sma. ET Sahife 6 /D z : 28 Kânunusani Soya fasulyesi || KADIN KÖŞESİ yetiştiriliyor &.. e ” TE > Saç tuvaleti Samsunda yapılan tecrübeler iyi netice verdi m) Çök büyük » soya , fasulyesinin. nde “Yapılan tecrübe- verdiğinden Ziraat m- #ünce vekâletten tohumluk İs- ştir. Bu fasulye Çarşamba, Baf- ra kazalarile Samsunda yetiştirilecek- tir. Dönüm başına ekilen üç Kilo fasul- yeden 200 kilo mahsul elde edilmekte- dir. Bu miktarm dönüm başma 350 veya 400 kiloya çikârılacığı. kuvvetle umuluyor. Soya fasulyesi küçük taneli olup terkibinde $© 18 - 24 yağ, © 35 azot- Ya mâddeler bulunmaktadır. Kahve halinde kullanıldığı gibi çikolata, krem), sabun imalinde de işe yatamak- tadır. Bundan başka dişlere arız olan (iskorpit) tedavisinde de müstamel- dir. Soya. fasulyesinden istihsal edilen süt inek sütüre müşabihtir. Şeker bâstalığı bülunanlara bu fasulye unundan yapılan ekmek verilebil- mektedir. Soya yağından asabi has- tahklarda kullanılan lextin de istih- Tac edilmektedir. Alâkadarlar bu f8- Sulyenin değerini ve faydalarını say- makla, bitiremiyorlar. Balyada bir k otomobil altında Can verdi Samsun (AX cı Kadire alt ve M. Kemal paşalı şoför Hakkının idaresindeki otobüs pazarte- 8i günü Balıkesirden hareket etmiştir. altı yaşlarındaki Orhan adında çocu- ğunu ezerek öldürmüştür, . Şoför meşhut cürümler kâMlümüna” tevfikan yapılan duruşma sonunda 8 ay bapse mahküm edilmiştir. izmir deri ve tenasül hasta- lıkları muayene ve tedavi evi İzmir (Akşam) — Sıhhat ve iç- tümel muavenet bakanlığının İzmirde faaliyette bulunan mühim sıhhat mü- esseselerinden biri de deri ve tenasül hastalıkları muayene ve tedavi evidir, Müessesenin başında çalışan doktor Besim, vazifesinde hakkile muvaffak olmuştur. Evvelce bu gibi hastalıklarını giz- lemeği bir marifet zannedenler, ya- pılan İyi propaganda neticesinde mu- syenc ve tedavi evine müracaat ede- rek hastalıklarını tedavi ettirmeğe baş- Jamışlardrı. Müessese, tedavi edilenlerden hiç bir “ücret almamaktadır. Tefrika: No. 6 Fakat o bana ehemmiyet bile vermez- di, Şüphesiz beni çember çevirmek- ten başka bir işe yaramıyan afacan bir çocuk gibi görürdü. Bugünmüş gibi hâlâ hatırlarım, bir akşam oturmuş üçümüz kitap okuyor- duk. Okumamız bitince Fazilet karde- © şinin kulağına bir şeyler fısıldadı, Necdet derhal bahçeye koşarak elin- de bir karanfille döndü ve çiçeği ba- .na verdi. Sevinçten deli olacaktım. Günün birinde Cemlller evden çık- o 5tilar ve bilinmiyen bir girdapta kay- — boldular. İflâs ettiklerini babamdân > duydum. Babam bu iflâsı soğuk kanlı- tıkla karşıladı: — Hiç te hayret etmedim, dedi. Ce- mil budalanın biri idi, ergeç mahvo- Macaktı. * Ski ir Büsbütün Nişantaşında yerleşmek üzere Erenköyündeki evi terkettiğimiz zaman on yaşında idim, Babam bir tü- tün ticareti neticesinde bir daha yıkıl- mıyacak derecede zengin olmuştu. «Erenköyünde oturmak bize yakışmaz» dendi ve Nişantaşında eski bir. Rum KIRILAN BEBEKLER tücearnın on iki odah evini satın aldık. sıkılıyors der gibi bir iade vardı. Bira» 4 Y / Mihalıççı Mihalıççık (Ak- şam) — Mihalhıç- | çık, Sarıköy istas- yonuna 20 kilo- metrelik bozuk ve arızalı bir dağ yo- le bağlı beş yüz evli bir kazadır. Mülhakatile | bir- likte nüfusu 16 Burası — işgalin tır. Mihalıççıklılar siz evler yapmak a. suretile Mihalıççığı yeniden oturula- bilecek bir hale koymuşlardır. Bilâha- re bu evlerin üzerine birer kat daha çıkmışlardır. Yeni yapılan bir kaç ev- den başka bugün şöyle barımlabile- cek yapıya tesadüf etmek güçtür. Bitlis (Akşam) — Diyanbekir —Bit- Us arasında muntazam bir yol olma- dığından yolcular müşkülât çekmek- tedirler. En yakın istasyon olan Dİ- yanbekiri muş ve Vana bağlıyan bu mühim yolun 40se yapılması pek te- menni edilmektedir. Diyanbekirden gelen üç dört kamyon Duhandan 1le- riye gidememiş ve oradan yolcular Bitlise 6 saatte hayvan #ırtlarında ge- Jebilmişlerdir.. Duhan İle Bitlis ars- smda kar 80 - 100 santim kalınlığın- da hir tabaka teşkil ediyor. 'Tatvandan Bitlise kadarolanon kilometrelik yol mesafesindeki meş- hur Rahvada tesis edilen «can kurta- ran» evleri kış ortasında Seyahate mecbur kalan yolcuların hayati bir ihtiyacını karşılamıştır. Bu can kur- taran evleri Başvekilin emrile yapı!- Nâkleden : Zeyneb İdil Annem işi gücü bıraktı, o müzayede senin bu müzayede benim ne buldu ise aldı, bir ay içerisinde ey antikalarla tıklım tıklım dolmuştu. Açık havada güller, çiçekler arasında yediğimiz öğle yemekleri, uçsuz bucak- sız bahçeler artık bitmişti. Süheylâ ile ben çarçabuk, sonradan görme birer şehirli oldük. Babam sevinçten uçu- yordu. Her cuma parlak kravatlar ta- kar, beni elimden tutarak Taksime kadar yürür dönerdik. Onun çocuğu ol! mak ne büyük bir şerefti. İkimiz fev- kalâde iyi anlaşırdık, onu, dalma neşe- #iz duran anneme bin kere tercih eder- dim. Babam ateşli, çalışkan, yorulmak bilmez, her yeni zafere hazır bir adam- dı, Annemi de bitip tükenmek bilmiyen meşesiyle sürüklemek isterdi, fakat an- dın değildi, eğer alelâde, dizlerinin di- binden ayrılmıyacak bir memurla ev- lenseydi çok daha mesut olurdu. Göz- lerinde dalma; «Aman ne kadar içim değildir dersem hesapta yanılmış ol- mam. Bereket versin ki bu evlerin en mükemmeli için beş liradan fasla ki- ra istiyen olmuyor. BELEDİYE İŞLERİ Belediye bütçesi çok dar olduğun- dan kasaba dahilindeki sokakların bile biraz olsun tesviyesi mümkün olg- mamıştır. Bu sene çarşının bir kis lar da bunun'dörite üçünden fazla | mma kaldırım döşenlidiği gibi bir Bitliste can kurtaran evleri Yolcular, İsmet İnönüne bu eserden dolayı dua ediyorlar dağındar bütün balk, İsmet İnönüne dua ediyor. Bu sene halk mekteplerine emsalsiz bir rağbet gösteriliyor. Okuyup yazma, bilmiyenler bir metre kalınlığındaki kara ve kışa bakmıyarak geceleri halk mektepleri dershanelerini tıklım tıklım dolduruyorlar. Vilâyet, gelecek yıl halk mektepleri için daha büyük bir para ayıracaktır, , — — Hacılarköyü yatı okulu Burdur (Akşam) — Yılbaşında faa- Hyete geçen Hacılar köyü yatı okulu- na şimdiden yüz yatılı talebe kaydo- Junmuştur. Vilâyetimizde Hacılar yatı okulu ile beraber geçen sene açılmış olan As- keriye, Çeltikçi ve Bucakyatı okulları dahil olmak üzere dörde baliğ olmuş- tur. fındakiler, içinde geçenlere lâkayıt, durgunluğunu kibirli oluşuna verirler- di, Onu kibirli bulanlar bir kere de sa- bahleyin erken çamaşırları sayarken, koltukların tozunu ellerile alırken gör- seler... Evin en üst katındaki küçük bir odaya hırdavatlarımızı koymuştuk, annem her gün oraya kapanır saatlerle! dikiş dikerdi. Çocuklarda görmek, muhakeme et- mek kabiliyeti ne derece az olursa ol- sun bazı hakikatler gözlerinden kaça- maz. Babamın annemi ihmal ettiğini ğüm zaman garip bir gurur hisseder kusurunu affederdim. Demek ben an- nem gibi değilim, kendimi sevdirmesi- ni bileceğim. Yağmurlu günlerde bur- numu pencereye dayayıp caddeyi sey- Tederken büyük bir cesaretle; «Ber s€- wileceğim»der ve karma karışık şeylere gülümserdim. Çok eski bir albümün yapraklarını çeviriyorum; şimdiye kadar geçirdiğim hayatı sessiz anlatan cansız resimleri İçerisinden yirmiden fazla değişik ü- diler fışkırıyor. Bir tanesi sokak kıya- Tetile balkondan alınmış, başımdaki şapkanın yüzümü tamamiyle örtmesine O gün, evvelkilerinden tamamiyle de- şik olan meçhul bir sazdetin verdiği i ? k yeniden kuruluyor Bu kasaba işgalin son günlerinde kâmilen yanmıştı de şadırvan yapıl- mıştır. Cumartesi gün- leri burada pazar kurulur. Halk haf- talık ihtiyacını bu suretle temin eder. Koyün eti bir ay evveline kadar 20, & 25 kuruşa ahm- yordu. Bugün Otuz beştir. Esasen her yetie yenilen keçi etidir ve on kuruş daha ucuzdur. Pi- rinç 12.5 - 15 kuruştur. Tereyağı 90, 100 kuruştur. Yazın (50 - 60) a alına- bilir. Köylerde pancar pekmezi yapi- yorlar, Çok koyu ve boğazı yakıcı bir tatlılığı oluyor. 10 - 15 kuruşa veri- yorlar. Soğan, patates 3 - 4 kuruştur. Fasulye, nohut 5 - 6 kuruşa satarlar. Yumurta 2, tavuk 25 kuruştur. Köyler geziliyor Samsun Halkevi köycüler kolu bir gezi İertip etmiştir. Geziye bir-dok- tor ve bir sıhhiye memuru da iştirak ederek köylünün sıhhat işlerile alâ- kadar olunmuştur, Köy mektebindeki bütün çocuklara defter, kalem verilmiş mektebe de bü- yüklerimizin resimleri ve Türkiye ha- ritası hediye edilmiştir. Civar köy muhtarlarlle Parti ocağında yapılan toplantı çok faydalı olmuştur. Köycü- Ter kolu başkanı ve Ticaret odası reisi Osman Cudi köylülere tütün işleri hakkında malümat vermiş, tavukçu- Iuktan ve daha başka şeylerden bah- setmiştir. Köylülerin dertleri dinlen- miş ve notlar alınmıştır. Ayrıca köy- Jülere matbu öğüt kâğıtları dağıtıl- mıştır. Tekeköy gezisi çok faydalı olduğundan gelecek hafta da uzak köylerden birine atlı bir gezi yapıla” caki gevşeklikle kendimden geçmiştim. Bir ay sonra, hâlâ anlıyamadığım mühim bir hastalığa tutuldum, Herkes ümidi- ni kesmişken günün birinde doktor Sü- leyman: «Artık kurtuldu, korkulacak bir şey kalmadır diye bağırmış. Nakahatimi Büyükadada yeni satın aldığımız evde geçirdim. Nar ağaçla- rının altında bir rokingçere uzanmış- tam, ilkbahar bütün şaşaasiyle hüküm sürüyordu, Heybelinin üzerinde uçuşan! pembe bulutlara gülümsüyordum. Has- talığım beni tamamiyle değiştirmişti. 'Bir ay evvelki üzün bacaklı çocuğun yerinde şimdi bir genç kız yatıyordu. Tamamiyle bir genç kız denememekle «beraber, çocukluğun verdiği haşin, çir- 'kin, kaba jestler Üzerinden gitmiş, söz“ leri düzelmiş, ağırlaşmıştı. Sırtımda be- yaz zambaklar İşlenmiş güzel bir Japon kimonosu, etrafımda bütün sevdiğim arkadaşlarım vardı, Onlar bu istihale- den bihaber tenisten, bisikletten konu» şuyorlardı. Hiç birini dinlemiyordum, çoktan beri hasretini çektiğim temiz Ta, genç bir güneşe doğru yükselen arı- İara bakıyordum. Arkadaşlarım beni samimi bulmamakla beraber o zaman» lar severlerdi. Bazen hislerime hâkim olamadığım anlar taşkınlığım evvelâ hepsini şaşır» Sarışınlar için bukleli gece saç tu- valeti, EEE ERKE EE Bektaşilik âyini Dün suçluların vekili müdafaasını yaptı Bektaşilik âyini yapmaktan suçiu N£ had ve Mustafa Türabi ile bunların muhakemeleri esnasında yalancı Ş& hidik yapmaktan maznun Muhsinin muhakemelerine dün birinci ceza mah- kemesinde devam edilmiştir. Dünkü celsede suçluların vekili müdafaasını yaparak demiştir ki: «— Bu asır birçok yeniliklerle ber&- bir suçtur. Demiş, burada reis ihtarda buluns” rak: — Asri suç olmaz. Kanunsuz suç olur... Demiştir, Vekil bundan sonra müde” faasına devamla müekkillerinin âyin yapmadıklarını, cürmü moşhudu ve zaptı yapanların da bunu sarahstle t85* bit edemediklerini söylemiş ve: — Bu hâdise ya bir yezidin rolü vey&” hud da birinin alay tarzında ihbarın- dan ibarettir. Bunlar evde rakı içip saz çalarken yakalanmışlardır. Bu bir suç değildir. Esasen teşkilâtı esasiye kanu- nunun 75 inci maddesi de hiç bir kim- senin mensup olduğu tarikat, din ve içtihadlarından dolayı muahaza edile- miyeceğini emreder. Beklaşilik de bir suç değildir. Mahallinde keşif yapan ekli vukuf raporu da cürmü meşhud halinde Mahkeme ksrar için muhakı ka güne bırakmıştır. müteessir etmezdi, bilâkis o hissizliği kuvvetlendirmeğe çalışırdım. Küç tiraslarımı, samimi üzüntülerimi ker- dime saklar, gizliden acı göz yaşları dökerdim. Albümü kapıyorum, ayaklanan hatı- ralarım zihnimi yoruyor. Birdenbire uyanıyor: «Ne çabuk; diye hayret edi- yorum... Evet artık büyümüş hayat için hazırım, bekliyorum. Fakat biraz çekiniyorum. Süheylâya acıyor, Mitha- ta gülüyor, kendim için de korkuyo- rum. Allahım! Çocukluk yolları bizleri nerelere götürüyor acaba? —i— Sabahieyin uyandığım zaman Per- vinden bir mektup getirdiler. Öğle ye- meğini kendisinde yiyeceğimi hatırla- tayor. Daveti ve ediliş tarzını tabii unut madım: — Artık görünmüyorsun Süzi... Bil- sen içim ne kadar sıkılıyor.. demişti, Pervin yirmi ikinci yazmda, benden tam fç yaş büyük. Epice dedikodulara havayı ciğerlerime dolduruyor, çayırlar. sebebiyet verdiği için arkadaşlarımızda ennem hıç memnun değil, fakat babam hoş görüyor; hoş görmeyip te ne yapa» cak?-Pervinin babası babamın ortağı, paralarımızın ucundan biraz da o tu- tuyor demektir, «Pervine gidiyorum» dediğim zaman babam asabileşmiyor, hattâ «Benim için de güzel yanakla- rından öp» diye lâtife ediyor. ,