TEE 7 Bakite 1g SARAY ve BABIİLİNİN İÇYÜZÜ — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur « klknğeğl eşiği AKŞAM SULEYMAN KÂl Tefrika No. 388 Abdülhamit Diyamanı giydirir, kuşattırır, elmas balıkları serpiştirir.. > * Zaruret ve ihtiyaç baş göster- 'dikçe, a; ylıklar tedahüle kaldık- ça, eski mirasyediler, zengin pa- şalar, paşazadeler ortadan çi 'dikçe A Abdülhamit bir gü Dile benden ne iii ! Kabilinden kıza ne istediğini sormuştu. Fİ balık bdül ünik kellef sefahathaneleri de birer, ikişer kapanmıştı. A Hürmüz, Kaymak ta- cem, bağı gibi zevk müesseselerinde bir müddet daha eski safa ve eğ- lence hatıraları yaşatılmağa çalı- şılmış ise de artık işin revnakı kaybolmu: Horhorda, Silivri- pges sair yerlerde ikinci, ri derecede misafir kabul e yerleri hattâ islâm mahalleleri ara- sında umumhaneler açılarak Ga- lata ii ve Beyoğlundaki fuhuş sefahat hayatına aram nazi- re yapılmağa yelteniliyo; 93 muhrebesi Rübil inin ss im elm yahut mai- rete d pek çok geni Ramil dilberlerini bu evlere dü. şürmüştü. Fakat gerek Boğaziçi âlemleri, gerek bu gibi zevk müesseselerinde hariçten piyasa çalgıcılarını celp ile tertip edilen eğlenceler hafiye- liğin taammümile, içtimaların taz- yikile gittikçe tatsızlaşmış, yavaş, yavaş ihtizara uğramıştır. Gençliğinde, yehakleliği nde bü- Hasan pa- i.., Hanımın Boytaş muhafızı . Paşanın harem ne Abdülhamit, paşaya haremini boşamasını irade a da bu iradeyi ye- arzeylemesi üzeri, cüh ve iltifat gösterirdi; ... hanım ardeşinin ikbal günlerinde kırk yaşlarında idi. ir muayede resminde m pek dekolte bir elbise Mr a rkeri hai göğüs- leri dışarı #nleirele eğil bu hal e manzarayı zevkine ve mevkiin. uygun bulamıyan Abdülhamit: ancak pek yakın ve bü bende- gânının haremlerine hasreylemiş- ti. Ee bedi bahsederken izah etmiş idik, ki Abdülhamit Yıl. bir kadın manastır; rına benzet isterdi. Ancak bu manastır iğinde zevk ilâhesine ibadet edilmez değildi. mit en ziyade sarişır ufak, tefek kızlardan, kadınlardan ray bilhassa bunların elleri vücutlar kadar küçük, ince, zarif bir kukla gibi idi. Bu kızdan çok hoşlanan İM > öneri y mesi üzerine muhtelif ce: mette bir çok elmas balıklar 1s- ei Abdülhamit Diyamanı giydir- tir, kuşattırır, bu elmas bal klar Miiiesinin her tarafına serpi rir, bu halile kızı altındaki ra im aralıklarından hava in büyük bir fanosun içine kor, dek ziyasını bu küçük ve ve rif heykele eksettirir, mi Dial bu halile bir tablo ibi dakikalarca temaşadan * haz ve Kafkasyadan 12 ei saraya getirilmiş olan esi hanım uzun bo; > 5'E a mevzun dölamile Akan huzurunda öyle ça- buk ve çevik Kafkas rakısları oy- Ga ki “Abdülhamit meshur olur- u Abdülhamidin uçarı vuracak a nişancı olduğu malümdur. Rakspiyar hanımın bir def. Abdülhamidin huzurunda ayak arma rüvelver sıkılsa kendisine ilişemiyeceğini iddia ettiği, Ab- dülha; al de böyle bir tecrübe- ye kalkış! rin son re süratli hareketleri, tam anında ayaklarını havalandırışı sayesinde tehlikeli EL ra zandığı bile sarayda rivayı urdu. Abdülhamidin hareminde genç ve şirin kızlardan teşkil ettiği oyun takımı pek tekellüfle hazırlanmış elbiselerin tenevvüü ve parlaklı- Zile, oyuncuların maharetleri ve hoşlukları “ Üç ği bir mükemi 3 Abdülhi İn kadı Ea ai ap oi lıkları, ei sarayın hayatını ran > eğlenceleri ederdi doldur kifayet e arıya göz atmasına lüzum ve ihtiyaç yoktu. Mci içi gri ki sarayın hariç- te akisler tanb: dağdağası, şuyu bulan bazı skan- dalleri ri açık bir t bir tezat teş ediyordu. dülhamit, babası Sultan Me- m başkaları için müsamaha“ kârlığına hiç masama hele saltanatının son inde İs- tanbul halkına elik ei âdeta haram etmiştir. Ahmet Rasim bey Rus harbin- den sonra meşrutiyet devrine ka- dar geçen zamanda İstanbulda se- fahat hayatının bir çok aci ve eğ- lenceli ei (Fuhşu atik) eserinde göstermiştir. Galati e aki yerleri, ve kış eğlenceleri, karnaval gü: eceleri hakkında ie eser- de bir. ole tafsilât vardır. Bu m arasında kibar âle- minin zevk w e iiatine taallük ii da biraz açılmıştır. e Galatada Kedi li, Beyoğ- lunda Kristal, Odeon, Ruvayal, Kafekomers, Konkor- a, Bartoli, Turşucu gibi eğlen e ve birahanelerde ar- ri görmek ve kemençeci Ağa- y, Vasil, Akribaz, lâvtacı Mikael ve Lâmbo ile şair Serkizin oğlu, tef çalan İbrahim, kanuni Osep ibi 2: meşhur i incesaz çal- alan “dinler mek için İstanbu- Tun dört tarafından her zahmete katlanarak gelenler çok olurdu. ale diy mm Bunlara pek ya ge ve Kadıköy, Boğaziçi tarafları ise böyle değildi. arda baskın hicap ve re- zaletle karışık tehlikeli vaziyetle- re, dayaklara, gererimdıba Pi li olanlar için talâkları açardı. (Arkası var) Akşam'ın edebi tefrikası No, 40 NİKÂHSIZLAR sy se Tekin, her iradesi kıt insan gi- bi, manasız inadına devam edi- yordu. Mademki Sumer acımıyor- du, p da yumuşamıyacaktı. Ken- dini kuvvetli buluyordu. Artık lan azabı da duymuyordu... Z elinden geleni ardına koymuyor- du. — Karma da aşkolsun doğru- si zi Onu muhakkak biri teşvik .. Adeta Su- Si ek Ne onu ittiham ürekten ge- emükle susuyor, düşün- Sumer namuslu e Re cuklarını alp gitmişti? Bu deli. likti, evet delilik... Günler geçiyordu. Çocuklarını özlüyordu. Kaç zamandır yüzleri- Ai : Da seydi ne olurdu? Bir şey olmazdı, olmazdı amma gitmiyordu. Git- mek alçalmaktı. Ne pahasına olur- sa olsun meş , Yalnızlık. hazin şey. Fakat bi karşılık ta —— vardı: Hürriye ri “Zehraya beslediği muhabbete engel yoktu. Sm her dakikası artık Zeh- ranı yare Sali sermişti. Kurulmuş bir makine idi, i kendine pekâlâ işliyordu. de iyileş- e bildirmişlerdi. Amma Cezminin işe başlayıp li ı da Tekinin pek urunda değildi. Aklı fabrikada, iş işte değil başka yerdeydi. Kendine yeni bir hayat, Matbuat e. İstanbul omatbuat cemiyetin den: İstanbul matbuat e umi ikinci defa olarak 24 teşrinisani 1934 cumartesi gü- nü saat İ3 te Kale yeni mer- lanacaktır, Bu toplantıda mevcut ekseriyet telâkki edileceğinden muhterem âzanın her halde teşrif. leri rica olunur. EŞ her hangi bir sebeple sinirleri iyi çalışamıyanları kurtaran Gromüral dır. Olup sinir ei giderir, rahal bir uyku gelirir ve uzun — ie a . Bromı an alınsa ural Sinil ilerin, teheyyçlülerin ve e 40 ve 29 komprimeyi havi tüpe Merde eczanelerde ceçete ite satılır. &aoli A-G keiki dikine dü bir muhit yapmıştı. Fabrikanın n çıkrık ve makara gürültü me- lelerin sesi içine yeis ir Yazıhanesinde oturamıyordu. Geceleri evinden çıkmıyor, ka- ıyordu. Bir an evvel ile başbaşa kalmak için can atıyordu. Geceyi ya odalarında geçiriyorlar ve yahut çıkıp sinemaya ve lar, barda imei zan da hanende deliği zam geç ine ER içiyorlardı. Tekin bambaşka bir adam olu- yordu. Fakat bir be ge Zehra onu altüst olm , Tekin sarar- mıştı, Alnı am Sordu: — Nen var? — Bir eşiği yok. — an ini ben seni bil mez miyim e bir ği yok. — Karını mı gördün — Hayır karımı mi bu- raya gelirken... Tekin gözleri yaşararak gelir- gördüğünü i na“ ze görmüştü. Bir çocuk cena si... Durmuş tabutu evvelâ gözle- rile takip etmiş, sonra kalabaliğani karışmış, yürümüştü. a m ömer, ba- banın Tekin ee se nat 22 Teşrinisani 1934 Selâmi İzzet tan sonra, bir nefes gibi ağzında iki isim çıktı: Yazan : — Kaya, Atillâ!.. — ğe lay böyle şeyler dü inme, ergün cenaze gö şü: rüyorum. Gözlerinde kızıl bir şimşekk haykırdı: — Sus! Zehra pot kırdığını ği Se kuldu. Başını omuzuna dayadı, vi çevirdi, dnilaklarım sen arılma Tekin, seni darılt- mi istemedim. Mi: ğun anası Zehranın halinde bir esrar sez- di. Doğruldu: — Ne demek istiyorsu! Zehranın bir diyeceği a ğu muhakkaktı... Acaba gebe miydi? Zehra bir kahkaha attı. Bir bu eksikti!.. ki pa — vee rsa lr amma şimdilik ocuğumuz olursa 7 fazla senin canım sıkılır, — Neden sıkılsın?.. — sevdi- > ve onu da severi z Zehranın per hoşuna rısını da görebilirdi. İşte bu olma- malıydı, Tekin Sumeri görmeme- liydi. Veg gene telkine ba: şladı. Sym ayanması gerekti. Haysiyetini, pe ayaklar altıma mı ala- caktı? Tekinin şerefi! Biçare adama şerefinden bahsedi zehra idi.. Fakat Tekin dinliyordu. Makul buluyordu. Zehra o kadar mantı- böyle makul düşünsünl... İşte bu garipti. © güne kadar, çocuk r dert olurdu. İlk defa ni ira bu geliyordu. Bir çocuğu olursa, Te- iin çok daha sağlam bağlana- ge dilinin ucunda hep bu vardı; — Çocuğumuz olacak. 'e her seferinde Tekin yerin- im gom — Çıldırıyor müsün e İlk günlerin temennisi nihayet hakikat oldu. Hamileliğin bütün .. dan 73 Bu tahakkuk ettik- a Tekin de kadını daha cesaret edemediği iki isim hep di- linin ucundaydı.. erin kaldığı zaman du sağ sevinci, © çılgın, coşkun kıvancı hatırlıyordu. Atillâ gururu duyacak, göğsünü kabar- tarak: (Arkası var) |