4 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

4 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Talebelik hatırası Cazband var kuvvetile çalıyor. Orta» daki çiftler dürüp dinlenmeden “tepi- niyordu. Biz bara yeni gelmiştik. Bir masaya oturduk. Viskilerimiz g$ gek- | mez arkadaşım Fikreti mai, gül! me aldı. — Ne gülüyorsun Fikret? diye 80r- duk. O gülmeden Ma ki... Neden sonra: — Ne zaman bara gitsem veslzalaik- lik hatıramı düşünür, işte e mi kahalarla gülerim.. dedi. — Anlat da biz de gülelim.. dye mer ettik. Başladı: — Pariste talebe idik. Bugil ti ile beraber bir bara gittik. Barın ka- pisında bir ilân görmüştük: «Dünyanın en güzel kadını. > diye... Bari İdün- yanın efi güzel kadınını görmekiçin gelmiştik... Öteki numaralarımbiç ehemmiyet vermeden seyrettik: Niha yet sıra dünyanın en güzel kadınnına geldi, O sahnede görününce Necati.ile müşterilerin arasına atıldı. Elİnd8 bir sürü beyaz karanfll vardı, Masalarin arasında dolaşıyor, karanfilleri ötekme berikine veriyordu. Nihayet bizim masaya da 3 bir karanfil attı, Necati hemen p- mağa kalktı. Lâkin ben de e ya?. Hemen uzandım, ş Necati: . — Karanfil benim... dedi:.. Ben i- rar ettim, > — Hayır. karanfili bana akti, “e — Bana attı... meleriğe Bizim böyle yüksek sesle münakişa ettiğimizi dünyanm en güzel kadını görmüştü. Hemen masamıza beyafbir karanfil daha attı.. o zaman Netati'ile aramızdaki münakaşa bitti. * Artık ikimizin de elinde Böynürlle- ranfiller hayrah hayran ona"büliof- duk. O da kendisine pek zyaderübayı yaktığımizi farketmişti. Mütemadiyen şarkılarını bize Baki” rak söylüyor, türlü türlü harekötlef ya. pıyordu. Necati murıldandı? ” — Bana nasıl baktığını görüyor'inu- sun?. Bu söze fena halde kızdım. dünyanın en güzel kadını yordu. v.s — Aptal sen de.. dedim, salli Bö kıyor? Necati: “ — Ya kime bakıyor?, di: — Kime bakacak bana bali A — Haydi aptal.. sen de şey sanıyorsun. —. Bir müddet sonra dünyasi iğ kadını bize bakıp göz kırptı. Necati imei rıldandı: x — Bana göz esli Necati gordu: — Ya kime? * — Kime olacak bana... -* — Hay avanak hay.. , Kadının işi yok da sana gülecek.. — Yok sana güldü.. — 'Tabii bana güldü ya... Aramızda az daha kavga çıkacaktı. İ Kadın döndü, dolaştı. Gene bizim mar samıza, geldi, İskemlelerden birine ilişti, — Viski!.. dedi. Necati viskisini içmemişti, Hemen bardağını uzatlı. Ben durur mıyım? Ben de viskime hiç dokunmamıştım. Derhal bardağımı uzattım. Necati: — Viskiyi benden istedi.. benim bar- pim içecek.. dedi; Ben itiraz et- ği benden istedi... benim bar- Dünyanın e en in güzel kadını bu müna- kaşamıza kahkahalarla gülüyordü: — Kavga etmeyiniz., dedi, ikinisiri de viskisini içerim. Ve bunu söyledikten sonra iki bars dak viskiyi yaman bir ayyaş tavrile dik» ti, boşalttı. O gece pansiyona gittiğimiz zaman hep aklımızda fikrimizde bardaki ka- dın vardı. Necati ile aramıza soğukluk girmiş- tl. Gene hep beraberdik amma, biribiri» mizle alay ediyor. Biribirimizden daha yakışıklı olduğumuzu iddia edip duru- yorduk. Ertesi akşam hemen sinek kaydı bi» Ter traş oluk. Doğru bara., Kadın gene numarasını bitirdikten sonra müşterilerin arasına atıldı, gens bize bir beyaz karanfil attı, Biz gene a“ ramızda münskaşaya başladık. Münakaşayı Adeta kavga şekline ge- tirdiğimiz zaman güzel kadın yanımı- za yaklaştı: —'Nafile kavga ediyorsunuz.. dedi.. Biz hayretle sorduk: — Niçin?.. O güldü: — Numaram bitince Jocama geliniz, size bir sürprizim var... dedi, ve 0 Oy- nak şarkısını söyliyerek bizden uzak- laştı. Biz yp hayran baka kaldık. Bir- ağırdı. — Sen kendine alınma budala... O asıl beni davet etti amma sen yanım- da idin de nezaket olsun diye öyle söy- ledi, Yoksa bir kadının ben dururs ker seni tercih etmesine imkân var mı? Heyecan içinde bekliyorduk. Nihayet güzel kadının numarağı bitti. Sahneden çekildi. Necati: — Haydi gidelim.. dedi. — Yürü... Sora sora locasını bulduk. Kapiyi raerhem yapayım bunları. Gi tlniz ama. zararı yok. He güne varmağa epeyce zaman, Vaz, a Ishın inâyelile hastanızı kurlaraca- ğım! veb $ Receb reis ihtiyar tabiptensaldığı | ilâcı gemiye götürdü ve tarifedildiği | gibi Kemal relse verdi. Gemicilerin bütün ümidi bu ilâçta idi. “ya Receb rels Türk akırıcı ziyar fetler, şenlikler, hediyeler ; — Kemal rels iyileşirse, epiniz Maika şarabı ikram edeceğime» Bir hafta geceli gündüzlü MY sında eğleneceksiniz! Diyordu. Donanmanın Mayorka adaşinda bulunduğu beş altı ay yi sinek) lerin hiç kimseyi nihayet günün birinde başını yakması şaşılacak bir. Bu hâdiseden sonra bül ler (sıtma sineği) nden başladılar. (Sıtma 'sineği) nden sakıtmmabın bir yolu yardı: Vücüde ve saçlara sık f sık kâfur ruhu sürmek, Sıtma sinekleri bu kokuyu alınca derhal uzaklaşırdı. Türk denizcileri zaten Mayorkaya geldikleri günden- | beri bü kokuyu sürünmeyi ihmal et- | miş değillerdi. Tabip Seyid Hüseyin, Recep reise: — Üç gün bekliyeceksiniz! Demişti. Kemal reisin gözleri ka- panmıştı. O artık hiç kimseyle kohuşmuyor.. konuşamıyordu. Vücudu ateşler için- de yanıyor, ve arkadaşları ıslak hay- lularla vücudunu mütemadiyen 88- rinleştirmeğe çalışıyordu. Kemal rels acaba iyileşecek miydi? İşte bütün denizcileri düşündüren ve günler geçtikçe merak ve heyeca- nını arttıran bu şüphe içinde hiç kim- se yarın ne olacağını bilmiyordu. gitmesine değil, ayni zamanda da do- nanmanın başına geçmek istiyordu, Bu isteğini açığa vurmaktan da çe- kinmiyordu.. Kemal reis tedavi edile dursun, adyo 4 Şubat 937 Perşembe ; İstanbul — Öğle neşriyatı: 12,30 Plâkin Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14,00 Akşam neşriyatı: Saat: 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Tayyare cemiyeti namına konferans: Bay Abdullah ta- rafından, 20 Rifat ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi ve Halk şarkıları, | 20,30 Bay Ömer Riza tarafından Arab- ca havadis. 20,45 Safiye ve arkadaşlari tarafından Türk musikisi ve Halk şar- kıları, saat ayarı. 21,15 Örkesirâ. 22;10 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi gü- nün programi. 2230 Plâkla sololar, Opera ve operet parçaları, 23 SON. Ecnebi İstasyonların Bu'akşamki En Müntehap Programı Roma (420,8) saat 22 (Francesca da Rimini) Dannunzlonun $# perdelik faciası, Besteleyen Riccatdo Zandonal, Napolide San Carlo tiyatrosundan nakil, Triyeste (263,2) 23 Arp konse- 4 keman ve klârmet refakatinde. Frankfurt (251) 21.05 Karmen opera- sı. Brüksel TI (321,9) 0.0) Şehrazad «müntehap parçalar» Praga (470,2) 21 Orkestra, Lüksemburg (-293) 23.30 Senfonik konser, Belgrad (437,3) 22 Keman Konseri, Brüksel I (483,9) 0.10) Keman ve Viyolonsel, Peşte (5495) 24 Tzigan orkestrası, Dans Musikisi Hamburg (331.0) saat 21.10 — Var. şova (1339) 22,50 — Wiyana (508,8) 23.30 — Tuluz (328,6) 2445 — Londra) kısa dalga (m. 13.97 - 1982 - 31.55) snat 18,50 - 0,30 - 0,45. 5 Şubat 937 Cuma İstanbul Öğle neşriyatı: 12,30 Plâk- ls Türk müsikisi, 12,50 Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14,00 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Spor musahabeleri: Eş- ref Şefik, 20 Vedia Riza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şar- kıları, 20,30 Bay Ömer Riza tarafın- dan arapça havadis, 20,45 Cemal Kâmil ve arkadaşları tarafındna Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, saat ayarı, 21,15; Orkestra, 22,10 Ajans ve borsa haber- leri ve ertesi günün programı, 2230 Plâkla sololar, opera ve operet parçar ları, 23 Son. os anama vurduk: — Giriniz.. diye seslendi, girdik.. o henüz sahne tuvaletile idi. — Canım, böyle kavga etmeğe de- ğer mi?. Niçin, kimin için kavga et- tiğinizi biliyor musunuz?, Durun size sürprizimi göstereyim... Diyerek başından perukasını çıkardı. ikimiz de hayretler içinde kaldık. Karşı-| mızda saçları dökülmüş bir erkek var- dı.. o gülümsiyerek: — Ya işte böyle.. dedi, boş yere biri- birinizle kavga edecektiniz.. ne yapar- sınız ben de kadın kıyafetile numara larda muvaffak oluyorum. (Bir yıldız) hulyasile malyetindeki kaptanları Hüsrev reis, donanmaya baş olmak hulyasile kandırmağa başlamıştı. Hüsrev rels vatanına hain bir adam değildi. Fakat onun, uzun Yık Jardanberi Cezayirde kalmasının bir sebebi vardı: Rüstem paşa İle aras açıktı, Kemal reisle birlikte dönecek olursa, doğruca İstanbula gitmek ge- rekti, O, malyetindeki gemlicileri İs- tanbula gideceğim diye kandırarak | Kemal reisin yerine geçmek ve bütün gemileri alıp tekrar Cezayir sularına gitmek niyetinde idi, Hüsrev rels, son günlerde Kemal reisin hastalığınm flerilemesinden 15- tifade ederek bi maksadına erişmek imkânını bulmuştu. oGemieilerden bir çoğunun İstanbula hasret çekme- si onun bu maksadının çok çabuk tahakkukuna yardım Obu hakikati anlayınca (faaliy Meri- letmiş ve donanmanın hareketi günü- nü bile karar) O günlerde Malkadan kaçıp gelen iki Türk akıncısının Malka vaziyeti hakkında verdiği malümat Türk ge-- micilerini heyecana düşürmemiş ol | saydı, donanma çoktan yola çıkmış | bulunacaktı, Fakat, Receb relsle birlikte diğer kaptanlar bü iki Türk denizcisinin günlerce deniz üstünde kalarak bin müşkülâttan sonra Mayorkaya gel- istanbul 3 Şubat 1937 “AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst. dahilt O 96,50)'iş. B. Hamiline 10,— Kuponsuz 1933 » Müessis 83,— istikrazı 98,25İT.C. Merkex Ünitürki 22,95,—| Bankam (© 100,—| » NM 21,60,—| Anadolu his. 24,30 » M 21,30,-| Telefon 6,15 Mümessli | 42,—| Terkos 11,50 » N 99,50) Çimento (oo 14,15 » —| ittihat değir. 10,90 İş Bankası (o 10,—| Şark 115 Para (Çek Fintleri) Paris oo 17,10,—( Prağ Londra (o 617,50) Berin 0 197,25 Nev York 79,32,50| Madejt. — 11,34,— Milâno © 1507.50) Belgrad 3449.50 Atina 68,50,25) zay 4419,— Cenevre | 3,46,84 J Brüksel (| 470,50) Pengo Ooo 445.84 Amsterdam 1,44,93| Bükreş | 108,50,25 Solya o 64,77,75İ Moskova 24,98 22,73,25 Ticaret ve zahire borsası 3 Şubat fiat ve muameleleri 1 — İtbalâtı Buğday 233, arpa 45, çavdar 90, tiftik 10 1/2, yapak 8, kuş- yemi 15, beyaz peynir 6, kaşar 2 1/2, keten tohumu 6 fasulye 54, iç fındık 27, iç ceviz | ton. İhracat: Buğday 850 ton. 2 — Satışlar : Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 25 paradan, buğday sert kilosu 6 kuruş 30 paradan, ürpa Anadol kilosu 4 ku- ruş 32 1/2 paradan, çavdar kilosu 6 kuruştan, mist sarı kilosu 5 kuruş 6 paradan, kuşyemi kilosu 14 kuruştan, susam kilosu 16 kuruğtan 18 kuruşa ka- dar, yapak Anadol kırkım kilosu 62 kuruştan 65 kuruşa kadar, 3 — Telgraflar 2/2/937 Londra Mınr Lâplata şubat tahmili korteri 22 Şi. 4 1/2 Pe, Ki. 3 Kr. 17 Sa., Londra ketne tohumu Lâplata şu- bat tahmili tonu 11 Ster, 10 Şi. Ki 6 Kr, 99 Sa, Anvers arpa Lehistan şu- bat, mart tahmili 100 kilosu 122 B. Frank Ki, 5 Kr. 18 Sa,, Liverpul buğ- day mart tahmili 100 libresi 8 Şi 1 7/8 Pe, Ki, 5 Kr. 56 Sa, Şikago buğday Hartrinter mayıs tahmili bu- geli 128 1/4 sent Ki 5 Kr. 93 Sa, Vi- nipek buğday Manitoba mayıs tahmili buşeli 121 3/8 sent Ki, 5 Kr. 61 Sa, Hamburg iç fındık Giresun derhal tah- mil 100 kilosu 155 R. Mark Ki. 78 Kr. 46 Sa,, Hamburg iç fındık Levan der- hal tahmil 100 kilosu 154 R. Mark Ki. 77 Kr. 95 Sa. Halkevinde konferanslar Eminönü Halkevinden: Bu yıl için düzenlediğimiz seri konferansların dör- düncüsü 4/2/937 Perşembe günü saat (17,30) da Evimizin oCağaloğlundaki merkez salonunda o Avukat bay “Necip Asım tarafından (Hayatın sırları) mevs zuu Üzerinde verilecektir. Davetiye yoktur. Herkes gelebilir. pm ve Malkadaki vaziyetin müslü- manların lehinde bulunduğunu söy- lemeleri, hareket teşebbüsünü gecik- tirmeğe sebep olmuştu. Malkadan kaçıp gelen iki Türk le- vendi Receb reise şu malümatı ver- diler; — Malka kahramanı Ahmed Seli- min başını kestiler. İlkönce vaziyet çok tehlikeliydi. Bunu görünce hüki- kati size gelip haber vermek üzere yo- lâ çıktık. Kaleden kaçtık., sahilde bir yerde sığındık. günlerce kaldık. bir kayık geçmedi. nihyaet geçen gün sahile yaklaşan bir İspanyol şalopesi- nİ yakaladık. içindeki dört İspanyol- dan üçünü öldürdük.. birini şalope- ye bağladık. bize yol gö istedik, Onunla buraya geldik. Yolda aldığımız haberler bizi çok sevindirdi. Ahmed Selimin ölümünden sonra, kardeşi İbrahim kalenin müdafaasını deruhde ederek, şehre hariçten iki bin mücahid çekmiş. Şimdi şehirde silâh, erzak ve cephane bolmuş. Bu vaziyet karşısında İspanyollar müş- kül vaziyete düştüler, Prenses Diya- | nânın ölümü de İspanyolları müte- | essir etmiş, Çünkü, Gernataya pren- ses Diyana girecekti.. ve oradaki müs- lümanlar onun uğrunda konmak | Üzere hazreti İsaya nezredilmişti, Şim-i di kral ve kraliçe de pek ziyade me- yasmuşlar. 1 — Uzun kulaklı çok koşan hayvan (6) Gik (3) 2 — Mükemmel (3) Minarede oku- nan (4) 3 — Taşmak (6) 4 — Vakit Aleti (4) Beygir (2) 5 — Kalın (5) 6 — Anmak (3) Sunl (2) Kasabın sak uğ (2) 7 — Ezana uygun (5) Şehir (4) 8 — İçinde bir çok vey dolu tatlı (5) 9 — Muzari (2) Hatiplik (7) 10 — Çıngırak (3) Figan (4) YUKARDAN AŞAĞI; 1 — Takdim “dip kayırmak (7) Eser (2) 2 — Kırmızı (2) En çok (5) 3 — Bir vatandan (8) 4 — Musiki âleti (2) Tufan peygam- beri (3) 5 — Cerahat (4) 6 — Ney çalan (6) Devlet (3) 7 — Sonuna en» koyun sanı olsun (2) Sada (3) Kırmızı (2) 8 — Şafak (3) Koytu (4) 9 — Boyun nksi (2) Felâket (4) 10 — Beygir (2) Örtü (5) GEÇEN BULMACANIN HALLİ; Soldan sağa: | - İskarça 2-Le, Yo, Ki 3 - Irgatbaşı 4 - Aidat 5 - Darı 6 - Isırgan, Ak 7 - Ra, Galip 8 - Kaf, İm 9 - Atila, Le 10 - Ket, Lezzet. Yukardan aşağı: | - Ilındırmak 2 - Ser, Asa 3 - Rı, Kat 4 - Aya, Irgat 5 - Rota, Gafil 6 - Bilal, Le 7 » Ad, Niyaz 8 - Şan 9. Kır, İle 10 - Mi, İkamet. 15,000 liraya satılık apartıman Kurtuluş tramvay caddesi Üze- rinde ve durak yerinde altışar odalı üç ve üçer odalı üç yani al- tı daireyi ve altında bir dükkânı muhtevi güneşli, havadar iyi bir apartiman on beş bin liraya satı- lıktır. (Akşam) ilân memurluğu- na müracaat, Telefon 24240 Beykoz Kızılay şubesinden: Beykoz ilçesi Kızılay ve Çocuk esir- geme kurumlarının yıllık kongreleri 14/2/1937 Pazar günü saat 11 de Bey- koz 40 ncı ilk okul salonunda yapılaca" ğından üyelerin bu toplantıda bulun- malarını ehemmiyetle dileriz. Receb rels merakla sordu: — Malka önündeki donanma eski vaziyetini muhafaza ediyor mu? Gemiciler; — Hayır, dediler, İspanyollar gemi- lerinin bir çoğunu başka taraflara gönderdiler. Şimdi Malka önünde an- cak otuz gemi ya var, ya yok. Bunla rın da çoğunu gözcü kaliteler teşkil ediyor. Kaleden ok yerine gülle yağ- muru yağmağa başladığını yoldn ras- ladığımız bütün balıkçılar söylediler, Malkan kurtulmuş demektir. Receb reis bu haberi alınca çok 88- vinmişti, — Oradaki Türk denizcilerini ya- bancı ellerde bırakıp bir yere gideme- yiz, arkadaşlar! Dedi, Receb relsin maiyetindeki gemiciler çarçabuk fikirlerini değiş- tirerek: — Arkadaşlarımızı almadan nere ye gideceğiz? Diye bağrışlılar. Bu vaziyet karşısında Hüsrev rel- sin bütün plânları altüst olmuştu. Hüsrev reis donanmayı derleyip İstanbul yoluna çıkmıya hazırlanır- ken, Receb kaptan da, bütün gemiler- le olmazsa bile, kendi idaresindeki yedi tekneden tbarst olan filo ile be- râber Malkaya doğru uzanmayı ve bir kere daha twihini denemeyi dü şünüyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: