ve Ş.K 13 Mayıs 1934 AKŞAMDAN AKŞAMA Mesirelerin imarı Şehir plânının yapılmasi ve şehrin güzelleştirilmesi çok uziya- | cağı, pek fazla masraflara ihtiyaç ereceği anlaşılınca, hiç de anak lâkırdıları ortada dönmeğe başladı. Filhakika, gerek şehirde gerek Şehir civarında ve sayfiyelerde bu- gün yapılması elimizden gelen şey- ler varsa hepsini durdurarak plö- mia neticelenmesini beklemek pek yaanasız. olur. Çünkü bu plân © kadar masrafa ihtiyaç gösterecek #ir ki eğer günün birinde ona kı vaşursak, karşısında | ellerimi bağlıyarak melül melül bakınıp duracağız; işe nereden başlıyaca- Bımızı kestiremiyeceği Onun için, temin ve icrasi ka- bil yenilikleri ve güzellikleri mal etmemek pek muvafık olur. hakika, Istanbulun mesirele- ini ve sayfiyelerini çok güzel bir hale sokmak nisbetle az bir para ile kabildir. Zavallı Çocukluğumuzu ve gençliği düşünecek olursak bugünkü Zılhaneyi adeta tanıyamayız. Maamafih, o zamanlar bile Ki Zıthane pek mamur bir yer deği di ya! Gene harabe idi. Fakat bü- tün o haraplığına rağmen bahar mevsiminde orada büyük bir ha- reket görülürdü. İşte esef ettiğimi: nokia bu hareketin bugün eksil. mesidir. Kâğıthane biraz daha ge- gerse, adeta bir çöl halini ala- | caktır. Halbuki tabiat bahar mevsimin- de oraya dünyanın en sevimli, ni Kâ- zik ve cana yakın güzell 'den birini ve cuma ve pazar deresi sandal ile, dışarıları da ara- ba ile dolardı. Kâğıthane arabaların kafilesi bütün Şi: desini doldururdu, Fakat bugün eski Kâğıthane #ynen yerinde dursa idi de bu ha- reketi, bu rağbeti temin kabil ola- #azdı. Çünkü artık eski kana: kârlik, adeta iptidailik kalkmıştır. Bugün biz bir eğlence ve seyir rinden daha Fazla şeyler isteri Bir kere, rahat ve çabuk nakil v sıtaları. Şimdiki vaziyete göre, maotörler, otomobiller, otokarlar, Sonra, gittiğimiz yerde temiz bir gazino. Ağaçların altına hasır yayıp yere bağdaş kurmak ve boy- Hasta nakli Belediye bir kaç otomobil daha satın alacak Şehrimizde ağır hastaların nakli için ili hamalın taşıdığı ve üstü ü sedyelerin çok eski sistem- de ve gayri sıhhi olduğu görülmek- tedir. Bu eski sedyelerle, bir has- tanın naklinden sonra tamamile temizlenmeden, diğer bir hasta- Dın taşındığı da görülmüştür. Belediye, hasta nakli meselesile yakından alâkadar olmaktadır. Belediyenin elinde mevcut bulu- man hasta nakliye otomobilleri bugünkü ihtiyaca kifayet etmedi- ğinden bu sene yeniden bir kaç otomobil daha alınacak ve bundan Sonra bu eski sistem sedyeler ta- mamile kaldırılacağı gibi alelâde la malül hastaların nakli de kati surette menedilecel Kapıcıyı dövmüş Firuz ağada bir apartmanda oturan Sofokli efendiye evvelki gece geç vakit misafir gelmiş, vakit geç olduğu için apartıman kapıcısı Ibrahim kapının çalınma- sını duyamamış ve açmamıştır. Ertesi gün Sofokli efendi bunu haber alınca apartıman kapıcısını dövmüştür. Kapıcı polise müra- iştir, Tahkikat yapılıyor, Iki di sarhoş #alıp ikisi de sarhoş oldukları si- rada aralarında evvelce bir kadın meselesi tazelenmiş ve sarhoş ka- fa ile iki ahbap çayırlıkta biribir- lerine girmişlerdi, İki sarhoş biribirlerini bir müd. det dövdükten sonra bunlardan Arap Ali belinden çektiği bıçağı ketin gözüne saplamıştır. ği vurunca Şevketin gözü yerin. den fırlayıp kör olmuştur. Yaralı hastaneye kaldırılmış, Arap Ali lu boyuna uzanmak, hoş olsa bile bugün keten örtülü temiz bir ma- $a başı kadar bizi cezbetmez. Kâğıthane düşünülürken akla, Drest şehri kurbunda Elbe nehri, öte tarafta Ren nehri geliyor ve bir pazar günü bu nehirler ü rindeki neşe sesleri, eğlenceler hinde canlanıyor. Bir de bizim bu- günkü Kâğıthanenin sessizliği, sönüklüğü ve ölümi yakalanmıştır. tan harap?» Onun için bu neşe ve hayat sah- melerine biraz can verebilecek bir belediye bizim büyük minnettar lıklarımıza hak kazanacaktır, Boğaziçinden, Göksudan, Kü- Akşamci taksilerle ağır ve sari hastalıklar. | Patates 40 para! Perakende olarak 3 okkası 5 kuruşa satılıyor Piyasada en ucuz yiyecek mad- desi yalnız yumurta değildir. Çok ucuz olarak satılan bir madde de patatestir. Ticaret odası piyasa estyellerine göre, orta derecede bir kilo patates toptan kırk paraya satılmaktadır. Perakende olarak gezdirici satıcılar bu patatesin üç kilosunu beş kuruşa satıyorlar, Maamafih toptan, kilosu 7 bu- çuk kuruşa olan patates bile var- dır. Bütün bu mallar Adapazarın- dan ve Boludan karışık olarak gelmektedir. Toptan muamele ya-| pan patates tacirleri, iri, orta, | ufak diye patatesi yeniden bir tas- fiyeye tâbi tutmaktadırlar, On altı ay hapis kararı Salâhaddin efendi isminde bi- yisi geçenlerde Edirneden gelen bir trenden indiği sırada vaziyeti ipheli görülerek zabıta tarafın- dan yakalanıp üzeri aranmış ve heroin paketleri bulunmuştur. Sekizinci ihtisas mahkemesi de yapılan muhakemede Salâhad- din efendinin on altı ay müddetle hapsine karar verilmiştir. Pencereden bakarken Bir çocuk aşağıya düştü, ağır yaralandı Küçükpazar civarında oturan Hasan efendinin zevcesi dün bir buçuk yaşlarında Neclâ isminde ki kızını evin üst katındaki odada bırakarak dışarıya çıkmıştır. Bu sırada odanın penceresi de açık bulunuyormuş. Küçük Neclâ oda- da oynarken pencereden bakmak istemiş ve uzandığı sırada mü ini kaybederek aşağıya düş- üşme neticesinde çocuk taşlara çarparak muhtelif yerlerin. cuk haitaneye kaldırılmış, kaza etrafında tahkikata başlanmıştır. Dinamit vakitsiz patladı bir amele yaralandı © Kızıltoprakta Hasan isminde bir amele dün taş parçalamak üzere dinamit ateşlerken elindeki fitil birdenbire yanmış ve dinamit patlamıştır. Bu patlamâ netice- sinde Hasan mubtelif yerlerinden yaralanmış, diz kemikleride par- çalanmıştır. Yaralı amele hasta meye kaldırılmıştır. Bir gemi hırsızı yakalandı Iskelelerde bağlı bulunan mavna milere dadanan bir bur yakalanmıştır. Cihangir namile maruf ve Hasan isminde olan bu adamın mubtelif korsanlık ve hur- sızlık suçlarından birçok sabıka Yumurta ihracatı Dün tacirler aralarında toplantı yaptılar Son zamanlarda yumurta tica- yetinin geçirdiği buhrandan sık sık bahsediyoruz. Yumurta tacir. | leri, ihracat imkânlarını aramak maktadile, kendi aralarında top- lantılar yapmaktadıralr. Dün de bir ticarethanede toplanan yumur- ta tacirleri, İktisat vekâletine gön- 'derilmek üzere bir ariza hazırla” mışlardır. Bu arizada, Balkan memleket- lerinin İspanyaya ve diğer memle- ketlere yumurta ihracatı yaptığı halde, Türkiyenin pek mahreçsiz kaldığından bahsedilmektedir. Bir sandal parçalandı, Içindekiler güçlükle kurtarıldı Sandalcı Hüsmen isminde birisi cuma günü iki yolcu alarak sandalla Köğithaneye giderken yanlarından bir vapur geçmiş, Hüsmen daba hızlı gitmek heve- vapurun arkasına bağlamıştır. Biraz sonra vapurun per sinden çıkan kuvvetli dalgalarla sandal parçalanıp batmışlır. Der- durdurulmuş ve etraf- rip hastaneye nakledilmişlerdir. Gaz depoları Yeni mukavele projesi şehir meclisine veriliyor Boğaziçindeki yeni gaz depo ları ve tanklar İnşası için Neft sendikat gaz şirketi ile belediye arasında bir mukavele yapılmıştı. Şirket eskisi kadar fazla iş olme- |dığını düşünerek bu depoların da-| ha mahdut bir sahada yapılmasını buna mukabil belediyeye verece- ği aidatı arttırmağı teklif etmiştir. Belediye bu teklifi esas itibari- le muvafık görmüş ve muaddel mukavelenameyi tasdik edilmek üzere şehir meclisine iştir. Meclis pazartesi günkü içtimaım- da bu talebi de müzakere ede cektir, Bir araba bir çocuğa çarptı, gocuk ağır yaralandı Sami isminde bir arabacı dün Küçükpazar caddesinden geçer- ken hayvanlâr ürkmüş ve araba üç yaşlarında Mahmut isminde bir çocuğa çarpmıştır. Çocuk (tekerleklerin sürüklenerek bel kemikl altında par | Mustafa Mean) Tarihten evvelki defineleri Yeryüzü delik deşik oldu, her- kes elinde kazma kürek define arıyor. Falan harpte, filânca kimseler, falan yere bilmem ne kadar altın gömmüşler. Filân muharebe za- manında, filânca yere küp küp servet bırakmışlar. Bunlar toprakların altında imiş. kara, Yeryüzü altın arayıcılarile dol- du. Ortalıkta Şarlonun «Altına hücum!» filmine benzer bir hal var. Var amma altın nerede? Ha- ni? Bulan var mi7. nlar bir aralık topraklardan itlerini kesince denizlerdeki mu hayyel altınları aramağa başladı lar, Bilmem nerede bir gemi bat mış ta, içinde şu kadar altın var mış. Bumu çıkarınca. Bunu çıka- Tınca yeryüzünde ne buhran kala- cakmış, ne iktisadi sıkıntı, ne de parasızlık... Fakat her zaman olduğu gibi ge ne define arayıcılar avuçlarını yı ladılar. Dün Çatalcadan gelen bir. telgraf okudum: «Çatalçanın 7-8 kilometre şirmalinde İnceğiz köyünde bazı zevat tarien eve vel yaşıyan intanların definelerin, sere etlerini anyorlarmış..> Gelin de siz bu işe şaşmayın. Tarihten evvel yaşamış insanların | ne gibi servetleri olur? Dün gece düşündüm, düşündüm bir türlü bunu bulamadım. O zaman para yok. O zamanki kadın tezyinat olsa olsa bir takım hayvan dişleri, van kemiklerinden ibaret ola- caki. İnsanlar parasiz kalınca me yap- tıklarını bilmiyorlar. Hele hiç çar lışmadan, günün birinde iki kazma darbesile bir servet sahibi olmak hulyası bir çoklarını büsbütün çığırından çıkarıyor. Nerede ise Serendip adasında Hazreti Âdeinin pembe inciden kravat iğnesini, Havva validemizin siyah inci kolyesini, Kabilin Ha- bili öldürdüğü ucu pırlanta taşli müzeyyen brovninğini arıyacağızl, Hikmet Feridun ———— iki hırsız yakalandı Akif ve Sadık isimlerinde iki İsmail efen- dinin evine giderek gece kims bulunmadığı sırada kapının ki dini karıp içeriye girmişler ve evden el çamaşır, yatak ve gibi bir çok eşya aşınp 'kaçmışlardır. Zabita hırsızların ikisini de yakalamıştır. Ruhsatsız dükkânlarını açanlar Ruhsat almadan cuma günü dükkânlarını açan Eyip civarında ve Defterdarda Salih efendinin kahveleri ve berber dükkânı hakkında takibat yapık ları vardır. galanmış ve bir çok yerlerinden tehlikeli | surette | yaralanmıştır. Mahmut hastaneye kaldırılmış arabacı yakalanmıştır. masına başlanmıştır. —— İktibas ve tercime hakkı mahfuzdur — ” (| Hümit bey — Hos e din Amca bey, fakat goili gününde nerede idin): sen eye gelip dinlemedin? — Ben uzaktan dinledim! — Nişin? . — Dedikodu okluğu için, jj Ağiz a