e a 6 Temmuz 1935 AKŞAM Lokantacılar şikâyetçi.. Istanbul halkının en çok yediği, gözde bir yemek: Pilâv.. Kırmızı kırmızi barbunyaların: « Biz kibar balıklarız! » gibi bir duruşları var... . Bütün garsonlar ha- zırlıklarını. bitizmişle er... Cadde; . yanlarındaki lü- ferlere öyle yüksekten, öyle küçük görerek bakıyorlar ki.. âdetâ göz- a izden kibar balıklarız.. kır- mizi diri gibi bir mâna var. Balıkların yanlarında denize gi- receklermiş gibi soyunan kafaları kopuk ar sa- ri sarı arkalarını caddeye vermiş- ler... Sanki operatör M. Kemal, yahut operatör Nissen tarafından tamamile sivil tavukl sesinin içinde yüzen kocaman bir buz parçası... Bir plâjda sırtı güneşe verip anta gittikçe kalabalıklaşı- veli şapkalar duvarlardaki çivi- lere asılıyor, terli alınlardan men diller geçiriliyor. Uflanıp püfle- ek ele alınan yemek listeleri tetkik ediliyor. Yanımdaki lokantacıya sor- um; — İstanbulluların en sevdikleri yemek nedir?.. Meselâ bu mev- simde en Gizlik sattığınız ye mek?.. — Cacık.. buzlı olsun... Lokantacıya döndüm: — Canım, cacık tam yemek sa- yılamaz... Tam yemek olarak en çok ne yeniliyor?... i e en aşağı 200- Sibirez. bri fasulya, e em oyurucu olduğu için r tam buhran yemeği olmuş- a . tık... Tabağın kena- rına ii bir çatal sesi: arson... Yarım porsiyon Ayşe kadın tavalar. Tık., tik.. tık : ER Ze pilâv... Lokan 3: Gi e ii ed Buhranla el gile ig «yarım porsiyon» sesleri n dar çoğaldı Bir bü! tün porsiyon yemek ye- mek âdetâ Montekarloda bir mil- yon frangına «banko» demek gi- bi bi: : Sonra efendim... yağlardan mi- dır?, sulardan mıdır?, nedir?, İs- yemezler; ağir, yeğlı şeyler ağızlarına koymaz- Velhasıl midelerimiz pek Zzâ- yıfladı. Nerede eski ei nere de eski mideler?, taşi eri- sami Şi imdi pek enik mi. e Silinir derdi bu kadar. la kalsa gene öpüp başımıza koya- cağız.. fakat sanki her şey , mo- 'dadan tutun da buhrana kadar her şey bizim aleyhimizde el ele vermişler gibi... Bu zayıflık modasi galiba biz lokantacıları iğne ipliğe döndüre- cek... Bayım, eskiden güzel bi kadını, güzel bir adamı tarif eder- ken : » derdik, Yani atom- haddin varsa bu iltifatı bir kadın için kullan. Haddin varsa bir kadına «tom- bul» de... Tombul kelimesi kü- für oldu, çıktı. Biz lokantacılar e şişmanlık, zayıflık meselesini adamakıllı ele adi Zayıflık hair İyice cadele ediyoruz. Bakın birçok en arıu duvarlarına bu lâv- halardan yapıştırdık. tım, hakikaten eğlenceli lâvhalar var: «Can boğazdan ge- bü- lir.» .. «Yemek dünyanın en yük zevkidir. Baştan aşağı mideye, pre yemeğe aid Me oku, ye... ki Eki midesine düş- 12. kün ies ame dı m — Karda enek kabilinden bir- kaç kişi var.. Pe erler., Gözlerile Here köşe- deki bir zati işaret etti: — İşte... meşhur bir boğaz düş- künü geldi, pilâv yemeden dura- maz.. Pilâvlara kaşıklar sallanıyor, ça» tal, bıçak, tabak gürültüleri ayuka çıkıyordu. Buza pusulalarla beraber gs ri giden para a yanlarin- da en beşer kür — 'ürdani kapıp ağzına sokan soluğu diyarda alıyor. Hi ikmet Feridun Gaziantebde biçki yurdu düğü (Akşam) — Kültür bakanlığınca şarımızde a ve dikiş ve ilk sergisini Halkevi salonunda a çık kalan sergiyi oi miri bilhasn bayanlar olan de, genç bayanlarımızın 2 üyük emekler arka vücuda get Ey ME bir yatak pi takımı gi urddaş gezi ve feni sergi, dün kapanmıştır. Resim- tirdikleri ehir (Akşam: denberi, Eskişehirlilerin hayı besledikleri bir emel ha- tirilecek ve eri halkı da iç- Terini - pi dört bni şüphesiz ki Eskişehi: re hayat ve sıhhat getirecektir. Halkevince tertip edilmiş bir g zinti benim, bu mambaları ziyaret e sar ve yapılan ed görmeki ım etti, billerle e köyüne ilm gi- den kafilemiz, çam ağaçlarile süs- lenmiş dağlara tırmanmağa baş- ladı, Suyu Eskişehire mek işini üzerine alan sosyete her şey- en evvel bu dağ yollarını düzelt- tirmiş, Fakat gene bir uçurum ke- narından geçerken, dik bir bayır tırmanırken, insan bir tehlikenin gölgesini görüyor. Hele şoför de bizim emiş şoförü gibi olur- sa vay hali: : Bu ül Güm ile ilk defa çıkan şoför mütemadiyen söyleni- yor, Nerede ise ağzından çıkan sözlerle direksiyonu idare etmeğe alışacak... Üç saatlik bir yolculuktan sonra amele, usta ve mühendislerin ka- rargâh yaptıkları yere geldik. Vakit geç olduğu için herkes yor- gunluğunu gidermeğe çalıştı, Sa- bahleyin güneş doğmadan sağ- lam bir vücutla uyandık. Saat on- da Eskişehirden gelen bayanlı ve Shay bir Pen kafilesi de Kaplanlı, Suçıktı, Fındıklı Çimenharımı.. Bu dört membadan bilhassa Su- çıktı ile Kaplanlı suları çok güzel- dir. İstanbulun Taşdelenine mu- adildir. Dört membadan gelen su, Eskişehire kâfi gelecek kadar çok- tur. Suçıktı membanın başında duran doktorumuz, elindeki su dolu bardağa bakarak: — İşte bu su çocuk ölümlerinin önüne geçecek ve Eskişehirlilerin tutuldukları pek çok hastalıkları yok edecektir. dedi, Bu vaziyeti bilen ve takdir eden 5 balk ta a Ç Te © Sahife? Eskişehir mektupları Eskişehir yakında temiz ve iyi bir suya kavuşacak 40 kilometro uzaktaki Türkmen dağındaki A membadan su getirilecek eden getirilmesi için eri geldiği ka- Kaplalda Hietni trek 'n bir kaçı Sonra on kilometre ileride ikinci ve icap ederse üçüncü bir toplama i yapılacak ve boru- larla, su Eskişehire getirilecektir. Suyun Eskişehire geldiği gün şüphesiz ki Ki için bir bay- ram olacaki ş ie “Atatürkün işaretile © Bizimle beraber su membalarını gezen saylav Osman, şarbay Kâ- mil Topcu ve daha bir çok kimse- İer tetkikatta bulunmuşlar ve ya- lunduğu mıntakada dör nümlük bir ormanı on beş bin li- raya satın almıştır. Belediye ay- rıca bu ormandan istifade ede cektir. Fikir Hareketleri MECMUASI'nın taşradaki bayilerine: Fikir Hareketleri mecmuası taşradaki bayilere bundan son- ilmen gr ie