4 Eylül 1293 AKŞAMDAN AKŞAMA riasan ağanın bağı Bu seneye kadar, daima Kalamışta otururdum. Bazen, banyolardaki kalabalığın bağrışıp çağrışmasından, otomobil ve ara- baların kaldırımlar üzerinde çı- kardığı gürültüden, hele san- dalların kıçına takılıp denizde vaveylâlar koparan eksos'lardan bunalır, başımı dinliyecek bir yer arardım. O zaman aklıma geliverirdi: Demir yolunun öte tarafındaki bağ... Fener yolu istasyonunun iki | dakika ötesinde bulunan Ahmet Muhtar paşanın baği... Oraya kendimi atardım. Bazen- de, iki üç arkâdaşımı götürürdüm. Şato kapısı |gibi demir kapılar.., Yüksek duvarlar arasında, elli . dönümlük bir saha... Binlercekök büyümüş, dallanıp Obudaklanmış nadide ağaç... Sonra, bağ kısmı, meyvalık... Kameriyelere giden nihan yollar... Sade Istanbul'un değil, belki bütün dünyanın en harikulâde Penbe Çavuş ve diger cins Çavuş- ları bu bağda yetişir... Her bir salkım, Topatan kavunu hacmında, taneleri erik kadar, erik kadar... Hele yinişleri var efendim, kütür de kütür... Kabukları incecik... nefis, nefis... Üç sene evvel bir yazımda, bu bâğın nerede olduğunu anlattıktan sonra, onu gücümün yettiği kadar methü sena etmiştim... Başını | dinlemek ve güzel üzüm yemek isteyenler varsa oraya gitmelerini | yazmıştım. Ertesi hafta, aynı ihtiyacı tekrar duyarak bağa gittim. Kapımın önünde bir kalabalık... İçeri girdim... Arkadaşlardan birine: — Yahu anlayiver... (Buraya bunlar neye gelmiş?... Kimmiş- ler?... - dedim. Arkadaş, yağcıyı kulübesinde bulup sormuş, anlamış. Gülümsi- yerek yanıma Şdöndü: — Senin karilerinmiş... - dedi. — Nasıl benim karilerim?!... — Bağcı diyorjki, “gazetelerden ,. o biri, burasını yazmış... Halk da bakmağa * gelmiş..,, Her halde senden başka yazan olmadığına göre, bu zevat, karilerin... O gün karilerimin bir kısmile bizzat teşerrüf ettim: Şapkalarını enselerine devirmiş, ellerini arka- larına kavuşturmuş, parmaklarile tesbih çeker gibi kütükleri birer birer muayene eden mütekaitler... Kolkola girmiş yeni nişanlılar... yeceğini içeceğini sepete koyup bir ağacın gölgesine yan gelen müte- vazı bir aile... Memnuniyetimin derecesini ta- savvur edemezsiniz... Hattâ bu inzivagâhımın böyle ifşa edilerek kalabalıklaştığına ve sakin bir yer olmak hususiyetini kayebettiğine teessüf bile etmedim. Evvelki gün “bağcı Hasan, imzasile ve yeni harflerle yazılmış bir mektup aldım. Beni bağına davet ediyor. Anadollu basit bir vatandaşın davetini reddedemez- | , ; | k | | dim; gittim. O güzelim pembe çavuşları tekrar yedim. Bağcı, derdini yandı: — Çok ziyan edeceğim, efen- dim... Üzümü kırka satacağımızı — Oooo00 buyurun Amca bey, şöyle köşeye buyurun efendiml.. Emriniz? y # “ Şehir kooperatifi Eylülün on beşine doğru açılacak Belediyenin, evvelâ memurla- rının sonra diğer sınıf halkın yiyeceklerini tedarik etmek için bir kooperatif teşkil etmek iste- diğini ve hazırlıklar yaptığı ya- zılmıştı. Kooperatifin açacağı lokanta için eski maarif nezareti binasının zemin katının kira ile tutulmasına dair obükümetle belediye reis muavini Hâmit bey müzakere yapıyor. Esasen pirinç, şeker, yağ gibi bazı ailelerce ayda bir satın alı- nan maddelere mahsus olmak üzere bir bakkaliye kooperatifi açılacaktır. Belediy, bakkaliye mevaddı satan kooperatifi Gala- tada açmayı düşünmüştü. Fakat böyle *bir teşebbüse birdenbire girişmek doğru görülmediğinden şimdilik küçük (Omikyasta bir tecrübe fyapılacaktır. Kooperatif lokantası yakında açılacaktır. Lokanta ile beraber burada pirinç, şeker, yağ, sabun gibi maddeler diğer yiyeceklere nisbeten pahalı olduğu için bele- diye bu kooperatifte bu malları wcuzca satmağa muvaffak olursa ileride açacağı kooperatifle ucuz- luğa esaslı surette yardım ede- ceğine kanidir. Belediyenin koo- peratifi eylülün on beşine doğru açılacaktır. Sabıkalılar Poliste yeni bir albüm yapılacak Şimdiye kadar polis müdiriye- tinde bilumum sabıkalıların fotog- rafları muhafaza edilmekte idi. Faili meçhul bir cürüm vuku- unda bunlardan istifade edilerek müddeilere fotograflar gösteril- mekte ve bu suretle failin tesbiti için kolaylık olmaktadır. Uzun zamandan beri zabıtada bulunan bir çok sabıkalıların fo- tografları eskimiş ve bozulmuş olduğundan bunların kısmı âza- mından istifade edilememekte ve teşhisleri müşkül olmaktadır. Bu- nun için mevcut sabıkalıların fotografları yeniden çıkarttırılarak yeni bir albüm yapılacaktır. umuyurduk. Ona göre müzayede ile aldık. Halbuki, şimdi mahallede üzüm yirmiye satılıyor. Aman, beni gazeteye yazl Bütün ümidim sendel... Başka gazetecileri de çağırdıml... Bu bağcı bile, reklâm kuvveti- nir ne demek?olduğunu bittecrübe anlamış demek... Ne garip ki, koskoca müesseseler, fabrikalar, ticarethapeler o bunun farkında değiller. (Vâ-Nü) ŞEHİR HABERLERİ Kimsesiz çocuklar Galatadaki bina yakında açılacak Belediye, kimsesiz çocukların terbiyesi ve bunlara bir sanat öğretilmesi için bir (müessese açmağa karar vermiş, bu mak- satla Galatada bir bina satın almıştı, Bütçe gelir gelmez bu müessese açılacaktır. Belediye, bu sene müesseseye kaç çocuk alınacağı ve bu çocukların nasıl seçileceği hakkında bir talimatname hazır- lamaktadır. Buraya mümkün ol- duğu kadar fazla çocuk alınması isteniyor. Çocuklar bilhassa veli- leri tarafından dilenciliğe sevk edilen veya bu gibi hususlarda kullanılanlar (o arasından ( seçile- cektir. Eski sanatlar Bunların kaybolmasına meydan verilmiyecek Bazı milli ve mahalli sanatlar vardır ki son senelerde intisap edenler azaldığı için bu sanatlar ortadan kaybolmuştur. İstanbulda tek tük kalan bazı mensupları da ortadan çekilince bu milli sanat- ların tamamile maziye karışacağı muhakkaktır. Bugün pek az kalan ve- yahut büsbütün kalkan bu sanat- ların ihyasına karar verilmiştir. Bunun için Halk Fırkası tetkikata başlamıştır. Bugünkü milli iktisat ve sanaimizin inkişafına yarayacak kaybolan milli senatlar nelerdir? Bunların ihyası için nasıl bir hatı- hareket intihap etmek lâzımdır? Bunlar tetkik edilecek ve bu hususta tatbikat sahasına geçmek üzere bir proje hazırlanacaktır. Ihyası düşünülen sanatlar daha ziyade tezyini sanatlara aittir. Muhsin bey Ticaret müdürü Muhsin beyin, ticaret borsası umumi kâtipliğine tayin edileceği yazılmıştı. Salâhi- yettar bir zat bu haberin doğru olmadığını söylemektedir. AKŞAM ABONE ücretleri — 4 Türkiye Ecnebi SENELİK 1400 kuruş 2700 AYLIK 750 > * 1480 7” 3AYLIK 400 » o 800 » JAYLIK 150 »> — m yep” Abone ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku ruşluk pul göndermek lâzımdır. Cemazilevvel 4 — Ruzuhızır: 122 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E 96 1049 535 914 12 1,5 Va. 3,44 5,29 12,13 15,52 18,39 20,15 — mma Idarehane: Babıâli civarı Acımusluk sokağı 13 No. Polis kadrosu Anâdoludan 86 polis memuru geldi Anadolu emniyet müdürlükleri kadrolarile Istanbul polis kadrosu memurları arasında değişiklik yapılacağını yazmıştık. Değiştiril- mesi kararlaştırılan memurların listeleri tesbit edilmiş ve nakil muamelesine başlanmıştır. Bu cümleden olmak üzere Ana- dolu polis kadrolarından terfik edilmiş olan 86 efendi dün Istan- bula gelmişlerdir. Bu efendiler halen sivil bulun- maktadırlar. Bir kaç güne kadar bir kısmı sivil olarak şubelere, bir kısmıda merkezlere tevzi edileceklerdir. Polis merkezlerile karakolların haritası yapılıyor Polis (omüdüriyeti o tarafından Istanbulda mevcut bilümum polis merkezlerile karakolların mufassal bir haritasi yaptırılmaktadır. Haritada merkez ve karakollar umumi inzibat cihetinden ehem- miyetlerine göre mıntakalara ay- rılarak işaret edilmektedir. Mıntakalar (otesbit edildikten sonra icap eden karakolların takviyesi için buralara yeniden fazla zabıta memuru verilecektir. Ikinci ziyaret Bu defa bir çok eşya alıp kaçmışlar Şehremininde garip bir hırsızlık vakası olmuştur. Soyulan yer Şehremini nahiye müdürü Ismail Hakkı beyin evidir. Hırsızlar evi bir gece ziyaret etmişler ve nasılsa bir şeyjaşırmaya muvaffak olamamışlardır. Ertesi gün yapılan tahkikatta maznun olarak Celâl isminde birisi yaka- lanmışsa da du işle alâkadar ol- duğu tesbit edilememiş ve serbest bırakılmıştır. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra hırsızlar eve tekrar girmiş- ler ve bu defa bir çok eşya toplayıp gitmişlerdir. £ Vakanın failleri (o henüz temamile tesbit edilmemiştir. Zabıta elde ettiği izler üzerinde tahkikata devam ediyor. Yazmacı esnafı bir kooperatif yapıyor Şehrimizde bulunan yazmacı esnafı kendi aralarında bir istih- sal kooperatifi yapacaklardır. Ko- operatifin teşebbüsleri ticaret mü- düriyetine müracaat etmişlerdir. Eğlence ! Geçen gün umumi bahçelerden birinin önünden geçiyordum... Bahçenin etrafını çeviren duvar- larda bir sürü ilân gördüm... İşte ilk gözüme ilişen yazi: Asri Eğ- lenceler... Ondan sonra bir kürre resmi. Üstünde iki kelime: Ölüm kürresi... Onun yanında başka bir eglen- cenin ismi; Ecel merdiveni. Sırtımda tüylerin ürpermesine rağmen bu eğlence ilânlarını okumağa devam ettim: Tehlikeler köprüsül, Dişimi sıktım.. Ha bir gayret.. Bir isim daha: Elektrikli iskemle... Ve bütün bunların yanında “türlü türlü eğlenceler,, kaydı da ayrıca ilâve olunmuş... Bu tarzda eğlen- celer bir aralık Istanbulda şöyle bir kendini göstermiş sonra ortadan kaybolmüştu.. Şimdi gene kendi- sini gösterdi.. (Dün bunlardan birine girdim... O ölüm kürresi denilen şeye yaklaştım... Beni araba gibi bir yere soktular... Dön babam dön.. Dön babam dön.. Indim başım Lindbergin tayyare- sinin pervanesi gibi fırıl fırıl dönüyor... Ondan sonra yanımdakiler: — Aman dedi şu tehlike çar- kına da binelim!.. dediler. Itiraz edemedim. Önden arka- dan inen ellerin tazyiki ile ken- dimi çarkın içinde buldum.. Haydi ondan sonra dön baba dönelim hacılara gidelim.. Dön baba dö- nelim lokum şerbet içelim... Bu çarktan de indik.. Eyvahlar olsunl. Eyvahlar olsun!.. Ondan sonra kırmızılı, yeşilli tehlikeler merdivenine tırmandık... Merdi- venlerden biri kırmızı, biri yeşil, biri kırmızı, biri yeşil... Yanılıp da bunlardan tersine (o bindiniz mi yandınız.. “Küt! ,, diye kendinizi aşağı merdivende de buluyorsu- DUZ. En yukarıya çıkdın mı.. altınıza birşey sürüyorlar. haydi.. vızzzzl. diye aşağı... Yolda heyecanlanıp istediğiniz kadar bağırıp çağırın, nağra atın.. çığlık çığlık üstüne atın... Nafilel. Müthiş bir süratle aşağıya ineceksiniz.. Yolda sar- sılıp, zıplayacaksınız.. ve aşağıya indiniz mi büyük bir dağdan düşmüş gibi olacaksınız.. Ve bütün bundan sonra bah- çeden çıkarken: — Aman ne güzel eğlendik.. Ne güzel eğlendik.. diye öğüne- ceksiniz.. Hikmet Feridun Petrol kaçakçılığı Bundan bir iki hafta evvel güm- rük müfettişleri, petrol kaçakcılığı hakkında tetkikat yapmışlardı. Bu tetkikat ikmal edilmiştir. Diğer taraftan gümrük idaresi, Umuryeri ile Serviburnunda bulu- nan gaz depolarındaki muhafaza memurlarının adedini arttırmıştır. A.B. — Bizim çağı geldi, maarif mekteplerinde yer bulamadık, bir hususi mektebe gidelim, dedik, kabul şartlarınız nedir? mahdumun mektep üzere senede (150) lira! mukabil enfes öğle yemekleri yer... Amca Beye göre... — Basit efendim: Üç taksitte alınmak Fakat buna .. Ve akşam sabah otomobille gider, geliri, A.B. — Taksitler neyse amma Şu enfes yemeklerle otomobil meselesi beni düşündürdü! m ar aaa e aa ———— — Neden Amca bey? A.B. — Mektepten çıktıktan sonrada bu itiyadında ısrar ederse diyel