mz Sehiie « 6 Türk iktisadi ya- | tında büyük bir salâh The Economist gazetesi, iktisadi ve mali siyasetimizi takdir ediyor Londrada çıkan The Economiste Kazetesi yâzıyor: I Kânunusani 1937 den itibaren meriyet mevkiine gire- cek olan yeni ithalât rejimi fevkalâde dikkati celbetmiştir. Bu yeni rejim, esası kontenjan sistemine dayanan bir devrin nihayet bulduğunu göstermek- te ve aynı zamanda fazla ithalât imkâ- nını da vermektedir. Yeni rejimle di- ger bir çak tahdidat kaldırılmış ve yer- lerine başka mahiyette tahdidi hüküm- Jer konmuştur. Türkiye, bir kaç sene evvel nihai gü- yesi gittikçe şiddetlenen bir otarşiye mâtuf bir dış ticaret politikasını tat- bike başladığı zaman, tediye muvaze- nesi mühlik bir vaziyette idi, öteden beri ihraç edilen maddelere pek az alı- cı bulabiliyor, ve milli müdafaa husu- sunda da tamamile yabancı menbalara, Jekette imali için fabrikalar kurulması prensiplerine istinat ediyordu. Bu kabil iktisadi ve kısmen askeri ihtiyaçlar karşısında, memleketin ik- tisadi hayatına ve muhtelif sanayi Plânlarına o zamandanberi hâkim olan «kadro devletçilik; nazariyesi, ilk defa olarak devamlı bir surette tatbik edil- mek üzere kabul edilmiştir. Türkiye- nin ekonomik durumu, sağlam bir ma- Mi siyaset, mütemadi reformlar, ve İtal- yaya ve Almanyaya dünya fiat seviye- sinden çok daha yüksek fiatlerle yapı- lan satışlar sayesinde şayanı hayret bir surette salâh bulmuştur. Son yedi sene zarfında ticaret mu- vazenesi lehde olmuştur. Döviz vaziye- tin de hali hazırda oldukça memnu- niyeti mucib olduğu anlaşılmaktadır. Son zamanlarda takib edilen iktisa- di siyasetin esası, hayatı ucuzlatarak istihsal masraflarını indirmek prensi- bidir. Hükümet bir taraftarı kendi kon- İrolu altında imal edilen bazı eşyanın fiatlerini ucuzlatmak siyasetini şiddet- lendirmiş, diğer taraftan da hususi imalâtçılar, yüksek flatleri muhafaza- da devam ettikleri takdirde himaye gören maddeleri hariçten ithal etmek- le tehdid etmiştir. Bazı ahvalde bu gi Çankırı çe m Fakat halk belediyedende daha fazla bir faaliyet bekliyor Çankırı (Akşam) — Harab; fakat ye- şil, güzel ve şirin Çankırı her yıl her cihetten bayındırlaşarak bir kat da- ha güzelleşiyor. Şehrin bünyesinde dalma değişme ve yenileşme kabili- yeti var. Yeşilliklere bürünmüş vadi- nin kenarlarında ve Çankırmın bol havalı karşı sırtlarında yeni yapılan modern evler yüzleri geçiyor. Çarşı- bi ilhalât bilfiil de yapılmıştır. Yeni rejim, ithal edilmesi katiyetle memnu olan mevadı tasrih etmekte- dir. Bunların ithal edilebilmesi için hükümetten müsaade alınması lâzım- dır. Türkiye ithalâtının en mühim kıs- mını teşkil eden mütebaki maddeler, menşe memleketlerine tekabül eden üç listeye taksim edilmiştir. Bunlar üç muhtelif derecede himaye edilmekte- dir. Böylelikle, hükümet, evvelce mem- lekete sokulması memnu olan eşyanın ithal edilmesine müsaade etmekle hu- susi sanayie bilhassa lüks eşya için daimi bir himaye bahşetmek niyetin- de olmadığını anlatmış bulunmakta- dır, Hükümet, aynı zamanda, Türkiye- nin iktisadi hayatı için mübrem adde- «dilen mevad üzerindeki kontrolünü de bir kat daha arttırmıştır. Haddi zatın- da geniş olan takyidata tabi mevad listesine yapılan mühim ilâveler pa- muk ipliği, çelik borular ve kahvedir. SEVENLER YOLU Edebi Roman — Muvafık efendimiz. Bir de Ah- med Melih beyin mukaveleleri mese- lesi var. Bunlar on beş gündür duru- yor. Arasıra uğrüyor, telefonla 80- ruyor. Ben de ne cevap vereceğimi bi- lemiyorum. Namınıza imza etmeğe salâhiyetim var. Fakat doğrusunu İs- terseniz elim varmıyor. Bunca yıllık hayat arkadaşınızın, bilmem ki nasıl anlatayım, elele kurduğunuz bir yu- vade. Kiracı olarak kalması gücüme gidiyor. Hele son ziyaretinde söylediği bir kaç şey, beni o kadar müteessir etti kit, Ve genç kadının sükütundan cesa- ret alarak devam etti; — Kendisine büyük dairenin ne lü- ye geçmesi için mukaveleyi altı ay- lik yapmamızı söylemiştim. Bana; — Haklısın, bütün bir kat değil, çatı arası bile kâfidir. Fakat o daire. deki hatıralarımdan ayrılmak istemi- yorum, dedi, Genç kadın ciddi bir kin duymadı- ğı Ahmed Melihin bu hislerini sami- mi bulmuştu. O, kocasının evine düş- kün bir erkek olduğunu pek iyi bilir- di, Küçük bir sigara tablasının yeri- ni intihab etmek için nasıl uğraştığı- nı daima hatırlardı. Böyle bir adamı havasına, kokusuna ve rengine alıştı- gı yerden mahrum etmek haksızlık olacaktı. Onu düşünürken yapılmasi- na olduğu kadar döşenmesi için de Bürhan Cahid MORKAYA Tetrika No. 87 beraber çalıştıkları apartımanı gözü- nün önüne geldi. O mavi salonun süs- lenmesi ne kadar uzun sürmüş, nere- lere gidip eşya aramamış, ne kadar masraf etmemişlerdi. Ahmed Melih haklıydı. O evini seven bir adamdı. Fakat kendisi de arzuları peşinde ko- şan bir kadın mıydı? O meş'um gece- ye kadar evinin nesinden şikâyet et- mişti. O mavi salonundan, pek sevdi- ği Mizi yatak odasından onu soğutan, 'kaçırtan hepsi o gece kış bahçesinde işittiği hükümler değil miydi? Fakat o ağır hükmü veren erkek- ler bugün vapura girerken sersemce kendine kur yapmağa kalkan zavallı ihtiyarlar değiller miydi? Bembeyaz kafası, sarkık gerdanı ile bayağı bir kaldırım çapkını gibi peşinden sürük- lenip gelen Nâzım Cemal değil miydi? 'Bu tesadüf ne müthiş olmuştu. Genç kadın iki ihtiyar çapkının gözgöze gelince karmakarışık olan yüzlerini hatırladıkça gülüyordu. Bu gülüşte kendine, güzelliğine, cinsi cazibesinin kuvvetine emin olmaktan gelen bir gurur da vardı. Ve genç kadın artık etrafında fi- izlenen, şahlanan bu sevgi ve takdir bereketi ile kalbinde biriken o hazin küskünlüklerin intikamını doya doya almıştı Bu arada doktor Demirhanın 8i- caklığı hâlâ bileklerini yakan hum- malı sevgisi karşılıklı sükünet vaidle- rine rağmen bütün şiddetile basladığı noktaya dönmüş görünüyordu. Ve Çankırmın umumt görünüşü larında beton dükkânlar yapılıyor, İs- tasyon caddesinin parkeyi çevrilmesile güzel bir cadde meydana gelmiştir. Fakat şehir bu evlerle, mekteblerle, caddelerle hastanelerle güzelleşirken bazı zaruri ihtiyaçları da ihmal edili- yor. Kaldırımsız ve ışıksız sokaklar; belediyeden imdad ve himmet bekli- yor. Yabani domuzlar Diyarıbekir mülhakatında mücadele devam ediyor Diyarıbekir (Akşam) — Viâyetin muhtelif bölgelerinde yabani domuz- larla mücadele ediliyor. Bir ay içinde 'Kulp, Sıban, Merkez ve Çermik Kaza- larında yüzelliyi mütecaviz domuz öl- dürülmüştür. Geçen sene büyük bir faaliyetle seksen yaşında olduğu halde 238 domuz öldüren ve köyler arasında bol çeşme ve hayır yapmak suretile büyük iyiliklerde bulunan Çer miğin Gürüz köyünden Zülfikar oğlu Mehmed bu sene de domuz avlarına iş- tirak etmiş ve yalnız başına yüzden fazla domuz öldürmüştür. Bir ay içinde öldürülen yüz elli do- muzun sene nihayetine kadar beş yü- 20 çıkarılacağı kuvvetle tahmin olun- maktadır. genç kadın anlıyordu ki ondan kaç- makla yaklaşmak ayni neticeyi vere- cektir. Avrupada iken hayatına hâ- kim olabiliyordu. Fakat burada on Jarla temasını kesemiyecekti. Bu sıkı münasebetler doktor Demirhann uyuşmuş gibi duran hislerini daimi surette tahrik edecekti, Bugünkü hâ- disenin bundan sonra ve daha başka şekillerde tekerrür oetmiyeceğini, bu heyecan verici tesadüflerin günün bi- rinde Şerminin hayatını altüst etmi- yeceğini nasıl temin edebilecekti. Genç kadın artık kalbinin bu ka- dar heyecana tahammül etmiyeceğini snlıyordu. Gönül arzularının hudu- dunu aşan bu harsketler ıztırab ver- meğe başlamıştı. Her gizli duygunun ince bir zevki olduğu inkâr edilemez- di. Fakat kendi kalbinde hapsettiği hisleri mütemadiyen kurcalıyan dok- tor Demirhanın yeni bir buhranla bu masum gönül macerasını ortaya dök- mesi ihtimali dalma mevcutlu. Bu sabah Şermin seslenmeden onu aramağa kalkmış olsaydı ikisini deo garib vaziyette görebilecekti. Bu tehlike daima ihtimal dahilinde idi. Genç kadın bir zamanlar hâz duy- duğunu kendine de itiraf ettiği bu hummalı gönül davasından ürkmeğe başlamıştı. Kalbi bu kadar şiddetli ve tehlikeli bir mücadeleye tahammül edemiyecekti. oŞerminin nazarında kocasının sevgilisi olmak mevkiine düşeceğini hatırma getirdikçe damar- larının boşalır gibi kesildiğini hissedi- yordu Onun yularca masum kalan guru- ru bu müthiş akıbeti ona göstermiye- cekti. Günün hâdiseleri içinde tekrar yaşyarak bütün bunları ayn ayn düşünen genç kadın birdenbire sil- Elektrik şebekesi kâfi değildir. Elek-| trik cereyanında sık sık İnkıtalar gö- Tülmektedir. Lokantaları, kahvebane- leri ve otelleri temizlik ve sıhhat kai- delerine uygunluk bakımından sıkı bir kontrola tabi tutmak lâzımdır. Çankırı halkı, belediyeden bu ihtiyaç- ları giderecek sıkı bir faaliyet bekler, İş simsarları Balıkesir valisinin güzel bir teşebbüsü Balikesir (Akşam) — Küylü ile hü- kümet arasında mutavasst rolü oyna- yarak İş takib etmek bahanesile köy- Jüyü zarara sokan ve köylüye kendi işini kendisi göremiyecekmiş hissini veren iş simsarlarına, badema hükü- met darelerinde yer verilmiyecektir. Vali B. Elem Aykut bütün mülha- kata gönderdiği matbu bir tamimde bu hususa âzami dikkat ve halka lâ- zım gelen kolaylığın gösterilmesini ve köylüye kendi işini kendi görürse her türlü yerdim ve çabukluğun esirgen- miyeceğinin anlatılmasını bildirmiştir. kindi. Bir rüyadan uyanmış gibiydi. Karşısında onu hayretle ve dikkatle bekliyen avukat Şevket Pazıla baktı. O ne anlatıyordu. Bunu hatırladı. Kocasının bağlı kaldığı hatıraların- dan bahsediyordu. Ahmed Melih onu kaybettikten sonra onun hatıralarına sadık kalmıştı. Şevket Fuzılın cevapsız kalan tees- sürü da bunun içindi. Genç kadın dudaklarında beliren taze bir tebestümle sordu: — Ahmed Melih beyin hazırladığı konturatlar sizde mi? — Burada efendimiz, — Verir misiniz? Avukat yazıhanesinin üzerinde du- ran mukavelenameyi uzattı, Genç ka- dının narin parmakları bu kâğıtları ikiye ayırdı ve avukata iade etti: — Bunları sepete atınız. Şevket Fazıl hayretle bakıyor, onu kızdırmış olduğunu zannediyordu. Fakat genç kadın hemen ilâve etti: — Hacet yok, çünkü ben de apar- tımana dönüyorum. Avukat Şevket Fazıl yerinden fırla- dı. Ne söyliyeceğini şaşırmıştı ve bir şey de söyliyemeden hemen telefona koştu. Genç kadın şaşırmıştı: — Ne yapıyorsunuz kuzum? — Müjde vereceğim. Ahmed Melih için bu bir... Genç kadın mâni oldu! — Acele etmeyiniz efendim. Ben kararımı vermiş bulunuyorum. Ken- disile ben gittikten sonra görüşürsü- nüz. Avukat Şevket Fazıl istemiyerek te- lefonu bıraktı. Fakat bu beyhude bir zahmet oldu. Çünkü o dakikada içeri giren kâtip Ahmed Melih beyin gel- diğini haber vermişti, 20 Kânunusani l KADIN KÖŞESİ Tayör yakalarına pike Bu sene tayörlerin yakaların& beyaz piko koymak modadır. Yukar# da böyle bir tayör görünüyor Erzincanda ihalkevi yapılıyor Parti merkezine 55 bin lirâ tahsisat gönderildi Erzincan (Akşam) — Başbakan İs met İnönünün doğu gezileri esnasındi Ersincanı teşriflerinde — Halkevinde halkin hasbühal ederken memleketi mizde modem bir Halkevi binasıniğ yapılması için yirmi bin liraya intiyağ olduğu arzedilmişti. Halkın bu dileği kabul eden başbakan yapılacak Evin bir krokisini istemişti. Emirleri üzerin& saylarlarımızdan mühendis bay Mitaf Aydm tarafndan yapılan bu kroki başbakana sunulmuştur. Memleketin bu ihtiyacmı da gözdeki kaçırmıyan başbakanımızın işaretlefi üzerine Halkevi binasının yapılmssi için parti başkanlığına 55 bin Tiralık tahsisat gelmiştir. Bunun üzerine fey* kalâde toplanan belediye meclisi Şer& fiyedeki belediye arsalarını Ev hinasi için teberru et Balıkesirde havalar Balıkesir (Akşam) — Havalar soğuk gidiyorsa da henüz belli başlı kar yağ” mamıştır. Şehirde hissolunur dereceğf odun sıkıntısı vardır, Belediye tarafım dan fakirlere muntazaman kömül, ekmek ve ilâç dağıtılmaktadır. Genç kadın kıpkırmızı oldu. | Şevket Famlne yapacağın çeşi mıştı. Onun müsaadesini bile imani dışarı fırladı. Bir dakika sonra Ahmed sabi beraber döndükleri zaman genç kadi pencerenin önünde ayakta duruyo” du, Döndü. Gözgöze geldiler. Şevket Fazıl zeki bir misyoner gibi Ahmed Melihin elinden tutarak onf doğru yürüttü, Ve ayırmağa muvaf- fak olamadığı iki hayat arkadaşım tekrar elele vermenin duyurduğu s€ vinçle kekeler gibi: — Bibirinizi affediniz, dedi. İzdi- vaçta itiyadlar aşktan kuvvetlidir. Karı koca bir şev söylemeden, f8* kat avukatın son cümlesinde hakika“ ti gözlerile tasdik ederek bakıştılar. / Ismarladıkları yemekler gelmişti. ! Şevket Fanl bu neşe ile Ahmed Me“ lih için liste getirmelerini söylüyor” du ki Ahmed Melih elinden tuttu: — Zahmet etme dostum. İtiyadi* mizi bozmıyalım. Eski evliler dışar* nın yemeğine alışkın değillerdir. Ye meği hep berabez cpartımanda yiy€, ceğiz. : — j Ahmed Melihin otomobili üç yolc” sunu Şişhane yokuşundan doğru çıkarırken genç kadın kalbini kemiren endişelerin çözülüp gittiğin hissediyordu. Karı koca şimdi fırtınadan tipide yollarımı kaybedip bin bir tehlikede sonra gördükleri ışığa koşan yolculâ” gibi evlerinin sıcak ve sakin çatısı a” tana iltica etmek için acele ediyorlar” dı. (BİTTİ) Emirgân 1/1 /997 Bürhan 059