25 Ağustos 1934 AKŞAM AKŞAMDAN AKŞAMA Mesuliyet ve ceza ” le bir havadis Gazetelerde şü okudum: Otobüsler gene söz dinleme- meğe başlamışlar. Alabildiğine, çılgın bir süratle koşuyorlarmış. Bilhassa cuma ve pazar günleri fazla müşteri taşımak hırsile bu #ürati pek artırıyorlarmış. Halk bu halden belediyeye #miş. Belediye de otoh ratine dikkat edilmesi ve mevzu kaideye riayet olunmasi için lâ- zım gelenlere emir vermiş. Geçenlerde Büyükdere şosesi üzerinde vukua gelen facianın Hehşeti hâlâ hatırlarımızdan çık- madı. Demek oluyor ki o felâket bugün gene tekerrür edebilir. Çünkü otomobil kazalarının en zi yade fazla süratli gitmekten ileri geldiği muhakkak olunca ve oto- büsler gene alabildiklerine git- mekte kendilerini hür görünce bu- gün, yarın yeni bir kazanın vukua gelmemesi için hiç bir sebep yok demel Ne garip bir yaradılışimiz var. Bir vaka oldu mu, derhal talaş levi gibi parlıyoruz. Gazeteler yazıyor, daireler ve kalemler fan- İlyete geliyor, usuller ve kaideler konuyor. Bunlara bakınca insan bir daha o fena hallerin tekerrür etmiyeceğine inanıyor. Fakat son- ra aradan ufak bir zaman geçin- ce bütün kaideler, nizamlar, tem- bihler buz üzerine yazılmış gibi eriyip gidiyor. Zannediyoruz ki bir kaide ve nizam koymalı olup biter. Halbuki meselenin ru- hu o kaide ve usulü daimi surette tatbik etmekte, ona muhalif hare- ket edilmesine meydan vermemek surette bir teftiş ve ne. etmektedir. Bizim küçük © memurlerimiz «fikri takip» dediğimiz. şeyden katiyen malirumdurlar. Onlar her zaman teftiş ve nezaret altında #utulmalıdırlar ki vazifelerini gör- sünler. Daima ibret teşkil edecek Bir ceza bunların başı üzerinde muallâk bulunmalıdır. Meselâ, çu otobüs meselesine Otobüslerin hızlı gitme- meleri için bir usul konmuştu. Bu- mun tatbikinden kim mesul ola- caktır? Bir kere böyle bir makam , Sonra, konulan kaide- riayet edilmediği tahakkuk edince o mesul zat derhal azlolun- malıdır. Bakınız o vakit usuller ye nizamlar nasıl devam eder! Gene ayni günkü gazetelerde ayni ruhta bir havadis daha; Simitlerin kapalı camekânlar çinde satılmasi usul ittihaz edil. miş. Fakat buna riayet edilmedi. verilmiş! Yiyecek maddelerinin kapali »knlar içinde satılması usn- &snaf bir karikatür haline sokmuşlardır. Tablanın üzerinde kırık, dök bir camekân var. Fa- | kalabalık arasında yanına birisi ŞEHİR HABERLERİ Balıkhane Islahat için eski projeler tetkik ediliyor Balıkçi dükkânlerında satılan balıklar bilhassa yazın sıcak gün- lerinde çabuk bozuluyor. Beledi- ye buna karşı tedbir düşünmüş ve iptida soğuk hava tertibatını havi buz dolapları bulundurmağı tetkik etmiştir. Fakat bunun çok masraflı olacağı anlaşılmıştır. Bunun üzerine Balıkhanenin 18- lahma teşebbüs edilmiştir. Bele- diye bu hususta altı yedi sene evvel verilen raporları tetkik ede- cektir. Filhakika bugünkü balıkhane çek iptidai bir yerdir. Yaz kış muamele açıkta yapılıyor, güne şin alnında duran balıklar çabuk bozuluyor, Balıkhaneyi ıslah ederken ba- lıkların temiz su ile yıkanmasını temin etmek te lözımdır. Hali- cin pis sularile yıkanan balıklar hiç bir zaman temiz sayılamaz. Cüzdan uçmuş Polis, yankesiciyi çabuk yakala: Beşiktaşta oturan Mehmet efen- di isminde birisi dün tramvayla Voyvoda caddesinden geçerken sokulmuş ve bir müddet durduk: fan sonra tramvaydan inip git miştir. Biraz sonra Mehmet efen- di bilet parası vermek üzere elini cebine soktuğu zaman cüzdanile paralarının. aşırılmış. olduğunu görmüştür. Mehmet efendi bu yankesicili- ği biraz evvel yanına sokulan adamın yaptığını anlamış ve der- hal tramvaydan inip polise haber vermiştir. Mehmet efendinin tarif ettiği eşkâl üzerine bunun bir müd- dettenberi zabıta | tarafından aranmakta olan Yaşar isminde bir bıkalı olduğu anlaşılmış ve biraz sonra Yaşar o civarda gene bir tramvaya atlarken yakalan. mıştır. Mehmet efendinin paralari Yaşarın üzerinde bulunmuş, bıta tahkikata başlamıştır. kat simitleri çıkarıp bunun üzeri; ne diziyorlar! Camekân nazar boncuğu gibi duruyor. Bunu biz gördüğümüz gibi alâkadar murlar da görüyor ve yorlar. Bu bugün olmuyor, sene- lerdenberi bu karikatür devam ediyor. Arada lâzım gelenlere ih- #arat vukuuna dair bir havadis okuyoruz. Fakat bu ihtarlara hiç bir küçük memur ehemmiyet ver- miyor. Çünkü müeyyit bir kuvvet yok! Çünkü mesuliyet yok. Çünkü ceza yok. Akşamcı Yangın sebepleri Maarif vekâleti bir Tamim gönderdi Maarif vekâleti mekteplerde yangın teklikesine karşı tedbir alması in bir daireler miştir, Tamimde yangınların 96- bepleri şu suretle izah ediliyor Baca kurumlarına temizletil memesi, mangalların üzeri iyice Kapatılmıyarak birakılması, man- galların üzerinde yemek tenceresi olduğu halde terkedilmesi, mutfak ocaklarının. iyice eöndürülmeden trik ütüsü prizden çıl masa üzerinde bırakılma: trik tellerin kontak yapması, 80- baların fazla miktarda yakılması ve soba borularının temizletilme- mesi, sigara ile yatağa girilmesi, mutfak, oda veya sofalarda gaz veya maltız ocağında kızartma yapılırken tavanın devrilmesi, mangal üzerine veya soba yanına kurutulmak üzere| çamaşır asılması, gaz lâmbasının parlaması, primüs lâmbasile (tahta kurusu veya kümes temizlemesi ve tahtaların boyanması için bu- dak yerlerinin yakılması, rüzgâra karşı açıkta ateş yakılması, ben- zin ve filim bulunan yerlerde sigara içilmesi veya ateş yakık mas, pencereden söndürülmemi atılması, kırlarda yakı ocakların söndürülmeden bırakıl ması, soba borularının ufki kısım- | larının kısa olması, fırtınalı hav: larda sobanın fazla yakılması. Maarif vekâleti, yukardaki yan- gın sebeplerini, İstanbul itfaiyesi- min senelerce tecrübe neticesi barırlanin istatistiklerinden çe karıştır. Vekâlet bu noktalara dikkat edilmesini ve talebeye yangından korunmak için telkinde bulunul- masını tavsiye ediyor. önüne bakmıyarak giderken düştü, yaralandı Madam Angeliki isminde bir kadın dün Fındıklda Karadut caddesinden geçerken o civarda oluran tanıdıklarından birisi pen- cereden kendisine seslenmiş ve madam Angeliki başın kaldırıp penceredeki ahbabile konuşurken yürümesine de devam etmiştir. Dalgın kadın böyle önline bak- madan yürürken nasılsa ayağı bir taşın arasına sıkışmış ve olanca hizile yüzü koyun yere yuvarlan- Bu düşmede madam A; in parmakları taşın arasın: ibi başı da kaldırımı kenarına çarparak tehlikeli suret- te yaralanmıştır. Kazayı görenler zabıtaya haber r, madam Angiliki bay- gın bir halde hastaneye kaldırık mıştır. Otobüsler 30 kilometreden fazla gidemiye- cekler Son günlerde şehir haricinde, bilhassa Taksim ile Büyükdere arasında işliyen otobüslerin gene muayyen haddi tecavüz ederek azami süratle yol aldıkları, hattâ biribirlerile yarış yapacak suret te hareket ettikleri görülmüş ve bu, otobüslerle seyahat eden hal- kın şikâyetlerini davet etmiştir. Geçen seneki feci Maslak ka- Zası henüz hatırlarda iken otobüs- lerin bu suretle hareket etmeleri ehemmiyet verilecek bir mesele- dir. Belediye, kazalara meydan vermemek için Maslak karakolu- na kontrol memurları koymuş ve muayyen hadı mobil ve otobüsle mın tesbit edilmesini emretmişti. Bu şikâyetler üzerine emir tekrar- lanmış ve şehir haricinde otuz ki- in fazla giden oto- in ellerindeki ruh- #atiyelerin alınması kararlaştırıl. mıştır, Duvardan düştü Küçük yaramaz tehlikeli surette yaralandı Kumkapı civarında Karebet ustanın oğlu yedi yaşlarında Am don dün mahalle arasında bir bahçenin duvarına tırmanarak içerdeki ağaçtan nar koparmak âstemiştir, Küçük Andon parmak- larının ucuna basıp ağaca doğru uzandığı sırada evin sahibi de bahçeye çıkmıştır. Andon ev sahibini görünce ya- kalanmak korkusile birden bire geriye çekilip kaçmak istemiştir. Bu telâşla muvazenesini kaybe den Andon yüksek duvarın tepe- sinden bahçedeki taşların üzeri- işmi Sukut neticesinde küçük yaramaz başından ve muh- telif yerlerinden yaralandığı gibi kendisile beraber duvardan yu- varlanan büyük bir taş ta bacağı: na çarparak kemiklerini parçala- muştar. Bir nar yüzünden kayatıni teh- likeye sokan küçük Andon ölüm- inde hastaneye kaldırılmıştır. Fabrika ve imalâihaneler hakkında tetkikat İktisat vekâleti sanayi müfet- işlerinden mürekkep bir heyet, vekâleten aldıkları emir üzerine şehrimizdeki fabrika ve imalât hanelerde tetkikata lardır. başlamış. lm çanypacüza il Garip isimler Herne hikinetse bazı şıklık me- raklıları köpeklerine garip isim takmağa bayılıyorlar. Bilhassa biz- de... Bir arkadaşım anlattı; Bey oğlunda çalgılı bir bahçede ot5- ruyorlarmış. Şık bir kadın çalgı — Ramona!., diye seslenmiş. Çalgıcılar hemen Ramonayı çal mağa başlamışlar. Fakat kadım- parçayı dinlemeğe bile lüzum görmemiş, köpe peşine takarak bahçeden çıkmışı, Meğer şık hanım «Ramona» İs mindeki köpeğini çağırıyormuş. Şarkı isimlerini köpeğe tak- mak âdeta bir moda haline gek di. Hattâ birisi uzun bir cümle ol. masina rağmen köpeğine eParis je Çaime» ismini takmış... Bari hanımlar yerine meşhur isimlerini edebiyat eserlerinin takmağa kalkışmasalar. o akıllarına gelirse fel Diye bir ses müp bir de bakıyorsunuz ki kos- kocaman bir tazı... Arkasından: ” — Çalı kuşu... Çalı kuşi ye başka bir ses... Bi ortaya çıkıyor... Garip isim koymakta birinci yiz. Bir şeye İsim takmak i düşünüyo- ruz da en olmıyacak ismi buluyo- ruz. et Feridun. Kadın meselesi Çıkan kavgada bir kişi ağır surette yaralandı tanıdığı bir kadınla dolaşırken aynı mahallede oturan Şeref is minde birine ref, Töminadisin yanındaki kadı. Da göz koymuştur. ir kaç gün sonra Ş: #a yalnız alarak Tominadisi ya kalamış ve: «— Senin yanındaki kadın pek hoşuma gitti. Sen ondan vazgeç de beni tanıştır.» Demiş fakat Tominadis bu tek- life adırış etmemiştir. Şeref bu suretle arzusuna muvaffak ola- mayınca işi zorbalığa | çevirmiş ve Tominadisi tehdit etmeye baş- lamıştır. Böylece aradan bir müddet geç- miş ve evvelki gece Tominadis Tahta minare caddesiden geçer- ken Şeref gene önüne çıkmış ve Tominadisle kavgaya başlamış tır. Kavgada Şeref bıçakla Tomi- nadisi başından ve muhtelif yer- lerinden ağır surette yaralayip. kaçmıştır. Yaralı Tominadis te- 'davi altına alınmış, zabıta zorba Şerefi yakalamıştır. Amca beye göre!.. — İktibas ve tercüme hakkı mahfuzdar — Tm zim Tİ Bazı münasebetsizlerin,