Finlândiyada dört müsabaka yapa- cak olan güreş ekipimizin, tahsisat geldiği takdirde dün hareket edeceği- ni haber vermiştik. Seyahate çıkabilmek için beklenen tahsisat son dakikada gelmiş ve gü- m a muştur. Giden kafile, dün de yazdığımız gi- bi güreş federasyonundan Seyfi Ce- nap, antrenör Pellinen ve güreşçi Ke- nan, Yaşar, Yusuf Aslan, Salim, Ad- GOLE DAIR Altı on paraya bir goll Bugün, geri kalan yedi liğ maçından dördü daha oynanacak. Bugünkü maç ların vereceği neticeleri bir tarafa bi- Takalım. Fakat şimdiye kadar yapılmış olan elli dökuz maçı, göl cihetinden hiç tahlil ettiniz mi? Zannetmiyoruz... İsterseniz bu tahlili beraber yapalım. Enteresan bir istatistik çıkarmış olu- ruz; Şimdiye kadr oynanan elli dokuz maç- ta 272 gol yapılmış olduğuna göre, va- sati olarak her maçta 4,61 gol yapıl mış demektir: Beşe yakın... Doğrusunu isterseniz, her maçta beş gol, seyircileri tatmin etmek noktasın- dan fena değildir. Liğ maçlarına on iki takım iştirak ettiğine göre, altmış muhacim oyna- mış ve her muhacim vasati olarak 4,5 gol yapmış oluyor. Yapılan 272 gölden yüzde on üçünü Fenerbahçe, yüzde on üçünü Galatasa- Tay, yüzde on ikisini Beşiktaş, yüzde on birini Güneş, yüzde onunu Vefa, yüzde dokuzunu Topkapı, yüzde yedi- şerini Beykoz, İstanbulspor ve Süley- maniye, yüzde beşini Eyüp, yüzde dör- dünü Aanadolu, yüzde ikisini Hilâl at- muştar. Buna mukabil yapılan 272 golden yüzde on sekizini Hilâl, yüzde on alti- sını Topkapı, yüzde onu üçünü Eyüp, yüzde onunu Vefa, yüzde dokuzunu İstanbulspor ve Süleymaniye, yüzde sekizini Anadolu, yüzde yedisini Bey- koz, yüzde dördünü Beşiktaş ve Gala- tasaray, yüzde ikisini Güneş, binde dördünü de Fenerbahçe yemiştir. betlerle şu sırayı takib ederler: 1 — Fenerbahçe 34 2 — Güneş5, 3 — Galatasaray 3 4 — Beşiktaş $ 5 — Beykoz ı. 8 —Vefa1, 7 — İstanbulspor 0,8. 3 — Süleymaniye 0'8 9 — Anadolu 0,6 10 — Topkapı 0,5 11 — Eyüp 04 12 — MAO Bundan anlaşılacağı üzere ilk dört klüb yediğinden fazla gol atmış, Bey- koz ile Vefa yediği kadar gol yapmış, geri kalan altı takım da attığından fazla gol yemiştir. Her takımın vasati olarak her maç- ta yaptığı gol sayısı şöyledir: Fener- bahçe ve Galatasaray 3,8; Beşiktaş 3,1; Güneş 2,7; Topkapı 26; Vefa 2,4; İstanbulspor 2,3; Beykoz ve Sü- leymaniye 2; Anadolu ve Eyüp 13; Bilâl 0,8. Her takımın vasati olarak her maç- ta yediği gol sayısı şöyledir: Hâl 49; Topkapı 4,6; Eyüp 3,4; İstanbulspor 2,8; Süleymaniye ve Ve- fa 2,4; Anndolu 2,3; Beykoz 2; Gala- tasaray ve Beşiktaş İ,l;; Güneş 0,6; Fenerbahçe 0,1. Her takımda beş muhacim bulun- duğuna göre, her muhacime vasati olarak düşen gol sayısı da şudur: Fenerbahçe 7, Galatasaray 7, Güneş 6, Beşiktaş 6, Topkapı $, Vefa 5, İs- tanbulspor 4, Süleymaniye 4, Beykoz 4, Anadolu 2, Eyüp 2, HUAL 1, Yazıyı bitirirken bir golün en yük- sek kıymetini de bulalım: Bu mevsim en büyük hasılat - mütemadi yağmu- ra rağmen - geçen haftaki Güneş - | meş - Beşiktaş ve Fenerbahçe - Galata- saray maçında olmuştur: 2783 lira. Bu iki maçta sekiz gol yapıldığına göre, beher golün kıymeti 348 liradır, O gün stada girme ücreti bir lira, ya- rum lira olduğuna göre her seyirci - tabit anaforcular müstesna - beher golü on iki buçuk kuruşa veya altı on paraya seyretmiş demektir! nan, Mustafa ve Çoban Mehmed ol- mak üzere dokuz kişiden mürekkeptir. İlk müsabaka, Finlândiyada . yirmi ikisinde (yapılacaktır. Teni be vam edecektir, Bugün nerelere gidebilirsiniz ? Saat 10,30 da: Fenerbahçe stadile Kalamış arasında kır koşusu “Taksim stadında: Saat 13,30 dan itibaren Anadolu - İstanbulspor Fenerbahçe Galatasaray Şeref stadında: Saat 13,30 dan itibaren Beykoz - Süleymaniye Beşiktaş - Hilâl Boks şampiyonası Dün Kuleli lisesinde müsabakalar yapıldı Askeri okullar boks şampiyonasına dün Kuleli askeri lisesinin spor salo- | nunda yüzlerce meraklının karşısın” da istiklâl marşımızla başlanmıştar, Maçları kıymetli boksörlerimizden Süheyli, Küçük Kemal ve Fahri ide- re etmişlerdir, Neticeler şöyledir: Sinek sıklette Kuleliden Cemal, Gedikliden Hasana beş ravunttan sonra sayı hesabile mağlüp oldu. Ayni sıklette Maltepeden Sedad Deniz li- sesinden Münibe Üç ravuntan sonra hükmen galip geldi. Horos sıklet Kuleliden Orhan De- niz lisesinden Nejada galip geldi. Bu tepeden Aliye birinci ravuntta mağ- Jüp oldu. Ayni sıklette Kuleliden Mehmed Deniz lisesinden Feride 3 rTavuntta sayı hesabile mağlüp oldu. 61 kiloda Kuleliden Nuri Maltepe- den Cahide birinci ravuntta, ayni Tisesinden Ercümende ve ayni sıklet- te Maltepeden Lütfiye hükmen ga- ip geldi ve bu suretle Kuleli boks takımı beş galibiyetle en çok puvan almış oldu. Bundan sonraki boks maçları De- niz lisesi ve Maltepe lisesinde yapı- lacaktır. Boks sporunu takımlar halinde maç yapmasını temin eden askeri mektep- lerimiz spor teşkilâtını tebrik ederiz. SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Telrika No, 831 14 Şubat 1937 Rusyanın Van, Erzurum konsolosluklarında bulunan general Mayevskinin bir raporu Okuyuculara vakayı en ince nokta- larına kadar teferruatile fakat bütün safhaları biribirine bağlanmış bir ş€- kilde arzedebilmek maksadile şu İc- mali vücude getirdim. ... Ermeni komiteleri Avrupada bazı siyasi maâhfillerden ve ricalden gör dükleri teşvik ve himaye ile eskiden- beri Şarki Anadoluda teşkilini kafala- rma, yerleştirdikleri Ermeni krallığı hulyasına bir türlü veda edemiyorlar- dı. Fakat Avrupa kabineleri artık bu hulyanın vücut bulması imkânsızlı- ğını takdir etmiş gibi görünüyorlardı; 1894, 1895, 1896 senelerinde olduğu kadar Ermenilerle meşgul olmuyor- Jarâı, Ermeni komiteleri ise kendilerini unutturmak istemiyorlardı. Ermeni- ler arasında ihtiidi ve istiklâl fikirle- rinin idamesi için Avrupada güzete- ler çikarılmakta devam ediliyordu. 1887 de teşekktil eden Hinçak (Çan) komitesi haftada iki defa siyasi Hin- çak, aydabir Apdag, üç aydabir Kaghapar «Fikir» gazele ve risalele- rini muntazaman çıkarıyordu. 1893 de teessüs eden Troşak (San- cak) komitesi siyasi Troşak gazetesini neşrediyordu. Ermeni davasını benimsiyen Fran- sız Plerre Çulllard Pro Armenia gâ- zetesinde Osmanlı devleti aleyhine şiddetli neşriyatta bulunuyordu. Mişag (çifçi) ve Murç (çekiç) gibi gazeteler de Ermeni davasını neşir ve tervic ile uğraşıyorlardı. Ermeni ihtilâl komitesi bu Ermeni ve okutmağa, silâh ve bomba ithal et- meğe muvaffak oluyor, Osmanlı Er- menilerin zihinlerinde mili emel ve gayeler uğurunda her fedakârlığı ih- tiyar etmek hislerini, heyecanlarını tenmiye ve idame eyliyordu. Ancak Avrupa hükümetlerinin ata- letini sarsmak için bu kâfi değildi! 1894 te Sason vakası üğerine ma- hallinde tahikakata memur edilen muhtelit komisyonda âza bulunan Er- zurum Rus general konisolosu Prje- valsky, İngiliz konsolosu Shipley, Fran- sız konsolosu Vilbert tarafından ko- misyonun relsi Şefik ve âzasından Ce- 1âl, Macid beylerle Tevfik paşa ve Ömer beyden ayrı olarak hükümetlerine tak- dim edilmiş bir raporda gösterildiğine göre: Sason civarındaki Ermeniler Kürd- lerle evveldenberi «toprak ve su kar- deşleri» gibi paşıyorlardı. Yalnız bu iyi (Hala) gibi vergilerini vermekte de- vam etmeleri. iyi senelerde bu vergiler pek ağır görünmezdi. Hele Kürd ağa, muhammilerini sey» yar aşiretlerin hücumlarından, baş- kalarınn taaddilerinden lüzumu gibi himaye eylerse bunlar hafif bile sayı- lırdı, Kürd, (benim Ermenilerim), Er. meniler de (Bizim ağamız) derle, bu iyi münasebet yüzünden köyde sükün ve istirahat temin edilmiş bulunurdu. Fena senelerde işin rengi biraz deği- şirdi. Ağa (hakkından) vazgeçmez, köylü ödemekte zahmet çekerdi. Bu dağ köyleri, devlet vergileri için tazyik olunmazdı. Buhal böyle gidip duruyordu. Damadyan ve doktor Adanalı Hamparsum Boyacıyan - meşhur Mu- - gibi komite mensupları Ermeni- lerin Kürdlere verdikleri bu vergile- rin birer esaret nişanesi olduğunu Ermenilere telkin etmiş idiler, Kürd ağaları ise bu vergilerin eskidenberi tasarruflarında bulunan arazinin ki- rası gibi bir hak olduğunu ileri sürü- yorlardı. Komitenin telkinleri Ermenilerle Kürdlerin arasını bir daha düzelemi- yecek şekilde açmıştı. Sasonün sarp dağlarında oturan Ermeniler bu (Ağa vergilerinden) kurtulmak için silâha sarılmakta tereddüd etmiyorlardı. Diğer taraftan hükümet te kendisi- ne sid vergilerle bakayanın tahsili için bu köylüleri sıkıştirmağa başlamıştı. Köylüler, tahsildarlara: (İki efendiye hizmet edemeyiz! Dev- let vergilerini istiyorsa, bizi ızrar eden- lerden ciddi surette korunsun; hafir ve haladan kurtarsın!) Cevabını veriyorlardı. Kürdlar tah- sildarlara karşı bir şey yapamıyorlar- dı. Memurlar tarafından sıkıştırılım- ca, Ermeni köylüleri de Kürd ağalara vergi vermekten kati surette istinkâf ettiler, Hükümet memurları Kürdlere kar- $1 Ermenileri muhafazaya icab ettiği gibi ehemmiyet vermiyorlardı. Ermeniler, hükümet memurlarına karşı Kürdleri, Kürdlere karşı tahsil- darları vesile ederek iki tarafa da bir şey vermemek yoluna döküldüler. Hü- kümetin zaptiyelerine karşı da silâh- la dayatmağa başladılar, İşte 1894 Sason vakası bu sebeblerle patlak vermişti, (Arkası var), s.. Son günlerde aldığım malümata göre Yıldızda bomba patladığı gün Abdül. hamid başka bir heyecan daha geçirmiş” tir: Mabeyin ikinci müdürü doktor Meh- med İzzet elendi - sarayda hizmeti esna- sında tıp tahsilini dahi yapmıştı - köşk- lerdeki bekçilerle saraydaki bahçivanla- ra ve hademeye nezarete de memur idi, Cuma selâmliklarmda hünkâr saraya avdet eylemek üzere camiden çıkmadan evvel davranarak yolda ve kapılarda hademeyi kontrol ederdi. Bomba günü de bu iş için çıkmıştı ve o sarayın cümle kapısında iken bomba patlamıştı Umu- mi bir panik hasıl olduğunu görünce İz- zet efendi hemen saray kapısının kapan- masını hademeye emretti, Abdülhamid araba ile gelirken kendisi için kapının olduğunu gördü; büyük şüp- ü; fakat durmıyarak içeriye Elçileri saydıktan sonra İzzet efendi- Yi çağırttı, İzzet efendinin o gün camide bir şey olacağından haberdar bulunduğu için kendisini dışarıda bırakmak maksadile kapıyı kapatmış olduğu şüphesi kalbini kemiriyordu; fakat bir taraftan da İzzet efendinin o ana kadar kendisine sadaka- tinden şüphelenebileceği zerre kadar hal ve hareketini görmemiş bulunmasından dolayı tereddüdler geçiriyordu. İzzet efendi gelince asabiyet içinde: — Kapıyı neye kapattın? Diye bağırdı. Büyük bir hüsnü niyet- le hareket etmiş olan İzet efendi bu bitaptan hiç şaşırmıyarak sülünede: — Ne iştir, bilemiyordum. Halkın te- Yüşa düştüğünü gördüm. Saraya girebi- İirlerdi. Buna mani olmak için kapattım Cevabını verdi. Abdülhamid: — Yanlış yaptın! Diye çıkıştı. Tahkikat İzzet efendinin bomba sesi 'duyulduktan sonra kapının kapanmasını tenbih ettiğini meydana çıkarınca Abdül bamidin İzzet efendiye emniyeti mvdet etti, Hattâ birkaç gün sonra — emniyetin Kadın artistler yabancı bir saray ada- minin nazarları altında soyunmaktag hoşlanmadıklarını izhar ile söylendikçe kendilerine: — İradei seniye var. Başka türlü ola- maz. Zaten İzzet bey gayet halük mah- cup, terbiyeli bir zatur. Sizin vücudü. nüze, endamınıza değil, eşyanıza, elbi. senize bakacaktır, Cevabı veriliyordu. Doktor Mehmed İzzet efendinin ba vazifesi meşrutiyetin ilânına kadar sür- dü.