BARB Yazan: İskender Fahreddin Ali reis mezardan dönerken, karşısına çıkan arabada, kendisine el sallıyan bir kadın gördü.. ve biraz yürüdü.. güzel kontesi tanıdı.. Mezar başında bir ni ih reisin bir kalabalık v iral ene kral mezara bir çelenk ei için Paristen emir şt. Fransız denizcileri bir halka halinde mezarın Fi ardı, ilk ö er ve bo- rularla Misi bir matem havası şaldı.. Barbar. u, Köylüler kar- talının ağladığını görünce hayret- biribirlerine bakışmışlardı. Tulon halkında garib bir ina- ok müteessirdi ki, mezarın başında bir söz bile sö le eğ i, B » 3.3 7 engi mezarın üstüne kendi eli- bıraktı, Fransızlar da bu deniz arka- daşlarının ölümünden çok rm uşlardı. Amiral ağzını aça- madı. bize © dai Bu söz saçlı bir köylü, bu sözleri söyle- dikten sonra, hıçkırarak ağlama- ğa başlamıştı. Salih reisin e Tulon hal- kımı hazin bir matem havası i için- de boğuyor sibiydi. Herkes mü- teessir.. herkesin gözü ıslak.. her- kes hlyecanli dı. Kalabalık arasında göz yaşını mal biri de madam Kolet nsanın bu güzel kadını da ni Ali reis, Barbarosun Biraz geri- sinde duru yordu. Tansız (gemi i bu sırada Soşkun bir deniz yali söyleme- öc başlamışlardı. Ali reis, kendisini ran den beri çıldırtan bu güzel kadı miş değildi. fakat, yüzüne dik- katle bakamıyordu. Fransız ami- ralı, teskin zekâsile, genc kadının Ziyafet gecesinde Ali reise göster- diği temayülü anlamakta gecik- Memi; işti, Madam Kolet de bunun farkın- da idi. aksi tesadüf olarak nasıl da si e hattâ bir kaç de- fad a gö öz göze gelmişlerdi!. Ziyafet eri kilot ağne boşuna söylememi şkın göz: pen ne ilerisi- Nİ görür, ne de g. Amiral Denghien, denizdeki sertliğine rağmen, 'ail zağı görür bir adamdı. Biri- birine akan iki gönlü kırmamak yi derhal başını başka tarafa ai yi eliz yu manevrayı amiralı “o kadar se bir surette ida- re etmişti ki, bunu hazırun ara- sında ancak filozof Boyer seze- bilmişti!, dam Köletin Türl ü kaptırdığını onunla ılaşmak için fırsat beklediğini a denizsisie gönlünü karşı biliyordu. ii kendi kendine: yırlı insanların ölümü bile, AŞ m daa Mini ön mezar, ziyarete bir vesile saydı, iki şi biribir ile a» ve nerede karşılaşabilird Diye söyleniyordu, Fransız denizcilerinin türkü- sünden Kalabalığı yaran Türk gözliğilei küme halinde sahile doğru sonra, merasim dönü- < 9 Sg | | Akıncılar yolda hep bir ağız- dan Pu ni söyliyerek gi- diyorli ü ir eri. Denizlerde gezeriz biz. Fırtınada yelken sö Dellenen e Ayyıldızlı bay: di hiz Enginlerde &E dolaştık. Bize derler Türk erleri. Deni: emi km biz.> ia Paya tercih edecek..?l i reis arkadan gidiyordu. eş Kolet de epeyce gerile- mişti, Tulon şehri o gün mateme bü- rünmüştü. Hiç kimseni: ük müyordu. Yerlilerin, Türk acısını bu kadar yakından duyacağını im umardı?, Fransızlar, zafer şenlikleri ya- hur ü ii 'baros, mimi tezahüratı karşısında, ami- ral Dönghiene bir kaç defa: — Fransız milletinin Türklere karşı gösterdiği insaniyeti unut- mıyacağız. Diyerek amiralın elini sıkmış- tı. Mezardan dönenler küme kü- e Si ve sokaklara dağı- n, Ali reisin yürüdüğü soka- Gül, Limon, Anber, Fujer, Şipr, ge ei Flördamur, em, Akasya kokulu KASIN TUVALE iseril Slmlar Hasan Zeytin yağından ve Hasa: Kreminden ve Hasan Tr yapılmış olup gliserinli ve tuvalet içi Gildi - için nevileri vardır. i yumuşa. tır. Güzel ve nazik ciltli kadınlara, lara şayanı tavsiyedir. Avru- panın terkibi hul yağlarından yapılmış sabunlar cilde (o mazarrat vereceğinden bunlardan sakınınız. 10-15-25-35 e Toptancılara tenzilât, Has: su, Ankara, İs- tanbul, Beyoğ! Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Beneliği si altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 DU EM için yirmi Adres May be: kuruşluk pul göndermek Halid. Muharrem 28 — Ruzukasım > S İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yı 7.56 951 5.06 8,56 12 Ya 302 4571211 1603 19,06 20,50 İdarehane: Babiâli civarı Acımuslu - Va, Faslı seyyalılar n 'Patriya vapurile Fas emir- liği ediş emini Gabbaş'ın reisliği altında gin mür. geder sekiz ki- k bir seyyah kafilesi gelmiştir. all ie iayarcilerin dün Istanbulun kr yerlerini gezmişlerdir. Faslılar bugün Mar- silya yeli memleketlerine döne- cel Karpitler “patladı, bir amele ağır yaralandı Vaniköyünde bir fabrikada ça- lışan tesviyeci Kâmil dün karpit dolu bir dolabın önünde iş yapar- ken kazaen dolaptaki karpitler birdenbire ateş alıp patlamıştır. inde dolaba çok Patlama netice dırılarak etrafında tahkikata 2 ğın m başımda kapalı bir ie du- ruyordu. Arabanın penceresinden bir kadın başı uzanmıştı, li reis bu kadını görünce ta- nıdı: — Kontes Laure Ali reis birdenbire kontesin ki- me maktığıni Mi eşini b arkadan gelen madam Koleti zetliyordu.. ei sldümünölkle genc kadının yanına sokulacak ve kendisile bir kere daha görüş- istediğini söyliyecekti. Ali reis buna imkân bulamadı.. güzel Kontes a elile onu araba- sına çağırıyor. li reis ilk 6 önce şağaladı., işaretin bir başkasına #erilmiği ihtimalini düşünerek etrafına ba- kındı.. bir iki adım daha ilerledi.. yanılmıyordu.. Kontes <> gözlerini bu geniş omuzlu zun boylu Türk gemicisine dik, miş gülüyor ve kendisine müte- madiyen el sallıyordu. (Arkası var) | Dd Ucuz Romanlar Bu perdenin arkasında Kuruş (2.1) 40 Yalı Çapkını (Burhan Cahit) 30 Deli (Selâmi İzzet) 30 Dipsiz kuyu (Va- Na) 25 Pembe pırlanta (VA- Nü) iki cinayet gecesi (Hikmet Feridun) Karacaahmedin esrarı (Vâ-Nü Kardeş katili (Vaâ- Nü) 25 Bir kadın geçti (Belâmi İzzet) 20 AKŞAM KİTAPHANESİ mama Her akşam bir hikâye İhtiyar romancı Nedim Nami üphanesinin raflarından ken- di eserlerinden birini çekti. Geli- şi güzel açtı. Okumağa başladı: «Nazanla Moda burnundaki kayalıklara indiler. Ayaklarını suya soktular. Yanlarına konser- ve dolma, Saki üzüm, peynir almışlardı, Bir kayanın üstünde yedikleri bü basit öğ lara ne tatlı geldi. birinin gözlerinin i saatler geçirdiler.. » İhtiyar üstad kitabdan başını hard İY bu eski yaz ani ü bü eferrüatına okadar vb hatırlıyordu. Bilimde Nazmi o kadar güzel, öyle canlı anlatmıştı ki, kitabı okudukça kapı açılacak Nazan o fevkalâde vü- cudile, kapkara derin gözlerile içeri girecek sanıyordu. anı Ci ir o le onun için «İns. ürükliyebilecrek kara berildi Sahi ne harikulâ- de gözleri vardı. Geneliğinin en şi- irli günlerini bu bir çift kapkara gözlerin derinliklerine (O bakarak geçirmişti. onun hayatında büyük muş, binlerce kişinin gözleri nünde sevişmişlerdi. Nazan ona bir çok güzel hikâ- yeler, zel romanlar yazdırmış- tı. Eski, bayatlamış bir tabirle Nazan onun tam mânasile bir «İlham perisi» olmuştu. Önündeki kitabı kapal Baş- ei açtı. oca kilisede RS yok- li şeytan bakışlı kadının kulağına eğildi; — tuhafsın Sacide... San- ki kiliseden başka bir yerde bu- yn mı idik.. garib kadınsın. e anlaşılmaz arzuların var.. iş esi ağir ağır devam eder- özlerini genc ada- bir or sesi oğuldamağa başladı. Sa de onun ilham perile- sinden biri idi... «İlham perisi» meşhur olmuştu. ün genc kız- lar kendilerini Sacideye benzet- meğe çalışmışlardı. Nedim Nami bu son derece gü- zel kadını ne kadar sevmiş, yazı- larında bu a ne kadar te siri altında kalmı İhtiyar romancı ls kitabı ka- pattı, Bu sefer kırmızı bir cil de uzandı. Bu kızıl cildin içinde ha- yatının en yam romanını, en baş döndürücü macerâsını kn Onu da ii güzel açtı «Piraye geceden ona küçük, | ince bir anahtar uzattı; Ilham peri'eri | «Apartımanımın anahtarı, de- di, al sabahleyin, erkenden, gü- ş doğmadan gel. apartımanda ie tek Beni yatak odamda bulurs Ertesi gün bir kapının eyi a a de bir anahtar döndü.. koridorda ak sesleri. da ikanlı bir ha- yal va Pirayenin odasına süzük şarıda henüz gün ağarma- Ee meler Piraye onun gencliğinde bir kasırga gibi esmişti, Bu kadın ha- yatını allak bullak etmişti. at buna mukabil ona en gü- zel kitablarını yazdırmıştı. Zaten eserleri üzerinde en zi- yade tesir yapan bu üç kadındı, Nazan, Sacide, Piraye.. Nedim Nami onların hayatını etmişti. Üçü de bi- ribirlerile dost olmuşlardı. uzaktan takib e a ugün Nedim Naminin ci yıldönümü kutlulanıyordu. RE gazeteler onun erlerin- den, mea sanat hayatın- kahr. dan amanlarından beis. İşte — gün de Nedim muhakkak üç ilham e mek devdasına düşmü: ZU uzun onları mn sonra Na- zanın, Sacidenin, Pirayenin çar- şamba günleri Süs diyede bir ah- balrda birleştiklerini işitmiş. n Suadiyeye gidecekti. e de id derin bir heyecan vardı. Kendisini gençleşmiş, çok, pek çok gencleşmiş buluyordu. ıllardan sonra kendisine bü- yük ilhamlar veren kadınları gö- recekti. Bostancıdaki köşke girer- ken heyecandan âdeta sararmış- tı. Bahçede üç ihtiyar kadın otur- uştu. rdenbire müthiş hakikatle karşı karşıya geldi. Bu üç ihtiyar vaktile kendisine bin bir heyecan veren üç ilhi isi idi. Son de- rece çirkinleşmişlerdi. vimli, temiz ihtiyarla; ar olur.. bun- lar öyle değildi.. yüzlerine âdeta bir iğrenelik çökmüştü. edim Nazana baktı. Vaktile bütün genclerin, genc kız- ların kendisine benzemek istedik- leri er e meşhur roman kahramanı bu mu idi?, O koca leri o spin hikâyeleri bua- Nem 1. Şimdi e- Sekiler deta iğreniyordu. «İnsamı cinayetlere si rükliyebileci ek Hani se- im Nami derin ma dişlerini düzeltiyordu. den: — Bunlar ilham perileri değil, ilham cadalozları dedi. sabuk komüşinelarındani içine geldi. Vapurla şehre dönerken birçok gazeteler almıştı. Bunlar da kendi- sine aid 'yazılar dolu idi, Bütün münekkidler: «Üstadın yarattığı kahras iilir hâlâ bütün canlılığı ile yaşıyorlar..»' diyorlardı. Ustad bunu okuyunca: — Budalalar.. dedi, o Kabi manlar meğer çoktan ölmüş.. kim- senin bundan haberi e a tı ve uzun bir Grek e çıktı.. (Bir yıldız..), üstad - ölesi sat i dini im si Dİ ii