27 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

27 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© verilmişti. Bu karar da bu yoldaki o müşahede tasvir etmek, hakikati AKŞAM ZI Eylül 1934 Rus kuvvetleri ilerlerken Abdülhamit Töretimeş kisi ik. raha kendi mevkiini düşünmekle meşgul Abdülhamit Süleyman paşaya: nihayet bir gece evinde kalmasına: müsaade etti. Süleyman paşa sa- rayda iken kendisile birlikte va- Purla gelmiş olan dört tabur he- men Balarköye nakledilmiş! Süleyman paşa kimse ile görüş- meğe vakit kalmamak, o aralık İstanbulda efkârda hüküm süren. galeyandan haberdar olmamak üzere ertesi sabah erkenden gene saraya davet edildi. Huzuru çıktı. Veda ettiği sırada Abdülhamit garip bir tavırla: — Süleyman paşa bana sadakat üzere bulunacağım. temin eder misin? Sualini irat etti. Şüpheyi açık gösteren bu sual üzerine Süleyman. paşa şu cevabı verdi: — Efendim! Çakirleri hakkın | da hâkipayi şahanelerine söyleni- | len sözleri bilmiyor değilim. Ka- rTadağa giderken de Sait paşa (ma- beyin feriki, bahriye nazırı) vesa- tetile böyle bir iradei seniyenizi almış idim. Bu defa da Sofyaya gitmek için İstanbula uğramadan Balkanları dolaşmaklığım kararı fasidane ilkaatı nazarı hümayun larında izam için tasni edilmiş desise dolabı idi. Bu entrikaların imsüzlüğünü efendimize bil. arz ve takrir eylemek icin Mah- mut paşa bendelerine tebliğ buyur yalan iradelerine imtisalen atebei seniyeleime — geldim. Madem, ki hakkımda © emniyeti şehameleri münseliptir, bu hel ile kulumuz. harp mevkiine gider de nasıl mu vaffak olurum? Abdülhamit buna açık cevap vermiyerek sözü başlta tarafa mak. etmek istedi. Süleyman paşa tarar atti. Abdülkamit — Ne. izterseniz yapayım! Süleyman paşa — Gârezkârlar hakkımda ne söylerlerse söylesin | ler, türrehetlerine rağbet gösteril. mesin! İftiralar meşr ve eracif hi- kâye edenler huzuru hümayımla- rında kulunuzla müvecehe buyu- | rulsun. Sübute delâlet edecek emma” | reler bulunmadıkça öyle gıyabım- | dan gozap ve mücazata düçar | edilmiyeceğimi vait buyurumuz! Adülhemit — Peki, talebinizi kabul ederim. Padişah bu vadini yemin ile de tevsik etti, İstediği zaman pek gü- zel idare ettiği emniyet verici li- san ile: — Size söz veriyorum. Allah muvaffakiyet ihsan buyursun. Gi- iniz. Ben çoluğumuzu, çocuğumu” 2a da saraya aldırırım. Avdetini- Emin olemez! Bu teminat üzerine Süleyman paşa teneffüs odasına çekildi. Ab- dülhamit arkadan kendisine 500 kaime ihsan gönderdi. Süleyman paşayı tekrar huzuruna davetle bi- vinci rütbedem (Osmani) nişanı verdi; kendi elile de boynuna bi gümüş imtiyaz madalyası taktı. Bu tahtiflerden sonra Süleyman paşa o gün İstanbuldan çıkarak acele Sofyaya hareket etti. | Fakat Ruslar taarruza başlamış. | “ardı. Süleyman paşa Edirmeyi tat | mak münasip olacağım arz ile Edimeye geldi. Balkan hattımı müdafaa ile mükellef olduğundan bahis ile Sait, Mahmut Celâled- din, Rauf paşalardan müşterek bir tevbihname aldı. Süleyman paşanın Edirneye gek- mesi düşmanlarına padişahın zih- mini iyiden iyiye çelmek içim mür 'kemmel bir vesile teşkil etti. Sü- leyman paşa Edirnede kalmağı il- Hizarı ettikçe bu ısrarı fasit mera- mim tevvice delil ve alet makamın. 'da gösteriliyordu. Nihayet Abdülhamit Süleyman paşanın halini tahkike lüzum gör- dü. Rauf paşazade Riza beyin ba- canağı mabeyin ikinci kâtibi Le- bip efendiyi Edireye gönderdi. Lebip efendi Rauf ve Süleyman paşaların aralarını bulmak, Sü leyman paşayı Balkan müdafaa hattı üzerinde mukavemete sev. keylemek memuriyetini de haiz- di. Süleyman paşa filerinde ısras etti; Lebip efendi avdet eyler Süleyman paşa İngiltere yardımı: 'na güvenilmemesine, Rusya ile an- laşmağa bakılmasına dair mabe- yine bir ariza takdim etti. Abdülhamit bizzat telgraf ma- saya uzun bir tekdirname yazdı. (Rumü 23 kâmümmevvel 1293). Süleyman paşa buna karşı da kuvvetlerin tedricen çekile çekile Edirne hattında toplanması lâzım geldiğini bildirdi. (Ursum kumandanlık üzerimde oldukça vazifem iktizası olarak benim için Edirneden başka ku- manda merkezi olamaz. Edirne- den hurucum mültezemi âli oldu- Bu halde istifa etmek mecburiye- tinde bulunduğumu azzeylerim!) ... İsminin neşrini arzu etmiyen bir Zattan aldığım bir mektupta Al Suavi vakasına ait olarak Beşik- taş muhafızı Hasan paşanın ken- di ağzından işitilmiş olmak üzere şu izahat verilmektedir: (Hasan paşa anlatır idi kiz İkindi uykusuna yatmıştım. Çı- vağan nöbetçilerinden bir asker koşarak geldi ve ancak (saray ba- sıldı) diyebildi; o kadar süratle gelmiş, heyecana kapılm düşüp bayılıverdi.. Mehmedi de muavini Mehmet paşa - o gün Se- rasker kapısına göndermiştim; yalmzdım. Silâh almağa bile va- kit yoktu. Hemen sopamı aldım. Süratle ve yalmız başıma saraya koştur. Lâkin mabeyin müşirine bir, seraskere de bir asker gön- dermeği unutmadım. Saraya var- dığım zaman Çırağan adetâ bo- salmış gibi idi. Meydanda kimse- ler görünmüyordu;. yalnız derin- den yukarıya yavaşça çıktım. Bü- yük salon huncahanç dolu idi, Sultan Murat müsetlâh idi; yük- sek bir yerde güya cülüs bi duruyordu. Yanında Ali Sua: mutule söylüyor, arkasını okşuyor. du. Biat hitam buluyordu. — Padişahım çok yaşa! Avazeleri başladı, Murat efen- dinin validesi orta kapıdan beni gördü; bağırdı. Yanımdaki anal tar ile hemen valideyi odaya kilit- ledim. Salonun dişarı açılan kapı sının arkasına saklandım. Ali Suavi bu aralık: — Haydi, padişalım? Dedi. Evvelâ kapıdan Murat efendi çıktı. Ben çekildi. Ali Su- avi çıkar, çıkmaz elimdeki sopa ile kafasının arka tarafına var kuvvetimle vurdum. O anda beyni parçalandı, yıkıldı. Sonra Murat efendiyi kucakladı; hareme at- tım; anahtar ile kilitledim. Önü- me gelen ihtilâleileri tepeledim, temizledim. Bu arada asker ye- şt) Bu rivayet dahi Ali Suavi ile muhacirlerin hücumunda Çırağan sarayı dahilinde cereyan: eden ah- yale dair yazdığım diğer rivayet lere ilâve edilebilir. Mektubun sahibi şı malümati | da lütfetmektedir: (Beşiktaş muhafızı Hasan paşi Ali Suavi vakasındaki hizmetin ölünceye kadar muhiplerine ifti- bar ile tekrarlardı. Ben Hasan pa- şanın sopasını gördüm. Atlas tor. ba içinde yatağının başında asılı dururdu. (Sakalı şerif) kudsiyeti ile bunu herkese öptürürdü panın ucu adetâ püskülleşmiş kan izleri hâlâ üstünde idi. Hasan paşaya bu vakadaki hiz- metine mükâfaten padişah tara» fından feriklik rütbesi, murassa Osmani nişanı, 000 altın, Nişan- taşındaki konak ihsan olunmuştu.. Kızına da emsalsiz bir çift küpe verilmişti. Çorumlu. Hasan paşa ziyade uzun boylu idi. Kaloşları elli sam- timetre tutardı. Vaka günü ihtill- ilerden on dekuzunu sopasile öl dürdüğünü söylerdi. Pehlivan. gi- bi kavi bünyeli olmasına rağmen pazile sesli; muamelesi kibarane ve misafire hürmetkârane idi Abdülhamit kendisine istisna- em büyük nüfuz ve salâhiyet ver. müslimler korku ile saklanırlardı. Abdülhamit Hasan paşaya mim- nettarlığını saklamaz: Pa; dedir? Derdi. Hasan paşanın da bur sözden koltukları kabardıkça ka- barırdi.) Diğer bir taraftan bana verilen malümatı göre de Hasan paşa bazı muamelelere cane sıkıldıkça Abdülhamide: — Unutmasın ki saltaratta du- ruyor ise sopam sayesindedi Diye darçınlıkka haber gönde vir, Abdülhamit te bur sadik mu: kafizımn gönlünü almağa | şitap ederdi! Bir kaç gün evvel diğer bir zat ta bana gene Hasan paşadan işi- tilmiş olmak üzere Ali Sum Bir sopada beyni dağılmış, hattâ bir parçası sıçrıyarak duvara ya- pışmış olduğunu teyiden söyle miştir. Acaba vaka günü Çırağan sara- yanın içinde, salonda bulunup ola- nı, biteni gözlerile görmüş olan- lardan hayatta kimse yok mudur? (Arkası var) 1 Padişahlığım sayen- | Günde kazandığı beş on kuruş- la kendini, dul anasını, yetim kar- 'deşini geçindirmeğe uğraşan ga- zete müvezzileri, arasıra ve ekse- riyetle lüzumsuz yere bin türlü ülüta maruz kalıyorlar. Bundan bir müddet evvel gaze- te müvezzilerinin arasina | gireni | yankesicilerle bir takım ahlâksız adamlari ayırabilmek üzere köp- | durmalari menedildi. | O zaman gazeteler şikâyet etti, nihayet iş yalışır gibi oldu. Ga- zete müvezzilerinin ayrılabilme- leri için bunlara beyaz gömlek giydirildi, yakalarına birer mar ka ile numara kuydurulduz polis bunların isimlerini, hüviyetlerini deftere yazdı. Dünyanın hie bir tarafında te- sadüf edilmiyen bu garip müda- haleye, bur tedbirler alındıkatn sonra, meden lü örülüyor? Gazete müvezzilerinin vapurlara girip çıkan halkı rahatsız ettikleri iddiası da varit değildir. Çünkü iskeleleri işgal eden, vapurlara ge- lişi güzel girip çıkan ve halkı ra- hatsız edenler müvezziler değ talebe il gideceklerdir. Birinci devre birinci w imkân bulucaklardı Beyaz gömlekli gazete sistem, her sene bir yukarı sınıfa tatl yil sorira bütüm fen tedrisatı ingilize 75 liradır. Nihari talebe için Nafıa vekâleti tren servisleri tesis etmiştir. Bir aylik talebe pasosu 116 kuruştur. Çocuklarına ecnebi dili öğretmek istiyen aileler bu yeni müessesede arzularını tatmin Beyaz göml gömlek giydiler. Marka taktılar, £ fakat gene gazete satmalarına izin verilmiyor Sakızılarından bir grup mutat itibarile de, çok fazla olani küfeciler, seyyar satıcılardır. Vazi- yet bu halde iken yalnız gazete müvezzileri neden göze batıyor? Müvezzilerin vazifesi, her hal- de bir küfecinin, bir çikolata ve nane şekeri satıcısının rolünden daha mühimdir sanırız. Bu biçare çocuklar mamuskara- ne para kazanmak imkân kay. Bbederlerse serseri ordusuna ilti- hak etmekten başka çare bulamı- yacaklardır. Vali Muhiddin bey- den bu vaziyeti esaslı surette ıslah edecek emirler vermesini rica ederiz. Şi nden: Teş rinievvel 934 celbinde sevk edil- memiş 324: 327, 328 ve 329 doğumlu efrat ile bilcümle 316 ; 529 bakaya efradı sevk oluna- aktar. 2 — Deniz smh için içtima günü 13 teşrinievvel 934 bu sı- mftan bedel verenler İl teşrini- Diğer sınıfların içtima günü 24 teşrinievvel 934 ve bedel verecekler ise 23 teşrinievvel 934 alışamına kadardır. Münderecatımızn— çokluğu | dolayısile “İLK KADIN, tefrikamızı dercedemedik. Gazi Wsesinde resim dersi odası Ankarada Gazi terbiye enstitüsünde kurulan lisede fen. dersleri ik okutulacağını, bunun için Ingiltereden iki mual yazmıştık. Muallimlerden biri ingilizce ders vere- idare edecektir. Ingiliz muallimler leyli doğrudan doğruya meşgul olacaklar, gece mütalealarına inci sınıfta başlıyan bu edilmek suretile bir kaç olacaktır. Gazi lisesinin yatı im — —— — mz

Bu sayıdan diğer sayfalar: