AKŞAM 65 yaşından sonra sinema yıldızı. “Köşeme çekilirim. Gözlüğümü takar rolümü ezberlerim. Prova bile yaparım,, “ Sinemada oynamak bana tentene yapmak, yün örmek kadar kolay ve zevkli geliyor, b) 25 Ağustos 1934 Trabzon mektupları Trabzon şehrinde yaz hayatı nasıl geçer? Fındık mahsulü bu sene erken yetişti, Trabzonun en belli başlı derdi susuzluktur olmak yeryüzün- milyonlarca genç kızın en tatlı rüyasıdır. Ken- di hayalini perde üzerinde sey- retmek, sinema objektifi önünde Sinema a: de milyonlaron, yü rol oynamalı birçok genç kız için irişilemiyecek bir emeldir. En seh- har, en güzel erkek gözleri bile objektifin yuvarlak gözü kadar genç kızların kalbinde heyecan uyandıramamıştır. İşte birçok genç kızların irişe- medikleri bu yaldızlı ve yıldızlı rüyaya İstanbulda bir hanım ta- yam 65 yaşından sonra kavuş muştur: Nafia hanım kadar çevrilen hemen bütü lerde anne rolünde gördü Nafin hanım ayni zamanda Şehir tiyatrosu artistlerinden Galip be- in annesidir. Üç dört sene evvel sinemacılığa başlamıştır. altmış sekiz yaşındadır. Geçenlerde kalktık. Galip bey- le birlikte 68 yaşındaki yıldızın Maltepede bahçeler arasindaki #küne gittik, Nafia hanım bizi bahçeden karşıladı. Yaşlı fakat çok çevik bir hanım, Dehşetli na- zik. Bize Maltepe balı çıkardı. Nihayet karşılıklı geçtik. Konuş. mmağa başladık. Bu 68 yaşında yıldızı ilk defa Ertuğrul Mihsin keşfetmiştir. Tıp- kı meşhur rejisör Von Ştrenbergin Marlene Dictrichi keşfetmesi gi- bi., Nafin hanım diyor ki — Muhsini çok severim. Ken. ine «Zomzom oğlum» derim. ze gelir gider. Sinema artisti olmak aklımdan geçmezdi. Bi gün Zomzom oğlum filân oturuyo- ruz. Muhsin. — Sen artist olsana dedi. de: — Zomzom oğlum. Bir rol ol- olayım oynarım... dedim. yaka ediyordum. Bir müddet sonra bir de baktım; Ben ye bir haber. Şaşırdım, kaldım. Yaş 65., O zaman.. — Ayol ben nasıl oynarım?. Şaka ettim., diyecek oldum. Din- lemediler. Ben de çok nazlanma- dım. Oynadım. Sanki 50 seneden- beri sinema artistliği yapıyormu pum gibi bu iş bana tentene işle- mek, yün örmek kadar kolay ve zevkli geldi. Doğrusu sinema ar. #istliği enfes şeymiş.. Rollerimin. Bazılarını oğlum Galip bura; tirir, Köşeye geçerim. Gözlüğü mü takarım. Rolümü ezberlerim, çalışırım, Aklıma eserse bir kere de prova yaparım. Burada haya- için role çalışmak bir nevi de meşgale. İlk olarak «Ankara Pos- tası» nda Galiple karşı karşıya oy- mamıştık. Sesli «Kaçakçılar» fiL minde bir tehlike atlattım. Kaçak çıların cesur anmesi oluyordum, Kayıkta dümen İkullemyordum. Filim de çekiliyor. Bir aralık ne oldu bilmem? Az daha kayıktan aşağı yuyarlanıyordum. Zor belâ tutundum. Muhsin beni çok iyi Mişürr, Mesel volde İsemek Tk zım gelir: Bana hemen tarif eder: — Galibe kızdığın zaman nasıl bakarsan öyle yap... Hemen kaş- İ Ağlamağa lüzum kalmadı!.. dedi. layan Mela Nafla hanım kaçakçılar filiminde. olurdum. Ve ne iyi olurdu, Maa- Çnafih devam edeceğim. Rol ol dukça hep oynıyacağım. Zevkli , İp, Bazan bana genç kızlar geli i yorlar: — Ah Nafin hanım.. Sana ne mutlu.. diyorlar. Kendimi beyaz. perdede Ilk seyrettiğim zaman çok heyecanlandım. Sinema bittikten sonra seyircilerden bir kismi beni tanıdı, Çok utandım. Sanki bir ka- bahat yapmış gibi oldum. — Spor yapar misiniz? Yaşıma nisbetle gayet İyi yüzerim, Galipten çok İyi yüzerim, Bundan bir müddet evvel şeh- rimize gelen Sovyet rejisörü Zar- hi Yoldaş Nafia hanımı perdede seyrelmiş ve çok beğenmiştir. Zarhi Yoldaş hattâ o zaman Na- fia hanımı Rusyaya götürüp Filim gevirmeği bile teklif etmiştir. Yaşlı artist, Margerit Morenol... Kulakların çınlasın. Hikmet Feridun AKŞAM mek lâzım gelirse Muhsin: — Galibi merak ettiğin zaman oraun.. Öyle yap. ım rolü hep Galibe | göre yaptırır. Ben de şimdi adama- | kıllı alıştım. İstediğiniz hüngür hüngür ağlarım. Kahka- | halarla gülerim. istediğim zaman | 4 Santim 400 telâşlanır, heyecanlanırım. İ 3 ? Fe Geçen gün Bataklı damın kızin- | 48...) 1 da gene anne olmuştum. Cahide sale a eliz eğ rl oral n ilân sahillerinde & den ayrılıyoruz. O ağlamağa başlayınca ben de > dİmi verdim. Iki gözümüz me, Bütün stüdyodakiler de ağla mağa başlamaz mı? O aynılık şahnesi bitti, ben halâ ağlıyorum, Muhsin: — Yelişir artık. Sahne biti Bir ay içinde 100 santiniden fazla ilân verenlere hususi tenzilâtle tarife tatbik olanar. e ger dei an m EŞ al ak, tçpelkdr ve ve in Yü Suştuke. İlk defa 65 yayından sonra has yatımi sinemadan kazandım, Şim- diye kadar ilk ke ipeğin ir beyaz perdeden ol du, Geç di mi İlitam “İnen rl eril maa role Şirketi Trabzonun Kandilkaya plâjında yaz âlemi: Banyo edenler Trabzon 20 (Trabzon ve hava- | meğe başlamıştır. Herkesi bir en- isi muhabirimizden) — Her yıl mektepler tatil olunca Trabzon şehri bir bağ bozumu haline dö ner. Talebe ve muallim sayfiye ve sılaya göç eder. Buna şehir hak kının da yayla ve köylere akını katılınca şehrin kalabalığı hayli eksilir. Evler boşanır, boş evlerde bekâr kalan erkeklerin yaz âlem- leri başlar. Artık köyler, sn. yeler şenlenmiştir. Şehirden köy- İere, sayfiyelere atlarla, merkep- lerle, otomobil ves otobüslerle gir dip gelme işi görülecek bir hal dir. Şehirde kalanların bir kısmi Güzel Hisar parkında radyonun ahengi arasında gönül ferahlan- dırmağa, bir kısmı belediye reisi Kadri Mesut beyin himmeti çok güzel bir şekilde bir mi hasın tarh ve tanzim ettirilen belediye bahçesinde üç kadın, dört erkekli bir saz takımının kırk yıllık şarkılarını dinliyerek gönül ferahlandırmağa çalı Kandilkaya yalısında temizlik olmamakla beraber halk orasını tabii sayarak akşam, sa- bah, öğle oraya akın ederler... Artık deniz eğlenceleri, yüzme müsabakaları, kayık âlemleri, ya- rışlar, gramofon sesleri, (yıka nanların gürültüsü, bir âlem, ahenk ki değme keyfine... Gü- zelhisarın göğsünden, Kandilka- yanın eteğinden gü seyre doyum olmaz. Trabzonda yaz hayatı paralılar için tatlı, parasızlar. için yavan in batışıni Ile, tüccar atında dalaveralı işler en çok dık müstahsili fındığını toplamak İçin temmuz, ağustos ayında köy- lüye mısır, para dağıtır, tam vak- tahsil köylüye böyle yapınca, tüc- ayni surette vaktinde car da müstahsile avans dağıtır, fındığı Fabrikasına, ardiyesine & sin diye... Fakat bu yıl hiç bir tüccar, hiç bir müstahsile avans vermedi. Hiç bir müstahsil de köylüyü empuri bırakamadı. Tüccar ni- çin avans veremedi. Parası mi yoktu, bankalardan kredi mi bu- İamadı? Bu ciheti kurcalamak üzün düşer, Şu on gündür hava- ler pek sicak Taf ateş ve alev içinde kalmiş, in farla maksulâti mahvola- Şaziyete girerken findik mah ustos ayında göze çarpar. Fın- | dişedir kaplamıştır. On güne ke- ar mahsulün toplanmasına baş- lanacaktır. Susuzluk derdi Size şu satırları yazdığım an- da sıcaklığı, kuraklığı, susuzluğu, suya olan ihtiyacı anlatabilmel için acı bir misal kaydedeyim.Gex çen gün Hı öyünde Mustafa bey ile bir köylü genci arasında karpuzluk sulama yüzünden bir “kavga çıkmış, Mustafa bey taban- cayı çekince iki kurşunla yüzünden zavallı köylü öbür dünyaya göndermiştir. Zaten bu susuzluk yü yani şehre su temin e veya temin için gayret sarfoluna- maması sebebiledir ki bu yılki belediye intil selesi hayli mühim bir lacaktır. Güzel bir park, mun- tazam parkeli çoseler ve daha göze çarpacak eserler vücuda ge- tiren ve takdir edilen belediye reisi Kadri Mesut beyin tekrar in- tihabını ancak bu su ve bir de tanzifat işi güçleştirecektir. Içtimal hayatta terakki Bu yıl kadınların ha yatında hayli ilerileyiş vardır. Ge- çen yıllar kocasile, kardeşile bir arada sinemaya, parka, sahillere gitmekten çekinen, yüzünü aç- maktan sakınan yerli hanımları- mız bu yıl kocalarile, kardeşleri- le, akrabi kismen çarsaflı peçesiz çıkmağa başlamışlardır. Bu gidişle gelecek aflı ve peçeli ole cak hanım ninelerimizi görebile- ceğiz. Bu hamle,bu inkılâp ilerileyisin- şudur: Trabzon- 'da yerli ve taşralı münevveı ler, valimiz Rifat beyin de iştirak ettiği bir sosyete hayatı tesis olundu. İki yıldır devam eden bu de enmübiz bu ilerileyişi doğurmuştur. Cevdet AKŞAM KiTAPHANESİ NEŞRİYATI Kadıköyünde NET Kırtasiye mağazasında satılmaktadır. Kadiköy, Aayol No. 1 Tel, 60529