13 Ocak 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

13 Ocak 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

haa | > Sahife 6 AKŞAM 12 Kânunusani 1937 - Maraşta büyük bir çalışma var Çalışkan ve faal belediye reisi şehrin bir çok ihtiyaclarını az zamanda giderdi iki arazöz, üç kapalı ve altı el araba- #ı temin etti. Yangın söndürme teş- kilâtını yeni makinelerle kuvvetlen- dirdi, Pisidere suyunun üzerini ka- pattı. Vüvude getirilen mezarlığın bir €şine daha zor raslanır, Mezarlıkta harpte şehid düşenler için bir de gü- zel âbide yapılmıştır. Maraş otuz bir bin nüfuslu kala- balık bir vilâyet merkezi olduğu hal- de düzgün bir pazar yerinden mah- rumdu. Belediye relsi o ihtiyacı da en modem şekilde gidermiştir. Halkın rağbetini çekon şimdiki pa- sar yeri beton direkler üzerine ve ki- remitle örtülüdür. Zemini parkedir, Her dükkân syrı ve muntazamdır. Yağmur ve çamur- dan tamamile ma- sundur. * Çocuk bahçesi ş6k işe yaramıştır. Bir kısmı aile bah- çesi olarak ayrıl dmiştar. o Önündeki meydanlık © parke döşelidir. Çok gü- xl bir cadde ayı niş ve bunun orta- sma asri bir gazino gurulmuştur. Ana erinin parke dö- Şeirin ihtiyacma kifayet edecek bü- şük bir asrı fırın açılmıştır. Elektrikten istifade unutulmamış ve Çeltik fabrikasında tesis edilen san- tralla şehrin şubat ayı içinde bu me- deni ışığa da kavuşması temin edil miştir, Üç kilometre kaldırım ve yüz- lerce metre kanalizasyon yapılmış, asri et ve sebzs halinin de temeli atıl- ruştır. Belediye relsinin bu himmet- leri sayesinde Maraş çok yakında ta- nunamaz bir şekil alacaktır. 3 talebe grupu İngiltere ve Avusturyadan memleketimizi görmek için gelecek İngiliz ve Avusturya talebe birlikleri, İstanbul belediyesi vasıtasile, Dahiliye üç grup halinde memleketimize gele- ceklerini Ereiyeş ile Toros dağlarını zi- yaret edeceklerini bildirmişlerdir, Bu gruplardan bir kısmı doğrudan doğruya memleketimizin büyük şehir- lerini ziyaret edecekler, diğerleri de otomobil ve motosikletlerle seyahat ede- cekler ve yalnız dağları gezeceklerdir, İzmirde sütlere su karıştıran 25 sütçü ceza gördü İzmir (Akşam) — Sattıkları sütlere su karıştıran 25 sütçü belediyece ceza- Jandırılmış ve süt satmaktan menedil- miştir. Belediye; susuz ve hilesiz süt sattır- mak işine büyük ehemmiyet vermekte- Arapça ezan ve sala okuyanın muhakemesi İzmir (Akşam) — Kuşadası kazası- nm Belevi köyünde arapça ezan ve sa- lâ okumaktan maznun Raşidin muha- 'kemesine İzmir ağır ceza mahkemesin- de başlanmıştır. Genç bir adam olan Raşid, arapça salâ okumanın suç oldu- Kunu bilmediğini söylemiştir. Maznunun hareketinde kasd görül- mediğinden muhakemesinin gayri mev- kuf devamına karar verilmiş ve arapça salâ okumanın men'i hakkında bir'emir mevcud olup olmadığının vilâyetten sorulmasına mahkemece karar veril- miştir. Muhakeme, başka bir güne bi- rakılmıştır. İzmir işçi ve esnaf kurumları birliğinde bir dispanser açılıyor İzmir (Akşam) — Cumhuriyet Halk partisi himayesinde bulunan işçi ve es- naf kurumları birliğinde bir dispanser açılması kararlaştırılmıştır. Birinci Kordonda birlik binasını ali katında açılacak dispanseri, Kınlay kurumu işletecektir. Göçmenler Sıhhi durumları tedkik ediliyor İzmir (Akşam) — Sıhhat ve içtimai muanevet vekâleti emrazı sariye mü- tehassısı doktor Kemal İzmire gelmiş- tir, Vekâletin emrile, İzmir vilâyetinin muhtelif köylerinde İskân edilen göç- 'menlerin sıhhi durumlarını tedkik ede- Cek ve raporunu vekâlete gönderecek- tir. Sıhhat ve içtimai muavenet vekâle- tinin göçmenlerin sıhhatine karşı gös- terdiği yüksek alâka takdirle karşılan- maktadır. Vilâyetimizde iskân edilen göçmenlere arazi tevzlatı yapılmıştır. Tarlaları sürdürülmüş ve ekilmiştir. Göçmenler, kısa bir zamanda müstah- sil vaziyete geçmişlerdir. Baharda göç- men köylerinin inşasına başlanmak ü- zere yeni köy inşa edilecek yerlerin tes- biti için tedkiler yapılmaktadır. İst. C. Müddelumumiliğinden: İstanbula geldiği anlaşılan Kara- man mahkemesi czasından Nazımın hemen memuriyetimize müracaat et- mesi rica olunur. Bekçiyi görünce korkmuş! Dördüncü asliye ceza mahkemesinde garip bir dava Dün dördüncü asliye ceza mahke- mesinde bir hırsızlık muhakemesi yar pılmıştır. Tahkikat evrakına nazaran hırsızlıktan yedi sabıkası olan Şakir a- dında biri evvelki gece Cihangirde Kumrulu sokakta bir apartımanın yüksek duvarından tırmanarak bahçe- ye girmiş ve oradan da binanın duva rındaki su borularına tırmana tırma na apartımanın dördüncü katına kadar çıkmıştır. Şakir orada oturan İsmail adında birinin penceresini açmış fakat tam içeriye gireceği sırada aksi bir te- sadüf eseri olarak brdenbire şiddetle- nen rüzgâr açık pencereyi hızlıca it- miş ve çerçeve duvara çarparak fazla gürültü çıkarmıştır. Bir hayli zahmet ve tehlikeye göğüs gererek duvara tır- mandıktan sonra ev soymadan dön- memeğe karar veren Şakir bu gürültü-) ye aldırış elmemiş ve açlığı pencere- den odaya girmiştir. Bunun karşı tarafmdaki odada ya- tan ev sahibi İsmail ise pencere gürül tüsünü duyarak uyanmış ve pencere nin şiddetli rüzgârdan açıldığını zan- nederek kapatmak üzere yatagından fırlamıştır. İsmail gürültü olan odaya girdiği zaman içeride birinin dolaş makta olduğunu görmüş ve bunun hır- sız olduğunu anlıyarak: — Sen kimsin, burada ne arıyorsun? Diye seslenmiştir. Hırsız Şakir ev sa- hibile karşılaşınca kaçmaktan başka çare olmadığını anlamış ve: — Yabancı yok, merak etme.. Diyerek olanca hizille tekrar açık pencereden dışraya fırlamış ve gene su borusundan sıyrılarak bahçeye in- miştir. O sırada ev sahibi İsmail pence- reden: — Hırsız kaçıyor, tutunuz. Diye bağırmağa başlamıştır. Bu ses- leri duyan mahalle bekçisi koşmuş ve hırsız Şakir bahçe duvarından sokağa atlayıp kaçarken yakalamıştır. Şakir dtin mahkemede bu suçunu in- kâra çalışarak: — Ben apartımana girmedim. Her- halde başka bir hırsızı bana benzetmiş- ler.. dedi. Reis sordu: — Peki amma, seni sokakta kaçar- ken yakalamışlar... Şakir bu defa da şu cevabı vermiş- tir: — Bay reis. Beni kaçarken yakaladı lar amma bizim sokakta bekçi, polis görürsek kaçmak âdetimizdir, O gece de apartıman civarından geçerken bek- çiyi gördüm ve korkumdan kaçmağa başladım... Cevabını verdi. Dinlenen şahidlerin ifadeleri ve tahkikat evrakı ile hırsı- KADIN KÖŞESİ Dantel elbise ve kadife pelerin zın Şakir olduğu sabit olduğundan mahkeme kendisinin altı ay müddetle hapsine karar veri. Kahve rengi yünlü dantelden öğle- den &onra giyilecek cibise. Üzerindeki pelerin kahve rengi kadifedendir. Aİ Izmirde kaymakamlar kongresi 937 yılında yapılacak işler kararlaştırıldı İzmir 10 (Akşam) — Vilâyetin bü- tün kaza kaymakamları, vali Fazlı Gülecin davetile vilâyet merkezinde toplanarak 937 senesinde yapılacak mühim işler ve köy kalkınma programı hakkında görüşerek mühim Kararlar almışlardır. Kaymakamlar kongresine vali Fazlı Güleç riyaset etmiştir. 937 yılımda yapı" Tacak zirai, ticari işlerle bayındırlık, hayvan cinslerinin islahı, yeni gelen göçmenlerin müstahsil vaziyete geçi- rilmeleri için anacak tedbirler, bilhas- sa köylünün refahı meselesi üzerinde ehemmiyetle durulmuştur. Vali Fazlı Güleç, ne şekilde çalışa- cağı ve çalışılması lâzım geldiği hak- kında kaymakamlara direktifler ver- miştir, 937 yılı, İzmir vilâyeti için bir kalkınma ve ilerileme yılı olacaktır. SEVENLER YOLU Edebi Roman Doktor neden kalmamıştı. Hasta mıydı, sinirlerine mukavemet Bürhan Cahid MORKAYA Tefrika No. O Sesinin titreyişinden kendi de örktü. Fakat genç kız o kadar başka şeyle meş- edememekten mi korkuyordu. Yoksa | guldü ve onun kafasmdan geçenlerden şimdi de o mu kaçıyordu?. Bu endişeler birer paslı iğne gibi sap- danıp duruyordu. Genç kiz neşeli bir şarkının parçala- rını söyliyerek odaya girdiği zaman kendine geldi: — Oh. Nonoş abla.. ne kadar ten- bel oldun sen. Hâlâ saçların karmaka- rışık! Dur ben seni hazırlıyayım. Ve onu tuvaletin önüne oturtup saç- Yarını düzeltmiye başladı: Fakat elle- rile beraber dudakları da çalışıyor, ge- veze bir kanarya şakraklığı ile mütema- diyen anlatıyordu: — Bugün öyle sıkıldım ki, bilmezsin abla. bütün tanıdıkları rahatımı kaçi- ran birer zararlı mahlük gibi görü” yordum. Doktorun da öyle bir durgun- luğu vardı ki!... Onün mide krizi de beni şüphelendiriyor abla, Ne dersin!, Genç kadın sapsarı oldu. Şermin neden şüphelenmişti?. Kendini toplamağa çalıştı: — Ne gibi. Nasıl şüphe Şermin!. o kadar uzaktı ki, bunu hissetmedi: — Mide krizleri tehlikelidir. Bir ül- ser, hattâ daha fenası bir... Genç kadın kendine gelmişti. iğreti bir hayret ve mânasız bir kahkaha ile cevap verdi: — Nelerde hatırına gelir Şermin. çocuksun.. öyle bir şeye nasıl ihtimal verirsin, Kocan bir doktor olmasaydı beni de şüphelendirecektin. — Doktor olmasının ne kıymeti olur! — Şu kıymeti olur ki kendinde tah- min ettiğin gibi ağır bir hastalık olan. adam evlenmiye kalkmaz. Bunu hatı- rından çıkar, O gene bir mide krizidir. Malüm ya biz şarklıyız. Şark yemekle- rine alışkın insanlarız. İnsan uzun 28- man alıştığı şeyleri birdenbire değiş- tirirse şüphesiz ki, böyle krizler başlar. Aşağı yukarı hepimizde ayni hal var- dır. Doktorda herhalde bundan müte- essirdir. Genç kadın bu izahatı verdikçe ha- fifliyor ve hafifledikçe bu kadar uydur»! ma fikirleri nasıl bulup söylediğine hayret ediyordu. Yalnız bu sözlerinin genç kıza tam bir emniyet verdiğini gö- rünce samimi olmadan karşısmdakile- ri sevindirmek zevkini tatmış bir san Tuhu ile kendini teselli ett, Hayatta su gbi temiz kalmak bir fa- zilettir. Fakat suyun bile döküldüğü kabın şeklini alması gösterir ki, her fa» ziletin ya elâstikiyeti yahud böyle bir değişme kabiliyeti vardır. O kadar sevdiği Şermnin yanında hislerini ve düşüncelerini ondan gizle- mek için kolaylıkla icad ettiği fikirlere kendi şaşmıyor değildi. Fakat bu artık öyle bir itiyad haline geliyordu ki, sa- mimi olmasında tehlike görülmeyen hâdiselerde bile onu genç kıza karşı da- ima tetikte bulunmağa alıştırıyordu. "Tuvaleti bittikten sonra beraber aşâ- daya indiler. Yemek salonu ve büyük salon çiçek demetlerile dolmuştu. Genç kızla beraber üzerlerindeki kartları gözden geçiriyorlardı ki, hiz- metçi büyük bir paket getirdi. Üzerinde doktor Demirhanın kartı 0- lan paketi annesi genç kıza uzattı. — Senin olacak!, Hepsi etrafına toplanmışlardı. Şermin heyecandan titreyen parmak: larile pek itinalı sarılan paketi güçlük- Je açtı, Maroken bir kutu meydana çıktı. — Haydi açsana!, Annesinin israrı olmasa genç kız bu- nu yapamıyacaktı, O kadar heyecan- lıydı. Parmakları altın vidaların üze- rinde geçliği halde açamıyordu. Niha- yet genç kadının önüne itti: — Yapamıyacağım abla.. sen açi, Genç kadın çok şık olmasına rağmen üzerindeki sıyrmtılardan eski bir şey olduğu hissi veren kutunun altın yi- dasını çevirdi ve açtı. Şaşırdılar. Aa! Onları hayrete düşüren şey pır pi- Til yanan bir taçtı, Köşeleri pırlanta ay»! yıldızlı kemeri zümrüd ve yakutlarla donanmış bir taç. Hiç biri elini sürmeğe cesaret ede- miyordü. Kihayet genç kadın Şermine baka- rak sordu: — Müsaade eder misin?. O gözlerile tasdik etti. Genç kadın iki elinin parmaklarile bu güzel eseri yavaşça kaldırdı. Altında küçük bir kâğıd parçası göründü, Bu mini mini bir zarftı, Teylâ hanım zarfı aldı: — Sana yazılmış Şermin!, Ve ona uzattı. Genç kız renglen renge giriyor, göz- leri sevinçten çakmaklanıyordu. — Haydi aç okul. | zarfı yırttı. Doktor Demirhanın bir kar- ta çıktı. Dört baş genç kızın omuzlarından bü kartın üç satırlık yazısını okudular. «Bu laç soydan soyu, ailenin en genç kadınına geçen Şemahi hanedanmın tacıdır. Onu getirtmek için çok vakit geçti. Yarım saat evvel teslim ettiler. Ailemizin en genç kadını sen olduğun için muhafazası artık sana aittir» "Türklerinden olduğunu zannediyorlar- dı. Demek oluyordt ki, genç adam gene Türk olmakla beraber Dağistanın meş- hur bir ailesinin çocuğu bulunuyordu. Babası takdir eden bir bakışla kızı- na döndü: — Kocan her cihetten temiz bir Türk evlâdı. Sen de ona lâyık şerefli bir aile- nin kızısın, Tesdaüfler ikinizi bir ara- ya getirdi. Bu ailemiz için iftihar edi- lecek bir neticedir. Bundan sonraki sa- edetinizi kendiniz beraber hazırlıyacak- sınız. Ve dayanamadı. Kızını kolları arasi na aldı, Bütün şefkati İle sevdi, sevdi, Leylâ hanım sevincin reaksiyonu ile ağlıyordu. Bu sahnenin en durgun çeh- resi genç kadındı. Gördüğü şeyler, işittiği sözler bir xü- ya, bir kâbus gibi idi. Bu pırıl pırıl ya- nan haşmetli taç, bu göz yaşı döktüren O bütün kuvvetini! toplıyarak küçük | yüksek saadet ne mâna ifade ediyordu. (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: