Iktisad vekili havuzları gezdi Dün bütün tesisat gözden geçirildi İktisad voklli bay Celâl Bayar deniz Müesseselerinde tedkiklerine devam edi- yor. Vekil dün sabah dâ Deniz ticaret müdürlüğüne gelmiş, direktör bay Müfit Denizden muhtelif işler hakkın- da izahat almıştır. Bay Celâl Bayarla birlikte tedkikatta bulunmak üzere Iktisad vekâleti baş müşaviri Von der Porten de Ankaradan şehrimize gel- miştir. Deniz ve hava müsteşarı bay Sadul- lahla M, Von der Porten dün sabah deniz ticaret müdüriyetine gelerek ve- kille mülâki olmuşlardır. Saat on bir buçukta bay Müfid Denizin odasında bir toplantı yapılmış ve tahlisiye umum müdürü bay Necmeddinin de bulündu- ğü bu içtimada muhtelif deniz işleri etrafında görüşülmüştür. Saat 12 de iktisad vekilinin riyase- dinde ve müsteşar bay Sadullah, baş müşavir M. Von der Portenden mürek- kep bir tedkik heyeti Galata rıhtımın- dan motörle havuzlar ve fabrikalar İ- daresine gitmiştir. Heyet havuz ve fab- rikalardaki tesisatı gözden geçirmiş, idarenin müdürü Vekile izahat vermiiş- tir. Bir saatten fazla süren bu tedki- kattan sonra heyet tekrar deniz tica- ret müdürlüğüne dönmüştür. Bay Ce- )âl Bayar saat bir buçukta deniz tica- ret müdürlüğünden ayrılmıştır. Büyük ticaret ve yolcu gemilerinin İstanbul tezgâhlarında imali için mev- cudiyetine lüzum görülen tesisat ve havuzlarıda ya,. cak tadilât hakkın- da baş müşavir M. Von der Portenin riyasetinde bir heyet ayrıca tedkikatta bulunacağı haber alınmıştır. İktisad vekili pazartesi günü liman umum müdürlüğünden başka Türko- fisde de meşgul olacaktır. Tahlisiye umum mükürlüğü 937 bütçesini hazırladı Tahlisiye umum (müdürlüğünün 937 yılı bütçesi üzerinde yapılan çar Uuşmalar bitmiş ve bütçe hazırlanmış- tar. Umum müdür bay Necmeddin, şehrimizde bulunan iktisad vekili bay Celâl Bayara yeni sene bütçesi etra- fında izahat verecektir. Bu izahattan sonra bay Necmeddin bütçeyi tasdik için Ankaraya götürecektir. Şark Demir yolları umumi heyeti dün toplanamadı Şark demiryolları umumi he- yeti dün öğleden sönm top- Ionacaktı. oEkseriyet oOhasl Ok madığından bu toplantı başka gü- ne bırakılmıştır. Umumi heyet şirketin tasfiyesi işlerile meşgul olmak üzere bir heyet seçecektir. Bu heyet teşek- kül edinciye kadar şimdiki muvakkat tasfiye heyeti çalışmalarına devam edecektir. Şark demiryollarının hükümetçe sa- tan alınması münasebetile hazırlanan mukavele umumi heyetin tasvibine &rz olunacaktır. Tefrika: No. 23 — Evet. Serbesçe itirafım üzerine bütün vü- cudünden bir titreme geçti. Bağırma» si, başıma bir şeyler atmasını bek- Byordum. O bunların birini yapmadı, yalnız sarardı. Sigarasından çektiği dumanı tavana üfliyerek: — O halde adalet yerini buldu, şim- di de o istirap çekecek, dedi. Fakat birdenbire asabileşerek: — Bundan sonra da bana düşen va- gifeyi yapacağım, evleneceğim dedi, Evlenmek için yüksek partiler eksik değil, fakat bu sefer bana sadık kala- cak, beni sevecek bir adam arıyaca- Em... Artık hayattan yoruldum, gö- rüyorsun ki mücadele edecek kuvve» tim kalmadı. Ayağa kalktı elini uzatmadan: — Seni de bir daha görmek iste- mem, sen çok tehlikeli imişsin, dedi. Bunun üzerine biribirimizden ayrıl- dık. Bu sabah babamda büyük bir neşe yar, anneme, hizmetçilere, dört bir barafa emirler savuruyor: — Bay Zühlüler bizde bir kaç za- KIRILAN BEBEKLER AEŞAM Londra - Istanbul - Singapur yolunun inşasına başlanıyor Bu yol Ankaradan ve diğer bir çok | büyük şehirlerimizden geçecek Autostrade adı verilen hususi oto- mobil yolları Avrupanın ve hattâ dün- yanın askeri ve siyasi ve münakale po- litiklarını altüst etmektedir. Alman- yayı bir şebeke ile kaplıyan ve gayet geniş asfalt caddeler teşkil öden bu yola larda otomobillerin karşı karşıya gel- melerine imkân yoktur. Çünkü giden otomobillerle . karşıdan gelen oto- maobillerin asfalt yolları ayrı ayrıdır. Yolun ortası yüksek.çit olduğundan giden ve gelen otomobillerin fenerleri ve projektörleri bile biribirinden görü- lemez. Bu yollar sayesinde askeri fır- kalar ve ağırlıklar yıldırım süratile memleketin bir tarafıridan öteki tara- fina nakolunabilir. Şimdi İtalyada da şimaiden cenuba doğru böyle otomobil yollari yapılıyor. Salzburg, yani Avusturya Tirolu üze- rinden Almanya ve İtalya autostrade- ler ile biribirine bağlanacaktır. Daha ziyade askeri maksadla yapü- makta olan bu yolların haricinde ola- rak sırf seyyah otomobillerinin kolay- ca ve emniyetle yürümeleri için Avus- turya ayrıca autostrade yaptırıyor. Avusturya hükümeti 1937 senesinde alacağı büyük istikrazdan yirmi iki milyon şilini bu yolun inşasına tahsis edecektir. Bu para ile Viyana - Voral- berg arasında hususi bir otomobil yo- Tu yaptıracaktır. AVRUPA - ASYA YOLU Bu yol, Avrupa ile Asyayı birleştire- cek büyük autosrade'ın Avusturya top raklarına tesadüf edecek bir kısmını teşkil edecektir, İki kıtayı birleştirecek büyük yolun plânlarını hazırlıyan, ge- çenlerde vefat eden Viyanlı meşhur teknik mütehassısı profesör Leopold. Oerley' dir, Avusturya hükümeti Avrupa ve As- ya kıtalarını baştan başa katedecek Vi 0 4 Üz 4 AN AN ve birbirine birleştirecek bu muazzam , Londra - İstanbul - Singapur otomobil yolun mutlaka Avusturyadan geçme- sini temin için mali müşkilâtına rağ- men, şimdiden yukarida söylediğimiz | nan yolunun haritası plân mucibince, Avrup - Asya veçhile milyonlarca para tahsis elmiş- otomobil yolunun mebdel Londra sa tir, Çünkü bu yol Avusturyayı ihya e- decek ve bulunduğu mali ve iktisadi zorlükları esaslı surette bertaraf ede- | Mayn nehri üzerindeki Frankfort, Pas: cektir. BÜYÜK PROJE Avrupa - Asya otomobil yolunun in- şesı, beynelmilel münakalelere aid son | Sofyadan doğruca İstanbula gidecek» toplanan kongrelerin cümlesinde tas- vib edilmiştir. Fakat şimdiye “kadar hiçbir memleket bunun inşasına baş- lamamıştır. İlk başlıyan Avusturya oluyor. Profesör Oerley tarafından hazırla Nakleden : Zeyneb idil man kalmak için geliyorlar. Sühey- Jânın eski odası ile yukarıdaki iki kü- çük odayı hazırlayınız, diyordu. Bay Zühtü babamı zengin eden Ye- | melerden sonra bay Zühtü: mişteki kabzimal yani velinimetimiz. Büyük harpte İstanbulda “yükünü | giz birer kahve içiniz dedi. tuttuktan sonra (İstiklâl sonlarına, doğru daha iyi Iş yüpacağı- | yedi yaşlarında, yuvarlak yüzlü, ge- nı kestirerek İzmire gidip orada yer- | piş omuzlu, biraz züppece giyinmiş leşmiş. Babama bakılırsa bugün Tür- | bir genç oturuyordu. Evvelâ «haberi- kiyede bay Zühtüden daha Zengin | miz olmadan Vahide evlenmiş» diye yılacaktır. Avrupanın karasındaki mü: him istasyonlari sırasi -ile Brüksel, sau, Avusturyada Linz ve Viyana, Ma- caristanda Peşte, Yugoslavyada Bel- grad, Bulgaristanda Sofya olacak, yol tir. Asyadaki başlıca istasyonlar sırasi- le Ankara, Şam, Bağdad, Tahran, Hin- ditanda Lahor, Kalkütta, Siyamın mer. kezi Bangkuk ve Malaka yarım adasi- sefex görüşümde kıyafetinde, tavırla” rında büyük bir fark seziyorum. Ba- bem gibi Yemişten yetişen bu adam gittikçe asrileşiyor. Bugün de yaşı ile uygun çok güzel bir seyahat elbisesi giymişti. Uzun boylu, zayıftı âltmış beş yaşına çoktan geldiği halde san- ki hiç yıpranmamış, çökmemişti. Ka- rısı da hemen hemevi ilk tanıdığım 20- mandan farklı değildi. Hararetli öpüş, — Ben şu hesabı görünciye kadar Kızları Vahidenin yanında yirmi adam yok. Samsunda, Giresunda, | düşündük. Gencel dikkatli dikkatli Mersinde su gibi pzra getiren üç bü- yük ticarethanesi varmış. Her biri- nin başında oğulları otürüyörmuş. Bu sefer İstanbula gelişinin sebebi sözdüğümü farkeden Vahide: — Sahi Süzan sen en küçük karde- imiz Nedimi tanımazsın, hiç görme- din, dedi. piyasayı tetkik edip görüşüne uygun | © Delikanlı züppe elbiselerinden hiç bulursa bir tane de burada açmak» | gid etmediğim bir sporcu hareketi. mış. Avrupada tahsilini bitirip gelen le elimi sıktı, konuşmağa başladık. en küçük oğlunu bu ticarethaneyo | Tatillerinin yarısını İstanbulda geçir- müdür yapacakmış. diği halde rahatsız etmek korkusu ile Bay Zühtüler üç dört senede bir | şimdiye kadar bize gelmemişmiş. Ne | İstanbula gelip bizde kalırlar. Babam | dim fazla mahcup bir genç, kinayeli | bu çök sevdiği ve hürmet ettiği ada- mın önünde sigara bile içmez. sözlerime verecek cevap bulamayınca | yüzü kızarıyor gözlerini başka tarafa | nin cenubundaki Singapurdur. İngil terenin yeni Cebelüttarıkı olan bu ti- caret ve harb limanında yöl nihatey bulacaktır. Profesör Oerley yolun güzergâhını ve topografisini plânlarında göstermiş» tir. Yukarıda söylediğimiz yol Avrupa ile Asyayı biribirine raptedecek ana yol- dur, Bunun şubeleri de olacaktır. Me- selâ bir şubesi Kolonya üzerinden Mos- kovaya kadar uzayacaktır. İstanbul ve Ankara Ana yolun üzerinde buluna- nümune teşkil edecektir. Çünkü'bu yol demiryolları, şosalar ve diğer yollar ile karışmıyacaktır, Autostrade, demiryolların ve şosala- rın ya üzerlerinden, yahut altlarından geçecektir. Binaenaleyh bu yoldan ge- çen otomobillerin tren, otobüs ve em- seli diğer nakil vasıtalarile çarpışma- larına imkân kalmıyacaktır — F, Bir otomobili yolu Deniz idarelerinin 936 bilânçoları Denizyolları, Akay ve Havuzlar ida” relerinin 936 senelerine ait bilânçola- rını tedkik etmek üzere dün Ankara- dan bir heyet gelmiştir. Heyet, bir bu- çuk ay müddetle bir çalışma netice- sinde bilânçoların tedkikini ikmal edecek ve tasdik edilmek üzere vekü- ete göndezecektir, — Maşallah Süzan ne kadar güzel- leşmiş, büyümüş, sokakta görseydim tanımazdım. Bundan dört senç evvel şu kadarcık bir çocuktu. Doğrusu pek beğendim, dedi. Acaba masil bir tavır Babam: — Kımm sen de yanındaki küçük bay gibi niçin kızarmıyorsun? der gibi yüzüme" bakıyordu. Güzelliğime bir kat da mahcubiyet ilâve etmek için kıpkırmızı oldum. Sekiz gündenberi misafirlerimize, İstanbulun gezdirmediğim köşesi kal- madı. Bu müddet zarfında biribirimi- ze daha çok alıştık, biribirimizi daha iyi tanıdık. Eğlence yerlerinde, misa- firlikte, alış verişte hep fikrimi soru- yor, ne dersem kabul ediyorlardı. Geçenlerde Nedime iki düzineden fazla kravat aldırdım. Giyinmeğe düş- kün olan bu gencin demek yalnız kravata ihtiyacı varmış. Dükkândan çıkarken annesi kulağıma eğildip: — Nedimi evlendirmek istiyoruz, dedi. Kızın İstanbullu olması şartmış. 'Bu hararetli müjde bende bir soğuk duş tesiri yaptı. Nedimin aranıp ta bulunmuyacak bir parti olmasına rağ- men bu hususta misefirlerimle fikir. lerimiz ayrılıyor, O anda aklıma par- takınmalı? Onları almek için, saat üçte Tokat. | çeviriyordu. Ahbaplığımızı gören an- | lak bir teklif geldi. Nedim Emelden yan oteline gittik. Bay Zühtüyü her | nesi babama dönerek; daha güzel, daha dürüst bir kız ala- ilemi yn Lİ 14 Şubat 1937 KADIN KÖŞESİ Yün ceket Beyaz yünlüden örülmüş ceket. Kolları ve önü kırmızı, yeşil yünle iş- lenmiştir, Yakasında yeşil: eşarpı Çarşıkapıdaki cerh vakası Dün yaralının vücudün- deki kurşunlar çıkarıldı Çarşıkapıda Yıldık kıraathanesi sahibi Eminin 22 yaşlarındaki oğlu İbrahilmle kıraathane ve otel ortağı 45 yaşların- da İbrahimin kavga ettiklerini ve mal sahibinin oğlu İbrahimin tabanca ile diğer İbrahimi yaraladığını yazmış- tık. Müddelumumilik ve zabıta bu vaka etrafında dün akşama kadar tahkika- ta devam etmiştir. Yaralı İbrahim dün Cerrahpaşa hastanesinde adliye dok- toru bay Salih Haşim tarafından yene edilmiştir. İbrahime amel pılarak karnında ve Kolundaki kur: lar çıkarılmıştır. Gece sabaha karşı yakalanan İbra- him dün sorguya çekilmiş ve görülen lüzum üzerine vaka esnssında kendi- sile beraber bulunan kardeşi Etemle babası Hakkı Emin de isticvap edile- rek fahkikat genişletilmiştir. Tahki- kat bugün bitirilerek suçlunun yarın adliyeye teslim edilmesi muhtemeldir. Doçent Ekrem Behçet Uşakta Uşak (Akşam) — Tıp Fakültesi boğaz, burun, kulak, seriryatı kıymet- 'E doçenti bay Ekrem Behçet Sumes- tre tatilinden istifade ederek yurd içinde yaptığı seyahat esnasında memleketimize de uğramış ve ikamet ettiği müddet zarfında Parti tarafın- dan gönderilen hastalarla beraber şeker fabrikası direktörlüğünün vaki ricası üzerine fubrika memur ve içşi- Jerile efradı ailelerini meccanen mü- ayene ederek buradan ayrılmışlardır. Saygı değer doktorun bu hareketi bütün halk tarafından derin minnet ve şükranla karşılanmıştır, Diğer yük- sek kalpli profesör ve doçenilerimiz- den de bu gibi faideli seyahatler di- leriz, cak değil ya! Evet, babası, hapisha- neler, Rusyalı yabudi ile yapılan gaz ticareti her ne kadar varsa da her şe- yi çobuk unutan bu İstanbul onların para ve zevkle kuracakları yuvaya da kucağını açar. İzmirli dostlarımız İstanbul piyasa- sını elverişli bulup işlerini yoluna koyduktan sonra bir hafta evvel ev- lerine döndüler, Hep birlikte iyi vakit geçirmiş, istiraplarmı oavutmuştum. Şimdi yine onlarla başbaşa kaldım. —U4— Bu sabah havanın sıcaklığından 1$- tifade etmek için annem ve babamla birlikte Şişliye doğru yürümeğe baş- Jadık, Ben dalgın dalgın arkalarından gidiyordum. Yarı yolda birisi başım- dan şapkamı çekti, döndüm baktım, doktor Süleymandı, Biraz hoşbeşten sonra: — Pervini hiç sormuyorsun Süzi, dedi, — Pervini mi, ne olmuş? — Kadıncık fena halde hasta, yar kayı kurtarırsa ne âlâ, — Ciddi mi söylüyorsun doktor? — Ciddi de söz mü! demek duyma» dınız. Beyin hümmasına tutuldu, bir kaç gündenböri katiyyen kendisini bilmiyor. Ateş gittikçe yükseliyor. Ne güzel, ne aklı başında bir kadındı. “(Arkası var)