> Sahife 10“ AKŞAM EL “Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 514 i Ertuğrul suvarisi Alibeyin mektupları, ! geminin vaziyetini gösteren İzmir saylavi obay Hasan Âli büyük babası olan Ertuğrul si varisi kaymakam Ali beyin Ja- © ponya seyahati esnasında ailesine © — gönderdiği mektupları bana tevdi etmek lütfunda bulundular, Aile- si arasında deveran eden menku- İâla istinaden verdikleri malüma- göre de: (Ali beyin kayin pederi - kendi- © Osininana tarafından ceddi - bah- bu mhalefetini Ali beye iyi- ce anlatmıştı: — Vaz geç. Gitme. Çocukların © var. Bense alilim. Onları görüp i. gözetemem, unu düşünmesen i bile bu gemi ile Boğazdan çıkı- 22 Idı ki Japonya- lami ii ya sidebiliin! Bu bile, bile ölü- © me gitmektir! İstifa et! © Fakat Ali bey bu tavsiyeyi din- a — Devlet beni bu rütbeye ka- N Ben Ertuğrul süvarisi Ali beyin > mektuplarının mütalâasından şu- - muanladım ki; Ali bey de kuman- © dan Osman paşa gibi gemi ahk- . vali hakkında fazla izahat yaz- » maktan Ke bu izahatı İs- 3 ik canlı satırlar cirlerine talik olunduğu halde ge- minin altına yatıvermiş bu esma- da meiyi evvelce bize gösterilen yere bağladık. Sonra dalgıçlar vasıtasile bulunan bodoslama ve dümen parçalarını gemiye aldık. Kırılan bodoslama ürük, ki malüm olan kalınlıktan bir ka- d değil, bir pus bile sağlam değil! Parçaları birkaç mühür al tında gemide saklandı! (Hükümetin evvelce neşrettiği- miz tebliğinde Ertuğrulun sağ- ığı hakkındaki beyanatına kuvvetli bir tekzip daha!) Bu tafsilâtı yazışım İstanbulda eksik, ziyade sözler işitirseniz me- rak etmemeniz içindir. 6 eylül 1305 — Omurga ve be- doslama yerlerine konuldu. Civa- talar için gayret ediliyor. Lâkin kumandarımız gemi sanki bir san- dalmış gibi: — Aman, yarabbi! Bugün de bitmiyecek mi? Diye sabırsızlık ve 2. mimar Maltız yanıma koştu, (Bah- riye nazırı Hasan paşi erim maruzatında İngiliz Harti beyi Ertuğruldan çıkarmağa gemide ecnebi işçi mar serra a bunu mabeyinden gizle- a akm Yahut Ertuğrulun baş arının bir Maltız oldu- ğundan haberi yoktu! Süleyman Nutki beyin eserin- ki bi linde de Garbi verdim. Maltız: baktım da az daha (zahir! Bununda aklı n. Şimdilik gemi süreler tamir edildi. İstanbulda müsaade olun: mıyan bazı tamiratı bile ai Yalnız kazanlar, kimse sy vag Biraz akıyor. Bunun rarı yol (Bahriye nazırı Hasa; mabeyine Ertuğrulun ile iki, üç sene sürecek bir sefere bi- le tahammül edebilecek mertebe- de tamir görmüş olduğunu arzet- mişti!) Bununla beraber «tersi dönüp» gemi geriye alınırsa bizim ku- mandar ya ölür yahut Allah gös- termesin çıldırır! Ben böyle hal alırız. Buradaki havadise göre yo- lumuza devam edeceğiz. Nazır e beyefendiye gelen telgra (İşleriniz le yolunuza de- vam edersiniz). Deniliyordu. Amma bu telgraf- tan beri 20 gün i. Bilmem şimdi fikir nasıldır? 21 Teşrinievvel 1305 — İşte bizler (uzun gittik, kısa gittik; bir çuvaldız boyu gittik!) derken hazreti Ademin cennetten çıktı- ğında vasıl olduğu Serendip ada- © tanbula tt an am Vücudum ve eyliyordu.' O zaman kırk yaşla- | k M dl ördüğü . rında olup süvarilikte kıdem sa- — Aman, şuna (kumandan Os- ye Mi ini da (in. i hibi olmuş ve Ertuğrul © caya kadar binbaşılıkta kalmış bulunan Ali bey hiç gemi süvari- ta «hafif» ve «makamını dol “ durmaz» buluyordu. Mektupları- nın şen, alaycı cümleleri arasında miyet ve müveddet bulunmadığına | - delâlet eder. Ali beyin bu mektuplarından — Ertuğrul ile içindekilerin halleri- me ve iş tutumlarile m aid parçaları alıyorum: 18 Temmuz 1305; Portasidden — hareketimizin ikinci gi kanal da kılavuz delâletile gidiyorduk. Timsah gölüne vardığımızda ge mi oturdu. O gün, gecesi, ertesi öğleye kadar edilen gayret- kurtuldu. Kanal nizamına karşıdan gelen bir gemiye yel vermek için gemimiz bağla- nacağı sırada en bodosla- ç ması kırıldı. urgayı da şaft bodoslama- sı hizasından kırdı; denize gitti. Hiç bir yere istinadı kalmıyan«fakir iümen yelpazesi» de dört mil ile n suya dayanamadı. «Boğa- ş zindan şehid oldu.» (1) Lâle zin- “ST AK beyin Eka er tabir- en. aynen küllanı; dü , günü ö; lerle beye) bir limonata verin de aklı başına gelsin! Bir de kula- ğına (yahu! Ne yapıyorsun? Bu gil!) diye bağırıverin! Dedi. Diğer taraftan b hemşeri Cemil beyefendi avin ki Cemil bey) ile mahalle ihtiyarı makamında olan düncü kaptan) ve bu defa terfi edei ehmed (binbaşı Fenerli Mehmed kaptan olacak. Hay- şunu yapıvere- lim. gibi sözler sarfediyorlardı. Bu sırada oslama ile omur- gayı biribirine bağlıyan dökme pirinç İskenderiyeden gelmişti Osman be; ys — İş bugün tamam olacak, Ya- rın havuza su salıverilecek, diye keskin bir kumanda verdi. Biz de: Diyerek olmıyacak iş için (şim- di olacak) diye Maltızı sıkıştır- dık. Maltız yakamdan tuttu — Ali bey! Ne söylüyorsun? Bu oyuncak mı? Yoksa gemi mi? Diye didindi, durdu! Ben bu dakikada sizden gelen mektubu merakla okuyordum. zmak yok! Görüyormu ya! Meşgulüm, Sen bana bakma! İşine bak! — Kı ng a di YL MEAN Tefrika No. 59 ü PA e SE mz 1935 ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD Benim bu korkunç yuvarlanı- şımdan sizin bile içiniz bir an sız- lıyor mu?.. » Benliğimden, karak- terimden kaybettiğim b ütün retler, ayaklarınızın altında yır varlanırken, bir defacık olsun en Silen tavurlarımızla kendi der- derd üze- rine dertler m sane nuz!... Günah sizin değil benim! Hubün ıztırabını md. müs- tahakkım buna ben!.. Kızın ak. aşar parlı- yor, sıcak, parlak göz yaşları!.. Dudakları titriyor... — İzzet bey m ALA mi, ağlı- > mu bilmiyorum bu sözleri- niz Seyimieğil mis Beti!.. Kala kile köpekleşen bir mın kimde dolaşan bu öldürücü iztiraba, sadece vasıta olmuş bu- lunuyorsunuz... Bana eziyet ve- ren siz değilsiniz, sizin şuurumda yarattığınız havadır... Ne günahı- nız' bunda sizin!... Ben ne kadar hafif adammışım, ona ağlıyorum... Kendimi çok kuvvetli zannediyor. bii eni boş, kof bir insanmışım ben?... İztirabım bu benim!... Anlıyor z? gil, kim bilir belki başkası da olabilirdi.. d. gene ayni netice ile karşılaşacaktım... İşte beni içim- den kıvrandıran, öldüren hadi- el... — Yanlış düşünen ben değilim, bilâkis sizsiniz İzzet bey!... Sizi adamın bü düşkün itirafları sizi tanıdığım gündenberi ayni sabit sevindirmesin!. . » Elinde olmıyan | fikir, kafanızın içinde, bağdaş ku- kuvvetin önüne takılıp size rup oturmuş bir yılan gibi, rahat içini döken bu ii, genç bir | rahat yaşıyor... Sizi ben o kadar kadı gurur verecek kadar kıy- | iyi tanıyorum ki şimdi!... Bütün metli değil artık!... Sevildiğini | bu hareketleriniz, karşınızdakine > adını bahtiyar öldürücü m veren bütün bu amma bir erkeğin ağ enç, esmer bir eğil! Karşınızdaki adam ya- laa bir ufak g ülümsemeden vaş, yavaş bütün kıymetlerini kay- | Vataj çıkan bir kıskançlık eseri de- bediyor tanını, vazifesini | gil!... İzzeti nefsiniz kırılmış bu ve hattâ ekle s a bir | suretle!. fi, ıskanmışınız, çif mavi göze li adam! «kurtuluyorum» Sila haysi- öyle bi i i itirafı, bil- 1... Bütün bun- hassa sizin gibi ırkının yüksekli- Yu hareketler şu- iile iftihareden bir kıza gurur verir mi hiç mis Beli . Sevinme- bilâki yın ii re esya eline rim diye!... Yüzbaşı boğulur gibi nefes alı- yor... Gözleri dolu ve kırmızı... Susayor ve söylemiyor. rişan bir haldedir... İçi, Yağfünni dolu beri yüzbaşı- nın gözlerine kli sizin için bu kadar âdi bi misvediyet telâkki > iŞ te ? Bana karşı ii veriyorum. içinizde bir parçacık sevgi duy- 21 Mart 1306 — Singapurdan | manız, hattâ yalnızca hareket, Altı aydan beri esmek- | bir küçük acı hissile kalbinizin te olan şimal rüzgârlarile deniz- lerine karşı 800 mil alabildik. Daha ziyade seyir müm- kün olamadı. 100 mil mesafe solumuzda Say- gonu tuttuk. Kömürümüzü aldık. Havanın şiddetini geçirdik. Ha- tır ve hayale gelmez bir seya- hat! Dil ile tarif kabul etmez hal- ler! Bunlar cümlemizin ömürleri. mizin olmasına (delâlet Sine ermesi zaman, meydan vermemek e söylesem bitire- üzere, ln mem! 22 Haziran 1306 — Yokohama- Hemen her saatte, dakikada m, tuba yazılamaz surette arzu mekteyim, Allah hayırlı maiklai lar nasip etsin! Amin! , Birçok; saksılar aldım. Çok, çok skçe sol hiç solmıyacak bir karalık bağ- ladı! Saçlarımız da gene solmaz bir beyazlık kapladı! Gözlerimin mavisi duruyor amma beyazları karardı! Hülâsa, bura ehalisine döndük! Kıyam zamanımız belli değil! ği “5 beee eği eği sızlaması, sizi bu kadar düşürü- yor öyle mi? Ne yazık!... Gayri ihtiyari kızın küçük, kır- mızı dudakları kıvrılıyor, titri- yor... — Ben size lk nefret ettiriyorum Başını a iki dam- yaşı; esmer yanaklarından ülerek elinin üzerine damlı- Bunu yazışım telgrafhaneden ha- rekeketimizi haber alıp cevabını zı Honkonga göndermeniz mak- sadiledir. Bu mektubumu Amerika yolile gönderiyorum ki O frenklerdeki gayret, vapurlarındaki sürat anla- şılsın! Sonuncu mektu; 20 temmuz 1306 — Afiyetimiz yerinde ara- da kalan bir hasretlik! Allah bu iyet Amma aa Tat yl Şan ve şeref msi kurban gi- iii ane urunuzun kl saklı hislerinizi çe vesile oluyor... Siz be- mıştığınız ilk gündenbe- ri daş içindesiniz... İçinizde bana karşı duyduğunuz en kü- çük his, en büyük bir günah gibi korkunçlaşıyor (o gözlerinizde!.. ana elinizi uzatırken, bir dür man kumandanına istihkâmlarını- m plânını veren bir vatan haini lâkki ettiniz ve ediyorsunuz!... te işin iç yüzü bu!... Doği söyleyin bana, bunun için iztirap iyor musunuz?... hepsini biliyorum ben!... apabilirdim.. geçer diye ümid ettim... Fakat bu yanlış fikir siz- de öyle yer etmişki!... Bundan sonrası hep bahane!,... Hepsi ya- lan!... Kız, acı acı gülüyor: (Devamı var) den zavallı alaycı, şen gemici! İstanbula bıraktığın bu tafsilâ- tı veremedin! «Hazreti Ademin cennetten in- diği Serendip adasında» bir ge- ce gördüğün fena «zuhurat» şüphe yok, müthiş bir kâbustu! Engin denizlerin korkunç dal- gaları arasında kim bilir bu kâ- «bus daha kaç defa hayalini yok- lamıştır! — bir rüya, bir hayaldi! ii e mektuplarında o kadar sevdiği- ni gösterdiğin çocuklarına ebe- diyen hasret bıraktı! Beş yüzden fazla arkadaşların- kiler g senin de ailen matem- lere büründü! Acıklı hatıranız tarihe yadigâr (Al : kaldı! rkası var) imiz daki