15 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

15 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MAM” Yazan: SULEYMAN KÂNI Su yollarının tamiri mühim hükümet meselesi halini almağa başladı! ivanıharp Ali Şefkati ve Suk- tan Murat kurenasından İsmail beylerin Radosta, maliye kâtiple- rinden Muhtar beyin Sakızda, sa- bik maarif meclisi âzasından V: cit efendinin Limnide, kavasbaşi zade Tevfik ve Filibeli Abdüllah efendilerin Sinopta, tütüncübaşı Hüseyin efendinin Şamda, talebei ulümdan Abdürrahim efendinin © atanköyde on ikişer sene; Su yolcu Ahmedim Vanda, su yolcu İsmsilin Sakızda on ikişer sene; Evvelce Ali Suavi teşebbüsün den de malümatları olduğu bu tah kikat esnasında anlaşılan kahveci başi İbrahim ve ticareti bahriye kötiplerinden Esat efendilerin Samsun ve Şamda altışar sene; (Bu Esat efendi «Hükümeti meşruta» mamile bir risalenin sa- bibidir. Şamdan. Fizana, sonra Bitlite kaldırılmış, Şanda uzun müddet reji müdürlüğünde kulla Balmiştar.) Ticaret mümeyyizlerinden Asım, Serasker kapısı kütiplerinden Ah- met Rıza: efendilerle Üsküdarlı Nari beyin; zaptiye.neferi Hasan ile Memişin, Kleantinin kardeşi oğlu Mihalakinin sırasile Sakız, Trabzon, Rados, Sayda, Kudüs ve Sinopta altışra: sene; Seniha sultan kâhyası Haci Be- kir efendi ile Ortaköy camii hati- bi Mehmet efendinin Bozcaada “ve Midillide üçer sene kalebent edilmelerine karar verdi. Yukarıda ismi geçen Hacı Hüs- nü beyin cürmü itibarile altı se- ne müddetle kalebent. edilmesi icap ederse de ihbaratta. bulun muş olmak itibarile altı sene müd. detle Antebe nefyolunmasına hü- küm verildi, Cezaların müddeti mazbata ta- rihinden cereyan eyliyecekti. Gerek Ali Suavi vakasında ve gerek bu ikinci ielâs teşebbüslerin- de iştirakleri sabit olamıyan diğer mevkuflar kefaletle tahliye olun- dular. Ali Suavi ve Kleanti vak, larının bütün evrakı Seraskerlik- ten Bab:âliye gönderildi. Vükelâ- ca divamı harbin verdiği hüküm. ler tastik olundu, Padişaha arze- dildi. Abdülhamit Suavi vakasindan Hafız: Nuri efendi ile beşe baliğ olan idam mahkümlarının cezala. rini on beşer sene kalebeniliğe tahfif etti. Divani harbin. verdiği bu. hü. kümleri «Süleyman paşa muha- kemesin. eserinde bulduğumuz mazbut suretinden naklettim. Ma- atteessf mazbatanın tarihi esere nakledilmekte zühul edilmiştir. O zamanın gazete kolleksiyon- larını elde etmek te kabil olama- dığı için gerek cemiyet Fedaileri- nin Çırağan sarayına ne günü gir- — meğe tasaddli eylediklerini, gerek üm tarihini tesbit eylemek: de bir yanlışlık olmuştur. Bu Tevfik efendi işte birinci derecede faal rol oynıyan Sultani 'Mecidin berberbaşısı Hüsnü beyin SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ &- Torenme, iktibas hakkı mahfuzdur $ oğlu Tevfik bey ile isim müşabe- hetinden ve beyanname yapıştı rirken yakalanmış olmasından do- layı olacak ki ağır ceza görmüş, Tevfik bey ise cezasiz kurtuluver- Hareminin Nakşibent kalfa ile münasebeti sarayca malüm olan berberbaşı Hüsnü bey de evvelâ. tevkif edilmiş idise de Abdülhas mit Hüsnü bey için: — Ben onu eskiden tanırım. O böyle şeylere karışmaz. Diyerek tahliyesini icra” ettir. işti. Mahmut Celâleddin paşanın (Miratı hakikatte) şöyle bir ifa 'desi vardır: (Çırağan sarayında karı kiyafe- tinde tutuldular) denilen herifleri oraya sokan, sonra «ele geçirdin deyu işi gürültüye boğan mabeyin. müşürü damat Mahmut pasa oldu- Zu muahharen tahakkuk eylemiş idir) Damat Mahmut paşanın Mirati Hakikatte beyan: edildiği üzere tasniini kabul eylemek ancak yu- karıda yazdığım 1 kânünsevvel 76 tarihli resmi ilânın bu ikinci başka bir ha- mınstasnii olamıyacağı da. aşiki dır. Bu halde Miratı Hakikatin bu ifadesi'de Mahmut Celâleddin paşanın bir suizanmından ibaret kalır; Divamı harbin mazbatasi Sul tan Muradı ielâs için bir cemiyetin. mevcudiyetini» katiyetle gösteri- yoru Bu:mazbatadaki: hükümlerin Sultan Azizin katli davasında ol. 'duğu gibi mürettep ve müzevver bir dram sonunda sadır olduğunu ise gösterecek hiç bir delil yoktur. $ Süleyman paşazade Sami bey (Süleyman: paşa. muhakemesi) eserine Ebüzziya Tevfik beyden aldığı şu izahat da derceylemiştir: 5 (İngiltere konsolosu baş tercü- manı ... Stayridisin biraderi Stavridis Mithat paşanın Brendi- ziye-ibadından bir kaç gün mu- kaddem pamuk dokuma bir çarşa fa bürünerek bertakrip Çırağana girmiş, Sultan Murat ile mülâkata muvaffale olmuştu. Bu adamı tuttular, ve iki, üç ay Kadar umumi hapishanede meri- yülhatırlar odasında tevkif eyledi- ler, Kemal bey ile Teodor Kasap 'dahi bu dairede mevkuf idi, Stav. ridis onların yanına gider, oturur. idi. Stavridi dir.) Ebüzziya Tevfik beyin ifadesin- 'de'de bir yanlışlık olacak: Çünkü Mithat paşa 21 muhar. zem 1294 - 6 mart 1877 günü Bren- diziye sevkedilmiştir. Bu Kleanti vakası H. 1295 te vaki olan Suavi yakasını takip eylediğine göre Ebüzziya Tevfik beyin de tarih. leri ve şahısları karıştırmış ol masi lâzım geliyor Sultan Muradı ielâs için vaki olan bir teşebbüsten başka suretle 'de bahsolunuyort Büyükadada sakin. AKŞAM Tetrika No, 384 Güya Sultan Müradın. kurense sindan Seyit bey Beşiktaşta Se- rencebey yokuşunda komşuların: dan darı şürayı askeri başkâtibi Sait efendi ve memurlardan Müb- dar bey ile ittifak ederek bu bapta' Sultan Murat dairesile muhabere- ye iptidar eylemişler, yazdıkları mektuplar Çırağan sarayına cari su yollarında. bir muşamba, rılmış olarak yakalanır; Seyit bey- le iki refiki tutularak her biri bir tarafa nefyolunur, Bu Seyit bey teşebbüsü Kleanti teşebbüsile mi şabehet noktaları arzediyor, Aca- ba ikisi bir midir? Yoksa Seyit beyi nefyettirmek için bu yolda düzme bir tertip mi yapılmıştır? Bu da gösteriyor ki bu ikinci Çi- yağan teşebbüsü hakkında halle dilmesi lâzım gelen meçhul ve müphem noktalar. kalmamiş de- ğildir. Matbuat mümeyyizliğinden mü- tekait Şemsettin beyin bana bil- dirdiğine göre, Sinoba izam edilen mahküm- lardan kavasbaşı zade Tevfileefen- 'di müddetini ikmal eylediği halde serbest birakılmıyor, İstanbula av- det edemiyordu. Sinopta hastalan- dığından İstanbula avdetine mü- saade olunmasına dair mabhallin- 'den vaki olan işar ve istirham üze- rine keyfiyet sadaret makamın- dan mabeyine; arzedilmişti.. Bu | bapta sadır olan iradei seniyede şu sözler vardın İ (Merkumun » adaleti; ilâhiyeye | ievdiile af ve ıtlâkı)' “Abdülhamit bu ikinci Çırağan: vakasından sonra saraya giden su yollarına pek ziyade. ehemmiyet vermiştir. Bunların.tamiri adeta mü bir hükümet meselesi rengini alır- diş su yollarıma, girecek su yolcu- lar ancak en sıkı teftiş ve tecessüs altında iş görebilirlerdi; su yolla rının şüpheli ve tehlikeli görülen bazı kısımlarının kum. ile kapan- dığı bile rivayet edilir. (Arkasi var) AKŞAM İlân tarifesi 45 İç sahifelerie. > 0 Son ilân. sahifelerinde & 30 Gazetemizde neşcedilecek ilânlar için müracant yer ilâncılık. kollektif şirketi Ankara caddesi; Kahraman zade han, Tel, 70094-20095 AKBA müesseseleri Ankaranın modern türkçe fransızca ve ecnebi lisanlarda. kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder. Markezi: Maarit vekâleti karşısın: dn telefon 3577 Şübesk Semunpazarınla | de hiddetli idim; Çünkü lk No:10 Lemi bulunmadığı zaman, ye- rini bir parça Muammer bey tu- ardı, Yani, büyük bir samimi dost tavrını takınır, Leylâyi his maye ediyor gibi görünürdü. Ley- lâ, ihtimalki, icim bilir asıl zene gin olmuş bu adami gözetmek mecburiyetinde idi. Çünkü kocasi Lemi beyin işleri daha ziyade Mü- ammer beyin parası sayesinde dö- .nüyordu. Onun için, Leylâ üze- pimize şüphe celbetmemek busu- sundaki bütün gayretini Lemi bey münasebetile değil, Muammer bey o münasebetile (sarfetmeyi “daha lüzumlu telâleki ediyordu, Lemi bey nadir tesadüf olunan kocalardandı. Karısını pek sever- di. Karısını biç rahatsız etmeme Ze pek ehemmiyet verir, karısının da kendisini rahatsız etmemesini isterdi. Lemi bey karısının. etra. finda koca bir muhasara ordusu görmekten pek keyiflenirdi. Haf- ta sonlarında Adaya: geldi man, bir deniz banyosu yapar, sonra bütün gününü, hattâ gece- nin yarısını klübün oyunculara zaahsus kısmında poker masası başında geçirirdi. Leylâ kocasile aralarında sar dece bir dostluk münasebetinden başka: bir şey kalmadığını bana temin. ediyorsa da ben inanamı- yordum. Lemi beyin muvasalatı- na dair telgraf geldiği zaman fe- na halde titizleştim. Genç âşıklar pek kukanç olurlar. Bu saçları biraz ağarmış, neşeli, sevimli ada- mın Benim: hukukuma / tecavüz için geleceği hissine. kapılıyor- dum, Sonra, Lemi beye fena hal- Leylâya karşı fazla taşkınlık gösterenlere, bir koca sıfatile hiç bir ders vere miyordu, Halbuki onun yerinde bur işi ben görmeyi ne kadar is- terdim! Çok kere kendi kendime Lemi bey gibi bir adamın nasıl olup ta. Leylâya koca olduğunu düşünü. yordam. Pek zarif, ince zevkli bir adam değildi. Meşhur bir adam de- ğildi: Onun yanında Leylâ baş ku dünyaya mensup bir mahlâk gibi görünüyordu. Halbuki Leylâ- in ona karşı hakiki bir şefkati olduğu göze çarpıyordu. Karı ko- ca her zaman gayet iyi anlaşıyor- lardı. İzdivaçta aşk her vakit lâ zım mıdır diye düşünmeğe başla- muştım, Belki de buna hacet yok- tu. Lemi bey gibi bir adam için Karının ancak bir süs vazifesi olabilirdi. Karısı bir ilân sahifesi hizmetini görmeli, ticari işlerini, kendisini belli etmeden, himaye eylemeli idi Maamafik, bu kıskançlığın kal bimi kemirmesine mâni teşkil et miyordu, Leylânm kocası yanı mızda olduğu zamanlar müthiş günler geçiriyordum. Çok kere vaki olduğu üzere, be- nim Lemi beye karşı duyduğum. hafif sempati onun bana karşi Adeta bir baba muhabbeti şeklini almıştı. Şimdiye kadar Leylâdan bir çocuğu olmamıştı. Beni ço cukluğumdan beri tanıdığı. için bana büyük bir samimiyet gösteri yordu. Sanki akrabamdan biri gi Bi idi. Bana sen diye hitap etme- si, benimle şakalaşarak beni kız» dirması karısının âşıkı oldi dakikadanberi, tahammül edil mez bir şeydi. Annemin yaninda: — Ey, bu delikanlıyı ne yapa- cağız? Dediği zamanı Kendisile bir boka 15 Eylül 1934 — ILK KADIN — Yazan: Maallâ Hâmit — İ | kavgösina girişmek için içimde şiddetli bir meyil duyuyordum. Beni mutlaka ticaret âlemine sevketmek istiyordu. başka şeylerle uğraşmak ciddi adarılara yakışmıyacağını söylü- yordu. Yazihanesine gitmeme, şimdiden ticaret işlerine alı ima lüzum gösleriyordu. yok ki ileride babamdan intikal edecek servete dair zihninde bar zi tertipler yapmıştı. Ben onun bu ısrarlarma oldukça aksi bir cevap veriyordum: — Nafile nefes tüketmeyiniz, Lemi bey. Ben işten nefret ede- Bu asırda Ticaretten iğrenirim. Ben ge- i olacağım! — AR, acırım sana yavrum! Gemici olmak istediğimi söyler- ken, bu işin beni Leylâdan uzak. laştırabileceğini aklıma g yordum. Fakat artık bir karar vermek zamanı yaklaşıyordu. Ne karar vereceğimi bilemiyordum. Dünyada iki büyük aşkım var: Leylâ ile deniz! Fakat önümde daha bir sene olduğu için, kendimi mukadderata bırakarak, bir ka- Tar vermekten müçtenip davran yordum. İnsan bu yaşta kendi ken- disini tahlil edip ne olduğunu anlıyamaz ki Pesikoloji ile uğı gencin düşüncelerini ve his- lerini hakkile anlamaları kabil değildir. Babamın bütün eğlence düşkünlüğüne rağmen, belki de annemin büyük tesirile, aile Ka- yatımız gayet sıkı ve ciddi gerçeve içinde idi. Ben böyle bir sile içinde yetişmiştim. Husust hocalardan ders almıştım. Çocuk- luğum ve gençliğim gayet nezih geçmişti. Arkadaşlarının misaline uyarak, teşviklerine kapılarak çarçabuk yollarını saprtan genç lere benzemezdim. Benim ilk ta- nidiğim kadın Leylâ idi, O dün- yanın en yüksek erkekleri için yaratılmış bir kadındı. İpek gibi ince ellerinden, bütün fazihatlar emmiş vücudundan, bir mucize gi- bi, aşkı alıp içiyordum. İlk kadını bir takım sefahat yerlerinde gi 'dip arıyacak yerde, ben bir çok zengin, meşhur ve güzel erkekle Tin peşinde dolaştıkları bir kadi- nın kolları arasında kendimi bu tatli günaha terkediyordum. Benim zevkimi, hüsnü tabiati- mi Leylâ istediği biçime sokuyor du. Beni yalnız maddi cihette de- Zil manevi cikiette de o yaratıyor: 'du. Her şeyi ben onun verdiği dat ile öğreniyor. raşanların bile Benim gençliğim, körpeli onu sarhoş ediyordu. Bunda hiç şüphe yok. Fakat onun hayatı gö- Tüş ve anlayış tarzından asıl ben sarhoş oluyordum. Asıl ben onun! düşünce ve hissetme tarzlarına esir oluyordum. Ben bugün ney- sem onu Leylâ yapmıştır. Farkın- dn olmadan Leylâ benim üzerim- de âdeta bir ana tesiri de icra et- miştir. Annemden soğukkanlılık bar 'na geçti, Hayal ve his ateşi ola- rak, ince ve yüksek şeylere mu- habbet've düşkünlük kabiliyeti olarak bende ne varsa, beni saa- 'dete haris yapan şeyler neyse on- ların hepsini Leylâya borçluyum. Kadın olarak ömrümde ilk defa, Leylâyi tanıdığım için, artık adi hayatın bayağı zevklerinde ben hiç bir cazibe bulamadım. | (Arkasi var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: