| I > ea SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM KŞAM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Teifrika No. 477 Zorla sadarete getirilen Kâmil paşa nasıl azledildi? Ermeni ihtilâli gittikce teves- sü etmiş, Anadolunun birçok ci- hetini m devletce büyük bir gaile halini almıştı. — İngiltere, Rusya, Fransa devletleri Anado- da ıslâhat ihyası talebile Babı. uçar kuştan imdad umar bir halk de id deki Erse, era bir kaç defa sei li bey şifre kâtibi rn “hü pi mari- fetlerile Kâmil paşadan mütalâş sordu. İngilterede dev- leti aliye ekinde Ermenilerin müzakerelere yöllyek Kürdle- rin silâhdan gibi icrası kabil iğ. e arlaği bikat emaye çimkânsızlığı is- bat edilmesi g yuşturucu ve geçiştirici töğkine tavsiyesinde bulundu. Abdülhamid makamda bulu- nan sadrâzamlara karşı tuttuğu usul üzere arada bir serkarin Hacı Ali beyi gizlice. Kâmil pa- şaya göndermekte Hacı “- bey her geldikce Kâmil paşa; resmi hizmet kabulüne Semi çalışıyordu. İstanbulda birinci Ermeni ih- tilâli halka dehşet verdiği gibi e sarayı da ti dü- şürmi ükümelce ittihaz olu- nan tedbirler yorlardı. Bu tezebzüb üç gün de- Wam etti, Hacı Ali bey yine akşam vak- t.Kâmil paşaya geldi. — Efendimiz sizi istiyor; zan- hederim bu defa yakayı kurta- ramıyacaksınız! dedi. “Birlikte saraya gittiler. Abdülhamid ku- renadan Ari leri sebebile bal ve mevki vaha- met kesbetti; ydi onazarile miyerek r İstemez, mütavaat arz) eyledi. (1) Edilen müsaade üzerine padi- şahın hakipayına yüz sürdü. Henüz Said paşadan mührü hümayun alınmadan, memuriyeti resmen icra ve ilân edilmeden (4) Hatıratında kendi tabirleridir, evvel irade ile o akşamdan vazi- huzura kabul olunarak mührü hümayunu aldı. > bir hal' ese âmil paşa ikinci sad ie günlerinde en Ee çene ayii, nl, ei akisler ile mecbi aldı, Sefirler kesilen Ermeni kellelerinin padişahtan aranacağını ileri gidiy: i Sarayca müşkülâtın halline ne çare bulacağı Kâmil al edildi. O da memleketin umu- mi ahvalini ve Kğ ek çilerin tebliga! zemin ittihaz ederek şu menlde bir eli padi- Bir müddetten beri devleti ali- mu letlerin Ermeni hi Ik kıştıkları şu sırada tezahür edi- güftügüler, şikâyetler Av- yor; rupaya kadar yayılıyor; bu bab- da islâm ve hiristiyanda dil bir. liği görülüyor; bu halden istifa- gören diğer devlet. ve devleti aliyede bir inkılâb vukuunun devletler o müvazene- sini bozmasından korkuyorlar da bu sebeblerin izalesini düşünü- yorlar. Elçiler tarafından Oâmmenin hoşnutsuzluğuna sebeb tutulan hallerin başlıca umuma karşı mes- ul olacak bir hükümet heyetinin işlerin ida- akde olmaması, güya resi sarayı hümayuna nakloluna- leri gin mgle re bu Lİ ını ihlâl eyleme- a bu rağ tevel velld eden mes- uliyet halk nezdinde een asun olmak lâzım zatı haneye isnad edilmesi gibi ik delerdir. ir e zn leme ve det e a tasrih eylemiştir. ul ve nine mazhar sadık bir bendeniz Sella teşkil olunacak bir vü- kelâ heyeti tarafındı hüküm: işlerinin idaresine müsaade buy” rulması icab ediyor. Bu suretle zatı şahanelerinin meşguliyet yü- kü de hafiflemiş olur, (devletin idare çarkı tabii mihverinde deve- ran eder, gerek buraca, gerek Av- rupaca efkârı umumiye temin olunmuş, ecnebi itiraz ve müda- halelerinin önü alınmış bulunur. Cemaziyülevvel 1313) — 25 Teşrinlevm el 1895 âmil paşa bu arizadan üç gün sonra azledildi. Zaten bundan evvel de mabeyindeki aleyhdarla- ri onu iskat için ittifak eylemiş- lerdi. Mabeyin kâtibi Kadri ni bu ittifakın başında görünü; Ser hafiye Kadri bey de ona mua- venet ediyordu. Kâmil paşa aley- hinde padişaha Taksi yağdırılı- yordu. Bu jurnallarla padişah Kâ- mil paşanın kendisini hal etmek fikrinde olacağına ikna edilmek isteniliyordu. Kâmil paşanın ikinci azlinde de işte gene bu hal korkusu en mü- essir âmil oldu. Kadri efendi Kâmil paşanın maruzatına yazılan hülâsaları dai- ma Abdülhamidi kızdıracak ta- birler, kelimelerle dolduruyordu. a kadar ki başkâtib Süreyya a hülâsa yazıb arzetmekten tai olmuşdu, Diğer tarafdan Kâmil paşanın İngiliz siyaseti ta- rafdarı görünmesi ve iy bilinmesi Rusya elçisi Nelidofu sinirlendiriyordu. Nelidof Kâmil paşaya İngiliz siyasetinin aim nazarile bakıyor, d aha doğrusu bunu bu suretle e fayda Kris ara Rusyanın Karadeniz sahillerinde şa tahkimat yaptığı yiası çıktı, Abdülhamid bundan kuşkuland- (Arkasi var) Radyo 2 Mayıs za Budapeşte: (550 m) — 0 şar- e sözler 20,30 plâk, 21, e ve si- 21,50 öpera © orkestrası, 23,20 siya orkestrası, ör 20 c germ 4 (13: şarkı, 19, yn enli Kizi ri izler 20,35 oda m k ei we duyumlar eğ plâk; ERİ "2 205 bii si eo 7 m.) — 19,35 Kaerten günü, 2 şarkıları, 22,30 dans, 23,10 am 24, To sözler, 24,20 dans. * (364 m.) — 13 - 15 gün- lâk yayımı, 18 karışık Omusiki, is 15 konserin devamı, 20,35 opera- dan nakil. 3 Mayıs cuma m. 18 , 45 Şarkılar, ri, 2 10 Hava raporu, 24 sira or Varşova, 1345 m. Orkestra, sözler, 20,15 Plâk a İzi De- busay'nin ame ad senfoniği, 21,30 Caddedi haki .. 22 Yaşasın 3 mayıs, 22,40 240 Spor 23,10 Hafif musi- ki, 24,05 Viyana, 307 m. iz vi emi Mi 21 Dona 23,10 izlemi miki 24, 10 Sokak; lardan reportaj, 24,25 Plâk. Bükreş, 364 m. 13-15 Gündüz plâk yayımı, |8 Has ye 19, e .onser, 20,20 Alman lar, 21 kA est if katedralinden nakil (Ber, ivmi), 23,25 Modemi lo- Kala hafif musikisi, İBAHAR Yazan: Muazzez Tahsin Tam mânasile çok iyi muvaf- fak olduk. Reis hepimize ayri, ayrı teşekkür etti. Eminim ki ga- zeteler a “alam eğ lenceler bahsede ; tabii sen de ia değil mi u baloda m neler gel di bilsen? Her zaman çekingen ve bir küçük kız gibi cesaretsiz olan Fik- ret, maske altında öyle başka bir adam oluvermişti ki... Haddin varsa bir adım at? Yanında Fik- ret... Birisile dans edersin, dans biler bitmez Fikret Konuşmasa ne âlâ; fakat ken- disini tamamile görmediğimi bil- diği için öyle söylüyor, o kadar, o kadar yalvarıyordu ki içim sıkıldı.. beni ondan kurtara bir adam gelse diye canımdan di- lekler coştu. Bu dileğim yerine geldi amma çok tuhaf bir şekilde: Bir valı- tan sonra Fi türmüştü. Birdenb uzun boylu bir İzmir efesi eğildi. ikrete — Beyefendi, Feyhan hanımın danslarını inhisar altına almağa hakkınız yoktur, biraz da bu ş€- i ikten sonra onun cevabını beklemeden beli- 1 ve beni döndürmeğe başladı. a Kafamın içinde: — Bu adam kim? Ben bu adamı bir yerde daha ve pm bu sesi tanıyorum. Hayır, böyle yer sayi şey çer olur? ılgın omuhayyilem bütün ya- bancı seleri ine benzetme- ğe kalkarsa benim halim ne olur? Dans bitti sanarak yürü- mek istedim, kavalyem bırakma- dı, belime sarıldı ve yeni başlı- yan bir tangoya uyarak beni döndürdü. Bu birdenbire belime sarılan kol, kafamdaki kör düğümü çöz- meden sıkı kolu ile çevreliyerek döndürmüştü! İçimden «Suad Ne- dim» dedim ve kalbim «tak» di- ye al çarptı, ının içinde bir şeytan yaşar mi mi? İşte bunu anlar anlamaz hemn değişiverdim. O bir etmek, meydan okumak hevesi kabardı: > — Beyefendi, maskeli baloda bazı teklifsizlikler hoş görülür ürer- Knl Gr o alaycı titreyiş- le sordum: — Niçin efendim? Ayni nefes gibi ses cevab verdi: — Ne siz beni, ne de ben sizi tanımadan bu gece çok dans ede- lim ve çılgınlar ve eğlenelim olur mu güzel yabancı Biraz evvel pe verdiği ki ime pi şok içmiş olacağım ki i dumanlı idi. Bu ada- min sf va beni kamçılıyordu. Koket bir gülüşle: — Beni tanımadığınız halde gü- zel olduğumu nereden biliyorsu- nuz? Yüzümde maske, arkamda 2 Mayis 1935 N ÇİÇEĞİ| geniş bir köylü entarisi var, de- im. Bu sözüm ona bir tango mozörü kaçırdı. hemen kendini topladı, beni kendine doğru daha sıkı çekti: — Bazı güzellikler görülmeden keşfedilir. Başımın buğusuna rağmen nuşmamızın bu yoldan ii helme buldum ve sustum. Bu se- er orkestra bir fokstrot çalıyor- — Beyefendi artik yoruldum, duralım mı? — Siz yorulmazsınız güzel ya- bancı... Eğer yorulsanız kolu- mun altında ağırlaştığınızı duyar- Yoksa sarhoş muy- rdenbire durdum. Kuvvetle beni setler dansı bırakıp çekilecektim, Fakat küstah sesi, ağır ve boğuk bir fısıltı gibi de- vam etti: vahşileştiniz güzel köylü kızı? 2 iğinizi örme- den keşfetmek bir günah mı? Böy- le bir ş Allah bile effeder... Sizi ömrümün her dakikasında görmüşüm gibi tanıyorum, Maske altında görünen kıvılcımlı gözleri- nizi bir defa gördükten sonra un kolay mıdır sanıyorsu- nuz Bu sefer bütün kuvvetimle dur- dum. Güzel bir tesadüfle orkes- tra da meyi tanıdığınızı — Beye! i, beni bu e gi anlıyo- akat b duğunu isbat ettiniz. le pe bilirsiniz efendim. yerim. kadar götürmeğe My yok, yo- İşte mp ri bu büyük ha- karetten sonra artık Suad Nedim - ismi tarihe karışmış demektir. Ba- lolarda maske altında karşıma çıkan ve aydınlıkta yüzünü gös termiyen yık olduğu dersi verdiğime pek mem- bundan sonrası, biraz ni bir müşfik baba miyet reisi yorgunluğumu anladı 38 — Feyhan hanı tirahat edin artık! lila beni sokağa fırlamağa teşvik etti Otomobille eve BY vakit saat dörde yakındı. Hemen 40- Kişi yer ya İşte » Sana yata- banda büzülerek b ekini; ya orum. (Arkası var), |