SERBES SÜTUN Zevallı futbol Futbol maçlarımızda, bilen bilme yen, anlıyan anlamıyan, önüne gelen, ğırır dururlar: Oyuncularımız bağırır. — «Hakem!.. Ofsayd!.» — «Hakemi.. Görmüyor musun, ar. kadan vuruyor?..» — «Hakemi!.. Favull..» yuttun!..» — «En hakemi.» — «Yul... Kornayı (Korner) avut verdi be, hakeme gel!..> Gazelecilerimiz yazar: — <Dünkü maçta, hakem penaltıyı vermeği!..» — «Hakem, ofsayddan yapılan sayı- yı, kabul etti!..» — «Hakem, oyunu hiç de iyi idare e- demedi, çileden çıkardı!, » ... Bizde hiç de iyi bir futbol hakemi yök mu? Hakikaten hakemlerimiz çok mu fena?. Mesele öyle değildir. Bilâkis bizde fevkalâde iyi hakemler vardır. Asıl me- sele şudur ki, futbol hakemliği esasen çok nankör bir iş olmakla beraber, biz- de, memlekette futbol hakemliğini pek acınacak bir hale koymuşuzdur. Zavallı hakem oyunu nasıl idare ede- bilsin? İyi idare etse anlıyna kaç kişi ki?., | Ben on beş senedir maçlarımızı, dola- yısile hakemlerimizi görürüm. Hays- | tamda bizde, bir tek hakemin beğenii- | diğini görmedim ve derhal şunu iddiz | ederim ki, ehemmiyetli bir maçımıza, dünyanın en iyi hakemlerinden birini getirelim koyalım. Bize gene yaranar MAZ. Bunun sebebi?., Bunun tek bir mühim sebebi vardır: Oyuncularımızda, seyircilerimizde, maç- ları yazan gazetecilerimizde futbol oyu-! nunun bir takım inceliklerini, kalde- | lerini, bilmedikleri halde, ulu orta (iti- | raz etmek) hastalığının yerleşmesi.. Ben de, futbol oynadığım zamanlar» da, sonra futbolü bırakıp maç seyret- tiğim esnalarda ve gazetelere yazıp futbol maçlarını tenkid ettiğim anlar- da, bugün anlıyorum ki, zavallı hakem- lerimize, ne kadar haksız olarak, itiraz Şimdi, aylarca gidip kursda çalıştım, kitaplar okudum öğrendim ve anla- dım ki, bu iş tribünde cart curt bağır- mağa gelmiyecek kadar nankör ve in- ce... İşte bunun içindir ki, önüne gelen bugün hakemlerimizi bağırıp tenkid ederlerken.. bu tekdirlerin yüzde dok- san beşinde haksızlıklar görüyor ve za- vallı hakemlerimize acıyorum. Oyuncularımız: Ben de, senelerce bu oyunu oynadım, Oyunculuk başka, fulbolün bir takım | usul ve nizamalını, hakem, ofsayd kai- | delerinin inceliklerini bilmek de başka birşeydir. Keşki, ne kadar iyi olür. Bi- | rinci sımf bütün futbolcülerimize bu işleri öğrelen kurslar açsak. ! Halbuki bugün futbolcülerimizin bir çoğu bilmedikleri halde; susup oyunla rma bakacakları halde, hakeme bilir bilmez itiraz ederler. Meselâ, ben öyle meşhur futbolcüler bilirim ki, kaleye doğru topu yakalamış, gol atacak bir hale gelmiş olduğu zaman bile arka- sından gelen futbolcü, kendisine hata — «Hakem. görmüyor musun, çel- me takıyor!. » diye bağırır durur. Esasen ciddi ve hakiki bir futboleğ- nün kendisine şu telkini aşılıyarak ve zihninden hiç bir zamen çıkarmıyarak oyun oynaması şarttır: — «Futbol oyununun menetfiği hiç bir hatayı kasdi olarak yapmıyacağım ve hakeme katiyen itiraz etmiyece- fim!» Seyircilerimiz: Futbol maçlarını seyre gelenler... Bu bol be, (Ent bol) gözünü aç, “© hakemlerimiz ! Sadi Karsan'a rada sıralanır... Bazan hem aci hem de komik vaka- Jara şahid olurum: Senelerce bir klübün idare heyetin- de bulunmuş, hattâ hakemlik etmiş, vektile futbol de oynamış bir takım bu işin erkânı harbi geçinen, futbol âltm- lerine ras gelirim. 'Tepemden bağırır- lar. — «Hakem.. gene görmedin.. ofsaydi. Zaten, bu kaçıncı tecrübe, sen hakem olamazsın, seni oraya koyanda kaba- hatl.e Halbuki zavallı futbol üstadı bileme- miştir ki, kabahat kendisindedir. O, ot-| sayd değildir. (Zira, meselâ, o oyuncu pasını taç atan arkadaşından almıştır.) Bir de bakarsınız, ön sıralarda klübü- nün renginde boyun bağlı, göğsünde rozeti, hurçın, sinirli bir bayan, alıal, morumor kesilmiş, kendi tarafı (gol) yeyince, birden ateş gibi yerinden 8iç- rar ve: — «Gözün çıksın hakem!.. Şimdi golün sırası mı? Ben zaten bu hake- min ne kadar uğursuz olduğunu bilir- dim!,.» Diye avaz avaz haykırmağa başlar. Ekseriya, ayni karara karşı muhte- lif, iltifat ve küfürler savrulur. — «Yaşasın.. var ol hakem.. bak, Al- Tah için bu ofsaydı güzel yaksladın!..» — «Ulan, buda mı ofsayd? Artık in- saf be!» — «<Hakem.. gözünü aç, dalga geçi- yorsun!...» Öle tarafta, kendinden geçmiş, göz- leri dört dönmüş yaman bir klüpçü durmadan tribünleri yıkar: — «Kendine gel, hakem hazretleri.. olsaydı görmüyor musun? Ne hacet al topu kaleye sok, öyle ya, bir de hakem onlardan, etti mi on iki, ne âlâ memle- ket on ikiye karşı onbir kişi oyun oy- nuyoruz!..» Halbuki biçare hakem çok doğru ha- reket etmiştir, Meydanda ofsayd mof- sayd yoktur. Bazan şeytan içimden, kalk şu ada- mın yakasına yapış ve <azizim, bu of- sayd değildir, hakem, şu ve şu sebepten dolayı doğru hareket etmiştir. Zatığli- | niz, bunu öğreniniz, ondan sonra kafa tutunuz.» diye suratına haykırmaklı- gım için dürter durur. Velhasıl, «penaltıla» derler, penaltı değlidir. «Avut!..» diye bağırırlar, avut değildir, «Gol!» diye haykırırlar.. gol 1940 olimpiyatlarının organizatörü olan Japonlar, Berlin olimpiyatları bi- ter bitmez inşaata başladıkları gibi da- ha şimdiden Tokyo olimpiyatlarının propagandası işini de ele aldılar. Bin- lerce, on binlerce, yüz binlerce kartpos- tal ve afiş bastıran Japonlar, olimpi- yatların mutad remzi olan çan hal- ka, koşucu, patenle kayan kız gibi ele- dil. Gibi bir takım hükümler verir. Ben öyle gazetecilere ras gelmişim- | dir ki, elindeki, gazetesine yazacağı mar! çın notunu tuttuğu, kâğıdı sallıyarak | bağırır.. — <Hakem., penaltı. görmüyor mu- sun?.> Halbuki bu spor muhaıriri bilmez KI.. o dediği şey o anda, şu ve şu sebep- ten dolayı ve şu kaideden naşi, penaltı- yı mucip değildir. Bilmediği halde de işte o, yanlış ten- .kidini, bilirmiş gibi, ertesi günü gazete ) sine koyar! ... ... Bütün bu yazdıklarımla, yanlış bir fikir beslediğim anlaşılmasın, Ben «Bi- zim hakemlerimizde hiç bir kusur yok- tur, katiyen iyidir ve maçları idare «derlerken hiç bir hata yapmazlar.» demek istemiyorum, Esasen futbol ha» "| kemliğinde az veya çok hala yapmıs yan insan dünya yüzünde mevcud de- Elldir ve böyle bir kuyvet de olamaz. Ancak, Ben demek istiyorum ki, bizde pek âlâ değerli ve mükemmel hakem- ler var. Var amma biz nankörüz, bun- ların kiymetini bilip takdir edemiyo- Tuz. Onları ekseriya haksız yer küçültü- yor ve hırpalıyoruz, Şimdi, yukarıda uzun boylu tarif et-| tiğim bu haller ve manzaralar kar. | şısında hakemlerimiz ne yapabilirler? Sorarım? Sorarım?, Bir hakemin bütün bu muhtelif ve yüzde doksan haksız, gü- İ rültü, dilek, tenkid, tehdid ve küfür karşısında herkesin nabzma göre şer- bet verip maç idare etmesi kabil mi- dir?. Sorarım? Bütün bu big bir nankör- | lük yükü altında, Zavallı hakemlerimiz. ağızlarile kuş değil, top tutsalar gene de yaranabilirler mi?, Diş tabibi Bedri Milli takımın eski solaçığı Akşam — Eski futbolcülerimizden İl! | 940 olimpiyatları özklienişmioda Japon sanatinin hususiyetleri göze çarpıyor manları bu kartpostal ve afişlerde kul» | lanmakla beraber, yukarıdaki resim- ' de görüldüğü üzere bunlar da Japon güzel sanatlerinin bütün hususiyetlerini ve inceliklerini de tebarüz ettirmekte | dirler. | Bir Avrupa gazetesinin verdiği malfi- mata göre Japonlar bu reklâmlardan | başka kendilerinin meşhur kâğıd yel- | Izmirde milli küme takımları belli oldu | İzmir (Akşam) — İzmir lig maçların- da Altınordu, Altay ve Göztepe takım- ları ayni puvan üzerinde mill kümeye namzed vaziyette bulunuyorlardı, Son hafia içinde yapılan lig müsabakala- rında Göztepe takımı, Altınordu takı- mını (2-1) yenince milli kümeye Altay ve Göztepe takımları namzed kalmış- ladır. Yalnız Altay takımının, önü- müzdeki hafta K. 5. K, takımile yapar | Ü cağı müsabakada galip gelmesi lâzım- dır ki, buna da muhakkak nazarile ba- kılıyor. Göztepe takımı, şimdiye kadar yap- tağı müsabaklarda dalma galip gelmiş- tir, onun için Altay takımından 1 pu- van fazla sayıya maliktir. Altayın ya- pacağı müsabakalarda Göztepe takı- mına yetişip yetişemiyeceği henüz bel- ll değildir. Çünkü Göztepe takımı, bu yıl çok kuvvetli elemanlara malik ve İzmirin en kuvvetli takımı İle sahaya çıkmaktadır. Fakat lig müsabakaların- da şimdiden malüm olan keyfiyet, Göz- tepe ve Altay takımlarının, milli kü- meye geçmiş olmalarıdır. Amerikada grevler değildir ve arada hakikaten zavallı ha- Bedrin bine gö diği yazı. #yaan kemlerimiz, didinir, koşar dururlar. ... Gazeteciler: Bizde futbol maçlarını gazeteye ya» zanların birçoğu cidden acınacak bir haldedir. Futbolün usul ve nizamları- nı, ofsayd ve ceza kaidelerinin ince bir | takım hususiyetlerini bilmeden, ertesi günü bir maçı gazetesinde yazarken hakemede, atar tutar, haklı veya hak. sız. — «Hakem, bir penaltı icad etti!» İ koyduk. Sporcu arkadaşımızın bu yazı- | sında haklı olduğu noktalar bulunmakla berazer şunu tebarüz ettirmek İsteriz İk maçları seyre gelen halkımızın yüzde İ seksen ve hattâ doksanı futbolün bütün İ inceliklerini bilen, en ufak hatayı anlı yan kimselerdir. Böyle olduğu halde | niçin penaltı yokken «penalüle, ofsayt yokken «ofsaytla, hiç bir şey yokken «favüli» diye bağırarlar bulunuyor? | © Bunu Sadun Galip, #halkımız futbo- İ da biliyor, fakar başlığile yarın çıka: bir âlemdir hele. çeşid çeşid tipler bu. | — “Hakem oyunu iyi idare edeme- İ cak yazısında teşrik edecektir, Detrolt 27 (AA) — General Mo- İ tors amelesile polis arasında vuku- İ bulan bir çarpışmada beş kişi yara- Yanmıştır. İndiana ile Michigandaki General Motors müdürlerinin ameleye tekrar işe başlamağı tavsiye etmiş oldukları rivayet edilmektedir. Yeniden kar- | gaşalık çıkmasından korkulmaktadır. Sabık Kayser 78 yaşında Dooru 27 — Sabık Kayser 78 yaşı- na basmıştır. Bu münasebetle hu- susi merasim yapılmıştır. i pazelerinden binlerce yaptırarak WÜ zerlerine olimpiyatlara aid muhlsğf resimler çizdirerek her memleketi dınlarına dağıtacaklarmış. Doğrul, olimpiyat seyircilerini kadınlarâ yel suretile temin etmek hiç de fena DİP kir değili, Herhalde Japonların bil” kuz yüz kırka kadar birçok şeyler 8“ Fransayı yenen futbolcüler Avusturya milif takımı bir gün TÜ yeye gelir mi, bilmiyoruz? Fakat bu mı teşkil eden futbolcülerden bir Ki mi muhtelif Viyana takımlarile bö” halde gelirler. Bunun için 1-2 yenen Avusturyalı futbolcüleri? karikatürlerini koyuyoruz. -Çekoslovakyada ekalliyetlef hakkında müzakereler Berlin 27 (A.A) — Prağdan bildi” riliyor: o Çekoslovakya başvekili Hodza bugün hükümet partilerini? murahhaslarını kabul etmiştir. Me rahhaslar başvekile ekalliyetler ge selesinin halli için başlıyacak mü” kerata esas olmak üzere müşterek” İ tanzim ettikleri bir projeyi takdim e | mişlerdir. İ Otman hükümet partilerinin ancak Alman: ekalliyetinin küçük bir | ni temsil ettikleri söylenmektedir. : i i