kabul v. Sahife 10 AKŞAM 25 Nisan 1935 SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Terceme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 473 Abdülhamidin Münif paşaya tevbih- namesi bir müdafaanameye benzer Abdülhamid Münif paşaya tev- bihnamesinde mülâkatın cereya- nını şöyle anlatıyor: (TevBihnameyi kelimesi, keli- mesine yy dercetmekten ise za-| id sözleri emmiyetsiz bahis- İeri ağam uzun cümle- leri keserek ve sadi nakletmeği, fakat aslında kulla- nılan ve vesikaya kekini ve tabirleri muhafaza eylemeği tercih ettim. de sözün hotbehot iz bir tecavüz olduğunu, yirmi yıllık emeğimizi heba ederek keenlem- yekün bırakmaktan başka bir şey demek olmadığını isbat ede- ceğim. İşte ifadenizi ağzınızdan çık- tığı ve kulağımın işittiği gibi be yen ediyorum. Dediniz ki: — Bir hasta için ya kendisi dan cek tiler; bahusus Rusya vaktile ehem- miyetsiz bi eri —— Bugün Be rupanın du; biz geri kaldık. Terakki ilim ve fen ile, mektebden çıkmış diplomalı efendilerin “istihdamile hasıl olur. ve ise verilen kararlari ra bu mız.) Han eli babda tafsilât ver. menizi söyledim. bir çoğunda muallimlik ettiniz ve ediyorsunuz. Kendi elinizde dip- bulunmadığı halde — Bizde darülfünun toktur, maarife kâfi derecede para sar- fedilmiyor! dediniz. Elhasıl sal- tanat makamını hedef ittihaz et- tiniz ve istibdad edildiğini ifade etmek istediniz, Yirmi yıllık eme- ğimizi heba eylediniz. Bu söz hakikat halin hilâfına Ticaret ve sanayiin terak- etmek lâzımdır. İstanbulda ai cam fabrikasi tesis olunup ta 74 tul ve 50 santim mini bir cam 2 ku- ruşa satılsa herkes camı oradan alırdı; fakat Avusturya bu fabri- kayı batırmak için bir sene zara- rarına devam eder; camı 40 paraya satar; fabrika da kapa- nır, 25, 30 sene > şose 7 si idi; «şim: çiler yalnız kendilerini veee rını her sene daha ziyade hisset- mekteyiz, Bu rekabetten dolayı Fransa ve Almanya, belki Rusya bile da- hilen kullanmak ve harice'de sat- mak için ahaliyi sanayie sevket- tiler, (Biz de ahaliyi sanayie sevke- ki va bunun esi pel ayi mir Tİ küçü kutu- lâyemut ile ari ka- dar bir semere hasıl olabilir. Güm- rük muahedelerinden nâşi büyük, büyük fabrikalar açmak mümkün olamaz. Kapitülâsyonlara gelince: Bir devlet, devleti âliyenin hayir! insaf ve aklı selim sahibinin sözü değildir. Allah kabrini nur etsin! Amca- mız cennetmekân sultan Abdülâ- Be ağ Avni, Mithad pa- şalar - Mahmud paşa şi de tanbulda en ziyade ii ve fe ile şöhret bulmuş muh- terem zevatın ellerine bırakmıştı; Onlar her ne dediler ise kabul et mişti, Bunlar da memleketi imar e diye birç istikrazlar ettiler, Bu istikrazların hini Le yüzde şu kadar keseleri- ne atmışlar, rl son cümle aynen alınmıştır) böyle mübayaalarda serikârde bu- İunanların yüzde bir mikdar te- mettüü meşrudur!) Di kanl 1 ve yüzde bire mezuniyet aldıkları halde yüzde yarım da fazla al mışlar. En nihayet işte bu hekimler ver- dikleri yaldızlı hapların neticesi olarak amcamızı bayıltmışlar ve (ayıltalım) diye de kolundan kan almışlar (!) Türlü, türlü maharet göstermişlerdir. (Bu tabirler hep Abdülhamidin sözleridir.) Devlet kımıldanamıyacak dere- cede öyle borca duçar olm adil büyük bir kısım borca bedel öyle bir surette iş tır ki bugün İstanbulun nezafet ve ie için bile bir küçük pul pıştırarak varidat “gm te şebbiüs olunsa muahedeler bince Düyunuumumüye ağa ta sie kalkar, aldıkları lerin ; hi akçe Ma kalmış olsaydı fa- milyaları bugün bir banka teşkil eder, yahut imtiyazlar ahalinin bir k da Bell l İBAHAR Yazan: Muazzez Tahsin Sonra ga onu sokakta, mek- tebde, evde ve lokantada türlü kıyafetlerde birr Dame de Paris katedralini e leri gün çiçekli ipek elbisesi, ağır br havasına nasil neşe serpmişti o e ie giydiği el- biselere di bakmadığını zannediyordu. LE onları göz- leri bir filim gibi çekmiş ve mu- hafaza etmiş imiş. Bugün uzak- ta en küçük bir kurdelesinin ren- gini bile hasretli gözlerle hatır- ladığını kalbi sızlıyarak görüyordu. | bir tek Feyhan te ağ Bir tek Feyhan., yalnız 0.. Suad gözlerini açtı ve tekrar küreklere sarıldı. Ağır ağır geri dönerken gözlerinin karşısında yalnız bir tek Feyhan kalmıştı; günün evvelâ şen, şen, sonra da zavallı, çok zavallı Fey- hanı... Dudaklarında acı bir tebessüm- tum, nim yaşadığım . artistler muhiti- ne girseydiniz, bu sefer siz be- nim hakiki ismimi çok az işite- cektiniz Arkadaşlarım (be ni Forhundan izyade «Bahar şi nü görür gibi oluyordu. çiçeği... Feyhanın taze yüzüne ve sönmiyen neşesine bun- dan daha uygun bir isim bulu- namazdı, Ne yazık ki onun neşesini hod- bin gururu altında Suad söndür- müştü. Zavallı Feyhancık, zavallı Ba- har çiçeği, kış fırtmasi gibi onu çarpan bir kasırga ile nasıl sar- sılmış, nasıl ağlamıştı? m arr içerisinde kıy lekette servet hasıl olurdu. Küçük milli bankalar tesis olunabilirdi. Halbuki (haydan gelen huya gi- yi ia bunların irtikâb etti emaneten teslim ilkleri minilsi Azary. are iz lim elli maasi e Suad bir “kapris Öne oz onu ahi yese gö- mülü bırakarak kaçmu: Sandaldan anl bu sakin se Simi Feyhanla be- Tal mış gibi ona elini uza- tari ve Lo- zl o ini rTandolar bu paraların besablerini —— y beni affet! dedi. kandır ve daima böyle kalacaklar. | Yanl? EEE zengin oldular. | O Fakat kendi sesine gene kesi de razi Ilükat yl Pm ağ a ve taal tı cenazelerini | rık cevab vej mn ir eğey — e defn için para bulamadıklarından larına gönderildi; bunun siir ma bahisle vaki olan istidaları üzerine Suad sele a Yeşilköy istasyo- saki idi lee masarifi hazineyi hassadan tesVi- | nuna çıktığı vakit Feyhanın > sile buraya muktedir muallimler ye olunmuştur. bulmakta hiç güçlük çekmed Coğieili Saldenin tamlesini ilizam Bu hal teessüfe şayan değil mi- *| nize kadar uzanan ağaçlı bir bal de bunun takib dir? çenin ortasında yeşil pancorlu, mini ; lmü: (Arkası var) mini bir köşk;.. Siz bir de: Feyhanın ince ayaklarile bas- — Şark halkı biribirini vurarak Yeni kitaplar tığı bu topraklar, küçük elile itti- mallarını gasb ve gart etmekle ya: bu demir parmaklık ona ağ- . AŞK FIRTINASI e Diye ifade ettiniz; Kapmın çıngırağı ve içeriden Vakıa devlet memurlarından ve “ia elen ağır ayak s ÇİÇEĞİ adımlarla li e açti: imi istiyorsunuz efendim?, Bu seste senelerin yıpratama- dığı sevimli bir ahenk rr Suad Nedim helecanla kadının buru- üzüne, rn gibi p parlıyan kir bi ii hanımın dadısi A ii Bu sefer kil kadının. yü- zünde bir kasırga esti, y: anakla- ii : İz sil bütün kırışırken boncuk gözleri- nin içi bir alev gibi yandı: — Feyhan mı? Feyhan mı? Siz benim kızımı tanıyor musunuz? — Evet, onun arkadaşıyım. ir na iğ bir mektubda gelip bilhssa sizi görmemi ve ona da- dmdi haberler yazmamı söy- ledi. Kadıncağızın kırışık yanaklari büsbütün titredi.. rengi uçuk göz- lerinin iki yanından akan yaşla- rı saçlarını örten tülbendin ucile sildi: Vah kızım.. benim küçük ihtiyar dadısını o . Gel oğlum, içeri- ye gel.. sana Yolikle bir kahve pişireyim de tatlı tatlı konuşalım. mademki benim hama mı any bana o n, safa seldin, hoş geldin di e in temiz kadının ark enin çakıl taşlı ice da ar elm küçük bir kapının önünde birdenbire durdu. yanakları bir elma gibi “kızardı: Seni bu kapıdan sokarsam yavrucuğum bana darılır, Her zaman: «Dadı, misafirleri büyük ra hemme » e bana tem- bih edi uma, anah- Se eli va da sa Mi kapıyı sana açayım Sokak ar sene bir so- faya, oradan da salona girdiler, dın pancurlarını açınca Suad Nedim birdenbire haykırmamak için dudaklarını ısır- dı. Köşedeki divan, tıpkı Feyha- nın Paristeki divanı idi. Üstünde i koyu örtü ve ak yas- tıklar, yanımda küçük bir masa üzerinde lâmba ve resimler... b iye vo Feyhanı — di- gibi kriz abadlull görüyor gibi old Onu nasıl bırakıp — — inad, bir gurur uğruna s: çiğniyerek nasıl kaçmıştı? in di bu evin her tarafında Feyhan kapıyı a güzel! Mutlaka cennet burası ol- malı! «158 Ben maarife çok para sarfolun- | askerlerden hâli yerlerde kendi rig hunda, güya karşısında hemen yır dadı (istemiyerek ka- duğunu söyledim. (Abdülhami- | kendilerine kalmış Araplar ve âşi- Yazan: Mlnmez Tahsin Feyhanı görecekmiş gibi bir fırtı- ei Feyhanın iği i din bir maarif pazırı da- şu mek- | Tetler içinde böyle hallerin vuku: Fiyeti 50 kuruş na kopardı. z sa ba Ni ir la teblerin masarifi olmasa maarif ; fakat bir devlet Yeni çıktı Çiçekli basma entarisinin bir | niz dünyanın hiç bir yerinde yok. ( Bükgesi düzelirdir peki | memiğrehim: (like meleke * ucunu belindeki kuşağa sokmuş, |: Eminim ki kızın bu suların has & Kn bu sözünü teyidjetmiştir!). âsayiş yoktur!) manasını müte- AKŞAM KITAPHANESİ kınalı saçlarını beyaz bir tülbent. | retini çekiyor, Siz zammin olan böyle bir sözü bir (8, saesemerenameserararersesmansamanansasasi | 1e sarmiş ihtiyar bir kadın ağır (Arkasi var), | Bi MAM re - in kind büühüüldkmeneeiii