Si 3 b AKŞAM — Seneler geçtikce her şeyin değeri artiyor... Karımı tanımıyor. gibi söylüyorsunuz! ASFALT YOLLARDA SEVDA Konuştuk belde kulun, Dedim: Ne güzel boyun, Dedi: i, Üstünde asfalt yolun... i Yatalım koyun koyun, Hem sevmiyorum #€ni!, .onuşmaktan çıkar, Bi; bana, .Caydı: Sakın darılma e olur sonu bunun?.. Sonunda etme oyun... Şaka söyledim emi... I , Takvim — «Şu olmazsa bu hayır» ku- rumu menfaatine takvim alınız.. — Lüzum yok. e ii an lüzum — İmlâ muallimi ifade veriyor: — Birden bire karşıdan gelen i e üstüme yürüdüğünü gördüm, virgül, derhal Ki e bi , virgül, ©Y 7 a — Eğer hiç aklını oynatan ka- görmedinizse ( bekleyin çu -din şarabı içeyim görürsünüz. u suretle kazanın önüne geç mek istedim, no — Neden bana o kaçamaklı çık- mami Vitdlği gibi gene kafama vuruyorsun? Hani affetmiş, unut- muştun?... — Evet, amma onu affedip unuttuğumu unultmanı istemiyo- rum!... Bir kocanın karısının mezarı ba- şindaki sözü: — rağını göz yaşlarımla su- ladım, dirilmiyeceğini bildiğim için... vardır. Bir liraya da ucuzdur. — Esen kal İni bir takvim... — Lüzum yek... — Takvime . her zaman lüzum yardır. “Pali ân bay takvimi > iie amlar bayan işi anlattı. larını adamın ardına Ağ Halan Çoçuk yetişti: — Gel, seni babam çağırıyor. nladım, bir takvim istiyor. Veri biri lira al. Çocuk bir lirayı verdi, üçüncü takvimle eve geldi, uu ve bu himaye ile takvim sa- tanların kulakları çınlasın!... — Sen şu küçük güzel pastayı al, çirkin kocamanı bana kalsın!.. azsa bu ei kurumunun ada-. berbere oradan terziye gideceğim, öğleye gelirim, Berberde saçlarımı kestirdim, terzide provamı yaptim, eve dön- düm. Kapıdan girer girmez ka- dedim. .. Kim n... Aklın ba- anım, delim. bir şemsiye için. Sözümü ağzıma tıkadı; bir şemsiye değil, benim hediye li şemsiye idi. Ve hün . Burada boş lâf edeceğine gi- a sam arasana. Sokağa fırladım. Doğru berber: Bina evvel şemsiyemi bura- da unutmuşum — Yel . burada unutmadınız, Çırak so — Buraya şemaya ile geldiği- nize emin misiniz? 000... Amma bir şey deme- dim, bütün bile aa dük- kândan çıktım Bir çeyrek eş terzime gir- dim. Terzim de dört bucağı ara- dı, taradı, sorup soruşturdu. Omuz inin. dudak büküyor: k, diyordu, şemsiye falan görmüyorum... Peki amma şimdi ne yea tım?... Elim boş eve mi gide: tim?., Ya karım!.. Amana Karımın aş si ğı dükkânı biliyordum. olduğunu da biyer Etiketini görmüştüm, Duru; rarken bir on beş lira daha Hr hoş bir şey değildi, “edi amma, kafam dinç olurdu ya. emen mağazanın yolunu tut- tum. adınız, Bu işin içinden çık- mak için, kaybettiğim şemsiyenin bir eşini almaktan başka çare yok- tu. Bir tek kaygum kaldı. Ya dük- lir. olmadımıydı, m. Camlı raflara bir göz Sti Ka- rımn bana aldığı şemsiyeler sr- ram sır: ş, on, on beş... n beş lirayı verdim, bir tane 1; aldım. Bir hafta içinde otuz lira şemsiye parası vermek çok, çok amma, başım dinç olsun da, otuz lira feda olsun emsiye dimde otomobile at- adım. Sevinç , Otomobil pa- rası üste fel di sun... Eve geldim. Kapıyı çaldım. Karım gözlerini dört değil se- kiz pi n aklın başında değil... bin Teme sen. Bu elinde" ki: senin şemsiyen mi? Kekeledim: — Terzimde unutmuşüm buk dum. Karım ağzı köpürmüş kaplana döndü: — Seni küstah seni!.. Bu şemi- tirdi. aldı. Kadının aklı başında olmayabi- Fakat erkeğin aklı başında kadın hemen ak- Yerine kendine bir çantı lını başına toplar!... Kamp acemisi karısına — Bana kalırsa çayla taze inek südü değil, kutu sütü daha lezzetli olur karıcığım...