14 Eylül 1934 AKŞAMDAN AKŞAMA , Yağ meselesi ” Geçen gün, bu sütunlarda sade “yağlarımız.— münasebetile biraz. dertleşmiştik, Muharrir arkadaş- Tardan biri bir yağcı ile görüşe- yek acı yağlar hakkında fikrini sordu. Yağlardan bahsederken hileli” yağlarla acı yağları biribirinden ayırmak lâzımdır. Biz şimdi hi- eli yağlar hakkında bir şey söyle- miyoruz. Sırf hilesiz oldukları hal 'de acısı bulunan, binaenaleyh, hi- ieli yağlar gibi sıhhate muzır bir #ekil alan yağlardan bahsediyoruz. Halis tereyağı olduğu halde acıyan ve yenmesi zararlı bir hale gelen yağlara daha çok acınır, Çünkü bu sırf beceriksizlik teşkilâtsızlık ve kabiliyetsizlil mektir. Hileli yağ bir kaç Tın mahsulü olduğu için ceza ile teftiş ile, teyakkuz ile önü alınmak kabildir. Fakat istihsal usulünün bozukluğundan ve fenalığından dolayı çabucak bozulan ve acıyan yağ elde edilmesine karşı bu ka- dar kolay bir muvaffakiyet temin edilemez. Acı yağ sade bir lezzet mese lesi değildir. Acı yağ mideyi de bozar, sıhhate de halel verir. Onun için, memleketin hem iktisadiyatı namına, hem halkı namına yağla- rımızı nefis surette çıkarmak me- selesini göz önünde tutmalıyız. Muharrir arkadaşımızın filerini sorduğu yağ tüccarı, en halis Trab- zon yağlarının istihsal usulünde- ki iptidailikten dolayı çarçabuk acıdığını söyliyerek bizi evvel ileri sürdüğü bir mütehassıs sıfatile tastik ve teyit etmiştir. Köylünün fena is- #ihsal ettiği bir yağı tüccarın acı- #nadan muhafaza etmesine ve sat- masına imkân tasavvur edilemez. Binaenaleyh yağ meselesini mem- Jekitimizde ta menşeinde, esasın- da ıslah etmek lüzumu mevcuttur. Ziraat vekâletinin takdirlerle karşılanacak faaliyeti ve azimle- Ti sayesinde her isil yak olduğu ehemmiyeti alıyor, ku- surların izalesine çalışılıyor. Hat- #â gene bugünlerde, beyaz peynir- lerimizin vekâletçe ciddi bir tet kik ve iştigal mevzuu teşkil etti. ini gazetelerde gördük, Binaenaleyh, ayni esaslı itina- Yı yağlarımız hakkında da görme- Yi ümit etmek beyhude bir hülya. ya kapılmak sayılamaz, Türkiyede en çok yağ çıkaran mıntakalar malümdur. İşte bura. lardan başlıyarak mahalli nümu- ne merkezleri vücuda getirmek ve köylüye adeta ameli bir yağcılık dersi vermek iktiza ettiği gibi eski yayıkların yerine yeni usulde kre- mma ile çalışacak küçük makineler takdirde köy- fünün emeğinden tasarruf edileceği gibi yağların nefasetini artırmak 4a kabil olacaktır. Ziraat vekâle- artık vakti gelen bu teşeb- büse lâyık olduğu ciddi; dığını göreceğimizde yoruz, Bir sabıkalı üç halı ile yakalandı Kasımpaşada Şükrü bir sabıkalı geceleyin sırtında denkle giderken yakalanmıştır. Şükrü bir aralık dengi atarak isminde kaçmışsa da bir müddet tekrar © yakalanmıştır. o Denk içinde üç kıymetli halı bulun sonra, 210 murahhas Parlâmentoler konferansı için hazırlık ilerledi 23 eylülde Yıldızda toplanacak olan Beynelmilel Parlâmentolar konferansına ait hazırlıklar de- vam etmektedir. Konferansa her memleketten kaç murahhasın iş rak edeceği hakkında şehrimiz- deki komite ile muhtelif memle- ketler arasında muhabere cereyan etmektedir. Maamafih konferan- sa gelecek murahhasların 260-270 arasında olacağı tahmin ediliyor. Murahhaslar için Tokatlıyan, Perapalas ve diğer münasip otek ler tahsis edilecektir. Konferans 23 eylülde açılacak ve ay niha- yetine kadar devam edecekti 'Murahhasların şehrimizde ika- met ettikleri müddet zarfında zi- yaretleri, şereflerine verilecek zi- yafet ve konferanstaki çalışma sa- atleri etrafında bir progrem ha- zırlanmaktadır. Murahhasların — bulundukları otellerden Yıldız sarayına gidip gelmeleri için otobüsler tahsis edi- ecektir. Bu hususta tramvay şirketi oto- büslerinden de istifade etmek mümkün olup olmadığı (tetkik ediliyor. Beygir ürktü Arabacı arabanın altında kalarak yaralandı Yasin isminde bir arabaci bir kaç parça eşya yüklü arabasile Fatihte Çarşamba pazarı civarın- ken hayvanları ürkerek ine koşmaya başlamış Bu esnada arâbanın üzerinde bulunan Yasin hayvanları dur. 'durmağa uğraşmışsa da kabil ola- mamış ve hayvanların bacakları nın arasına yuvarlanmıştır. Adam- cağız beygirlerden bir kaç tekme yedikten sonra tekerleklerin al- tında kalmış ve yüklü araba üze- rinden geçmiştir. Yasinin bel, ba- cak ve kol kemikleri parçalandığı gibi başından da tehlikeli surette yaralanmış ve bayılmıştır. Kazayı gören halk ve polisler zorlukla hayvanları yakalamış- lardır. Ağır yaralı Yasin ifadesi alınamadan hastaneye nakledil- Heybeliada tur yolu Belediye, senelerdenberi tamir yüzl görmeyen Heybeli adanın tur yulunu yeniden inşa etme; ir. Alelâde bir şose olan bu yola: edilecektir. İncir alımı Inhisarlar müdür muavini izmirden Istanbula geldi İnhisarlar idaresi | tarafından Ödemiş, Aydın, Nazilli ve diğer incir mıntakalarından hurda in- cir mübayaasına başlandığını yaz- anıştık, Bu maksatla Ödemiş ve Ay- itmiş olan inhisarlar umum. muavini Münir Hüsrev bey sında muhtelif yerlerde mübayaa merkezleri tesis etmiş ve hurda mübayaasına başlamıştır, Fiatler İzmire kadar nakliye de dahil olduğu halde dört ku- Tuştur. İlk parti olarak Selçuktan yedi Bin küsur kilo hurda incir İzmire nakledilmiştir. Mübayaata her mübayaa merkezinde faaliyetle devam olunmaktadır. Alınacak incirler İzmire nakledilecek ve soma imal edilmek üzere İstan- bula gönderilecektir. Adliye vekili Adliye vekili Saracoğlu Şükrü beyin bir kaç gündenberi İzmirde bulunduğunu yazmıştık. Saracoğr lu Şükrü bey, İzmirden tekrar giderek bir tirahat edecek ve on sonra Ankaraya döne- Hizmetçiler Sıhhi muayenesini yaptırmıyanlar bu işten menedilecekler Son zamanlarda Anadolunun. muhtelif yerlerinden hizmetçilik etmek üzere İstanbula bir çok kar dınlar gelmekte ve bu kadınlar silelerce çalıştırılmaktadırlar. Halbuki hizmetçilerin tescili, sıh- hi muayenelerinin yapılması ellerine hüviyet cüzdanı verilme- si gibi bir takım kanuni mecburi- yetler vardır ki hizmetçilik etmek için behemehal bunlara riayet et- mek lâzımdır. Son zamanlarda İstanbula ge- len ve evlere kabul edilen kadın- lardan çoğunun belediyeye mi racaat ederek hüviyet cüzda, madikları görülmüştür. Belediye bunu nazarı dikkate alarak sıhhi muayenesini yaptırmaksızın hiz metçilik edenleri bu işten mene- decektir. Eve alının hizmetçinin her şeyden evvel hastalıklı olmama- s1 lâzımdır. Bunun için hizmetçi alanların bunu iptida muayene ettirmeleri kendi menfaatleri ikti- zasındandır. Kitapçılar Satış yapmamak şartile 19 dan son- ra açık bulunacak Şehrimizdeki kitapçılar bele- diyeye müracaat etmişler ve mek- tep zamanı yaklaştığı için kütüp- hanelerinde ve kitap depolarında &eç vakte kadar taşraya sevkedi- lecek kitapların hazırlıkları, am- balâjlarile meşgul olacakları için saat on dokuzdan sonra maj larını açik O bulundurmalarına müsaade edilmesini istemişlerdir. Bumi racaat üzerine şehir mec- lisi daimi encümeni meseleyi tet- kik etmiş ve saat on dokuzdan sonra satış yapmamak şartile ki- tapçıların mağazalarında ve de- polarında. çalışabileceklerine ka- rar vermiştir. Kaçak katil yakalandı Bundan altı sene evvel Tirenin Naime köyünde Çete Abmet ağar nın kardeşi Mehmedi tabanca ile | öldürerek kaçan Moral köyünden Hasan oğlu Hüseyin, Tirede ya kayı ele vermişti Hüseyin cinayeti yaptıktan sonra gark vilâyetlerinde bir müddet dolaşmış ve son zamanlarda, her geyin unutulduğuna hükmederek yine Tireye dönmüştü. Iki sarhoş Eski meseleden dolayı kavga ettiler, biri yaralandı. Arnavutköyünde Hüsameddin ve Ahmet isimlerinde iki arkadaş evvelki gece bir kaç şişe rakı içip &peyce sarhoş olduktan sonra kol kola girmişler ve gece yarısından sonra sokaklarda nara atarak do- laşmaya, gelip geçenlere sarkıntı- ık etmeye başlamışlardır. rhoş şarkı söylerlerken bir wvelce geçen hatırlamışlar ve yeniden münakaşaya başlayıp. nihayet kavgaya tutuşmuşlardır. Kavgada sarhoşlardan Ahmet bi- sakla Hüsameddini başında ağır surette yaralayıp yere yuvarlamış ve kaçmaya başlamıştır. Vakaya gelen polis devriyeleri Hüsamed. dini hastaneye kaldırmışlar, Ah- | met te biraz ileride bir duvarın dibinde sızmış bir va; lanmıştır. Iktisat vekâleti şirketler müdürü geldi Iktisat vekâleti şirketler müdürü Remzi Saka bey Ankaradan şeh- rimize gelmiştir. Aldığımız malâ- mata göre Remzi sigorta şirketlerine seleler hakkında bu şirketlerle ite yaka- muştur. Bunların Beyoğlunda bir apartmandan aşırıldığı. anlaşıl- | Son zamanlarda seyyar bakkallar ve manavlar çoğalmıştır. ın ! Bunlar sandallarla vapurların etrafında mıştır. Şükrü adliyeye verilmiştir. | dolaşarak yiyecek ve meyva satıyorlar, Resmimizde bu bakkallardan ikisi görünüyor. Nevar, ne yok? Güzü pek yukarılarda olmıyan, ancak zihninde şöyle bir şehir meclisi özalığı tasarlıyan eşe dos ta bu yakınlarda rasgelince hes men soruyorlar: — Yahu... Ne haber bakalım? Ne var ne yok... Şu belediye in- tihabatından. — Bilmem ki. — Hele hele... Senin kulağın) deliktir, — Hiç haberim yok. — Galiba. Filânca bu intihap- ta namzet gösterilmiyecekmiş Ne dersin? ki bilmiyo- — Canım bira: 'da esrarı devlet değil ya... tihapta falanda seçilecek Duydun mu?, — Hayır, işitmedim. Aman efendim. Şehir meclisi- ne girmek istiyenler ne kadar da çokmuş. Bu işin ne kadar da gö- nüllü pe — Bilmiyorum, Haberim yok, duymadım, işitmedim... dedikçe onlar kollarınıza yapışıyorlar: — Gel şurada yemek yiyelim 'de bu mevzu etrafında Iâf ta atar niz. Zorla lokantaya çekmeler, ya- hut: — Şurada bir şerbet içelim, Al- lah aşkına gel... diye âdeta sür rüklemeler, yakapaça dükkânlara sokmalar... Hele bazan insan hayalperest hanımefendilere rasgeliyor: — Allah rızası için söyleyiniz. İntihap için ne işittiniz?., Anlatı- yorsunuz, fakat şayet hanımefen- dinin isminden bahsetmezseniz verdiğiniz bütün izahat kendisine kâfi gelmiyor. 5 — Sonra?. Sonra?.. — İşte bu kadar hanımefendi Bu müşkül vaziyetin içinden nasıl çıkarsınız. «Hiç işitmedim!» derseniz hanımefendi fena keder- lenecek, belki de size düşman kesilecek... eşittim!» deseniz hem yalan söylemiş olacaksınız, hem de karşınızdakini boş yere Her hak imide düşüreceksiniz. de berbat bir hal... Fakat hani bu sayede asizin de isminizden bahsediliyor» diyerek. bugünlerde bol bol ziyafetlere konmak, bol bol şerbetler içmek, bol bol dondurmalar yemek ka- bil... Şerbetinden, yemeğinden, dondurmasından vaz geçtik. Ha- yırlısile şu intihap olup bitse de biz de ahret suallerinden kurtul. sak!,, Hikmet Feridun Bir denk tütünü kim aşırmış? Galatada Arap camii ci Niyazi ve İsmail bey isimlerinde iki tacire ait büyük tütün deposu vardır. Evvelki sabah deponun memur. ları içeriye girdikleri zaman tü- dün denklerinin karıştırılmış oldu- ğunu görmüşler ve bundan şüphe- lenerek mevcut denkleri saydık- ları zaman bunlardan on dört balye tütünün noksan olduğu gö- rülmüştür. Keyfiyet zabıtaya ha- ber verilmiş ve ilk tahkikata Sü- leyman ve Recep isimlerinde iki hamal zannaltına alınmışlardır. Fakat bunlar tütünlerden katiyen haberdar olmadıklarını iddia ete mektedirler. Tütünlerin gece hariçten depo- ya girilip aşırıldığına dair izler bulunmuştur. Zabıta bu meçhul hırsızları arıyor, rında EE MEMESİNİN a