9 Temmuz 1935 Masaların üstünde gazetelere sarılmış mayolar duruyor, iskarpinler boyanıyor AKŞAM Yaşasın cumartesi... Dosya memuru bayan parmağının ucunu tükürükledi, akan gorabının üstüne © azam Hafta tatili cumadan pazara çevrildikten sonra hiç bir cumar- tesi günü saat on bir buçukta filân şirketlerden, bankalardan, daire- lerden, umumi veya Geek birine mü hususi mü- işiniz düştü va ömür oluyor... arte- aat on biri otuz beş geçiyor.. ekiz | daktilolarda, kâtip- lerde bir telâş, bir heyecan Gözler saatte Herkeste son ders zilinin masini sabırsızlıkla bekliyen bir talebe heyecanı var. Hem bugün Yarım azat... Vakit geldi mi?. Pirrrrr.. anlaşma- lar, . Suadiyeden, Cadde- bostanından, Yakacıktan, Moda- dan, Adalardan, Boğazdan, Bü- rare Bebekten, isil bahset Genç sper masalarının ke- üstünde duruyor.. saatte bir türlü "i bi şöyle elifi elifine bire Mayo paketleri koltukların b sıkıştırılıp dışarıya fırlansa me kadar iyi olacak... Kimi ma- Yosunu hiç kâğida bile sarmağa zum görmemiş Genç memurun biri iskarpinle- rini çıkarıyor, o günü cumartesi Şerefine giyilen - henüz uçlarında, ypuklarında kırmızı iplikleri du- i çoraplarını kirletme- — © O*X için ayağının altına kâğıd ko- ölmeli intibaları yim e uzatarak seslen — Düm ağa,.. Osman ağ Osman ağa oturduğu iskemlesi- nin üstünd ekerlemesine bir müddet nihayet vererek fırlıyor... — Osman ağa.. al şu iskarpin- lerimi., al şu beş kuruşu... Köşe- deki boyacıya götür boyasın... mi cumartesi gibi şişir- amakıllı boyasın... .. Dosya m. man ağa... Dur dur... Benimkini de vereyim de boyat. aplarınin e kâğıd di) ği inlerin! verirken bir çığlık koparıyor, ya- nındaki daktilo arkadaşına: — Hay Allah va gördün mü > oldu Çora- bım atımış.. hem e 2 Pâzar- na tesi LA Ah kardeşim iğ- ne ipliğini versene... — Ah e bugün al mağı unu! . Parmağını tük- rükle de sz aktığı yere tük- rük sür.. Dosya eklemiş bayan sanki bacağının üstündeki pireyi yaka- lıyormuş gibi parmağının ucunu ükrük! çorabının akan yeri- ne yapıştırdı Öteki köydeki dört daktilo ar. kadaş daha ise... Masalarının yanındaki du- varda geniş kenarlı beyaz şap- kaları asılı.. ayaklarında çorap bi — Kardeşim,. vallahi cumarte- Ş Ee a si günleri böyle topuklu iskarpin- lerle sosyeteye gelmek hiç doğ- ru değil... öğleden sonra nasıl ol- sa bir yere giyiyor HR Kır- da bayırda k le, ipekli elbiselerle pek vi; olu- yor. de Hayriye gibi gele- cek cumartesiye beyaz keten is- karpin, keten elbise ile gelece. im Leş Bir müddet sonra Osman ağa ellerinde iskarpinlerle dönüyor... Lâkin iskarpinlerden birini Obo- yatmış, dosyacı bayanınkini bo. yatmamış, Doors bna uzaktan sesle. o Osman sir Niçin be- dın: bir marifet yapmış gibi sırıtıyor; odösüet boyası yokmuş boyamıyor — Hay Allah Kl versin., nıyor, yanaklar pudralaniyor... Masadan masaya konuşmalar. ., ge deği sarı saçları, bukleleri dökülmüş müdürün son ini eriği bir mektubu bir an irmek için tıkır tkır çalı. şan daktile bayana soruyor ; Ehhh... Bayat Melâhat.. Söyleyin, bugün nereye niyet biz kalım?. Bayan Melâhat Bee bir yaz — Bostancı — Arkadaşlarınız, hep birden Modaya gideceklermiş... Ar ve Dil kılavuzuna (Ar) diye yeni bir kelime alındı. öbür yanda (Sanat) sözünün de bırakıldığını görüyoruz. Birçokları soruyorlar: bü- tün şeyler ya tabiiğ (naturel) ve- ya insan eseridir. akat insan eserlerinin hepsi de ve yapılmış olmuyabilir; ya- in yapılması için ötedenbe- deneç < (tecrübe)lerden kurallara © (kaideler) İmaz. İnsanların biri işi göre göre ka» zandıkları kolaylıklar ve bilgiler toplanınca o işi daha ustalıkla yapmak imkânı Se ki işte bu us- talığa sanat deni lâ yemeği pişirmenin veya bir kundurayı yapmanın bir ta- şirm uri tı gibi ki fransızlar Li (art 'aire la cuisine, art du cordo- nnier) derler. Sanatlar Me ayrılır. Biri akıl, zekâ ve ustalık eseri olanlar, öbü- ruh ve his eseri olanlardır. türlü güzellikler! insanların ruh ve hisleri üzerine bir etke (tesir) bı- rakır. Bazıları kendi ruhlarını dolduran bu etkeleri çizgi, boya, oylum (hacım), şiir, müzik gibi ar. Belki Ri başkalarına k kapasitesinde (ka. heri; iline Bunlar bu suretle kendi duygu- larına cisim ve şekil vererek ayni ik ve Di duyguyu başkala- rında u da bir mer fakat başla türlü bir b rn m bunu (Beaux-arts) güzel sanatlar diye ayırmışlar- dır. Halbuki fransızcada (art) keli- mesinin bir anlamı da bu güzel sanatlardaki anlama gelir; fakat yanındaki kelimelere göre bu an- lam değişir. Meselâ ğe me Part) denildiği vakit güzel sanatlardaki sanat sanat karşılığı olur ve başka sanat an- i burada bir zde tamamiyle n ve lâtinlerde (ars) mak sözünd dadır. irkçede Ar ve Ra sözleri (ilâ- hi) (saf) ve (âli) “anlamlarına gelir, Arı tanrı derler. kan (saf ve halis kan) arılık temiz ve en geldiği meydan- kökten gelmş olması düşünülecek bir şeydir. O halde bu öz türkçe kelimeyi almakla dilimizi zenginleştirmiş ve sanat sözünün iki ayrı anlamı. m biribirinden ayırmış oluyoru yy olanlara da artist diyece- e > suretle Kız sanat okulu de- ız ar okulu anla- orulal bilir. ki, Güzel sanatlar deyimi bu anlamı vermiyor mu? Diyelim ki (Beaux-arts) karşılığı nlat de Vart) yalnız (Beaux-arts)a bağ- lı sanatların tarihi demektir. Buna sanat tarihi emekle tam bir bir karşılık bulmuyoruz. Ar tarihi diyecek olursak anlam aha açık oluyor. İşte bunun için- dir ki, sanatlar içinde güzelliğe ilgi ili olan şiir, müzil Denizli (Ak azırlanması — Ben teyzeme davetliyim de.. Nihayet zaman... Zil çalıyor... Bir sevinç.. iman bir okulun mesud manzarasi.. , sında neşeli ince genç k şam) — Her sene açıldığı gibi bu sün Ismet pe okulunda açılan gi cidden çok —- olmuş ve çok beğenilmi Serginin a baş öğretm M. Mükerremin büyük yünleri görülmüştür. NN AMA n bay Ali Sezer ve Beşi ; İİ sonra vapurlar da ucuz.. Modaya vapur gidip gelme 11 buçuk ku- ru: ği? — Yaşasın cumartesi, — Yaşasın esi, İ Hikmet Feridun j cumartı