2 Teşrinievvel 1934 Sahife 7 Akşam üstleri Kadıköy parkı Tetrika No. 74 LoydCorcun harphatıratı Hani ipek feraceliler?. Nerede ipek e arasındaki süzgün bakışlar « Kuşdili, Fenerbahçe âlemleri tarihe karıştı ama, burası onların yerini tutacağa Me » İstanbulda yeni bir mesire ye- » ri gün geçtikçe parlıyor, kalal lıklaşıyor: Kadıköy iskelesinin. önünde yapılan park... Bilhassa cuma akşamları iskele parkı iğne atsanız yere düşmi cek bir şekilde kalabalık oluyor. Yeşil tahta sıralarda zaman olu- yor ki altı kişi omuz omuza otu- ruyor, Yer bulamıyanlar ise bir aşağı, bir yukarı piyasa etmekle vakit geçiriyorlar. Yer bulmak için daha öğle 2 manından gelenler mi istersiniz? Tramvaydan atlar ailamaz park tarafına koşanlar mı? Dört kişi oturup dolmuş sıralara da yakl şarak — Canım... Biraz sıkışın da ben 'de sunun kenarına di. ye kafa tutanlar mı? Parkın deniz kenarındaki it kemlelere rağbet son derece, Bu- rası âdeta bahçenin hususi mev. kii gibi bir şey. öyle ya... Bir te- raftan deniz görünüyor, bir taraf- tan vapurdan çıkanlar, bir taraf. £ tan olobüslere binenler, otobüs lerden inenler, bir taraftan da tramvayla gelip gidenler... Öyle bir yer ki dört başı mamur. Bir yeşil sıranın köşeciğine mi?. Ocoh.. Kekâ... Arkadaşımla beraber tamami- le komple surların arkasından işeyim iştiniz. ileriledik, Önümüzde yer avcılığı na çıkmış yaşlı başlı iki bey konu- şuyor: — Kuşdili, Fener bahçe piya- saları tarihe karıştı, Çayır ölem- leri artık mazi oldu amma bura- #1 onun yerini tutacak galiba azi- Öteki sanki arkasında birakti- İı gençlik senelerinin tatlı gün- lerini hatırlamış gibi memnun memnun gülümsedi: — Evet amma... Nerede bu rada © cakalı fayton arabaları?.. Hani ipek yaşmaklar arasındaki süzgün bakışlar?. Nerede araba: nin bir köşesine yaslanmış şemsi yesi elinde güzel feraceliler?. Lâkin adamcağız daha sözünü bitirmedi. Parkın tam önünde en- fes bir spor otomebili durdu. Direksiyonunda genç bir kız otu- ruyordu. Sert bir hareketle oto- mobilin kapısını açtı. Yere atladı. Önümdeki yaşlı beyler biribir lerine bakıştılar. Bu sefer gülüm- ecmek sırası ötekine gelmişi — Azizim... Faytonun, ferace- nin yerlerini başka şeyler almış — öyle Uzaklaştılar.. Burada yer bul- mak tramvayda yer bulmaktan çok daha müşkül, Güçbal ile bir sıra- ya ilişecek kadar birer yercik bulabildik. Yanımızdaki sirada bir alay delikanlı. Aman efendim. Ne neşe, ne neşe... Kendilerine baktım da ruhiyat profesörü Şe- kip beyin: — Gençlik kahkah; Neşeniz devam etti gençsiniz.. Sözlerine yerden göğe kadar hak verdim. Gayet doğru, Genç olup olmadığınızı anlamak m isti- yorsunuz? Ne yüzünüzdeki buru- şukluklara, gözlerinizin etrafında. ki çizgilere, ne de saçlarınızda günden güne çoğalan beyazlara bakınız... Kahkahanız hâlâ bol le ölçü müddetçe Kadıköy zmu?.. İşte mesele burada... Eğer neşeniz yerinde ise sizden daha genci yoktur Bunun için ilerimizdeki gençle rin yeşil tahta sirası Adeta bir kahkaha ve meşe membaı gibi... Kahkahanın bini bir para. şeye, amma her şeye gül Vapur geliyor gülüyorlar, vapur gidiyor gene gülüyorlar, tramvay geliyor gülüyorlar, tramvay gidi- yor gene gülü; iyor gülüyorlar, otobüs gidiyor gene gülüyorlar. Bahçıvan çiçek- leri suluyor, gülüyorlar. İhtiyar bir kadın kâğnhelvacıdan toru- nuna kâğıthelvası alıyor, ona da gülüyorlar. Karşıdan dört genç kız görün dü, Dördü de bir örnek giyinmiş- ler... Lâcivert ceketler, sarı ke- merler... Delikanlıların gözleri genç kızlara dikildi. Biribirlerini dürtüklediler: — Fenerliler geliyor!,, — Fenerliler geliyor!,, Fakat genç kızlara bakanlar yal. nız bizim sira komşumuz delikan- lılar değildi. Arkadaki sırada otu- yanlarda da şafak atmıştı, Sarı lâ- civertli kızlar önlerinden geçer- ken birisi uzun uzun ofladı, Son- Ta arkasından bir vecize yumurt. Tad — 17 senedir Galatasaraylı ödim kardeşim... Bu dakikadan itibaren Fenerli oldum giti... Bu söz üzerine delikanlılar du- Tur mu?., Onlar aşağı kalır mi hiç... Öteki sırayı bastırmak için delikanlılardan biri manzum ola- rak ilini aşk et «İnce belde sam fenere “Yaşasın şanlı Fener. Bir de «bizde şair yetişmiyor derler efendim, Delikanlılar böy- le manzum sözlere başlayınca ar- kadaki masada sıska bir adam da aşka geldi. O da başladı: sFener geliyor ah Fenerl3. <Galtamazayı değil sErkekleri hemen yener..> Fakat sıska şair heyecanın faz. say lalığından olacak ki dördüncü mısraı bulup çıkarama- dı. — Burada elektriğe lüzum yok kardeşim... Fener gelince ortalık biner mumluk ampüller konulmuş gibi aydınlamyor. Sarı kemerli hanımlardan biri “dönüp bunu söyliyene iltifat etti: — Terbiyesiz! Yanındaki arkadaşı da fransız- ca konuştuğunu belli etti: — Embessil!,, İskele yanına şirketin artık is- kelet halinde kalmış «Fenerbah- ge» vapurunu bağlamışlar. Parka girdiğim zaman karşıma ilke çıkan yaşlı zatlar tekrar önüm- den geçerke, — Birader, diyorlardı, şu Fe- merbahçe vapuruna baktıkça yü- eğim sızlıyor.. Onda öyle hatıra: Jarım, öyle tatlı hatıralarım var- dır ki... Hiç unutmam, şu yan kamarada bir gün köye dönüyo- rum... Kapı açıldı... İçeriye... Önümden geçtikleri için konuş- malarının alt tarafını işitemedim. Parktan çıkıyordum. İzmarit topliyan saçı sakalına karışmış iki adam, Biri sordu: — Bu gece neredesin?. Öteki parmağile iskeleye bağlı eski Fener bahçe vapurunu İ ret etti — Fener bahçe apartımanın- da... — Hangi katta7.. — Havalar soğudu... maradayım, — Akşama görüşürüz öyleyse. diyerek biribirlerinden ayrıldılar. Hikmet Feriduni ödemişte incir mübayaatı Müskirat inhisar idaresi Öde- mişten üç kuruş on paraya 250 bin kilo hurda incir almıştır. Verilen teminata göre idaresi hurda incir mübayaatını yalnız Ödemişte bir milyon kilo- ya iblâğ edecektir. Mübayaat devam etmektedir. Alt ka inhisar | Umumi harbin esrarı Garplı müttefiklerin İtalyanın arkasında bulunduğu ve müşkül ve ıztıraplı bir anda İtalyanların yalnız kalmadıklaı unı kuv- vetlendirmek için Fraısa başve- kili M. Painleveye birlikte İtalya- ya giderek İtalyan başvekili ile ilvaki Italyada bulunmaklığı- mıza fazla bir ehemmiyet atfet- medim. Fakat her şeyin fevkinde İtalyan milletinin kuvvei manevi- yesini inde etmek ve harbe devam azmini takviye etmek elzem oldu- ğu bir zamanda dostluk ve arka- daşlık yolunda gösterilecek her hareket ve gösteriş paniğin pan- zehiri olan itimadın avdetini te- mine muhakkak hizmet edecekti. İtalyaya gider iken beraberimde ceneral Smuts-ile Sir Henry Wil sonu dahi götürmeğe karar ver- dim, Rapallo toplantısı Maksadım cenersl Vilsonu ltal- yan karargâhı umumisinde bırak- mak ve mumsileyhin İtalyan baş- kumandanı ile daimi temasta bu: lunarak bana İtalyadaki vaziyeti hakkında O muntazam malümat vermesini ve yeni teşriki mesai ve yardım için ne icap eylediğini bil- dirmesini temin etmek ik Fransa başvekili İtalyaya git mek ve birlikte cepheyi gezmek teklifimi tereddütsüz kabul etti. İtalya hükümeti ile cereyan eden mıuhaberede sinyor Orlando ile Sonminonun bizimle Rapalloda buluşacakları ve vaziyeti görüşe- cekleri bildirildi, Ceneral Foş da- ha evvel ceneral Robertson ile bir- likte İtalyaya gitmiş olduklarından şimdiden ceneral Kadorna ile te- masa girmişlerdi. Modanoda durduğumuz zaman Fransız askerleri ve topları ile do- lu birçok kuvvetin İtalyaya geçti- Zini seyrettik, Fransız askeri ced- lerinin ölmez nam bıraktıkları mali İtalya muharebe meydanla- rına neşeli olarak gidi Vaktile Fransızlar İtalyanın gü- neşli semasında müteaddit meşhur muharebelerde Avusturyalılar ile dövüşmüşler ve boğuşmuşlardı. Fransızların bu eski düşmanlarına daha eski düşmanları şimali AL manların da iltihak etmiş olmaları. rlardı. na Fransız askerleri ehemmiyet vermiyordu. Uç senedenberi Fransa harp sahnesinde çetin bir surette harbe- 'den Fransız askerleri Almanların kuvvet ve şecaati deresini ö Tenmiş olduklarından şimdi de Fiave nehri boyunda bunlarla çar- pışmaktan korkmuyorlardı. Tehlikeye bu kadar neşeli ola- rak giden gençler kütlesine şim- diye kadar tesadüf etmemiştim. Chemin des Dames bozgunluk- larının Fransız askerleri üzerinde bıraktığı derin yeis ve fütur artık büsbütün zail olmuştu. Mont Ce- nis tüneline müntehi dik geçidi tırmanırken harp malzemesi yü Tü Fransız kamyonlarının yola di- zilmiş bulunduğunu gördük. Tünelden çıktıktan millerce mil uzunluğundaki Fran- sız kamyonları kafilelerinin Lom- bardiya ovalarına doğru gitmek: te olduğunu gördük. Yardım plü- mi mükemmel işliyordu. sonra da Turino' şehrini geçtikten sonra ingiliz kıtaatına tesadüf ettik. Bunlar in cin kalmamış olan Riv- yera yolundan gelerek, Alplar- dan çıkan Fransız kuvvetlerile bir- leşiyorlardı. İngiliz aşkerleri Flanderin ba- taklıklarından kurtularak insanın yüzüne gülen Lombardiya ovala- rına geldiklerinden memnundula, Italyan fırkalarının döküntüleri İngiliz askerlerinin memnuni- yeti havanın şedaidinden sertlep miş yüzlerindeki tebessümlerden anlaşılıyordu. Bu askerleri gör- - dükçe İtalyanların hezimeti tamir kabul etmez bir felâket şeklini almıyacağını. anlıyarak o kalben diyorduk. memnuniyet “Avusturya askerleri harpte piş miş İngiliz ve Fransız askerleri ne eş değildiler. Almanlar ise adeden kâfi miktarda bulunmı- yorlardı. İtalyan ordusundaki karışıklık ne derecede olursa olsun. © 235 man İtalyan ordusunun bozgun- luk neticesi olarak uğradığı ka- rışıklığın tam derecesini anlıyacak (o vaziyette o değildik. Müstevli Alman kuvvetlerini mruh- elit Fransız ve İngiizl fırkaları" nın durduracaklarına kalben em- hissediyorduk. Bozgunlu- ğa uğramıyan İtalyan fırkaları: nın dahi müttefikin kuvvetleri namağlüp bir ordu haline geti linceye kadar (karşılarındaki Avusturyalıların ileri hareketini. durduracaklarına kuvvetli ümit lerimiz vardı. Avusturyalıların malüm ihmal ve tekâsüllerinin bu hususta İtak yanlara yardım edeceğine de derece imanımız. vardı. ; Alp dağlarını geçerek tahliş plânının muvaffakıyetli — surette inkişaf eylediğini gördükten son- ra İtalyadaki vaziyet hakkında edindiğimiz ilk kabataslak intiba böyle idi. 4 Her istasyonda İtalyanların dare" ma dağınık olmuş fırkalarının döküntülerine tesadüf ediyorduk. Efradın çoğu tüfeksiz idi. Bu manzara İtalyanların uğradıkları niyet hezimetin derecesi ve kuvvei mas neviyelerinin bozukluğu halkıma da bir fikir veriyordu. Maahazat dük Aostanın ordusu ile ceneral ın kumandası altındaki İtal yan kuvvetleri hakkında aldığı mız malümat bizi tekrar müstes Tih etti Alman tahtelbahirleri Küçük bir hadise harbin ne" kadar geniş bir saha işgal eyledi Zini bize bir daha hatırlattı. Ce- novadan hareket etmezden €v- vel trenimizin deniz tarafındaki pencerelerinin tahta pancurları hep indirildi, Meğerki Akdeniz- deki Alman tahtelbahirleri Ce- nova sahillerinde dolaşmakta ol. duğundan — bunların toplarına trenimizin hedef olmaması için pancurlar indirilmiş ve trenin ışıklarının hariçten görünmesine meydan bırakılmamıştır. Ertesi günü nakliye sefainin den mürekkep bir kafilenin iki İngiliz mubribinin himayesi al. tında kemali intizamla denizde gitmekte olduğunu gördük. Ras palloya 4 teşrinievvelde yetiştik. (Arkası var) MN öze emme mmm