dinliyordu: «Sezar olan Bardas beni öldürmek için suikast yaprak istedi. Ve bunun için beni payitahttan dışarı aldı gö- türdü. Eğer damadı ile Vasi bana ha- gözüne girmek için her şeyi yapıyor- du. Onunla beraber içiyor, karısı Ev- dokiyaya karşısında ne yapsa sesini çıkarmıyordu. Fakat Vasilin düşman- ları da boş durmadılar. İmparatora hayatının tehlikede olduğunu anlat- tılar, Bir akşam, imparatorun yarışlarda kazandığı zafer için ziyafet veriliyor- du. İmparator sarhoştu. Ve sarhoş olduğu zaman da ne yaptığını bilmez- muştu. İhtimalki bu işte anası Teodo- rTanın da teşviki vardı. Fakat Vasil işi Bir eylül günü (867) imparator sa- rayda ziyafet veriyordu. Vasili de ka- rısı İle beraber ziyafete davet etti. Va-