AKŞAM - 23 Hazi SARAY ve Yazan: SULEYMAN KÂNI Mahkümlara yapılacak her yeni eza ve cefanın Abdülhamidin te- veccühünü artıracağı şüphesizdi. Binaenaleyh Mekke şerifi de bu yolda yapmadığını bırakmadı. Fa- kat Abdülmuttalibin yeniden is- yan edeceği şayiaları çıktı Valilik kumandan Ferik Osman paşaya tevcih olundu. Osman pa- şa 1299 şevvali içinde Taifte Ab- dülmuttalibin konağını / sardırdı. Şerif Abdülmuttalip efendi de Ta: if kalesinde bir daireye, burada bir kaç hafta kaldıktan sonra Mek: keye naklolundu. Bundan sonra mahkümler ka- hır ve mihnetin her nevine maruz kaldılar. Tesmim teşebbüsleri bile oldu. © “Tekerrür eden bu tesmim ve teşebbüsleri mabeyinde li? göyretkeşlerin marifeti mi? Bunu vesikalarla tayin etmek kabil ol. mamakla beraber padişahın şifa- hi de olsa ira: senin böyle şeylere cüret edebile- ceğini akıl kabul edemiyor. Bu gibi teşebbüsler mahpusla- rin müteyakkız davranmaları, yan. larındaki adamlarının sadakat ve fedakârlığı yüzünden akim,kı <a Mithat ve Mahmut paşaların açıkça vücutlarının izalesi ciheti | ne gidildi. Bu iş miralay Mehmet Lütfi beyle binbaşı Bekir efendiye gör- dürüldü, 1301 senesi recebinin on ikinci - 1884 mayısının sekizinci - gecesi Mithat paşanın odasına doküz ve | Odasına on bir | Mithat paşanın yanımda yatan | Namık paşazade Ali bey dışarıya çekildi. Mithat paşa hiç bir mukabele. | de bulunmadan boğuldu, Mahmut paş mukavemet & Teretime, iktibas hakka mahizdür Mithat ve Mahmut paşalar boğularak nasıl öldürüldüler? ifte kalarak orada vefat eyle- miştir.) Mabeyinci Fahri bey de Mah- mut paşanın feryadını duyunca odasından çıkmak istedi ise nö betçi süngüyü göğsüne dayadı. Fahri bey bu gece hissettiği kor- kudan asabi bir rağeye tutuldu. Miralay Mehmet Lütfi beyle binbaşı Bekir efendi Taifte bulu- nan doktor Naşit efendiye Mithat paşanın şirpençe akabinde kas- ğında çıkan hıyarcıktan, bir hafta sonra da Mahmut paşanın tifodan vefat ettiğine dair iki rapor tan- zim ettirdiler. Kendilerinin yaz- dıkları ariza ile o gece Mekkede Osman paşaya gönderdiler. İstanbul gazeteleri Mithat pa | yanın hıyarcıktan vefat eylediğini | iâneylediler, Abdülhami; Tâ tarikile yazdırdığı bir telgraf. | hamede damat Mahmut Celâled- din paşayı (Şişko Mahmut) diye yadettiğini İbnülemin Mahmut Ke- mal bey Tarih Encümeni mecmut sındaki bir makalesinde not et- miştir, | Mahmut paşa hakkındaki Fa- porda da (midesindeki fesadın nezlei mideye tahavvül ve badehu Gfoidi zuhur. etmesin- den mütesesiren 1 mayıs 1300 de in Hicaz valisine im tertip etmiş oldu. ğu vasiyetnamesinde kabrinin üs- e yaldızlı taş konulmamasını, vermer üzerine siyah yazı ile: (Gayreti müfritesine feda olan Mithat paşanın mezarıdır) sözle- yazılmasını vasiyet eylemi Mithat paşa ölümünden sonra- ya ait bu emeline de nail olamadı. Cinayetin vukuu Taifte, sonra Hicazın diğer cihetlerinde şayi ol- ması üzerine Ciddedeki İngiliz, | hükümetle. Fransız konsolosları rine bu bapta raporlar gönderdiler. Belediye iki paşaya birer kabir etti. Boynuna yağlı ve sabunlu bir ip takıldı; kolu sopa ile kırıldı. | Vefatını tacil için daha başka iş | kenceler de yapıldı. Mahmut pax şanın (Aman Allah!) diye ettiği feryadü figanı kışlada ve civarım | da işitmiyen kalmadı. İki paşn bu suretle itlâf edildik- İ ten sonra şiltelerine konularak kışla hastanesindeki gusül yerine götürüldüler. Fakat tabur imami boğulduklarından dolayı gusülle- rinden imtina etti. / Geceleyin Taifin kale duvari Karicinde mezbaha kurbunda kaz. dirilan mezarlarına götürüldüler; güneş doğmadan evvel kefensiz. “defnolundular. Mahmut paşa mağsele naklolunurken hareket eylediğinden vefat etmemiş de, erek yere atılmış, tekrar. boğazı kalmiyta, Hayrullah efendi gürültüden uyandı. Mahmut paşanın feryat. ları üzerine tevahhuş ederek oda- sındaki eşyayı kapının arkasına yığdı. Oda önüne konulmuş olan — möbetçiz —, — Efendi! Sen korkma! Sana © Birşey yokt 7 Diye teselli etti. (Hayrullah Efendi H. 1316 senesine kadar Ta- | yaptırdı. Bu kabirler sonra Ah- met Ratip paşanın Hicaz valiliği esnasında yıklırılmış, mezar ol. duğu anlaşılmıyacak hale getiril. miştir. | Şeyhülislâm Hayrullah efendi bir mektupta ailesine gönderdi Mithat paşa için: (Ölümünü ve bu ölümün ne şerait altında vuku bul- duğunu öğrenmiş olmalısınız. Mi hat paşa gazetelerin yazdığı gibi müztarip olduğu hastalıktan irti- hal etmiş değildir. Vakıa bir hıyarcık çıkarmış ise de bu ehem- | miyetli bir şey değildi. Hakikat budur ki ayni gecede ve ayni za- manda Mithat ve damat Mahmut paşalar ihnak edilmişlerdir. Mit- hat paşaya ait eşyanın yarısı ça- lirmış, kalanı da İstanbula gönde- rilmiştir) diye yazılmıştır. Mithat paşa Taife nefyedilinci- ye kadar Hicazda telgraf yoktu. | Abdülhamit menfilerin halinden | vaktile haber alabilmek için (Se- vakin) den Ciddeye kadar kablo, Ciddeden Mekkeye kadar | bir telgraf hattı temdit ettirmişti. | Paşaların akibeti hakkında tek grafla alacağı malimat üzerine Abdülhamit inanmamış gör Bunlar kaçmışlardır!. BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ bir | “ Tefrika No. 307 | vefat etmişler ise ne suretle Hasta | olmuşlardır? Hastalıkları ne ise memurlar, hekimler ve ağaları ta- Yafından bir mazbata tanzim olu- narak lensin ve mabeyine | gönderilsin) emrini verdi, Böyle bir mazbata tanrim ve takdim olundu. İngilizlerin Mithat paşayı kaçir- mak tasmiminde olduklarına dair çıkan şayialar Abdülhamidi çok işgal eylemişti, Şerif Avnürrefik paşanın Mithat paşayı kaçırttığı şayiasını duyunca telâşından işin tahkiki için, Hacı Hüseyin bey * hademe feriki Hüseyin paşa - ile Yaver Şakir beyi göndermişti. (1) (Tabsarai fbret) ile (Mithat pa- duğu gibi Viktor Berarın (la revo- lution turgue) kitabında keydedi- len şu rivayeti de zikredecek isem de bunun sıhhatine dair bir mü- beyan eylemek mecburiyetindeyim: (Abdülhamit günden güne art: makta olan evhamının mağlöbu eyyide göremediğimi de olarak Mithat paşanın vefatından kati surette emin olmak istedi. Bir gün bir yaver Taife geldi. Mithat paşanın kabrini açtırdı. Başını vücudundan ayırdı. Hicaz valisi Osman Nuri paşa- nın büsusi kâtibi sedef bir kutu içine konulmuş olan bu başı alıp istanbula götürdü. Süveyş kanalı gi na münyeneye tâbi üzere kutunun üstüne (zatı hazı yeti şehriyariye mahsus Japonya mamulâtından fil dişi ve eşyayı lirken bir gü- nefis) yazılmıştı! Mithat paşanın bir kısım eşya- sile birlikte bu kutu Sultan Hami. de takdim olundu.) Mithat paşa bir kanunu yaparak devleti aliyeyi bir Avru pa devleti haline ve kalıbına sok- mak istemişti Sultan Abdülhamit Mithat pa- eskisi gibi bir «fermanı kaza cereyan» çıkarmadan toprağa gömdüğü gibi kanunu esasisini de ortadan kaldırmağa muvaffak oldu. Fakat bu kanun için ölümden ga, sonra ilme hadisesine mâni Blamadı! (Arkası var) 0) Münip Taral ek 99 ih hayret, emma nz Faik Sabri HAYVANLAR ALEMİ renkli lüvba Bu moral, ğe kit e Piyer İİ reşit çer eyer DOZ İİ era ln evi ve batış merkeri yalaiz; AKŞAM KITAPHANESİ zi, Ankara endnesi, İstanbul Para yerine porta pulu da. ebnderebiiriniz, 24 Haziran Pazar Türk Maarif Cemiyetinin Rozet Tevzi Günüdür. tutulmamak | | yetişmişti. İnce, uzun, çekik ve Akşam, en edebi tefrika: 10 Bürhan Robert Kollej futbol takımının | #antraforu, Fenerbahçenin en sağ.) lam denizcisi ve Türk ordusunüün değerli ihtiyat zabiti Suat Rahmi onlara göre tam bir centilmendi Delikanlı uzun boyu, temiz yüzü ve tatlı kestane i kalınca çenesi, ker hakikaten tam bir sportmen tipi idi. Adaleli, kuvvetli ve boylu ol- masına Fağmen hareketleri çok in- ce ve yumuşaktı. işlerimin. arac sında İngilizce konuşurken başı ha- reket etmez, firini kısa, açık cümlelerle kestirme söylerdi. İşe başladığı günden itibaren şirketin havası değişivermi Şimdi musevi matmazel de pekâlâ türkçe konuşuyordu, Zaten Suat Rahmi kendi olmadığı zamanda türkçe konuşturması için Fatmaya tenbih etmişti. Fatma, şirketin bu ilk Türk memuru çok'ince bir kızdı. O da ticaret mektebinde siyah gözlü, tatlı bakışlı narin bir) kızdı. Düz, parlak siyah saçları, se- def beyazı şakaklarında koyu gölgeler yapiyordu. ile kızıydı. Nazik bir sonra onun da yüzi kiz o zamana kadar hep yabanci lar içinde kalmış gibiydi. Şirkete yeni bir Türk memur girmesi ve onun patronla çok yakın olması genç kıza geniş bir nefes aldırdı. Suat Rahminin az zamanda şirket işlerine tamamile hâkim oluşu mister (Grevs) in hayretini uyandırmıştı. O, Türk gençlerinin ticaret ve iş hayatında pişkin olmadıkları kanaatinde idi. Türk geneleri hak- kındaki fikri onların yalnız dev. let kapılarında çalışır, icap ettikçe! asker olür, arzusuz, hareketsiz ve iraz da kabiliyetsiz oldukları merkezinde ii Hattâ şirkete bir Türk memur almak için gazetelere ilân vermez- den evvel muavini mister Didisle konuşurlarken Didis: — Türk gençleri tecrübe edil memiştir, Karar vermezden evvel düşünmeliyiz demişt O zaman mister Grevs: — Büyük iş verecek değiliz, hayet muhabere işlerine bakacak nihayet bu da Burcameratieden başka bir şey değil! Cevabını vermişti, Suat Rahmi işe başladığının da- ha haftasında Ankara işi çıktığı zaman gene ayni endişe baş gör- termişti. Her meselede karar vermez. den evvel düşünen ve karardan sonra sonuna kadar devam eden İngilizler bu mühim işi tecrübe etmedikleri bir Türk gencine ve- Tip vermemekte hayli tereddüt et- mişlerdi Bağka kimse bulamadıkları sırf ihtiyaçla ona vekâlet verdik- eri zaman âdeta müteessirdiler. Fakat delikanlının bir iki gün içinde işi halledip şirketi çok mü kül bir vaziyetten kurtarışı endi şelerini sildikten başka ona karşi hem emniyetleri, hem de sempati. leri arttı. Kendilerinden başkalarinı da ima hayatın ikinci safında gör. meğe alışan İngilizler yavaş ya- yaş ona isinmüğa başladılar. Mesai hayatı haricinde âdeta uzaktan bir aşina gibi kuru bir selâm verip geçtikleri memurl n 1034 RON Cahit şimdiye kadar karşi karşiya bir kahve içmedikleri halde bir gün Suat Rahıniyi öğle yemeğine da- vet ettiler. Bahçekâpismdaki birinci sinif lokantaların birinde masaları var dı. Ve daima bir buçukta sofraya oturuyorlardı. Suat Rahmi iki İngiliz patro- nun arasında yemek yerken on- ların kendisini âdeta kontrol eder gibi hareket ettiklerini hissetti, Ona öyle geldi ki sofralarına aldıkları adamın kendilerile ye- mek yiyebilecek kabiliyette olup olmadığını tetkik ediyorlar, İngilizlerin sofralarında çok sa- #aimi olduklarını biliyordu. Hal katen (Grevs) yazıhanedeki cid- di tavrını sofra başında birak. miştı. İşten başka her şeyden ko- Buşulurken lâkırdı spora, tenise intikal etti, sorduz Spora elverişili muz var. Hiç meşgul olur musu- bir vücudu. Suat Rahmi gülümsedi ve yıl. lardanberi muhtelif spor şubele- rinde meşgul olduğunu kısaca an- Tatı, O zaman mister Grevg burnunu havaya kaldırıp delikanlıyı yeni baştan tetkik ettikten sonra: sağlam, keskin dişle- rine teslim ettikten verdiği silin: dir hareketi ile hakkından geldil ten sonra gülümsedi: — O halde. yaparız. — Hay hay. Mister Didis, İngiliz ordusunun. istihbarat şeflerinden olduğu söy- lenen bu cam gözlü Londral — Yakında bir turnuvamız yar, Sizinle bir maç Oyununuzu görelim. Belki siz de girebilirsiniz. — O halde bu hafta sizi (Lan- tenis) kortunda bekleriz.. Bizden evvel iki parti vardır. Biz sekiz- de başlarız. Suat Rahmi İngiliz kolonisinin Taksimde güzel bir tenis kort ları olduğunu biliyordu, Hattâ bir arkadaşile gidip bir kaç defa maç seyretmişleri ların hüsu: Burası âdeta on- bir içtima yeri idi. Gürek Grevs ve gerek muavi Didis Taksim civarında oturduk. arı için sporlarını burada yapı yorlardı. Lokantadan çıkarlarken patron sordu — Nerede oturuyorsunuz? / vardır. Modada oturu meraklısıdırlar. Fakat ken: susi kortlar vardır. Ahbaplarini davet ederler, Belki yakında bir maç ta orada yaparız. , Suat Rahmi bu İngili tanıyordu. Yıllardanberi Modada yerleşmişlerdi. Biniciliğe, yüzme- Be, tenise çok merakları vardı. Daha yazıhâneye girerken es ki ciddi vaziyetlerini aliverdiler. Suat Rahmi ellisinden fazla gö- rünen mister Grevsin (tenis) te oldukça kuvvetli olduğumu işit. mişti, Etrafile temastan çekinerek dai ma kendi muhitlerinde, kendi ark. daşları arasında ömür süren İs- tanbuldaki İngilizlerin, hattâ te nis kortlarını, golf yerlerini bile kendilerinden — olmiyanlara ka- palı tuttukları malümdu. ERE