Yalnız portakal yiyen bir adam! Bütün gıdası günde 12 portakal ve bir az ekmek! zmir 7— 18/9/932 tarihli nü hanızın memleket haberleri sal fesinde “bir ay yalnız meyva ye- miş, serlavhası altında yazılar Sütunu alâka ile okudum. “Geçen sene tanıştığım bir ec- 'nebinin hayvanattan çıkan gıda- Yarı yememek hususuda göster diği muannit ısrar hatırıma geldi. Merak ve alâka ile okunacağını düşünerek bunu ufak bir hikâye #arzında yazıyorum. Geçen sen yazın bir cuma günl Aydın demiryolu kumpanyasının tertip ettiği bir tenezzühe ben de arkadaşlarımla iştirak etmiştim, O sabah erkenden kalkarak istas" yona geldiğim zaman bizim grup beni bekliyormuş. İçlerinde tanışmadığım genç bir (F) diye | bana takdim ettiler, "Bir gün evvelden hazırladığımız tavuk kızartması, yumurta, köfte, börek gibi yiyecek sepetlerini alınca dı vagona yerleştik. Herkes iyi bir yer kapabilmek için istical gösteriyordu, Nihayet tren kalktı. Aradan yarım saat geçmişti ki Cellât gö- lünün tam ortasından geçiyorduk. her iki tarafımız su, tren hayatı çok neşeli ve eğlenceli geçiyor türlür Iötifelerile etraftakileri | güldüren iisanlar, bir tarafta gramafon çalan gençler, onların yanında 8inema filimlerinin en yeni şar- kılarısı söyliyen matmazeller, etraf- taki manzaradan ilham alarak sevişen çiftler. Iki saat sonra (Selçuk)a geldik. Grup grup araba ve otomobillere taksim olarak (Ayaslog) hara bel etmek ii ziyaret için yola çıktık. Görülmeğe şayan Asar mösyö (F) ile beraber gezdik, Bu zat bize rehberden daha mufassal malümat veriyordu. Öğle olmuş karnımız acıkmıştı, Serin çimenlik bir ağaç altı bul. duk sepetlerimizi açarak yemek” leri çıkardık. Herkes bu kır sof- Tasının etrafinda halka olmuş, yalnız M. (F) uzakta lâkayt bizi seyrediyordu. Israrla yemek yemeğe çağırdım, teşekkür etti ve: “Ben portakaldan başka bir şey yemem, yedi senedir ağzı ve hayvandan çıkan her hangi b gıdayı koymaz. Hattâ onun ismi tanıyanları arasında (M. Orarj ) dır., dedi umızda po takallarını ufak bir soyarak, fırancala ile katık ederek yiyor. du. Kendisi evlidir , çocukları da vardır. Ailesi evde kendilerine yemek pişiriyor, fakat bu ağzına koymayormuş, . Portakal zamanı sabah öğle akşam dörder tane olmak üzere günde on port: kal yiyormuş. Portakal bulam; dığı zaman Karpuz, Kavun, üzüm, elma ve saire gibi meyvalarla yaşıyormuş. Kendisi 35 yaşında olduğu halde 25 yaşında gibi görünüyor. Dinç ve sıhhaflidir. İsteyenlerle bu mesele hakkında ilmi müna- kaşalarda yapıyor. “Portakalda bütün gıdalar vardır kalorimi tamam alıyorum, hiç basta olma- ss s3dım; « Çöle “ memnunum;, “diyerek “ Kırkağaçtar nafıa faaliyeti Bakırçay temizleniyor, tarlaları sulamak üzere bir kanal açılıyor Kırkağaç 8 (Hususi ) — Ka- vunlarile | mem- leketin her tara- fında tanınmış olan Kırkağaçta son zamanlarda büyük bir nafa faaliyeti vardır. Yeniden . yollar yapılıyor, bozuk Şoseler tamir edi- liyor. . Yeniden bazı köprülerde yapıldı. Fakat en büyük mafıa faaliyeti çay ve kanal temizlenmesine dairdir. Kırkağaç ovasından Bs'ar gayı isminde bir su geçer. Bu sü etrafa taşarak bataklık yapıyor, ekinleri bozuyor. Işte bunun önünü almak için nehrin yatağını temizle- meğe ve kanal larla nehrin suyundan istifade edilmesini temine çalışılıyor. Bu çalışmanın başında kamımız Rauf ve belediye reisimiz Celât beyler bulunmaktadır. Bun- lar hergün kanala girerek ame- lenin, köylülerin nasıl çalıştığını Bakirçay kanalı Için çal göz önünde bulunduruyor, işlerin bir an evvel bitirilmesi şyorlar, — Bilhassa Rauf bey bu işe çok ehemmiyet vermektedir. Köylülerde yapılan işin ehemmiyetini anladıklarından seve seve çalışıyorlar. Ameliyat yakın» da bitecektir. Bu suretle hem ovamız.. Bakır çayın zararından kurtulacak, hem alınacak sudan ekinler istifade edecektir. Bu sene bu ha- valide mahsul Kavun da, iğer bazı sene- ler kadar çok olmamakla bera ber, boldur. Yal nız fiatlar düş kün olduğundan bunlardan çok istifade edileme- miştir. Şimdi kış- lik ekinler için çalışılıyor. Köylü bu münasebetle yağmur bekle mektedir. Gönderdiğim iki| resim Bakır çay kanalının açıl masına alittir. Birinci resimde X işaretli kayma- kam Rauf bey ameliyatı gözden geçirirken / görülüyor. 1 işaretli belediye reisimiz Celâl, X işaretli kaymakam Rauf beylerdir. Bunlar köylülerle birlikte çalışırken gö” rülüyorlar, Hırsız zannetmiş! Hizmetçinin âşığının başına gelenler İzmir 15 — Burada Fatma is- minde genç ve güzel bir hizmetçi kızı evde hanımları efendileri uyurken öşıkı Haydarı bahçe ka- pisından içeri almıştır. Haydarla Fatma uzun müddet baş başa kaldıktan sonra sabaha karşı delikanlı: en artık gideyim!. , diye veda etmiş ve bahçeye çıkmıştır. Fakat bu esnada ev sahibi bey uyanmış , ve bahçede bir adamın dolaştığını görmüştür. Efendi, bu adamı hırsız zannederek ta- bancasını almış, pençereyi açarak bahçede dolaşan adama iki el silâh atmıştır. Silâhtan çıkan mermilerden birisi 'Haydarın koluna isabet eylemiştir. Bu suretle yaralanan Haydar memleket hastanesine kaldırılmış” tar. Zabıtaca tahkikat yapılıyor. Ceyhanda ucuzluk Ceyhan, 14 — Burada en koyun etinin okkası 30 kuruştur. En büyük kahveler ve çayhaneler kahve ve çay fiatlerini yüz para- ya indirmişlerdi herkese tavsiyelerde bulunuyor. Ertesi, gün bende bu te: altında kalarak akşama kadar portakalla ekmekten başka bir şey yemedim. Fakat bundan sonra tahammül edemedim. wants eizmir: Fazıl 96 yaşında.. Kırklarelinin en ihtiyar adamı Settar Ef. Kırklareli, 14 ( Hususi ) — Bu mektubumda size Kırklarelinin en ihtiyar adamından bahsedeceğim. Resmini gördüğünüz zat tam 96 yaşındadır. 9 evlâdı ve 32 torunu vardır. Üç defa evlenmiştir. Kendisi elyevm dinç ve zinde bulunuyor. O derecede ki evinin ufak tefek tamiratını kendisi ya- par, bahçesile kendisi uğraşır, bi- rakmak istemez. Aslen Buharalı olu; efendidir. Fakat yı fazla bir müddetten yerleşmiş ve aile kurmuştur. El yevm son zevcesi berhayat olup 61 yaşındadır. En küçük oğlu 15 yaşında bu- lunuyor. Cemali isminde olan bu küçük pek zeki ve sevimlidir. ismi Settar. rdanı Üdemişte Yakında sesli filim gösterilmeğe başlanıyor Ödemiş, 14. (Hususi) — Kaza- larımız. içersinde ber yenilikte daima önde olan Ödemiş bu se- fer de Halk fırkasının evvelce 40 bin liraya meydana getirdiği mo- dern sinema binasını son sistem sesli makine ile de techiz etmiştir. Bu yeni eserin bir kaç güne kadar küşat resmi yapılacağtır. Halkın sabırsızlıkla beklediği bu mühim iyacı temine muvaffak olan müstecir Ziya beyle, geriki Ipek filmi ve Ödemiş belediyesini tebrik ederiz, Salihlide konferanslar Salihli 14 (Hususi) — Gürbüz“ ler klübü heyeti idare intihabı yapıldı. Kemal, Nuri, Sıtkı, Enver, Hi i, Ismail, Basri beyler ka- zandilar. Intihap gecesi kalabalık bir sa- miin ve âzalar huzrunda esnaf ahali bankası müdürü Turgut bey gençliği alakadar eden kıymetli bir konferans vermiş ve çok al kışlanmıştır. Böyle içtima? konfe- ranslara hakikaten susamış olan gençler o gece klüpten çok men- nun ayrılmışlardır. bu ihtiyacımı tatmin er klübü) memleketin ine müracaat etmekte ii lerinden © konferanslar rica etmektedir. 16 Teyrinievvel 1932 berleri Fındık fiatleri çok düştü Fındık fındık olalı bu kadar ucuza satılmamış Fındık fiatlerindeki düşkünlük devam etmektedir. Muhtelif mem- leketlerin bilhassa Alm; fındıklara karşı döviz göstermesi, ihracata çok tesir Yapımıştır. Son zamanlarda Trabzon ve Gireson gazeteleri, fındık fiatleri ve ucuzluğu hakkında yazılar yaz- maktadırlar. Bunlardan Trabzonda yeni yal gazetesi baş muharriri, Bekir Süküti bey fındık fiatlerinin ü şu suretle izah et Müstahsil, borçludur, parasızdır, ihtiyâç içindedir. Öyle olünca mahsul ister istemez arza mecbur kalmaktadır. O bizaz ken- dini tutabilse, meselenin en çet noktası halledilmiş olur. Zir: bankası bu halâskârlik şerefini kazanmaz mı? Şüphesiz kazanır. Yeter ki, ciddi bir vaziyet als işte sadece oka Bu müstahsil ceph bileçeğimiz en müessir tedbirdir. Ihracat cephesine gelince, onun da, işi halâsa doğru götürmek üzere alınacak tedbirleri yok de- Zildir. Yeter ki, müstahsil daima bunalmış vaziyette bulun- masını kârlı sayan sakat dü celerin bu cephedeki eritici hâ- kimiyeti erimiş ve ya eritilmiş olsunl Köylü, borçludur diye, önün elinde bulunan, fakat bütün bir memleket halkının malı olan fındık mahsulünü Avrupaya, bol keseden peşkeş çekmek hakkını nereden alıyoruz? Bu bal, bizatihi türk ihracatçı ları için dahi oturduğu dalı kes- mek demek değil midir ? Yaptır mız bu mestliyetli * işin maddi mesuliyeti yok zannediyoruz. Fakat onu anlayıncıya kadar hiçiolmazda manevi mesuliyetten korkalim | On altı kuruşa fındık “âli veya satmak, onu yağma etmek ve ektirmek demektir. Düşünelim ve insaf © edelim, fındık, fındık olalı bu kadar perişan olmamış. Avrupa Avrupa olalı bu kadar ucuz mal almamı inden ala- Iki cinayet Alacada iki kişi öldürüldü, bir yaralı var Alaca 14 — Son günler zarfın- da burada iki cinayet olmuştur. Bunlardan biri çarşı içinde vuku bulmuştur. Osman oğlu Halit isminde biri, Celâl isminde biri tarafından bıçakla; öldürülmüştür. Cinayetin sebebi eski bir düşman- lıtır. Bir zamanler Celâl Halitle Kavga etmiş ve onu yaralamış, Celâl şimdi * bunün İntikamını almak için Halidi öldürmüş. Ikinci vaka Seyif köyünde ok muştur. Burada Mustafa bey is- minde biri öldürülmüş, Yusuf bey ağır surette yaralanmıştır. Katiller akrabalarından Aziz ve Kadir Aralarında bir alacak esi varken bir de kadın par- mağı karişınca cinayet olmuştur. Iki vakanın da katilleri yakalan mış, müstantik tahkikata başlar MAŞ. 4 radar yam