Akdenizin cenneti: Malaga Malagaya hâkim olan bütün Endülüsü ve İspanyayı tehdid edebilir Malaga uzun müddet Avrupanın sanatoryomu olmuştur Malaganın havası kadar şarapları da meşhurdur İspanyada dahili harp bütün şidde- le devam ediyor. Son zamanlarda en #yade ehemmiyet kesbeden iki cephe Vardır. Bunlardan biri Madrid, diğeri | Malagadır. Madrid önündeki harekâtı general Franko idare ediyor. Ma ya karşı yapılan harekâta gelince, bunu da general Frankonun muavini general Tilano İdare etmektedir. Malaga Endülüs vilâyetinin merke- zidir. Bütün vilâyetin nüfusu 500 bin kişidir. Malaganın nüfusu da 160 bin- dir. Eski Endülüsün nüfusu beş milyon, Yani bugünkünün on misli fazla imiş, Fakat bu nüfus muhtelif memleektle- Te dağılmıştır. Halkın büyük bir kısım da cenubi Amierikaya hücret etmistir ENDÜLÜS ADI NEREDEN GELİR? Endülüs adı bir Alman kabilesi olan (Vandal)latdan geliyor. Vandallar es- ki vatanları olan şimdiki Silizyayı bi- Takıp Franisayı çiğnemişler ve Pirene dağlarını geçerek İspanyanın ortasın- Malagünm umumi görünüşü Bu sebeple şimdi dağları geçmeğe ça“ lışmayıp sahlli takip edeceği ve bur&> dan şehri zaptetmeğe çalışacağı tab- min olunuyor, Bu harekâtı Akdenize de general Frankonun donan Malaganın önünde duraklamış olme- da ve cenubunda yerleşmişlerdi. | ları geçilmesi gayet güç olan bu sarp | Daha sonra Aferikaya geçerek Tunu- | dağların bulunmasındar ri gelmiş- #a kadar Akdenizin bütün cenup sahil | tir, lerini ve yurdlarını ellerine geçirmişler» Bu dağlar Malaganın muhafazasına : di. İspanyayı fetheden Araplar Vandal- | he kadar yardım ediyorsa buradan bü- & edebilecektir, Fakat bu ların asıl yurdu saydıkları yerlere En | tün eski Endülüse taarruzu da o nisvet-| teğebbüsün de beklenilen neticeyi ver- dülüs ismini vermişlerdir. te kolaylaştırmaktadır. İspanya hü- | “DESİ şüphelidir, | Malaga Cebelüttarıktan 130 kilomet- | kümeti bütün kuvvetlerini Malagada |, MALAGA SANATORYOM YERİ Pa yadan 500 kilo. | toplayıp general Frankonun üzerine Bizlaganın etrafı gayet yüksek dağ- metre cenuptadır. hücum edecek olursa Kolayca bütün | larla muhet, şehir güneşe ve Akdenizin YÜKESK DAĞLARI Endülüsü alabilecektir, Franko da bu İ Malaga Akdenizin sahilinde çok müs) tehlikeyi düşündüğünden İspanyol hü- him bir limandır. Kara cihetinden ar- | kümeti Madridin müdafaası ile meşgul Kas 2000 metre irtifamdaki dağlar ile | iken Malagayı kolayca simek istemiş- , Sarılmış alduğundan müdafaası gayet | tir. kolaydır. General Lliano kuvvetlerinin General Llüano'nun şimdiye kadar iptida süratle ilerledikleri halde tam | yaptığı teşebbüsler neticesiz kalmıştır. | havası fevkalâde iyidir. Mısır ve Cezayir yolları kapalı bu- lunduğu eski zamanlarda bütün Av- rupada veremliler tedavi için Malaga- ya giderlerdi. Adeta burası bütün Avru panın büyük bir sanatoryomu olmuştu. Malaganın havası kadar şarapları da meşhurdur. Bütün şimali Avrupada ve bahusus İngilterede ve Hollanda'da vakit ve hali yerinde olan her ailenin Gofrasında mutlaka Malaga şarabı bu- lunur, General Frankonun donanma- 8! ve tayyareleri Malagayı geceli gün- düzlü bombardıman ediyor. Düşen meri miler şarap depolarına isabet ettikçe müthiş intilâklar oluyor. Bunların 5cs- leri Cebelüttarıktan bile işitilmekte imiş. Hülâsa Malaga karadan bütün Endülüse ve denizden Akdenizin gar- bina ve Cebelüttarık boğazının şark harip taraf ta bu güzel şehre hâkimi- yet için en şiddetli müharebeleri yapı leri yapılmıştır. Yu- | hk rüzgârlarına maruz olduğundan | ağzına hâkim bulunduğundan iki mu- | BOMBA VAKASI 1905 temmuzunun yirmi birloci « 8 temmuz 1321 - cuma günü Abdül. hamid mutad üzere Hamidiye camiin- Ge selâmlığa çıkmıştı. Hünkâr cuma namazından sonra sarayına. avdet eylemek üzere cami- Ge binek taşına müntehi merdivene doğru ilerliyordu. Selâmhk resminde hâzır bulunup l koridorda selâma ıuntazır olan şey- hislim Cemaleddin efendi ile konuş- mak için bugün her defakinden biraz fazlaca tevakkuf etti | “Teşrifat usulüne göre sağda, solda İ mülki ve askeri rical, yaverler, ben- degin yerlerinde sıralamış, ihtiram vaziyetini almış duruyorlardı Karşıda sed üstünde,. talimhune meydanında ecnebi ve yerli halk ta Padişahım camiden -çıkişım temaşa eylemek üzere sükün içinde beklesi yorlardı; Pek tabil taramda cereyan etmek te olan bu töreni bir machine infer- nale'in «cehennem makinesis hesapla kurulmuş elektrikli saati ihlâl etti. Muntazaman işliyen bu saat bağ- landığı bombanın evvelden tayin edi- len anda. infilâkmi te etti, Yalnız bu bomba hedefini Bu dı. Hünkârın çıkmak üzee olduğu hakkında boru ile işaret verilmişti Asker selâm kumanda; atmıştı. Tam bu anda müthiş bir infitâk oldu. | En büyük çapta topların çıkardık- Jarı farrakalâr kadar gürültülü ve akisli bir sada hünküri da, cami için- de ve etrafında bulunanları da tethiş eli, Herkesi bir şaşkınlık aldı. Hiç kimse ne olduğunu anlıyamıyordu. Abdülhamid infilâkım müthiş sad- | raesinden sonra Havada bezi şeyler uçuştuğunu görünce vaziyetin na ka» dar tehlikeli ve vehim olduğunu id- rak etti. Keskin bir barut kokusu du- yuluyordu. Havada kesif bir duman bulut gibi Yıldız civarından Boğeoza doğru alp gidiyordu. O e dakika larda nefsine hâklın olmeğı, soğuk Kanlılığını muhafaza etmeği bilirdi. Korku ve telâş eseri göstermedi, Yalnız yanındaki mabeyin başkâtibi Tahsin paşaya: — Ne var? Diye sordu. (1) Şaşkınlıkta, kalb- leri kaplıyan korkuda başkalarından geri kalmıyan Tahsin paşa bu suale Abdülamid deriledi; srebasına bin eline aldı. Tam hareket di; dizginle da duran arap zuhaf alayı efradın- den biri havaya bir el silâh boşalttı. Bu silâh sesi padisalı çok ürküttü. Acaba bu kendisine bir sulkast ve hü- cum işareti miydi? Silâk sesinin ar- kası gelecek miydi? Silâh sesinin arkası gelmedi! Padi- Şah arabasını sürerek yoluna devam etti, Araba cami kapısından çıktı. Sa- raya doğru giderken kibar ecnebi mi- safirlere mahsus köşkte bulunanlar tarafından: hee Geçmiş olsun! Makamında sür landı, Abdülhamid bu allaslara karşı ken- disinde temenna ile mukabele edecek kudret buldu, Selâmetle Çit köşküne vearmca rahat bir nefes aldı. Köşkten içeriye girdi. Haremi hümayundan bir çok ka- dınlar ve sultanlar Koşup Çit köşkü- nün harem cihetine tesadüf eden ka- pisına gelmişlerdi. Tejâş ve heyecan (gösteriyorlardı. Abdtilkamid ile bir srabada selâmlı- ga çıkan şöhzade Bürhaneddin efen- dinin validesi hârende baygınlıklar geçiriyordu. Hünkâr Çit köşküne gelen kadın- ları teskin etti. Sonra selâmlıkta bu- Yunan elçileri huzuruna kabul ederek onlarla da yirmi dakika kadar konuş tu, meşgul oldu. Elçiler hünkâr sü- künetini muhafaza oeylemesini pek i, sürekli alkış- (11Tate'n paşanın hatıratı, SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 825 Abdülhamid cuma namazından sonra camiden çıkıyordu. Asker selâm kumandasını almıştı. j Birdenbire müthiş bir infilâk oldu | takdir ettiler; bu takdirlerini Tercü- man paşaya söylediler, Sadrazam Ferid paşa ile vükelâ da büyük mabeyin dairesine geldiler, E!- çiler gittikten sonra afiyet ve selâmet tebrilderini hünkâra bilvasıta arzey- lediler; Abdülhamid onlara da mem- numiyetini gene bilvasıta tebliğ etti O gimâi yalnız bir şey düşünüyordu. Yapılan suikastin mahiyeti ne ve hakiki hedefi kim idi? Bunu anla- malkâçin hemen işe girişmek lâzımge- liyondu, Ortada cami etrafında man- zara eri işti! Bürildiyr camiinin, Yıldız telgraf. hanesinin, sergi binasının camları, çerçeveleri kırılmıştı; camiin pancur- lan Yerlerinden oynamış, sallanıyor- tesir İle hemen hiç kimse ne yaptı ni, H& yapacağını bilem? ae şt, Parınaklıklı ta eğilmiş cami avlusunda artık zen, yürüyen hiç du. «EBsdikayı bendegân»dan bir çoğu 56 lâzneki bu taraftan uzaklaşmakta bu wyuştalar, On, on beş Hasan payı deresine n aşağı bir koşuyor, bir geri dönüyor Jardı, Camiin parmaklıkları etrafı kor- kung bir insan ve hayvan mezbahası halin alınışı, Şurada başı kopmus, eltadeki ekmek çıkını yanına düşmüş bir şavalh yerde yalıyordu; boğazın- dan kan kan toprak üstüne yayılı- yordu. Göğsü parça, parça olmuş, ciğerle- ri meydana çıkmış bir genç arsbaci yere agölimişti; göğsü, beğrı delik, de- şik olnmuş diğer birisi daha can çeki- şiyordu; birisinin üstünde eski pun- talonnndan başka bir şey kulmamış, vüşuğdü Kim olduğu teşhis edilemiye cek deröcede hurdehaş olmuştu. Bir kaş Ievend vücutlu genç âtlarla karı- şık bir hâtde duvar diplerine yığı lardış ağların altından kanlar akıyor du. Hayvan lüşelerinin arasından ar- tik pehittasmış kanlarla mülemma insan bacakları uzanıyor, lâşe alt da kalmış bir incan bası görülüyordu. Battğa bir çok vücutleri parçele- muşta, Kopan, frlyan et parçaları cami parmaklığına, duvarına yapış muşta Abâbihamid işte bu kan yolundan geçip sarayına varabilmişli. Padişah mabeyin başkâtibi Tahsin paşaya: — Zaptiye nazırı ile sair #lâkadar olanlar mutlaka hâdise mütecasirM- rsunlar, limana, demiryolu istasyonlarına şiddetli tenbihler yap- smlar; kaçmalarına meydan verilme- sini İradesini bildirmişti, Eğer bu tedbir derhal ve hakkile tatbik oltmabilmiş olsaydı sulkastin asil mfirettiblerinin serbestçe Savuş- majamma meydan verilmemiş olacak- ta. Halibeiki gerek zaptiye nezareti, ge- rek saray hafiyeleri hâdisenin verdiği şaşkanıkia bu teibirin İttihasında acele damanamadılsr, Bir de kapitu- Yasyonlar dolayısile ecnebi pasaport- 1ariig gidecek yolcuları ve ecnebi ban- derisi altındaki vapurları hareketten mengimek pek büyük müşkülâtı da- veb ederdi. Bunun mesuliyetini de doğrudan doğruya üstüne almağa mâkamı ne kadar yüksek olursa ok sim kimse ceseret edemezdi. Abâğihamid silâh stan neleri de unüulmamıştı, Tahsin paşaya: — Askerin ruhu kumanda ile harö- ketlir. Bu nizam ve intizama halel gelirse maksat kaybolur. Bunun için bu nefer hakkında mükemmel tahki- kak yapılmasını isterim. Diy&rek tahkikatın şiki tutulması- Dı da gmreylemişti. ib bu iradeler hakkında icab edediline tebligutta bulundu. (Arkası var)